Doğan medyasında "şerefsiz" kavgası

Doğan medyasında "şerefsiz" kavgası

Reha Muhtar, İP'in medya misyonunu üzerine alan Soner Yalçın'a yalan ve iftiralarla dolu hakaretlerinden dolayı, Soner'in destekçisi Ertuğrul Özkök e böyle hitap etti...

 

Reha Muhtar/Vatan

Bu şerefsizliği desteklemeye devam edecek misin Ertuğrul Özkök?...

Birkaç gün önce, bugünlerde “yalan yanlış ipe sapa gelmez haberler”in bana da teğet geçtiğini yazmıştım...

Ama bu kadar şerefsizce yapılacağını tahmin etmemiştim...

Türk basınında insanları ve söylediklerini itibarsızlaştırmak için her türlü yalanı, riyakarlığı, pespayeliği ve haysiyetsizce saldırıyı “haber adı altında” yapan Soner Yalçın diye bir kişi var...

Sitesinde beğenmediği, çıkarlarına uymadığı, çatıştığı ve sindirmek istediği insanları, yalan haberlerle çamur atılarak susturuyor ve seslerini çıkartamaz hale getiriliyor...

 

***



Hiç utanmadan, hiç sıkılmadan dün pisliklerini, şerefsizliklerini benim evimin içine sokmaya çalışmış...

Benim evimden beraber yaşadığım insanı attığımı eve polis geldiğini utanmadan, sıkılmadan, haya ve ar damarı çatlamadan yazmış...

Ona şöyle söyleyeyim:

Eve gelen polisi veya evden atıldığını söylediği ailemi eğer gösteremezse adi, yalancı, haysiyet ve onur düşmanı bir şerefsizdir...

Bu kişiyi Hürriyet gazetesinde “tarihçi” diye alıp istihdam edip, bugünlere kadar desteğini esirgemeyen Ertuğrul Özkök’e şimdi soruyorum:

Bu mudur senin gazetecilikte, aile değerlerinde, yalan ve iftirada ve haysiyet cellatlığındaki etik ölçülerin?..

Senin ailen yok mu Ertuğrul Özkök?..

Senin kızın yok mu?.. 

Senin karın yok mu?..

Senin evin hakkında böyle riya ve yalan dolu bir yayın yapılsa hangi tepkiyi verirsin?..

Şerefsizliğe paye vermek midir gazetecilik, habercilik ve basın özgürlüğü?..

Yalanlarını ailenin içine rezilce ve hiçbir ahlaki değer taşımadan sokmaya kalkan bu namus cellatları, eve geldiğini söyledikleri o polisi ve atıldığını söylediği kadını gösteremediklerinde şerefsizliği kabulleneceklerdir!..

Bu şerefsizliğin, aileye yönelik bu namussuzluğun davasını ve hesabını en ağır şekilde sormazsam benim adım Reha Muhtar değil!..

 

***



NİYE BU ŞEREFSİZ YALANLARLA DOLU HABERLER YAPILIYOR?..

Bu yalan riya ve itibarsızlaştırmaya yönelik haberler bir tesadüf değil...

Türkiye’de “bir takım karanlık gruplar”, medya içinde çıkarlarına ters gördükleri, sindirmek istedikleri, görüşlerini değersiz kılmaya çalıştıkları insanlara yönelik yalan ve riya dolu haberler üretiyorlar...

Bu haberleri üretmekteki amaç, o insanları itibarsızlaştırmak, söylediklerinin kaale alınmasını engellemek, bu arada kendileri gibi olmayanları da “sindirmek”...

“Bak ona neler yaptım, senin de başına bunlar gelir” diyerek “susturmak...”

Bu gruplar, haberi değil, önce hedefi belirliyorlar...

Sürekli herkes hakkında bilgi ve dosya topluyorlar...

Yıpratıcı bir haber bulurlarsa, dosyadaki haberlerle birleştirip yayına sokuyorlar...

Bulamazlarsa, ne kadar çamur atsak kardır, hiç olmazsa izi kalır mantığıyla, haber üretimine geçiyorlar...

 

***



Bu olayda olduğu gibi hiçbir ahlaki, ailevi, etik, insani değere bakmadan tamamen yalan haberi yayınlamakta sakınca görmüyorlar...

Bunlardan biri saat 20’de STAR televizyonunda, 45 dakika canlı yayında bir kadının orgazm sesini yayınlatan programın künyesinde en tepede bulunan Soner Yalçın’dır... 

Aynı kişi özürlü bir vatandaşın kafasına tencere geçirerek günlerce aylarca ana haber bülteninde haber yaptırdı...

Bunlar tesadüf değil...

Çocukların yemek saatlerinde “Canlı yayında kadın orgazmının seslerini Türkiye’ye dinleten bir bakış açısı”, elbette hiçbir doğruluk payı olmadan benim evimden beraber kaldığım kadını attığımı, eve polis geldiğini söyleyebilecek cürette olacaktır...

Bu insanlarda şerefsizce yalan haberi yazarken, ne bir çocuk, ne bir aile, ne de bir insan onurunu, düşünecek bir ahlaki altyapı var?..

 

***



Kötü ve tehlikeli olan şudur...

Telefon dinlenmeleri ne kadar tehlikeliyse, insanların suçsuz yere hapse girmeleri ne kadar tehlikeliyse, bunlar tarafından hedef diye seçilen insanların suçsuz ve günahsız yere şerefleriyle, onurlarıyla oynanması da o derece vahimdir...

15 aylık iki çocuğumun elleri hayat boyu bu “haysiyet cellatlarının” yakalarında olacaktır, adalet üzerinden...

Türkiye’deki baroları, adli makamları, savcıları, bu aileye ve kutsal değerlere saldıran bu insanlara karşı göreve çağırıyorum...

Namus, namussuzların yakasını bırakmaya

Etiketler :