Durmuş Yılmaz: Merkez doğru yolda

Durmuş Yılmaz: Merkez doğru yolda

Bütün piyasaların Merkez Bankası kararlarını tartıştığı bir dönemde, efsane başkan Durmuş Yılmaz ne yapıyor?

Bağ evinde sade bir emeklilik hayatı planlarken Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün ekonomi danışmanlığına davet ettiği Yılmaz, Ankara'da.

Görevi bıraktığı 18 Nisan'ın üzerinden, yaklaşık dört ay geçti.

Ve tıpkı ısınmış ekonomiler gibi, kritik pozisyonların ardından da bir 'soğuma dönemi' yaşanması gereğinin canlı bir kanıtı gibi: Köşk'te, son derece sakin bir mesaisi var.

Hararetli gelişmeleri, Çankaya Köşkü kampusunda, hayli sade döşenmiş bir odada izliyor. Yalnız. Önünde mütevazı bir bilgisayar ekranı, hemen karşısındaki televizyonda, HT Bloomberg ve NTV ve Cnbc-e arasında gidip geliyor.

'Yalnız' sözcüğü yanıltmasın... Gerek medya, gerekse uluslararası finans kuruluşlarından gelen yoğun bir talep yağmuru altında. Ne var ki, yatırımcıları bilgilendirmek şöyle dursun; bu aşamada ilkesel olarak röportaj, demeç de vermiyor. Kimseye. Gazetecilik tabiriyle 'tırnak içi' kullanılacak bir açıklama taleplerini kabul etmiyor.

Doğru; bugüne dek izlediğimiz, tanıdığımız Yılmaz, prensipleri konusunda, inatçılık düzeyinde kararlıdır. Gelgelelim bunu biliyor olmak; içinden geçtiğimiz ve henüz nereye evrileceğini bilemediğimiz bu zor dönemin özellikleri nedeniyle, merak ettiğim o sorunun peşine düşme isteğini durdurmadı.

Dört ay öncesine kadar ülkenin para otoritesinin başında bulunan Yılmaz, piyasaları önce şaşırtan, kimi kesimlerde eleştiri konusu olan politika kararlarını nasıl görüyordu?

Yılmaz'ın, önceki gün Başkan Erdem Başçı'nın da televizyonlarda ayrıntılarını açıkladığı son politikaları desteklediğini öğrendim. Parasal otorite açısından bir problem olmadığını, Merkez Bankası hamlelerinin doğru olduğunu düşündüğünü de.

'Duayen teknokrat', Merkez Bankası kadrolarının yetkin; aldığı kararların da kamuoyuna bir perspektif çizdiği kanaatini taşıyor.

PEKİ RİSK NEDİR?

Bu tablo içinde 'Peki risk nedir?' sorusu önem kazanıyor.

Ki, bu da yepyeni bir soru veya sorun değil aslında. Para ve sermaye piyasalarında 'beklenti yönetimi'nin bir değişken olarak öne çıktığı zamanlardan beri, cevabı gayet iyi bilinen; ancak uygulanması, siyasetin dinamikleri nedeniyle öyle çok kolay olmayan bir reçete: İletişim kazası.

Parasal otorite dışındaki yetkili ve sorumlu aktörlerin, alınan kararlara dair birbiriyle uyumlu görünmeyen yorum ve değerlendirmeleri, zor dönemlerde riski çoğaltan bir faktör.

Özellikle de kur ve faiz konusunda yapılan yorumlar...

Belki şaşırtıcı değildir ama yine de son bir not düşelim: Yılmaz'ın hassasiyetle izlediği bu konuyu kendisine dert ettiği bilgisine de ulaştım.

Çiğdem TOKER/AKŞAM 

Etiketler :
HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.