Çanlar Kılıçdaroğlu için çalıyor!

Çanlar Kılıçdaroğlu için çalıyor!

Deniz Baykal'ın partiye üye olmasına bile izin vermediği isimler Kemal Kılıçdaroğlu döneminde parti yönetimine getirildi. Peki bu ne anlama geliyor?

Belki anımsarsınız, 2008 yılının ilk aylarında CHP'de olağan kongre öncesi bir hareketlilik gözlemlendi. İşte tam da bu dönemde, CHP'ye üç yeni isim girmek istemesine karşın, dönemin genel başkanı Deniz Baykal bu üç isimden yalnızca bir tanesine onay verdi.

Deniz Baykal'ın o süreçte CHP'de siyaset yapmasına icazet vermediği isimlerden birisi çakma ulusalcı ve fakat Hüsamettin Cindoruk yakını Prof. Süheyl Batum'du. Baykaldan icazet alamayan bir diğer isimde de halen Silivri'de Ergenekon'dan tutuklu olan Tuncay Özkan'dı.

Baykal'ın CHP'de siyaset yapmasına izin verdiği üçün biri şeklinde olan ve şu anda da Kemal Kılıçdaroğlu'nun genel başkan yardımcılığını üstlenen Umut
Oran'dı. Umut Oran, Baykal'ın izin vermesiyle üye olmasına karşın, CHP kongresinde Baykal'a karşı adaylığını koyarak Baykal dahil herkesi şaşırttı. Umut Oran'ın arkasında CHP milletvekilleri Engin Altay, Atilla Kart ve CHP'den istifa eden Eşref Erdem vardı. Onların arkasında ise acaba sistem mühendisi 'iyi sıhhatte olsunlar' mı bulunuyordu?..

Umut Oran aday olabilmek için gerekli olan barajı aşamadı. Aşamadı çünkü adaylığında yalnızca 17 delegenin imzasını aldı ve kendisine bu kadar az bir desteğin verilmesini ne kendisi, ne de onun çevresinde olanlar anlayamadı. Çünkü kendisine vaat edilenler çok farklıydı.

Baykal'ın 2008'de CHP üyeliğine geçit vermediği isimlerden biri olan Süheyl Batum da, 7 Mayıs 2010 da Baykal'ın başına gelen kaset operasyonu sonucunda CHP'li olabildi. Çok yakın zamanlara kadar, derinler bağlamında merkezde bir oluşum için DP'nin başında getirilmesi düşünülen Süheyl Batum, azımsanmayacak bir oyu CHP delegelerinden alarak Parti Meclisi üyeliğine seçildi.
Önder Sav'ın genel sekreterlikten uzaklaştırılmasıyla birlikte de Yeni CHP'nin hem genel sekreterliği, hem de parti sözcülüğü kendisine altın bir kadeh de sunuldu.

18 Aralık 2010 da yapılacak CHP kongresinde kendi ekibini / çalışma arkadaşlarını, kurgulayacağına inanılan Kemal Kılıçdaroğlu'nun, hemen beraberinde PM'nin yapısını da yenileyeceği yadsınamaz bir gerçek. Kendisine emanetçi statüsünde belli bir dönem CHP genel başkanlığı verilen Kılıçdaroğlu, altın tepside sunulan genel başkanlığın hakkını ver(eme)me noktasında,
güç odaklarının önerilerine / talimatlarına açık olduğu izlenimini, her, önemli, radikal ve gerçekçi söyleminden / sözlerinden sonra hemen geri adım atması ile de sanki fazlasıyla da gösterir oldu.

Bursa Kent gazetesinden Ulusalcı Yusuf Kotaman ile Kemal Kılıçdaroğlu'nun söyleşisini köşesine taşıyan Mahmut Övür'ün yazdıklarına göre; '...Yusuf Kotaman soruyor: "BDP Sebahat Tuncel'i milletvekili adayı gösterdi ve seçilen Tuncel'i TBMM'ye taşıdı. Şimdi, Silivri zindanlarında yatan gazeteci meslektaşlarımız Tuncay Özkan, Mustafa Balbay ve Profesör Mehmet Haberal'ı genel seçimlerde kontenjan milletvekili
olarak düşünüyor musunuz?" Kılıçdaroğlu'nun cevabı: "Listeler hazırlandığında göreceksiniz..." Gazeteci Kotaman bu cevabı daha bir netleştirmek için yeniden soruyor: "Peki, olumlu diyebilir miyiz?" Kılıçdaroğlu kendinden emin cevaplıyor: "Olumsuz olsaydı hemen hayır diyebilirdim...' Aynı konuşmaya öneminden dolayı Hürriyet'ten Yalçın Bayer de parmak basıyor.

Kanımızca, Kemal Kılıçdaroğlu, Baykal'ın geçit vermediği isimlerden olan Süheyl Batum'un ötesinde / yanında, Tuncay Özkan'a da ve hatta Mehmet Haberal'a da ve başka başka Silivrililere de CHP'nin yolunu açacak gibi gözükmekte ki işte bu da CHP'nin iyice marjinalleşmesini sağlayacak bir olumsuzluk...

Hemen anımsayalım, 2008 yılında Süheyl Batum ve Tuncay Özkan'ın CHP üyeliğine geçit vermeyen Baykal, derinle irtibatlı bazı CHP'lilerin kaset operasyonu sonrasında 11 Mayıs 2010 günü istifa ederken, Fethullah Gülen ve çevresinin kaset operasyonunun arkasında olmadığını net bir şekilde dile şu cümlelerle dile getirdi; '...Bu çerçevede başka bir sorumlu arayışına çıkacaklara yardımcı olmak üzere, ABD'den, Pensillvanya'dan aldığım üzüntü ve destek mesajlarının samimiyetine inandığımı da belirtmek isterim...'

Kanımızca, kaset operasyonunun arkasında kim(ler)in olmadığını çok iyi gören Baykal, CHP'nin etrafında dolaşan zehirli sarmaşık gibi gulyabani(ler)nin kim(ler) olduğunu da en az bizim kadar biliyor olsa gerek. Çarpık resmi ideoloji ve statükocu vesayet yapısının, yıllardır yakasından düşmediği CHP'nin içindeki gelişmeler bakalım nasıl olacak?

Statükonun devamı ve daha da ulusalcılaştırılarak halktan kopartılan ve izole edilen bir CHP mi, ya da merkez sağ ve ılımlı İslam ile de barışık, derin yapının 'öteki' olarak dışladığı her kesimi kucaklayan ve bütün küskün sosyal demokratları da aynı çatı altında toplayan bir CHP mi olacak?

Keşke 18 Aralık'ta CHP sandığından iktidarın eylem ve işlemlerini sıkı takip eden, denetleyen ve irdeleyen güçlü ve iktidar alternatifi olan, fakat ulusalcılık ve vesayet karşıtı olan bir CHP çıksa...

Çanlar Kemal Kılıçdaroğlu için çalıyor!..

Etiketler :