Çocuğunu bir tüfeğe değişen adamın hikayesi

Çocuğunu bir tüfeğe değişen adamın hikayesi

Çocuğunu bir tüfeğe değişen adamın hikayesi. O bunu hepimiz için yaptı, mutlaka okuyun.

Tüfekçi Yusuf Usta Çanakkale savaşında gösterdiği üstün başarı ve kahramanlıklardan sonra memleketi Antep’e dönmüştür…Silah tamirat,onarım,bakım işleriyle uğraştığı için Tüfekçi Yusuf lakabıyla anılmaktadır…

İşgal zamanı…Tüfekçi Yusuf’un yanına bir gün azap Osman isminde fakir bir adam gelir…

“Selamun Aleyküm”“Bak Yusuf usta ben bu Ermeni ile,Fransız ile olan mücadeleye katılmak istiyorum.İyi bir avcıyım ama silahım yok, barutum yok, kurşunum yok!Neyle savaşacağım?Bana bir akıl ver." Der.

Tüfekçi Yusuf hiçbir şey diyemez…Azap Osman tüfekçi Yusuf’un gözlerindeki çaresiz bakışları görünce başka bir şey demeden çıkıp gider.Kimsede para yoktur ki yardım edilsin.Halk sadece düşmanla değil;açlık ve fakirlikle de amansızca mücadele etmektedir….

Tüfekçi Yusuf o günler için “içim gitti ama elimden bir şey gelmedi.” der.

Aradan biraz zaman geçer… Bir gün azap Osman elinde bir tüfekle çıka gelir.Tüfekçi Yusuf şaşırır…"Osman ağa nereden buldun bu tüfeği?" diye sorar…

Azap Osman iç çeker ve anlatmaya başlar… "6 yaşında bir kızım vardı ağa…Elinden tuttum,Halep'e götürdüm.Bir Arap'ın evine 5 altın karşılığı evlatlık verdim.O beş altınla da bu tüfeği aldım.Fakat mermi,barut için param kalmadı.Söyle Yusuf usta ben ne yapayım?"

Tüfekçi yusuf duyduklarına inanamaz ,gözleri bir anlığına kararır hiç bir şeyi göremez. Daha sonra hatıralarında bu fedakar baba için şöyle der : “Bir avuç vatan toprağı için canının canı biricik evladından vazgeçmişti..Ya rabbim!Bu nasıl bir vatan sevgisiydi?” “Orada bulunan tüm kurşun ve barutu verdim gitti, işgal bitinceye kadar bir daha gözükmedi.Fransız’la,Ermeni’lerle çatışmış.Bir ara yaralanmış,uzunca bir süre ölüm döşeğinde yatmış,fakat öldürmeyen Allah öldürmez,o da ölmemiş. "

KINALI KIZ
Anamın kucağından aldın…
Tut elimi gidiyoruz dedin…
Nasıl sevindim baba…
Daha dün anam,
Parmaklarımı tek tek öpüp,
Kına yakmıştı…
Kınalı ellerim ne güzeldi…
Sen görmedin…
Bir elinle beni tuttun…
Diğer elinle anamı savurdun…
Sahi,anam niye çok ağladı baba?
Ben yeni öğrendim yürümeyi…
Senin adımlarına yetişemem ki…
Ne olur biraz yavaşla…
Hem bak,
Ellerim kınalı baba…
Bütün evler arkamızda kaldı…
Belki ; aha şu tepeye çıkarsak…
Oradan görürüm,çökmeye yüz tutmuş evimizi…
Nasılda yoruldum…
Bilsem konuşmayı,
Sana dönelim diyeceğim…
Anamı özledim,acıktım…..
Ama sen durmuyorsun ki baba…
Beni sırtına aldın,
Uyu kızım dedin…
Çok üşümüşüm…
Sen beni ısıttın baba…
Yüksek dağların ötesine geçtik…
Bir başka diyara geldik…
Beni öptün kokladın…
Geldik kızım dedin…
İşte yeni evin burası…
Bir tüfek parası berdelin olsun,
Kızım Antep’e kurban olsun….
Bıraktın ellerimi…
Kınalı ellerim ne güzeldi…
Sen görmedin baba…
Bilirim,sevgini koydun gittin bana…
Fakirliği onuruna yediremedin…
Herkes çabalarken,sen durup seyredemedin…
Anladım artık neden kınalı ellerim?
Bir haksız savaşa kurban oldum ama,
Sen bir daha dönmedin baba…
Koca başlı dağların ardında,
Bırak bir kızın olsun…
Gözyaşlarım…
Berdel ettiğin tüfeğe kurşun olsun…
Bu dünyada haksızlık son bulsun…
Benim adımı Antep’li yüreğine sorsun…
Baba,hakkım sana helal olsun!..

(Şule Yildirimdemir-Tüfekçi Yusuf Usta’nın Kızı) (Bu şiir,Şehitler Müzesin'de sergilenmektedir)

Bırakın kendinizi,sıkmayın…gevşeyin…
Sulanmış gözleriniz akmaya başlasın…
Serinletsin ılık ılık akan yüreğinizi…
Ağlayın,üzülün…
Bir an sıyrılın boş hayatın boş işlerinden…
Durup düşünün…
”Bu memleket nasıl kurtarılmış meğer…” diye…
Antep’in kıymetini anlayın…
Taşının,toprağının ne kadar mübarek,ne kadar yüz sürülmeye değer olduğunu anlayın…

Bizim için çocuğunu,canını bir boş tüfeğe değişen Azap Osman’ın Ruhunu bir Fatiha ile yâd edin…

Etiketler :