El Şark Gazetesi'nde Gül'ün Açıklamaları

El Şark Gazetesi'nde Gül'ün Açıklamaları

El Şark Gazesinde yayınlanan röportajda Gül, bir çok açıklamada bulundu.

Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, bölgedeki gerilimi dindirecek olumlu politikalar aracılığıyla ülkesinin bölgede barışın egemen olması için çalıştığını kaydetti. El Şark Gazesinde yayınlanan röportajda Gül, bir çok açıklamada bulundu. Gül'ün Ahmed El Cebel'e verdiği mülakattan öne çıkan başlıklar...

 

Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, bölgedeki gerilimi dindirecek olumlu politikalar aracılığıyla ülkesinin bölgede barışın egemen olması için çalıştığını kaydetti. İşte röportajın tam metni:

EL CEBELİ: Türkiye bugün pek çok bölge sorununda eksen role sahip bir ülke olarak çıkıyor karşımıza. Siz bu role nasıl bakıyorsunuz?

GÜL: Biz belirli bir rol oynama çabasında değiliz. Biz ekonomik, siyasi ve kültürel açıdan içerideki sistemimizi iyileştirmeye odaklanıyoruz. Ancak ülke istikrarının genel olarak bölge ülkelerinin atmosferine de yansıdığını biliyoruz. Bölgedeki istikrar ve güvenlik bütün bölge ülkelerine refah ve ilerleme sağlayacaktır. Bu nedenle de Türkiye, istikrarın ve güvenliğin bütün bölgede egemen olması gerektiğine inanıyor. Yine bu nedenle Türkiye, kendisinden talep edildiği durumda bir gerilim yaşanmadan önce yardım elini uzatır. Türkiye'nin bu alandaki olumlu politikası, pek çok ülkenin kendisini övmesine ve kendisiyle bütünleşmeyi talep etmesine yol açtı.

--İş Birliği ve Eş Güdüm--

EL CEBELİ: Wikileaks'te Türkiye ile ilgili belgeler konusundaki düşünceleriniz nedir? Bunun Türkiye-ABD ilişkilerine bir etkisinin olacağını düşünüyor musunuz?

GÜL: Uluslararası ilişkiler, diplomatların raporlarına veya bu çerçevede gönderilen mektuplara dayanmaz. Uluslararası ilişkiler ortak çıkarlara, uluslararası ve ikili anlaşmalara göre şekillenir. Dolayısıyla bu sızdırmaların üzerinde fazlaca durmadık. Olanları ele almanın, ABD yönetiminin işi olduğunu düşünüyoruz. ABD ile ilişkilerimiz, iş birliği ve eş güdüm temeline dayanıyor. Bu gibi olayların, bu ilişkilerin gelişen sürecine etki etmemesi gerektiğini düşünüyoruz.

EL CEBELİ: Türkiye'nin bu yeni rolünün bazı dost ve kardeş ülkelerle sorunlara yol açtığını ve bu rolün, başka ülkelerin rollerinin aleyhine geliştiğini hissediyor musunuz?

GÜL: Biz bütünleşiyoruz; belli bir tarafın rolüyle rekabet ederek canımızın istediği şekilde davranmıyoruz. Hissettiğimiz sorumluluk bize bütün bölge ülkeleriyle iş birliği yapmamız ve gerekli desteği vermemiz gerektiğini söylüyor. Hiçbir ülkeyle ilişkimiz başka bir ülkenin aleyhine gelişemez. Biz bölgenin güven ve huzur içinde olmasını istiyoruz. Sizin de bildiğiniz gibi pek çok kez gizli ajandalarımız olmadığını söyledik. Elimizi sevgiyle ve ortak sorumluluk duygularıyla bütün dostlarımıza ve kardeşlerimize uzatıyoruz.

--Avrupa Birliği--

EL CEBELİ: Türkiye, Türkiye'nin hem Batı'nın bir parçası hem de Müslüman çevresiyle entegre olma isteğine yeniden denge kazandırmayı başardı. Bu dengede kendi deneyiminizi nasıl değerlendiriyorsunuz?

GÜL: Burada herhangi bir çelişki veya çatışma görmüyoruz. Türkiye AB'ye tam katılım sürecine devam ediyor ve AB'nin bu alandaki kriterlerinin, son yıllarda hızla gelişen reform hareketiyle uyumlu olduğunu düşünüyor. İlişkilerdeki bütünleşmenin bir çelişki yarattığına veya bir rolü diğerinin alternatifi kıldığına değil, bağları güçlendiren bir unsur olduğuna inanıyoruz.

EL CEBELİ: Kıbrıs meselesi Türk-Yunan kavgasının odak noktası oldu ve Türkiye-Avrupa ilişkilerini daima etkiledi.. Bu meselenin çözümü, Avrupa sisteminin bir parçası olmanızı sağlar mı?

GÜL: Kıbrıs meselesi uzun zaman aldı. BM'nin, Kıbrıs'taki her iki tarafın da çıkarlarını koruyacak âdil, kapsamlı ve daimi çözümünü güçlü bir şekilde destekledik. Halen de BM Genel Sekreterinin çabalarının desteklenmesi gerektiğine inanıyoruz. KKTC'nin en ideal çözüme ulaşmak için müzakereye hazır olduğunu biliyorsunuz. Müzakereler devam ediyor, biz de bu çabaları destekliyoruz. Yeni yılın, Kıbrıs'ın bütün vatandaşlarına saygı ve eşitlik sağlama çerçevesinde çözüm için bir fırsat olmasını temenni ediyoruz. Bütün tarafların rızasını kazanacak bir çözüm bulunması yönünde büyük umutlarımız var ve söylediğimiz gibi, bu konuda BM Genel Sekreterinin çabalarına güveniyoruz.

--Türkiye ve İsrail--

EL CEBELİ: Türkiye-İsrail ilişkileri iyice gerilerken, Türk-Arap ilişkileri daha önce görülmemiş bir şekilde, hem resmî anlamda hem de halk tabanında ilerliyor. Bunu neyle açıklayabilirsiniz?

GÜL: Biz Türkiye olarak hiçbir ülkeyle gerilim olduğunu görmek istemiyoruz. Bu nedenle de bölge ve dünya ülkeleriyle ilişkileri geliştirmeyi amaçlıyoruz. Ancak değişmezlerimizi ilk sıraya koyuyoruz. Filistin meselesinde İsrail'le âdil ve kapsamlı çözüme ulaşma umudunu paylaşıyorduk. İsrail ile Suriye arasındaki dolaylı müzakereler çok ileri bir aşamaya ulaşmıştı ancak Gazze'de ve sonrasında uluslararası sularda olanlar bu süreci sarstı. Şu anki İsrail hükûmeti, belki de kendi içindeki gerekçelerden ötürü barış sürecinden uzaklaştı. Ancak bu çıkmazı çözmek konusunda mantığın ve aklı selimin egemen olmasını umut ediyoruz. Orta Doğu'da barışın egemen olması durumunda İsrail'in en büyük kazanan olacağına inanıyoruz. Dolayısıyla diyebiliriz ki top şu anda İsrail'in kalesine. İsrail ilişkileri normalleştirmek istiyorsa eğer ne yapması gerektiğini biliyor. Özür, tazminat ve Gazze üzerindeki kuşatmanın kaldırılması hesaba katılması gereken maddeler. Bunlar yapılmazsa ikili ilişkilerin doğru ve sağlıklı sürecinden sapmış olan taraf İsrail olacaktır.

EL CEBELİ: Türkiye Irak'a etkisi olan komşu ülkelerden biri… Bu etki gelecekte de var olabilir mi? Irak'a güvenlik ve istikrarın geri dönmesi ve toprak bütünlüğünün sağlanması için ne yapabilirsiniz?

GÜL: Irak önemli bir komşu ve kardeş bir ülke. Onun güvenliği ve istikrarı bizi de ilgilendiriyor. Başbakan olduğum dönemde, savaştan önce Irak'a komşu ülkeler toplantısı düzenlenmesi için girişimde bulunanların başında geliyordum. Irak'ta yeni rejimin kurulmasından sonra yeni Irak'ı da bu toplantılara davet ettik. Düşünceme göre Irak konusundaki görüş birliği, bölgeyi pek çok kriz ve gerilimden korudu. Türkiye, Irak'taki herkese eşit mesafede durduğunu kanıtladı. İstisnasız Irak'taki bütün taraflar Türkiye'yi ziyaret ettiler. Bu ziyaretlerde Türkiye'nin Irak'taki olumlu rolüne değer verdiklerini gördük. Gerilim dorukta olduğunda bile Türkiye, Bağdat'taki büyükelçiliğini kapatmayan ender ülkelerden biri oldu. Hatta aksine, Basra'da, Musul'da ve Erbil'de konsolosluklar açtı.

--İran Dosyası--

EL CEBELİ: İran'ın nükleer dosyası konusundaki tavrınız nedir? Bu konudaki sorunları nasıl çözebilirsiniz? Türkiye'nin bu konuda bir rolün var mı? Örneğin Batı ile Tahran arasında ara buluculuk yapmak gibi?

GÜL: Bu konudaki tavrımız açık ve net.Türkiye kitle imha silahlarına sahip olma çabasının karşısında ve nükleer silahlardan arınmış bir Orta Doğu görmek istiyor. Ancak aynı zamanda nükleer enerjinin barışçı amaçlarla kullanılmasının yanında. Bu nedenle de nükleer takas anlaşmasında rolümüz oldu. Ayrıca 5+1 ülkeleri konuyla ilgili olarak İran'la müzakerelerini sürdürüyorlar. Zaten önümüzdeki müzakereler de İstanbul'da düzenlenecek. Türkiye kavganın hiddetini hafifletecek ve beklenen hedeflere ulaşmayı sağlayacak her rolü memnuniyetle karşılar. Sorunların diyalog yoluyla çözülmesi ve medya yoluyla gerilimin tırmandırılmaması gerektiğine inanıyoruz.

EL CEBELİ: Türkiye'nin AB üyeliği neden gecikti? Türkiye karşıtı bazı ülkelerin tavrının altında yatan nedir?

GÜL: AB süreci uzun ve dikenli bir yol. Bazı büyük ülkelerin AB başvuruları birden çok kez reddedildi. Türkiye ise tam üyeliğe aday gösterildi ki bizim için asıl önemli olan da bu. Bazı ülkelerin çeşitli nedenlerden dolayı çekinceleri olduğu doğru. Türkiye yoğun nüfusa sahip bir ülke ki bu onu Avrupa Parlamentosunda oldukça etkili bir ülke yapacaktır. Diğer itirazsa dinle ilgili. Yine de bu sürecin uzun olduğunun farkındayız ve Türkiye'nin katılımının Avrupa'ya da faydası olacağına inanıyoruz. Her ne olursa olsun Türkiye'deki reformlar bizim için büyük öneme sahip ve reform çalışmaları, AB üyelik süreci hesaba katılmadan devam edecek.

--Barış ve İstikrar--

EL CEBELİ: Bölgesel egemenlik konusunda Türkiye ile İran arasında rekabet ve gelecekte bölgenin istikrar ve güvenliğine etki edebilecek bir çıkar çatışması olduğuna inananlar var. Bu konudaki yorumunuz nedir?

GÜL: Biz eksenler politikasına karşıyız. Bölge ülkelerini kendi özel kararlarına sahip egemen ülkeler olarak görüyoruz ve özellerine saygı gösteriyoruz. Ne İran'la ne Mısır'la ne de başka bir ülkeyle rekabet söz konusu değil. Biz bölgede de dünyada da istikrarın egemen olması için çabalıyoruz. Bölgede istikrar ve güvenlik olursa herkes bundan faydalanır, ekonomi ilerler ve halklar refaha ulaşır. Bu açıdan bölge ülkeleriyle var olan ekonomik ilişkilerimiz, istikrara ve çıkarların korunmasına hizmet ediyor.

EL CEBELİ: Mayıs ayında İstanbul'da Suriye, Lübnan ve Ürdün'ü de kapsayacak bir bölgesel konferans yapılması kararlaştırıldı. Konferansın hedefi ve bu bölgesel örgütlenmenin geleceği nedir? Sadece kendi bölgesiyle mi sınırlı kalacak yoksa daha büyük bir topluluğun çekirdeğini mi oluşturacak?

GÜL: Bizi bu ülkelerle birbirimize bağlayan kapsamlı ekonomik bütünleşme anlaşmaları var. Bütün bu ülkelerin arasında yatırım ve iş fırsatları var. Dolayısıyla istenen hedeflere ulaşmak için bu ülkelerle ikili ve çoklu toplantılar devam edecek. Diğer kardeş ülkelerin de bu çerçeveye dâhil olmasını umut ediyoruz. Önemli olan bunun sadece bölgesel bir örgütlenme olarak algılanmaması; çünkü zaten pek çok ekonomik iş birliği çerçevemiz var. Türkiye bütün bölge ülkeleriyle olan ilişkilerinin dengeli ve olumlu olması için uğraşıyor. Daha önce de söylediğimiz gibi, bir bölgeyle olan ilişkimiz başka bir bölgeyle olan ilişkimizin aleyhine gelişemez.

EL CEBELİ: Türkiye, bölge ve dünya için dilekleriniz nelerdir?

GÜL: Dünya geçen yıllarda ekonomik kriz, küresel iklim değişikliği, terör, bölgesel çatışmalar gibi pek çok sorundan geçti. 2011'i karşılarken dünyada barışın, istikrarın ve güvenliğin egemen olmasını diliyorum. Ancak doğal olarak temenni etmek yetmiyor. Ekonomik ve sosyal anlamda kalkınabilmek için ortak sorumluluklarımız var. İşte Türkiye olarak yaptığımız şey bu. Kardeş Yemen için de iyi ne varsa onu diliyoruz. Uluslararası toplumda önde gelen bir rol alabilmesi adına Yemen'in birlik ve bütünlüğünü, istikrarını, ekonomik ve sosyal ilerlemesini destekliyoruz.
 

Kaynak:Haber Kaynağı

Etiketler :