Başbakan Avrupa'da coşkuyla karşılandı

Başbakan Avrupa'da coşkuyla karşılandı

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Avusturya'nın başkenti Viyana'da Avrupalı Demokratlar Birliği'nin düzenlediği toplantıda Türk vatandaşlarına hitap etti.

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan Türkiye'nin 21'inci yüzyılı şekillendirecek ülke olma yolunda kararlılıkla ilerlediğini söyledi. Gezi parkı olaylarını da eleştiren Başbakan Erdoğan, "biz çevreci bir iktidarız bunu böyle biliniz" dedi.

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Avusturya'da düzenlenen Avrupalı Türk Demokratlar Birliği'nin (UETD) 10. kuruluş yıl dönümü etkinliklerine katıldı. "Viyana Buluşması" başlıklı etkinliğin yapılacağı salon tamamen dolarken binlerce Türk'te salon dışında kurulan dev ekranlarda etkinliği takip etti. Salon dışında Özgür Suriye Ordusu ve Arnavutluk bayrakları dikkat çekti. Başbakan Erdoğan salonu dolduran Türkleri 30 Mart seçimleri için hazırlanan "dombıra" şarkısı ile selamladı.

"BİZLER KANUNİ SULTAN SÜLEYMAN'IN TORUNLARIYIZ"
Avusturya'da yaşayan Türklere Türkiye'nin selamlarını ileten Başbakan Erdoğan, "Bizler Kanuni Sultan Süleyman'ın torunlarıyız. Bizler 4'üncü Mehmet gibi Merzifonlu Kara Mustafa Paşa gibi kahramanların torunlarıyız. Biz bugün Viyana'ya gönüller kazanmak için geldik. Bizden hiç kimsenin korkmasına, çekinmesine tedirgin olmasına gerek yok. Biz Avusturya'da, Almanya da, Avrupa'nın tüm ülkelerinde emeği ile tecrübesi ile alın teri ile, barış ve dostluk mesajları ile var olan bir milletiz. Viyana'nın ortasından geçen Tuna nehri tarih boyunca İstanbul'a akmıştır. Bugün de yine İstanbul'a Boğaz'a akıyor. Bizler aynı nehrin Tuna Nehri'nin etrafında büyümüş dost milletleriz, dost ülkeleriz" dedi.

KÖLN ZİYARETİ
Türkiye Cumhuriyeti'nin Başbakanı'nın Avusturya'ya gelip buradaki vatandaşlarıyla kucaklaşmasından muhabbet etmesinden kimse farklı manalar çıkarmaması gerektiğini savunan Başbakan Erdoğan, "Bundan yaklaşık 1 ay önce 24 Mayıs'ta Almanya'nın Köln şehrine gittik. Köln Arena'da on binlerce vatandaşımızla hasret giderdik. Aylar öncesinden çok çirkin bir kampanya başlattılar. Kardeşlerim şunu unutmayın. Kim olursanız olun, kim olursak olalım. Sevenlerimiz olduğu kadar sevmeyenlerimiz de olacaktır. Herkesin bizi sevme mecburiyeti yoktur, saygı duyma mecburiyeti de yoktur. Ama biz icraatlarımızla en güzel cevabı vermek zorundayız. Alman medyası üzerinden çirkin münasebetsiz üstelik de ırkçı manşetlerle mesajlar verdiler. Peki ne oldu? 24 Mayıs'ta gittik, salon toplantımızı büyük bir coşkuyla yaptık. Biz ülkemize döndük, oradaki vatandaşlarımız da evlerine döndüler. En küçük bir gerginlik olmadı, itişme kakışma olmadı. Anadolu Trakya insanına yakışan biçimde vakarla sağduyuyla, Almanya'daki gurbetçilerimiz başbakanlarını bağırlarına bastılar. Olay bu. Bizim hiçbir ülkenin iç politikasında gözümüz yok. İç siyasetine müdahil olmayız. Bizim tek meselemiz var, o da sizlersiniz. Sizlerin hakkını savunmak için sizlerin sorunlarını çözmek için ne gerekiyorsa onu yaptık, onu yapıyoruz, yapacağız" diye konuştu.

Avrupa'da yükselen ırkçılığa karşı islamofobiye karşı sizleri savunmak, sizlerin hakkını göz etmek bizim en tabii görevleri olduğunu ifaden eden Erdoğan açıklamalarını şöyle sürdü:


"TÜRKİYE ARTIK ESKİ TÜRKİYE DEĞİLDİR"
"Hem sizlerin, hem Avusturya makamlarının, hem de Avrupa'daki tüm ülkelerin şuraya dikkatlerini çekiyorum. Türkiye artık eski Türkiye değildir. Türkiye çok büyük bir değişim yaşadı ve yaşamaya devam ediyor. Türkiye kronik sorunlarını tek tek çözerek 21. Yüzyılı şekillendirecek bir ülke olma yolunda kararlılıkla ilerliyor. Türkiye ekonomisi kriz dönemlerine ilk çeyrekte yüzde 4,3 oranında büyüme kaydederek 2023 hedeflerine ilerliyor. Yola çıktık Kasım 2002. Yola çıktığımızda biliyorsunuz Türkiye'nin dış borcunun milli gelire oranı yüzde 73'tü. Şimdi oranı yüzde 36'ya düşmüştür. Devletin borçlanma faizi, çok enteresandır yüzde 63'tü. Ama şimdi faizi tek haneli rakamlara düştü. Nereden nereye."

"TÜRKİYE ARTIK YARDIM ALAN DEĞİL, YARDIM EDEN BİR ÜLKE"
"Şu anda Türkiye artık yardım alan değil, yardım eden bir ülke. Yani 45 milyon dolar ediyordu bizden önce, onunla övünüyorlardı. Ama şimdi hamdolsun 3 milyar doları aştık, buradayız. Veren el alan elden hayırlıdır, buradayız. Bitmedi, öyle bir atak ki artık yatırımlarda durmak yok yola devam diyoruz. Türkiye'de Gezi olayları yaşadık değil mi? 17 Aralık olaylarında yaşadıklarımızı biliyorsunuz, 25 Aralık'ı biliyorsunuz. Ne diyordu: "Hl anlamıyor musun mesele ağaç değil." Bunu diyen neydi? Sözde sanatçı, sevsinler sizin gibi sanatçıyı, ne sanatçısı. Mesele ağaç değil diyordu, çünkü bunu diyemez ki, 12-13 ağacı alıyorsun başka yere dikiyorsun. Biz iktidarımızda 3 milyar fidan ve ağaç dikmiş bir iktidarız. Kardeşlerim biz çevreci bir iktidarız bunu böyle biliniz. Geçen gün bir Başbakan ziyaretimizdeydi. Bana aynen şu ifadeyi kullandı. "Uzun yıllar oldu" dedi "İlk defa geliyorum. Ankara'nın ne kadar yeşillendiğini gördüm" dedi. Tanıyamamış. "Her şeyin değiştiğini gördüm"

"BİZ MANŞETLERLE GELMEDİK"
Başbakan Erdoğan: "AK Parti'yi inkar ederek hiç kimse Türkiye'yi anlayamaz. Sağlıklı şekilde değerlendiremez. Bakın buradan Alman medyasının izinden giden Avusturya medyasına samimi bir tavsiyede bulunuyorum. Biz siyasi tarihimiz boyunca, burası çok önemli, manşetlerle mücadele ederek bugünlere geldik. Biz manşetlerle kurulmuş bir hükümet değiliz, manşetlerle de yıpranmayız. Bunu böyle bilsinler."

"ÖRDÜĞÜN BİR ŞEY YOK BİR ÖRDÜK BİZ"
Cumhuriyet tarihi boyunca 79 senede Türkiye'de 6 bin kilometre bölünmüş duble yol yapıldığına değinen Erdoğan, "Bununla övünüyorlar" dedi.

Erdoğan, 12 yılda 17 bin kilometre bölünmüş yol yaptıklarına işaret ederek, şöyle konuştu:

"İşte bu CHP, onun gibileri 6 bin kilometreyle övünüyorlar. Onlar 79 senede 6 bin kilometreyle övüne dursunlar, biz 12 senede 17 bin kilometre bölünmüş yolla yürüyoruz. Bitmedi, bitmedi. Gazi Mustafa Kemal, demir ağlara çok düşkündü. Bunlar da 10. Yıl Marşı yazmışlar. Orada ne diyor. 'Demir ağlarla ördük dört bir yanını' diyorlar. Nereye ördün? Ördüğün bir şey yok, biz ördük biz. Hani raylarını bile 10 metreden fazla yapamayan bir Türkiye vardı. Biz, şimdi 70 metre uzunluğunda ray imal ediyoruz. Onlar perçinle yapıyordu, biz şimdi kaynak sistemiyle yapıyoruz. Neden? İnsanımızın trenle yolculuk esnasında rahatsız olmasını istemiyoruz. Tangur tangur gitmeyecek. Böyle hiç gürültü yapmadan. Yüksek hızlı tren, bütün raylı sistemler tamamen elden geçmiş vaziyette. Artık öyle ilkel vagonlar falan yok. Gayet modern. Aynı zamanda Türkiye'de artık bunun da üretimini başlattık."

"ASLA ONLARA GÜVENMEZLER"
Yüksek hızlı trenin, şu anda Eskişehir-Ankara, Ankara-Konya, Konya-Eskişehir hattında hizmet verdiğini anlatan Erdoğan, şunları söyledi:

"İnşallah 1-2 hafta içerisinde Eskişehir-İstanbul'u da açıyoruz. Ama öyle hainler var ki. Düşünebiliyor musunuz? Eskişehir-İstanbul arasında 250'ye yakın noktada maalesef oralarda kabloları söktüler, oraları tamamıyla maalesef engellediler. Şu anda yaklaşık 1,5 ay tehir etmiş olduk. 1-2 hafta içerisinde inşallah açılışını yapacağız. Böylece İstanbul'dan Ankara'ya 3 saat 15 dakikada trenle rahat rahat yolculuk yapılacak. Bugünleri gördük, bugünleri gördük. Şimdi bu CHP, MHP konuşuyorlar. Zaten MHP 5 yıllığına iktidara geldi koalisyon hükümeti olarak. Ama 3,5 yıl dayanabildi, çekti gitti. 'Kimse çek git' demiyordu. Niye bıraktın? Beceremediler. Diğerine zaten benim milletim iktidar vermiyor. Niye? Çünkü asla onlara güvenmezler."

"ÖYLE DE OLSA BÖYLE DE OLSA HAKKARİ HAVALİMANI'NI BİTİRECEĞİZ"
İktidar olduklarında ülkede 26 havalimanı bulunduğunu anımsatan Erdoğan, bu sayıyı 52'ye çıkardıklarını aktardı.

Erdoğan, bunun en fazla yarım saat ile 45 dakika arasında havalimanına ulaşma imkanı anlamına geldiğini ifade etti.

Yeni yapılanların da bulunduğunu ve bu sayının daha da artacağını belirten Erdoğan, "Hakkari'de havalimanı yapıyoruz. Ama bölücü terör örgütü engelliyor. Geçenlerde muhalefet diyor ki 'ne demek o' diyor. Ben, müteahhitin güvenliğini temin ettiğim halde gelen telefondan dolayı işi bırakıp kaçarsa ne yapacağım. Ama biz, bütün bunlara rağmen tedbirlerimizi alıyoruz. Öyle de olsa böyle de olsa Hakkari Havalimanı'nı da bitireceğiz" ifadesini kullandı.

"ONLARA DA ŞANTAJ MONTAJ KASETLERİ HAZIRLAMIŞ"
Erdoğan, 2-3 hafta önce İstanbul'un 3. büyük, dünyanın bir numaralı havalimanının temelini attıklarını hatırlatarak, şunları kaydetti:

"Bu havalimanını yapacak müteahhitleri bile bu Pensilvanya onları da dinlemiş. Onlara da şantaj montaj kasetleri hazırlamış. Tabii orada da bir erteleme oldu. Buna rağmen temeli attık. Şimdi yıllık yolcu kapasitesi 150 milyon olan havalimanımızın inşaatı başladı. İnşallah 6 pisti olacak. Şu anda havalimanı inşaatımız devam ediyor. İlk etabını inşallah 29 Ekim 2017'de bitiriyoruz. Buna yakın bir bölgeden de Yavuz Sultan Selim Köprüsü geçiyor... Biz laf üretmeyiz, iş üretiriz iş. Derdimiz bu. Boğazın altından Marmaray'ı yaptık. Şimdi yine boğazın altından bir de otomobillerin geçeceği 2 katlı tüp geçidi yapıyoruz. O da 2015'in sonunda bitiyor. Yavuz Sultan Selim Köprüsü 2015'in sonunda bitiyor. Tüp geçit, o da 2015'in sonunda bitiyor. Arka arkaya hep bu dev açılışlar gelecek. Yüksek hızlı tren Ankara-Sivas, o da devam ediyor. İnşallah o da bitecek. Durmuyoruz. Biz dertliyiz, dertli. Bizim bu millete aşkımız var, sevdamız var. Şair ne diyor 'Yürüyeceksin, millet yürüyecek arkandan. Sana selam getirdim Ulubatlı Hasan'dan. Evet, biz böyleyiz."

"AK PARTİ'Yİ İNKAR EDEREK TÜRKİYE'Yİ ANLAYAMAZSINIZ"
"Türkiye'de herkesi kucaklayan, demokrat, milli manevi değerleri muhafaza eden Avrupalı tek partinin, AK Parti olduğunu" dile getiren Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:

"AK Parti'yi inkar ederek Türkiye'yi anlayamaz, sağlık şekilde değerlendiremezsiniz. Bakın buradan Alman medyasının izinden giden Avusturya medyasına samimi bir tavsiyede bulunuyorum. Biz, siyasi tarihimiz boyunca, burası çok önemli, manşetlerle mücadele ederek bugünlere geldik, biz manşetlerle kurulmuş bir hükümet değiliz. Manşetlerle de yıpranmaz, bunu böyle bilsinler."

Erdoğan, Türkiye'de son bir asır içinde yaşanan acılara ve atlatılan badirelere dikkati çekerek, şöyle konuştu:

"Neler çektiğimizin, neler yaşadığımızın, hangi badireler atlattığımızın bizler kadar si de yakın şahitlerisiniz. Artık dünya küçüldü. Aynı zamanda bizler nasıl Türkiye'yi izliyorsak, siz de izliyorsunuz, ne olur bitiyor görüyorsunuz. Merhum Menderes'i bu manşetlerle sokak eylemleriyle türlü tuzaklarla ardından darbe yaparak iktidardan indirdiler. Sadece demokrasiyi değil ekonomiyi de alt üst ettiler. Anadolu'nun çalışkan evlatları, ekmek peşinde, istikbal peşinde, Sirkeci'den trene bindiler, Almanya'ya, Fransa'ya, Avusturya'ya gurbete geldiler. Sene 1960."

"DARBECİLERİN NE HALDE OLDUĞUNU GÖRÜYORSUNUZ DEĞİL Mİ?"
Başbakan Erdoğan, 1980'de bir kez daha darbe yapılarak demokrasinin katledildiğini, gençlerin idam edildiğini, ekonomiye zarar verildiğini belirterek, şunları söyledi:

"O zaman da akın akın insanlar, Avrupa'ya kaçmak zorunda kaldı ama şimdi o darbecilerin ne halde olduğunu görüyorsunuz değil mi? Yine bir 12 Eylül günü, 12 Eylül 2010'da, milletimiz anayasayı değiştirdi, bu darbecilere yargı yolunu açtı. 34 yıl sonra darbeciler yargılandı. Mahkeme kararını verdi temyiz yolu açık nihai kararı göreceğiz. 28 Şubat'ta bir kez daha darbe yaptılar. Millete zulmettiler, imam hatipleri, meslek liselerini, Kuran kurslarını kapattılar. Başörtülü kızlarımıza en ağır baskıları uyguladılar. Bir kez daha milletin evlatları, vatanlarını terk etmek zorunda kaldı. Bir kez daha milletin çocukları, gurbetin yollarına düştüler."

Türkiye'den birçok kişinin başörtüsü yasağı gibi baskılar nedeniyle başta Viyana olmak üzere gurbete giderek, özgürce okuma imkanı bulduğuna işaret eden Erdoğan, "Ben, bu vesileyle eğitim öğretim noktasında gerçekten o başörtülü kızlarımıza kapısını açan Avusturya hükümetlerine şahsım, milletim adına teşekkür ediyorum. Çünkü onlar öyle bir dar zamanda yüzlerce, binlerce yavrumuzu bu Viyana'da misafirperver anlayışla aldılar. Burada kendilerini yetiştirme fırsatı buldu. Avusturya'ya bu şükran borcumuzu ifade etmemiz bizim için bir görevdir. Onun için teşekkür ediyorum" değerlendirmesinde bulundu.

"BİZ GERİLİMDEN YANA DEĞİLDİK BALDIRAN ZEHİRİ İÇTİK"
"Tabii bütün bunlarla beraber çok mahsunduk. Niye? Hani şair diyor ya, 'öz yurduna garipsin, öz vatanında parya.' Bu milletin evlatlarına parya muamelesi yaptılar" ifadesini kullanan Erdoğan, şöyle dedi:

"Dediler ki 'sen başörtülüsün, senden ancak evlerde hizmetkar olur, senden ancak temizlikçi olur, sen doktor olamazsın' dediler. 'Sen avukat olamazsın' dediler, 'sen mühendis olamazsın' dediler, 'sen ekonomist olamazsın' dediler. Niye? 'Çünkü sen başörtülüsün' dediler. Bu, özgürlükçü dünyaya yakışıyor muydu? Bakıyorsun, Amerika'da böyle anlayış yok, Avrupa'da büyük ölçüde yok. Ama halkı Müslüman bir Türkiye'de maalesef yavrularımız bu zulümle karşı karşıya kaldılar. Kardeşlerim ben de 4 tane imam hatipli yavrunun babası olarak bu çileyi ailece çektik, bunu yaşadık. Şimdi bizim yavrularımız, maalesef kendi ülkemizde okuyamadılar. Ben bunu uluslararası platformlarda devlet başkanlarına, başbakanlara söylediğim zaman gözleri düştü, 'nasıl oluyor, siz Müslüman ülke değil misiniz? Hele hele sen başbakansın, nasıl okuyamıyorlar?' Kendilerine bu durumu anlattığım zaman şoke oldular ama sabrettik, sabrettiniz. Sabreden derviş, muradına ermiş. Hamdolsun. Çünkü biz gerilimden yana değildik, baldıran zehiri içtik ama bu neticeye hamdolsun kavuştuk."

Erdoğan, başörtüsü sorununu ortadan kaldırdıklarını, başörtülülerin üniversitelere girebildiğini ve devlet dairelerinde çalışabildiğini belirterek, şöyle konuştu:

"İnanıyorum ki çok daha farklı şekilde bu yavrularımız okullarda yerlerini güçlü şekilde alacaklar. O günler de yakındır diye düşünüyorum. Bütün bu süreci adım adım takip ederken, imam hatiplerin kapısındaki kilitler kırıldı, açıldı, meslek liseleri aynı şekilde. Tabii okullarımızda o da enteresandı Kuran-ı Kerim ve siyer-i nebi dersleri seçmeli ders haline getirildi ve şu anda orta öğretimde isteyen anne baba yavrusunu Kuran-ı Kerim, siyer-i nebi yani Peygamber Efendimiz'in hayatını öğrenme dersine sokabiliyor. Böyle bir durumdayız. İfade özgürlüğünün, basın özgürlüğünün önünü ciddi miktarda açtık."

"ARTIK MİLLİ İRADENİN KARŞISINDA DAYANMALARI MÜMKÜN DEĞİL"
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye'de 1960, 1980 ve 1997'de yapılanların bir kez daha uygulanmak istendiğine dikkati çekerek, şunları söyledi:

"Bizler bir kez daha ekonomiyi batırmak, millet evlatlarını gurbet yoluna düşürmek isteyenlere gerekli cevabı verdik. İşte 'Gezi' dediler tutmadı, '17 Aralık' dediler, tutmadı. '25 Aralık' dediler, tutmadı. Evelallah tutmayacak. Artık milli iradenin karşısında dayanmaları mümkün değil. Onlar Taksim'e yürümek istediler, kardeşlerim onların Taksim'e yürüdüğü yerde benim milletim 100 binlerle meydanlara yürüdü, 'milli irade ne diyorsa o olur' dedi, milli iradenin dediği hamdolsun 30 Mart'ta oldu."

"Şimdi 28 Şubat'ta ortaya bir Pensilvanya çıktı" ifadesini kullanan Erdoğan, "Kardeşlerim Pensilvanya, hatırlayın darbecilere ödül dağıtıyor, dönemin hükümetine, merhum Erbakan hükümetine, 'beceremediniz artık bırakın' diyordu. İşte en son 25 Aralık darbesinde bir kez daha sahneye cıktı, bize haince saldırmakla kalmadılar, ülkesini arkadan hançerlemek istediler. Sadece bize değil ülkesine ihanet ettiler. Türkiye içinde CHP, MHP, bir kısım medyayı, bazı iş veren çevrelerini kukla gibi oynattı, oynatmaya devam ediyorlar" diye konuştu.

"İNLERİNDEN TUTUP ÇIKARMAYA BAŞLADIK"
"30 Mart'ta yaşadıkları hezimet yetmezmiş gibi bugün hala bir arada yeni hezimetlere hazırlanıyorlar" diyen Erdoğan, şunları kaydetti:

"Biz, darbecilerden hesap sorduk, darbe girişimi yapanlardan da hesap soracağız ve soruyoruz. İnlerine girmeye başladık, inlerinden tutup çıkarmaya başladık. İnşallah bütün inlerini ortaya çıkaracağız. Kardeşlerim, Türkiye'ye ihanet etmenin bedelini ödeyecekler. Milli İstihbarat Teşkilatı'nın, Suriye'deki Türkmenlere yardım götüren tırlarını, sanki düşman askeri gibi durdurmanın bedelini ödeyecekler. Türkiye'yi tüm dünyaya, teröre destek veren ülke gibi göstermenin, bu alçakça ihanetin de bedelini ödeyecekler. Milli bankamız Halkbank'a, milli yatırımlarımıza küresel projelerimize saldırmanın hesabını tek tek verecekler."

Etiketler :
HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.