Davet Edilmeyince Edilenlere De Giydirdi

Davet Edilmeyince Edilenlere De Giydirdi

Alevi toplantısına davet edilmeyen Haydar Baş, davet edilenlere sert tepki gösterdi. İşte Baş'ın "Alevi Dedeler Neyin Peşinde?" başlıklı yazısı:

 

"On Muharrem Aşure aşında Cumhurbaşkanı Erdoğan ile bir araya gelen Alevi dedeler ve federasyon başkanları, her fırsatta talep ettikleri cemevlerinin ibadethane olması yönündeki teklifi yeniden gündem etmişler. 
 
Tekke ve zaviyelerin kapatılmasına ilişkin kanunda düzenleme isteyen dedelerin, Sayın Erdoğan’ın başbakanlığının ilk yıllarında İmar Kanunu’nda yapılan değişiklikten haberleri yok herhalde… 
İmar Kanunu’nda yapılan düzenlemeyle ‘cami’ ifadesi ‘ibadethane’ olarak değiştirilmiştir.  
 
Bundan sonra mahalle aralarında 70 bin kilise evi açılmıştır. Ve bir tek Hıristiyanın dahi yaşamadığı yerlerde oluşturulan kiliseler yasal hiçbir engelle karşılaşmamaktadır. 
 
Cemevleri de aynı kanun kapsamında zaten serbesttirler.  
 
Aslında bir değişikliğe gerek yoktur. Eğer Alevilerin ibadethaneleri olan cemevleri konusunda samimi iseniz, evinin alt katında cemevi açan bir Müslümana kanunen müdahale etmemeniz gerekmektedir. 
Cemevlerinin ibadethane kapsamında görülmesi yasal bir engellenmeden kaynaklanmamaktadır. Maksat Alevi kardeşlerimizin sindirilmesi ve dışlanmasıdır. 
 
Benzer uygulamayı başörtüsü konusundaki tavrında da gördüğümüz AKP, başörtüsüne mani bir durum olmadığı halde 12 senelik iktidarının son dönemlerine kadar başörtüsünü kanunen yasakmış gibi halka göstermişti. Oysa başörtüsü meselesi de şimdi olduğu gibi mevzuata dair düzenlemelerle halledilecek bir serbestlikteydi. 
 
Kısaca, ‘dindarım’ diyen AKP’nin Müslümana olan yaklaşımı ve tanıdığı serbestlik ne yazık ki, azınlıklara yaklaşımı kadar özgürlükçü olamamaktadır. 
 
Aleviler ile özellikle seçim dönemlerinde bir araya gelen hükümet, her defasında onların taleplerini dinlemekle yetinmektedir. 3. Köprü’nün adının Yavuz Sultan Selim olmasına verilen tepkileri hatırlayınız. Alevileri katleden bir padişaha olan itiraz ne işe yaramıştır? 
 
Ne Alevi dedelerin maaşa bağlanması vaadi, ne cemevi sorunu halledildi mi? 
 
Roman açılımı, Alevi açılımı hatta çözüm süreci gibi ülkemizdeki etnik kimlikler ve mezhepsel ayrımlar üzerinden yürütülmeye çalışılan siyaset sadece hevesleri kursakta bırakmaktadır. 
 
Hükümetin “Kardeş Esad’ı, düşman Esed” ilanı, temelinde Esad’ın Arap Alevisi Nusayri olması nedeniyle değil midir? 
 
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Fransa Cumhurbaşkanı Hollande ile görüşmesinde, “Irak’ta ordu sürekli kaçmakta, yerini IŞİD’e teslim etmektedir. Ordunun yüzde 100’ü Şia mezhebindendir” demekle yine mezhepsel bir ayrımın altını çizmedi mi? 
 
Sünni Erdoğan her fırsatta Müslüman Sünni ve Şiileri ayırt ederken, siz Alevi dedeler ondan hangi hakkı talep ediyorsunuz? Ya da 12 yıl başbakanlık yapan Erdoğan’dan bu sürede hangi hakkı aldınız da yeniden hak talep etmek için onun Aşura davetinde buluştunuz? 
 
Bu tavrınız, Hz. Hüseyin’i iktidarı elinde bulunduran Halife Yezid istiyor diye şehit eden Kufelilerin tavrından farksızdır. 
 
Kufeliler mevcut halifeye itaat için Peygamber Efendimiz’in oğlunu şehit ettiler. Siz de belki hak elde ederiz diye hiçbir şey vermeyeceğini bildiğiniz güce teslim oluyorsunuz. 
 
Şunun da altını çizmek isteriz, senelerce Aleviliğini gizleyen, horlanan, din eğitiminden mahrum kalan sizlerin bugün Aleviyim diyebilmesi bizim sayemizdedir. 
 
Bağımsız Türkiye Partisi’nin (BTP) gerçek Alevi açılımından sonradır ki, ‘Ben Aleviyim’ demeye başladınız.  
 
Ehl-i Beyt Külliyatımızdan sonra karşılaştığımız pek çok Alevi kardeşimiz, “Biz inanç esaslarımızı bilmiyoruz,  sayenizde onları da tanıyacağız” itirafında bulunmuştur. 
 
Sünni olan bizler, hiçbir oy endişesi yaşamadan İmam Ali Efendimiz’in hilafetini, Şianın hak olduğunu ve Şianın iman ve İslam esaslarında aslında bir olduğunu ortaya koyduk. 
 
Her türlü tehlikeyi göze alarak, ‘kestiği yenmez’ denilen Alevilerin din dışı gösterilmek istenmesine rağmen, Müslüman olduklarını söylemekten kaçınmadık. 
 
Alevilerin katline fetva veren cübbeli sarıklı hocalar, hakkınızda ‘katli vaciptir’ dediklerinde sizler de dahil kimse buna ses çıkarmazken sadece BTP kadroları buna itiraz etmiştir. 
 
Ancak bizleri arkadan vurdunuz. 
 
Ne iktidarın, ne de Alevi olduğu halde bunu dile getiremeyen siyasilerin yapamadıklarını Alevilere sunduk ve daha fazlasını da vaad ettik. 
 
Alevi vatandaşlarımız ise bizleri yalnız bıraktılar. 
 
Bu sırtımızdan vuruş sadece onların zilletine devam etme yolu olmuştur. 
 
Mesele ne Hz. Hasan’ı şehit eden Hariciler gibi; ne de İmam Ali ve İmam Hüseyin’i şehit eden Kufeliler gibi Alevi olmak değildir. 
 
Mesele, gerçekten Ehl-i Beyt’e gönül vermek, Ehl-i Beyt sevdalısı olarak onların yolundan gidenlerin yanında yer almaktır."
 
Haydar Baş / Yeni Mesaj

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1 Yorum