Bürokratik vesayete karşı ‘evet’

Bürokratik vesayete karşı ‘evet’

Darbe karşıtları ‘evet’ de birleşirken ‘ret’çi cephe ısrarla darbe anayasasına sahip çıkarak ‘hayır’ kampanyalarını sürdürüyor.

1982 Anayasası'nda önemli değişiklikler içeren referanduma toplumun her kesimden destek gelmeye devam ediyor. Darbe karşıtları ‘evet’ de birleşirken ‘ret’çi cephe ısrarla darbe anayasasına sahip çıkarak ‘hayır’ kampanyalarını sürdürüyor. Referanduma sayılı gün kala sivil toplum örgütleri ise taraflarını açıklamaya devam ediyor.

Süreç başladığı an ‘evet’ cephesinde yer aldıklarını deklare eden Sivil Düşünce Platformu Sözcüsü ve Özgür Eğitim-Sen Basın Sekreteri Ufuk Coşkun da klasgazete.com’a konuk olarak önemli açıklamalarda bulundu. klasgazete.com’un ‘neden evet?’ sorusuna İnsan Hakları Aktivisti Ufuk Coşkun, madde madde şu şekilde cevap verdi:

-Hak, hukuk, adalet adına ‘evet.’

 -Bürokratik vesayete karşı ‘evet.’

-Kirli tezgâhları bozmak için ‘evet.’

-Sivilleşme ve normalleşme için ‘evet.’

-İnsani değerlere sahip çıkmak için ‘evet.’

-İnsanca, kardeşçe ve özgürce yaşamak için ‘evet’

İşte o röportaj:

1-Anayasa değişiklik paketini nasıl değerlendiriyorsunuz?

İsterseniz önce “değişiklik” üzerinden gidelim. Hâlihazırda mevcut, yetersiz, çağın gelişmelere cevap veremeyen, dar, kısıtlı, eski üstelik darbecilerin yapmış olduğu bir darbe anayasa var ki ısrarla bu değişiklik telaffuz ediliyor. Ülke barışını muhafaza eden, birlik ve beraberlik ruhunu her daim canlı tutan, haklının hakkını kolaylıkla alabildiği, yapanın yanına kar kalmadığı, herkese adil ve özgür ortamlar yaratan bir anayasayla yönetilen bir ülkede kim durduk yere böylesi bir anayasayı değiştirmek ister ki… Anayasa değişiklik paketine muhalefet eden kesimlere baktığımızda sanki mevcut anayasa sürekli gelişen ve değişen dünyada tüm ihtiyaçlara cevap veriyor. Sanki bu anayasa dünya standartlarında hazırlanmış ve tüm demokratik ülkelerin gözbebeği bir anayasa! Sanırsınız ki Kenan Evren’in anayasası parmakla gösterilen bir anayasa! Tabi yok böyle bir şey…

Mevcut darbe anayasası devletiyle milletiyle, hukukun üstün olduğu, halkın iradesinin esas alındığı, bireysel hak ve özgürlüklerinin sağlandığı özgür bir ülke yapamadı Türkiye’yi..”Değişiklik” bu bakımdan söz konusu ediliyor. Bu toprakların sosyal, ekonomik ve siyasal gerçekliğine yaslanan, baskıcılıktan, tutuculuktan ve otoriter anlayışlardan uzak ilk kez kendi ellerimizle yazacak olduğumuz bu anlamda her yerinde irademizin hissedileceği yeni anayasanın eleştirilmesi ve değişikliğe hayır denilmesini anlamakta güçlük çekiyor insan. Oysa bu anayasa değişikliği başta insanca bir yaşamın ilk adımıdır. Değişiklik paketine öncelikle bu açıdan bakmakta yarar var. Bu süreç özgürlüklerin, demokrasinin ve insanca yaşamanın ayak sesleridir.

 

2- Bu bir siyasi hesaplaşma mı yoksa demokrasiye geçiş için yakalanan fırsat mı?

Siyasi bir hesaplaşma gibi gösterilmek istendiği kesin. Ben öyle düşünmüyorum. Çünkü bu demokrasi karşıtlarının, değişime ‘hayır’ diyenlerin eski bir taktiğidir. Özgürlükleri ve demokrasiyi istemediklerini bu şekilde izah etmek istiyorlar. Oysa artık kimse bu kadar hızla gelişen ve değişen bir dünyaya kayıtsız kalamaz. Ve çağa en az yüzyıl kadar geriden takip etmek istemez. Tabii ki dünyadaki gelişmelerden ve yaşanan sosyal ilişkilerden habersiz değilseniz! İstemesekte dünya hızla değişiyor ve gelişiyor. Ve her gün biraz daha büyüyen ve gelişen bir dünyada yaşamaktayız. Buna direnmek mümkün mü? Böyle bir dünyada artık kimsenin evrensel hukuku ve insan haklarını arkasına alarak siyaset yapması mümkün değildir. Bu bile başlı başına içinde bulunduğumuz durumu özetlemek ve ucuz taktikleri deşifre etmek için yeterli nedendir. Ardında bir şeyler aramaya gerek yok. Bu durum; AK Parti’nin öncülüğünde bu ülkenin insanlarının bir demokrasi talebidir. İnsanlar artık demokratik ülkelerde olduğu gibi burada da normal bir hayat yaşamak istiyor. Bunu bu kadar abartmanın ve sürekli arkasında bir şeyler aramanın ne gereği var! Artık bizde normal bir ülkede yaşamak istiyoruz.Yani insana değer verilen,tercihlerine saygı duyulan, isteyenin istediği inancı yaşayabildiği, haklarını savunabildiği normal bir hukuk devletinde yaşamak istiyoruz hepsi bu… Peki neden bu kadar yaygara kopartılıyor? Çünkü belirli bir kesim yıllardır mevcut durumun rantını yiyor da ondan… Pastanın eşit bir biçimde dağılmasını istemiyorlar da ondan..Halbuki demokrasinin yer ettiği özgür ülkelerde herkes eşittir.Bu eşitlik bozulacağı için rahatsız oluyorlar da ondan..Bütün mesele budur.Bu yüzden bürokratik vesayetin yıkılmasını istemiyorlar…Ben bu süreci demokrasiye geçiş olarak yakalanan bir fırsat olarak görüyorum... Ardında da hiçbir şey aramıyorum..Sivilleşmenin, özgürleşmenin,huzurun ve adaletin sağlanması adına çok önemli bir sürece girmiş bulunmaktayız.Mesele bu kadar açık ve nettir.

 

4- Değişiklik paketine karşı oluşturulan ittifakları nasıl değerlendiriyorsunuz?

Yıllardır demokrasiden ve sivil halkın taleplerinden beslenen bir anlayışla işlev görmeyen bir takım parti ve sivil örgütlerin değişime hayır için bir araya gelmeleri çokta şaşırtmıyor beni… Adları çokta önemli değil… Bu ülkede özgürlükçü ve demokratik bir zihniyete sahip olmayan yeri geldiğinde şiddeti bile bir propaganda malzemesi olarak kullanan oluşumlardan başka ne beklenebilir ki…Tabiatları gereği bir türlü özgürlükçü olamayan kişi, kurum, parti ve örgütlerin bu ülkede yaşayan insanlara ne tür bir faydası dokunabilir ki.. Bana göre her siyasetçinin vazgeçilmez bir ilkesi olmalı örneğin “Herkesin kendi hayatını tercih ettiği şekilde yaşamaya hakkı vardır “ ilkesini canı pahasına savunabilmeli bir siyasetçi…

Tabii ki bu yüksek bir karakter ve ciddi bir ahlaki tutum ve anlayışla mümkündür. Bu ahlakı taşımayan bir siyasetçiye asla prim verilmemeli bu ülkede… İnsanların kendi hayatlarını tercih ettiği biçimde yaşama haklarına yeterince saygı duyan siyasetçilerden de bu değişime hayır demesi düşünülemez. Ne yazık ki yasaklarla, dayatmalarla, baskı ve işkencelerle insanları tek tipleştirmeye çalışan ve onları sürekli olarak ayrıcalıklı belirli bir kesime bağlı kalmaları ve onlara itaat etmelerini isteyen bir zihniyete mahkum bırakan ve böyle bir ahlakla siyaset yapan birtakım politikacılarımız var. Kendileri yüzünden ülke neleri kaybediyor bilmiyorlar! Söz konusu insan ve değerleri olduğunda maskelerin düştüğü bir dönemden geçiyoruz. Herkes kendini bir şekilde deşifre ediyor. Ve bu gözlerimizin önünde gerçekleşiyor.

 

5- Peki neden 'evet' ?

Bildiğimiz bir şey varsa o da daha düne kadar Türkiye’de insani değerlere sahip çıkmak özellikle belirli bir kesim tarafından neredeyse vatan hainliği olarak sunulmaktaydı. Farklı inançlara tanınmak istenen hak ve özgürlükler ise vatanın birliğine ve bütünlüğüne yönelik birer tehdit olarak algılanmaktaydı. Yani böylesi tuhaf bir psikolojik ortam yaratıldı bu ülkede. Birileri kişisel çıkarları gereği durmadan suni korkular yaratarak insanı insandan soğuttu. İnsanları birbirlerine düşürerek, onları çatıştırarak kendilerine alan açtılar. Bunu bugün daha net bir şekilde algılama imkânına kavuştuk.Yıllardır özgürlük ve demokrasi diyenlerin işbirlikçi olduğu aşılandı herkese.Hâlbuki bu ülkeyi sevmenin yolu rantını yemekten değil özgürlüğünü istemekten geçmekteydi. Son yıllarda yaşanılan gelişmeler bizlere kimlerin gerçekten ülkesini ve ülkesinde yaşayan insanları sevdiğini daha net bir biçimde ortaya koydu.Gördük ki yıllardır hain, satılmış ve işbirlikçi olarak lanse edilen insanlar gerçekten insana ve değerlerine sahip çıkan dolayısıyla içinde yaşadığı ülkeye gerçekten saygısı ve sevgisi olan insanlar.Ve yine gördük ki yıllardır vatan,toprak ve ülke sevgisi diyenlerin hakikatte ülkesini geliştirmek ve ilerletmek gibi bir niyetleri yok. Bunu yeni anayasa değişikliği sürecinde daha net bir biçimde görmekteyiz.

 

Bugün artık Türkiye’de üretilen suni korkulara yenilmeyen, farklı düşünceden ve inançtan şüphe duymayan aksine onları da kucaklayan bilinçli, demokrat, özgür en önemlisi de vicdanlı bir kesim oluştu. İnsanların kendine olan güvenleri arttı bir bakıma... Bugün farklı kesimler insani değerlerde bir araya gelebiliyorlarsa artık bir şeyler değişmiş olmalı. Bu aynı zamanda kendimize olan güvenin de bir göstergesidir.

İşte bu güven duygusu insanlara ‘EVET’ dedirtecektir. Artık bu ülkede yaşayan insanlar kendilerinin sıradan bir kalabalık olmadıklarını bir arada huzur içinde yaşamak gibi soylu duygulara sahip olduklarını biliyorlar. Bu yüzden ‘EVET’ diyecekler.. İnsanca, kardeşçe ve özgürce yaşamanın adımlarını atmak adına ‘EVET’ diyecekler. Değerli oldukları için ‘EVET’ diyecekler..Hak, hukuk, adalet adına ‘EVET’ diyecekler.. Kimsenin tezgahına düşmeden, çatışmadan, birbirlerini kırmadan,incitmeden ‘EVET’ diyecekler… Ve hep birlikte tezgâhları bozmak için ‘EVET:’

6- Sandıktan 'hayır' çıkarsa ne olur?

Böyle bir sonuç çıkacağını doğrusu pek tahmin etmiyorum... Bir ihtimalde olsa ‘HAYIR’ çıkması durumunda bu en çok demokrasi karşıtlarına yarayacaktır. Bir süreliğine de olsa ayrıcalıklı olmanın kazandırdığı her türlü imkandan yararlanmayı devam edeceklerdir.İktidar partisine dönük çok ciddi bir karalama kampanyası başlatacaklardır.Ülkede yaşama geçirilmeye çalışılan birçok proje askıya alınacaktır. Kısacası bu kımıltısız yaşam devam edecektir. Ancak ne olursa olsun ben bu ülkenin eninde sonunda demokratik bir ülke olacağına inanıyorum..Çünkü bu değişim dalgası dipten gelen bir dalgalanma..Bu yüzden ‘HAYIR’ çıkması mümkün değil.

 klasgazete.com

Etiketler :