Ermeniler de Türkler de büyük acılar yaşamıştır

Ermeniler de Türkler de büyük acılar yaşamıştır

Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Deniz Baykal, sözde Ermeni soykırımı konusunda "Öyle soykırım ya da maskeli soykırım sözleriyle değerlendirilebilecek bir konu değildir.

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Deniz Baykal, tapu dağıtım töreninin ardından Kartal meydanında Neyzen Tevfik anıtının açılışına katıldı. Baykal'ın partililer tarafından karşılandığı açılış sırasında ney dinletisi sunuldu.

Deniz Baykal, Neyzen Tevfik'in anıtının açılışından sonra da Kartal belediyesi tarafından kurulan ekolojik pazar yerine ziyarette bulundu. Baykal, daha sonra basın mensuplarının sorularını cevapladı.

Amerika Birleşik Devletleri (ABD) Başkanı Obama'nın Ermeni soykırımıyla alakalı olarak "Büyük felaket" demesini yorumlaması istenen Baykal, "Geçen yıl da hatırlayacaksınız Obama konuşmasında Ermenice 'büyük felaket' anlamına gelen sözleri kullanarak konuyu değerlendirmiş. Bu yıl yine soykırım anlamına gelen Ermenistan'da kullanılan 'büyük felaket' deyiminin Ermenicesini kullanarak yine aynı değerlendirmeyi yapmıştır. Geçen seneden bu seneye bu konuda değişen bir şey olmamıştır. Bunu tabi üzüntüyle karşılıyorum." dedi.

"ERMENİLER DE TÜRKLER DE BÜYÜK ACILAR YAŞAMIŞTIR"
Her yıl Türkiye'nin 24 Nisan'da bu konuda suçlanması alışkanlığının artık anlamını kaybettiğini belirten Baykal, "Ciddiyetini de kaybetmiştir. Buna bir an önce son verme ihtiyacı vardır. Çünkü herkes çok iyi biliyor ki bu olay çok karmaşık bir olaydır. Öyle soykırım ya da maskeli soykırım sözleriyle değerlendirilebilecek bir konu değildir. Çok büyük bir konudur. Yaşanan acı olaylar dolayısıyla Ermeniler de Türkler de büyük acılar yaşamıştır. Büyük bir trajedi gerçekleşmiştir."

Baykal, "Bu yıl da yine tek taraflı olarak Türk milleti bu facianın suçlusu olarak takdim edilmiş ve soykırım sözünün Ermenistan'da kullanılan ifadesi yine aynen kullanılmıştır. Bundan büyük üzüntü duyuyorum. Bunu anlatmamız lazım ve artık ortadan kaldırmamız lazımdır." diye konuştu.

Bu konuda Türkiye'de birbirinden farklı değerlendirmelerin yapıldığını belirten Baykal, "Türkiye'nin bu milli haksızlık karşısında tutarlı tek bir ses çıkaramamış olması çok üzüntü verici bir durumdur. Başbakan, yaptığı açıklamada memnuniyetini ifade etmiştir. Dışişleri Bakanlığı bu açıklamanın kabul edilemez olduğunu, belgesiz olduğunu, haksızlık olduğunu ifade etmiştir. Bu ne demektir? Yani bu farklılığın altında ne yatıyor. Sanırım bu farklılığın altında Başbakanlığın iç topluma hükümetin bu konuda başarılı çalışmalar yaptığı izlenimini verme ihtiyacı yatıyor." diye konuştu.

Baykal, şöyle devam etti; "Gönül isterdi ki Türkiye bu konuda tek bir ses çıkarsın, doğruyu söylesin. Obama'nın yaptığı değerlendirmenin yaptığı haksızlığı, yanlışlığını kabul edilemezliğini, içeride herhangi bir siyasi hesap dolayısıyla bunu örtbas etme kaygısı olmaksızın bunu cesaretle söyleyebilsin. Ama Başbakan'ın bunu yapamadığını üzüntüyle gördük. Bu kaygı verici bir tablodur. Neredeyse Obama'nın mesajının gerçek niteliği konusunda Türk milletini yanıltmaya Obama adına katkı yapma anlamını taşımaktadır." dedi.
Başbakan'ın görevinin Türkiye'ye karşı "Obama'nın avukatı olmak" anlamına gelmediğini belirten Baykal, "Türkiye'ye yapılan haksızlığa karşı dünyaya karşı Türkiye'nin avukatı olarak Türkiye'nin hakkını savunmaktır." şeklinde konuştu.

"ÇOCUKLAR, ÇOCUK MAHKEMESİNDE YARGILANMALI"
Çocuk suçlularla ilgili fikirlerini de basın mensuplarıyla paylaşan Baykal, Türkiye'de çocukların çocuk mahkemelerinde yargılanması gerekliliğine işaret ederek, "Çocuklarla ilgili suçlar, çocuk psikoloji ve pedagojisinden anlayan, onların durumlarını, sorunlarını takdir edebilecek soruşturma yetkilileri tarafından soruşturulmalıdır. Durumlarını, sorunlarını takdir edebilecek soruşturma yetkilileri tarafından soruşturulmalıdır. Yine içinde psikologların bulunduğu, psikolojik eğitim almış yargıçların bulunduğu mahkemelerde yargılanmalıdır ve cezalarını genel hapishanelerde değil çocuklara özgü ıslahevlerinde ve özel kurumlarda çekmelidirler. Buna ihtiyaç vardır. Asıl sorun budur." diye konuştu.

Baykal, yönetimin yapması gerektiğine inandıkları iki noktayı da şöyle anlattı;

"İşsizlik ortadan kalkarsa herhangi bir affın getiremeyeceği iyileştirici etkiyi, düzeltici etkiyi böylece sağlamak mümkündür. Af suçluluğu kökten kaldırmaz, af suçluluğu teşvik edici olabilir. Suçluluğu ortadan kaldıracak olan, işsizliği yenmektir. Yapılması gereken budur. Suçluluk karşısında da adil durumun özelliklerini kavramış bir yaklaşıma ihtiyaç vardır."

"BDP İLE İLİŞKİLERİNİ PAZARLIĞA OTURTMAK NOKTASINDADIRLAR"
Anayasa değişikliği konusunda BDP ile partilere verilen hazine yardımı üzerinden para anlaşmazlığı yapıldığını ileri süren Baykal, "Kulağımıza böyle söylentiler gelmekte." diye konuştu.

Baykal, sözlerini şöyle sürdürdü; "BDP ile ilişkilerini yeni ve ciddi bir pazarlığa oturtmak noktasındadırlar. Bu pazarlıkta bizim yerimiz yok. İlk teklifi yapan imzalar da yaşanan hukuksuzluklar, yanlışlıklar, imzaların geri çekilmesi, yeniden imza atılarak tekliflerin sunulması ve bu tip pazarlıkların bu noktaya gelmesi şimdi işte siz bize parasal destek verin, biz de anayasaya destek verelim anlayışının ortaya çıkması, bu anayasa değişikliğinin milletin payına, yararına, Türkiye'nin ihtiyaçlarına cevap verebilecek adil düzenleme anlayışının ötesinde al gülüm ver gülüm pazarlığıyla yapılan bir anlayışa dayandığını ortaya koymaktadır. Bu pazarlıkta bizim yerimiz yoktur. Bizim tavrımız çok açıktır. O tavrı da bundan sonra da sürdüreceğiz. Ben AK Parti içindeki sağduyulu, vatansever milletvekillerinin büyük bir sorumluluk altınıda olduklarına inanıyorum. Bir avuç AK Partili, Türkiye'nin içine sürüklenmekte olduğu bunalımdan çıkarabilir."

Kaynak:Haber Kaynağı

Etiketler :