Ecevit'e zihin kontrolü mü yapıldı?

Ecevit'e zihin kontrolü mü yapıldı?

Ergenekon savcısı Zekeriya Öz'ün, Başkent Üniversitesi sahibi ve Rektörü Bülent Haberal'ın eski başbakanlardan merhum Bülent Ecevit'e

zihin kontrolü yaptığı iddialarını soruşturduğu öğrenildi. Edinilen bilgilere göre Zekeriya Öz'ün bu iddiaları araştırmak için yine Ergenekon tutuklusu Ümit Sayın'ı sorguladığı öğrenildi. Ergenekon tutuklusu Ümit Sayın'ın zihin kontrolünün mümkün olup olmadığı yolundaki soruya Ümit Sayın'ın "Şu anda böyle bir şey mümkün olsaydı sizce ben Silivri Cezaevi'nde yatıyor olur muydum?" şeklinde yanıt verdiği de öğrenildi.



Ergenekon davasının tutuklu sanıklarından Doç. Dr. Ümit Sayın geçtiğimiz günlerde Zekeriya Öz tarafından yapılan sorgusunda "zihin kontrolü" konusunda sorgulandığı, sorguya da avukatının alınmadığı belirtildi.

Türkiye'nin sayılı farmakologları arasında yer alan ve Zihin Kontrolü üzerinde yaptığı çalışmalarla Türkiye'deki tek isim olduğu akademik çevreler tarafından kabul gören Ümit Sayın'a yapılan sorgunun konusunun Mehmet Haberal ve bir süre Başkent Üniversitesi Hastanesinde tedavi edilen dönemin Başbakanlarından Bülent Ecevit ile ilgili olduğu öğrenildi.


SAYIN'A KRİTİK SORU "ECEVİT'E ZİHİN KONTROLÜ YAPILDI MI?"

Bir yılı aşkın süredir Ergenekon davasında örgüt yöneticisi olduğu iddasıyla tutuklu olarak yargılanan Doç. Dr. Ümit Sayın'a Zekeriya Öz tarafından yapılan 3. sorgusunda, Ergenekon'un son dalgasında tutuklanan Başkent Üniversitesi Rektörü Mehmet Haberal tarafından Bülent Ecevit'e zihin kontrolü yoluyla operasyon yapılıp yapılmadığı yolunda sorular sorulduğu ileri sürüldü. Zihin Kontrolü üzerinde Türkiye'de en yetkin kişi olduğu akademik çevrelerce de kabul edilen Ümit Sayın'ın, zihin kontrolünün mümkün olup olmadığı sorusuna yanıtının "Eğer zihin kontrolü şu anda mümkün olsaydı sizce ben Silivri cezaevinde yatıyor olur muydum. Mahkeme heyetini etkilemez miydim?" olduğu iddia edildi.


DOĞU PERİNÇEK SORGU ZAPTINI MAHKEMEYE İSTEDİ

Ergenekon savcısı Zekeriya Öz'ün, Ümit Sayın'a "Ecevit'e Zihin Kontrolü" üzerine sorgu yapması Ergenekon sanıkları arasında da yankı buldu. Ergenekon davasının 95. duruşmasında Doğu Perinçek'in "Sayın'a, 'uzaktan kumanda yöntemiyle cinayet işletilir mi? İP'li sanıklar cezaevinde ne yapıyor?' gibi sorular sorulmuş. Bu sorgu sırasında avukatı da içeri alınmamış. Sayın'ın ifade tutanağının mahkemeye getirilmesini istiyorum" demesi üzerine gözler Zekeriya Öz'ün 26 Mayıs tarihinde yaptığı sorguya çevrildi.


OPERASYON ÜNİVERSİTE HASTANESİNDE Mİ YAPILDI?

Polis tutanaklarına yansıyan ve Ecevit'in koruma amiri Recai Birgün tarafından açıklanan iddialara göre, 4 Mayıs 2002' de Prof Dr Mehmet Haberal'ın rektörü olduğu Başkent Üniversitesi' ne kaldırılan eski Başbakan Bülent Ecevit'e bağırsak iltihabı teşhisi konulduğu, yani bir gün sonra hastaneden çıkan Bülent Ecevit'in Oran' daki konutunda dinlenmeye çekildiği, iki gün sonra ise evde sırtını çarpması sonucu kaburgasının kırıldığı açıklamasının yapıldığı, 17 Mayıs 2002' de Başbakan' ın doktoru Prof. Turgut Zileli ve Başkent Üniversitesi Rektörü Prof. Mehmet Haberal'ın Başbakanlık konutunda rahmetli Bülent Ecevit'i muayene ettiği, kapsamlı bir çheck up yapılması için ikna ettikleri, yeniden aynı hastaneye kaldırıldığı ve burada kaldığı 11 gün sonunda durumunun daha da kötüleştiği belirtiliyor.


TEDAVİYE GİTSEYDİ İŞ GÖREMEZ RAPORU VERİLECEKTİ

Tutanaklarda 27 Mayıs 2002' de 11 gün kaldığı Başkent hastanesinden çıkarak evine gittiği ve Başkent Üniversitesinden gelen doktorları kabul etmeyerek Demiryolları Hastanesi'nden Ortopedist Dr. Mücahit Pehlivan tarafından tedavisine devam edilen Ecevit'in 11 Temmuz 2002'deki son randevuya gitmemesinin nedenini dönemin DSP Grup Başkanvekili olan Emrehan Halıcı, "Gitseydi, kendisine çürük ve ya "iş göremez" raporu verilecek ve bu rapora dayanılarak Başbakanlıktan düşürülecekti." Dediği de belirtiliyor.


TEDAVİYİ KESİP AYAĞA KALKAN TEK İNSAN

Ecevit'in koruma amiri Recai Birgün'ün savcılıkta verdiği ifadede ayrıca, "O dönemde, rahmetli Bülent Ecevit'in koruma amirliğini yapan sizin tarafınızdan o gün açıklamalarında " dünyada tedaviyi kesip de ayağa kalkan tek insan Sayın Bülent Ecevit'ti. Ne zaman tedavi kesildi, ayağa kalktı. O gün yaşananlara da 57. Hükümet' e yapılan operasyonun bir parçası olarak baktık. 57. Hükümet ' in iktidarının düşürülmesi için yapılan bir operasyondu." Şeklinde beyanlarda bulunduğunuz ve Gözaltına alınan şüpheli Mehmet Haberal'ın daha önce iddialarından ötürü size yönelik dava açtığı ve davayı kaybettiği anlaşılmıştır." İbaresi de yer aldı.


ECEVİT'İN KORUMASINA SORULAN SORULAR

Recai Birgün'e emniyette "Mehmet Haberal'ın bu iddialarla ilgili size dava açıp kaybettiği doğru mu?, O dönemlerde rahmetli Bülent Ecevit'in en yakını olarak her türlü ilişki ve sağlık durumunu en iyi bilen biri olarak Türkiye Cumhuriyeti Başbakanına karşı böyle bir girişim ne amaçla yapılmış olabilir? Eğer amacına ulaşılıp başbakanlıktan düşürülseydi sonraki süreç ne şekilde gelişecekti? Bu girişimde kimlerin rolü vardı ve talimatı kimden almışlardı? Bu olayın dışında başkaca bildiğiniz girişimler de oldu mu?" şeklinde sorular sorulduğu da öğrenildi.


SAYIN'DAN ÇAĞDAŞ BÜYÜ: BİLİMLE YÖNLENDİRME

Sayın'ın 9 Ocak 1993 yılında Büyük Loca'ya yaptığı "Büyü, Bilim ve Masonluk" başlıklı konuşmada "büyünün yerini alan bilim aracılığıyla zihinlerin kontrol edilebileceği" ve "beyinlerin nöro-kimyasal maddelerle yönlendirilebileceği" işleniyordu. Sayın konuşmasının sonunda, "Aslında gerçek büyü bilimdir ve bilimin belirlediği gerçeklerle çelişen gerçek, gerçek değildir. Bizler bilimin sunduğu imkânları kullanarak büyü felsefesinin ulaşamadığı amaçları da gerçekleştirebiliriz. Büyücülük araç ve yöntemlerinin çağdaş versiyonlarını üretebilir; geliştireceğimiz formülleri ve yöntemleri kullanarak bireyleri ve toplumu yönlendirebiliriz" diyordu.


ÜMİT SAYIN'IN CV'SİNDEN İLGİNÇ NOTLAR

1992-1994: DETAM'da (Deneysel Tıp Araştırma Merkezi) farmakolog olarak farmakoloji ve nörobilim üzerine çalıştı. Davranış farmakolojisi, psikiyatrik modeller, deneysel epilepsi, morfin fizyolojik bağımlılığı, psiko-nöro farmakoloji üzerine çalışmak üzere İstanbul Üniversitesi Rektörlüğü tarafından görevlendirildi. 1992-1994: DETAM'da (İstanbul Üniversitesi Deneysel Tıp Araştırma Merkezi) deneysel epilepsi, hayvanlarda davranış modelleri, Psiko-nöro farmakoloji, morfin bağımlılığı konularında çalıştı.


TÜM EĞİTİM DÖNEMİNDE ÜZERİNDE ÇALIŞTIĞI SPESİFİK KONULAR

* Psikoaktif, narkotik ve psikedelik, halüsinojen maddelerin hayvanlar üzerine etkisi, klinik etkileri. Bilinç yapısının değiştiren psikoaktif maddelerin psikofarmakolojisi.

* LSD-25, Metamfetamin, MDMA (Ekstazi), Psilosibin, Meskalin, İbogain, Skopolamin, Salvia Divinorum, gibi halüsinojen ve nörokimyasal zihin kontrolünde kullanılan maddelerin psikolojik, fizyolojik ve elektrofizyolojik etkilerinin incelenmesi.

* Zihin kontrolünün nörokimyasal yöntemleri. (İhsan DEMİR / GAZETEPORT)

Etiketler :