Cemaat'e BÜYÜK KOMPLO

Cemaat'e BÜYÜK KOMPLO

Fethullah Gülen Cemaati’ne kurulan bir komplo ile, cemaatin 'Hıristiyanlığı yaymakla görevli bir hareket' olduğu havası oluşturulmak istendiği ve Haydar Baş'a havale edildiği...

Bugün Gazetesi Ankara Temsilcisi Adem Yavuz Arslan’ın geçen ay piyasaya çıkan “Bi Ermeni Var: Hrant Dink Operasyonunun Şifreleri” adlı kitabı çok ilginç bir komplo hikayesini de içeriyor.

Kitapta yer alan bilgilere göre Fethullah Gülen Cemaati’ne kurulan bir komplo ile cemaatin aslında Hıristiyanlığı yaymakla görevli bir hareket olduğu havası oluşturulacaktı. Yine kitapta yer alan bilgilere göre bu operasyon da özellikle anti-misyoner faaliyetlerle bilinen Haydar Baş Cemaati’ne havale edilmişti.

SAHTE ÖĞRENCİ EVİ KURULMUŞ

Kitapta 2005 yılında kurulan büyük komplo şöyle anlatılıyor ;

Ankara’da iki ev kiralanarak bu Gülen cemaati evi havası verildi. Evin “ışık evi” olarak nitelendirilmesi için bunu açık eden komşuluk ilişkileri geliştirildi. Eve giren kimsenin aklında hiçbir tereddüt kalmaması için ev Risale-i Nur’lar ve Fethullah Gülen’in kitaplarıyla donatıldı.

Üniversiteden de Gülen cemaatine sıcak bakan ve öğrenci evlerine arada sırada takılan öğrenciler ile yakın diyalog geliştirildi. Bunların eve gelip gitmeleri sağlandı.
Ancak evin görünmeyen özellikleri de vardı. Mesela cemaat kitaplığı görünümündeki rafların arkasına İnciller, misyonerlerin hazırladığı davet broşürleri konuldu.
Plan basit ama etkiliydi. O dönemde yasadışı kilise ev ev prozelitizm gibi kelimeler içeren bir ihbar jandarmaya intikal ettirilirse polis bölgesinde bile olsa jandarma o eve mutlaka girerdi.

JANDARMAYA TANINAN İNANILMAZ YETKİ

Jandarma bazı konularda polis ya da jandarma bölgesi ayrımını fiilen ihlal ediyordu.
Nitekim bu konuda 28 Şubatta Jandarma Genel Komutanlığı’nın istihbarat komutanlıklarına gönderdiği özel bir talimat vardı. Talimat izinsiz Kur’an Kursları ve irtica ile ilgili çalışmalarda polis jandarma bölgesi ayrımının gözetilmeyeceği emrini veriyordu.

Mesela Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’ın annesinin Manisa’daki evini Erdal Sarızeybek’in adeta muhasara altına alması ve evde arama yapılarak çok sayıdaki tesbih ve seccadenin suç aletleri olarak tutanaklara kaydedilmesi Genel Komutanlığın bu duruşunun bir eseriydi.

Jandarma, misyonerlik ve azınlıklar konusunda gelecek bir ihbara yine kuran kurslarında olduğu gibi polis bölgesinde bile olsa müdahale edecekti.

Ancak, Haydar Baş’ın bu çalışması eve gelip giden ve durum fark eden üniversiteli bir öğrencinin istihbarata konuyu haber vermesiyle deşifre oldu ve ev kapatıldı.

Aslında Ankara’da yapılmak istenen gayrı nizami harp operasyonu bazı başka yerlerde yapılmıştı. 5 Mayıs 2004'te Yeni Çağ Gazetesi'nde yayınlanan "Adana'yı kilise evler sardı" başlıklı haber böyle bir çalışmanın ürünüydü.

Kilise ev diye askeri istihbarat istatistiklerine adresi, kalanları ve gelip gidenleriyle detaylı olarak kaydedilen evleri 28 Şubatta polis istihbaratı “ışık evi” diye fişlemişti.
İşin garibi bu hadise tek değildi.

Benzer ihbarlar Türkiye’nin dört bir tarafında yapılmaya başlandı. İddialara göre Türkiye’de 35 bin kilise ev açılmıştı. (İlginçtir bu rakam Haydar Baş’ın her konuşmasında yükseldi. Bir yazısında 40 bin bir diğerinde ise 50 bine çıktı )
İlerleyen dönemlerde bu kilise evlerden ne kastedildiği daha net anlaşıldı. Meğerse, Gülen grubunu ‘Hıristiyanlığın Truva Atı’ gören Baş ve kurmayları cemaatin yurtlarını ve öğrenci evlerini ‘kilise ev’ diye güvenlik kuvvetlerine ihbar etmişler.

Benzer örneklerden birisi Trabzon Akçaabat’ta da yaşandı. 2 Mart 2005 günü Akçaabat  İnönü Caddesinin sahile nazır Hotaman Apartmanı’nın yönetim toplasında yaşanan ilginç olay detayları bakımından üzerinde durmayı hak ediyor.

Aksiyon Dergisi’nin 28 Mart 2005 tarihli 538. sayısından özetle aktarırsak..
16 daireli apartmanın sakinleri bina sorunlarını görüşmek için toplanıyorlar. Akan çatı, çatlayan sıva derken apartman sakinlerinden Mahmut Kandaz ilginç bir öneriyle gelir: Apartmanımızdaki kilise ev kapatılsın!

Toplantı sakinleri ‘ne demek istiyorsun’ der gibi Kandaz’ın yüzüne bakarlar. Kandaz ısrarlıdır. Üniversite öğrencilerinin kaldığı öğrenci evi ona göre kilise ev’dir. Apartman sakinleri ‘bu çocuklar efendi muhafazakar gençler, bizim çocuklara da ders çalıştırıyorlar’ dese de Kandaz ısrarlıdır.
Hatta jandarmaya , polise şikayette bulunur.
Peki kimdi Mahmut Kandaz ? Kayıtlara göre 2002 de BTP’nin İzmir 1. Bölge 10. sıradan milletvekili adayıydı.

Etiketler :