Facebook'la ilgilenmiyorum

Facebook'la ilgilenmiyorum

Sanal Alemin En Etkili Mail Grubu 'GenclikGeliyor' yine bir ilke imza attı ve Akit Gazetesi yazarı Sibel Eraslan hanımefendiyi konuk etti.

Ulkenin kanayan yarası 'Başörtüsü' hakkında GenclikGeliyora değerlendirmelerde bulunan Yeni Akit Gazetesi Yazarı Sibel Eraslan hanımefendiyle gerçekleştirdiğimiz bu röportajı soluksuz ve duygulanarak okuyacaksınız.
  
Röportaj: M. Kaya - E. Mert
 
Sibel Hanım röportajımıza başlamadan önce sizi birde sizden tanıyabilirmiyiz. Sibel Eraslan Kimdir ?
 
1967 üsküdar doğumluyum. Üsküdar kız lisesi ve İstanbul hukuk fakültesi mezunuyum. Hukuk fakültesinde öğrenci olduğum günlerden beri yazıyorum. 1999’dan beri vakit ve akit gazetelerinde köşe yazarlığı yapıyorum. 2000 yılından beri dergah edebiyat dergisi çevresinde devam eden edebiyat çalışmalarım var. Fil Yazıları (deneme)Can parçası, Hz.Fatıma (biyografi), Osmanlı sarayında kadın sultanlar (tarihi hikayeler)Balık ve Tango (öykü) Parçası Benden (öykü)Siret-i Meryem (siret)ve Çöl/Deniz Hz.Hatice (siret)Şile; Birdeniz Kızı (şehir yazıları) adlı kitaplarımı sayabilirim. 
 
 
 
Kaç yaşında kapandınız? Kapanmaya karar vermeniz nasıl oldu?
 
kapanmak kelimesini kullanmıyorum tesettürüm için, tam aksine o benim için zamanlarüstü, maddeyi aşkın hicap girişimimdir. Üniversite son sınıfta hicap özlemiyle tesettüre riayet kararı aldım. bu heyecan dolu bir kapı çalıştı benim için. Özlemdi, kavuşmaydı. Tutunmaydı, hatıranın hafızaya dönüşmesini istiyordum iştiyakla. Sevgili Efendimiz’i rüyamda görsem bir gece diyordum, ne yaparım? Sonra kendimi küçüklüğümü zayıflığımı eksikliğimi örtmek ihtiyacı, bürünmek, gizlenmek istiyacına tutuluyordum. Böyle erimek gibi bir şey… örtünmek her an huzurda olduğunuzu bilerek yanmak, tutuşmak, güzelin en güzelin karşısında ayaklarınız elleriniz titreyerek ne yapacağını bilememek, saklanmak,gizlenmek, saygı, hürmet titreyişi gibi…  
 
 
 
Başınızı kapatmanızda ailenizden mi etkilendiniz yoksa bu karar size mi aitti?
 
ailem mukaddes değerleri ahlak yargıları olmakla birlikte modern bir İstanbul ailesidir. Babamın asker oluşu, bizi çağdaşlığa dair kabul edilmiş riayetler, disiplinler çerçevesinde yetiştirdi bizi. Okumaya ve düşünmeye teşvik gördüğümüz bu aile havası, bizi hakikate açık çocuklar olarak büyüttü. Ailemin tesettürüm konusunda bir teşviki yoktu ama değerler dünyamızın temelleri sevgi ve saygı ilkesine dayalı bu ortamda atılmıştır. 
 
 
 
 
Türbanlı bir gazeteci olarak ne gibi zorluklarla karşılaşıyorsunuz?
 
türbanlı gazeteci olarak görmedim hiçbir zaman kendimi. Evet müslümanım. Ama gazeteciden çok yazar olarak adlandırabilirim kendimi. Haber servislerinde, istihbarat dairlerinde, yazıişleri ve editörlüklerde yıllarını vermiş kişilerdir asıl gazeteci ünvanını hak edenler. Mamafih başıörtülü bir hukukçu olarak hem meseleğimi icra edememek hem de 2o yıldır hukuk mücadelesi içinde olmak elbette beni bu konularda duyarlı bir dil haline dönüştürmüştür.  
 
 
 
 
Sizce bir kadın niçin örtünmelidir ?
 
örtüsüzlük pür anlamıyla imkansız bir şey. Yaradılışın özünde var örtünmek ihtiyacı. Kundaktan kefene kadar örtülerimiz var hayatın içinde çeşit çeşit. Dil de bir örtü, sanat, edebiyat, psikoloji, evlerimiz, sevdiklerimiz ve nefret ettiklerimiz her halimiz ben’in örtülerinden rükünler taşır… Somut manada benim taşıdığım baş örtümü soruyorsanız:ben Allah’ın emri, teklifi, lutfu ve ikramı olduğu için ve O’nun izniyle O’na hamdederek örtünüyorum. Kusurluyum, eksiğim ama tevbemle örtünerek huzurndayım Allahım demek için…
 
 
 
 
Sizin başörtüsü sorunun yoğun olduğu dönemlerdeki tavrınız kamuoyu için çok bağlayıcı oluyor. Bu bağlayıcılığın nedeni sizce başörtülü bir yazar olmak mı yoksa dini bir otorite olarak görüldüğünüzden midir ?
 
haşa. Dini otorite ne demek? Dinine uygun halde olmaya çalışmak, sebat etmek, sabretmek, her birimizin de yapmaya çalıştığı şey değil mi? 
 
 
 
 
Hristiyan ülkelerde başörtülülerin çok rahat çalışabilmesine,eğitim hakkını kullanabilmesine rağmen Türkiye gibi müslüman ülkelerde bunun yasaklanmasını nasıl yorumluyorsunuz ?
 
Türkiye’nin siyasi koşulları ile ilgili bir sorudur bu. Türkiyeyi tüm antidemokratik ve seküler dayatmalarına rağmen Hristiyan ülkelerle kıyaslamak vicdanlı bir iş değil gibi geliyor bana. Eğitim ve çalışma hakkı elbette önemlidir ama bunları rahatlıkla yaptınız diye, hayatınızı tümüyle size ve değerlerinize yabancı bir ülkede ikame edebilir misiniz? Bir minare görebilmeliyim mesela sabahları uyandığımda, çocuklarım ezan sesini tanıyabilmeli, ölmüş ninelerimin kabrinde ağlayabilmeyim, mimari ve mekan algısı bende tutku seviyesinde bir iptiladır. Ben memleketimi yad ellerle mukayase edemem. Ama memleketimdeki adaletsizliklere bigane kalmak anlamında da değil elebtte bu hissiyat. Adaleti, merhameti, hakkaniyeti ülkemizde tesis edebilmenin gayreti, duası içindeyiz… 
 
 
 
 
Ak Parti Döneminde Türkiye'de -diğer İslam ülkeleriyle karşılaştırdığımızda- kadın gerçek kimliğini ya da değerini buldu mu?
 
Partiler, kadına değer veremez. Ama öngördükleri ve işlettikleri programlar çerçevesinde kadın hakları bağlamında olumlu çerçeveler çizebilirler.ak parti döneminde kadın ve çocuk hakları bağlamında önemli iyileştirmeler yaşandı. Ama öte yandan tüketim çılgınlığı ve dünyevileşmeye dair yaşanan hız aşımı, içkin anlamından kopuk, yüzeysel bir kent dindarlığı doğuruyor hepimiz adına… görüntü çoğalıyor ama içerik boşalıyor ne yazık ki, bu hepimizde gözlemleyebileceğimiz bir olgu maalesef.  
 
 
 
 
Cumhuriyetin ilanından sonra, toplum, şeklini değiştirirse zamanla gönlünü de beynini de değiştirir diye düşünüldü. Bunun için zaman kaybedilmeden toplumun kılık ve kıyafeti ile uğraşıldı.Şimdilerde de Başörtüsü mücadelesinde yılmayan Başörtülülere 'Benazir Butto' veya "Bir tutam saç görülmeli" Modeli öneriliyor. Sizce bu öneri oyunun bir parçası mı ?
 
iyi tarafından bakmayı deneyebiliriz. Hiç olmazsa bunu konuşmaya başlamış olmak bile normalleşmeye yanaşmak anlamında okunabilir. Normalleşmeden kastım başörtüsüne rijit yasakçılık dışında kör kalmaktır. Bu aşılıyor toplumun dar çevreleri içinde…
 
 
 
 
Tesetürün şekli dinimizde izah edilmiştir. Mesela Star Gazetesi Yazarı Esra Elenö'nun örtünme biçimi islama uygunmudur ? Ya da genç kızlara Esra Elanö modeli tavsiye edermisiniz ?
 
2003 yılında yaptığım hac ziyareti bende kadın tesettür şekilleri nokasında ciddi bir uyanışa vesile oldu. Her ülkeden farklı geleneklerle Kabe’ye yetişmiş kadınlar gördüm. Bazıları rengarenk, bazıları siyah bazıları beyaz giyiniyorlardı. Tesettürün şekli ve modasını çoğu kez kültürler ve iklim çevresi belirliyor. Bizim tesettür gardrobumuza en fazla uyan millet Filistinliler mesela. Esra, kıvrak zekasıyla hep pırıltılı bulduğum bir kalem tabii ciddi fikir ve üslup ayrılıklarımız da var. İnsanları nasıl giyindiklerinin dışında, kayda değer performanslarıyla modelleştiririm ben olsam zihnimde.    
 
 
 
 
Sizce Ak parti döneminde Yıllarca kanayan yara olarak bilinen 'Başörtüsü' sorunu aşılır mı ?
 
önemli mesafeler katedildi ama akpartiyi bu sorunu çözme konusunda yeterince dinamik bulduğumu söyleyemem.
 
 
 
 
Facebook.com Paylaşım sitesinde paylaşım rekoru kıran "Ne başını kapat, altını göster; ne altını kapat, üstünü göster. Hepsini kapat,İMANINI göster..." (Necip Fazıl Kısakürek) sözü'nün altına imzanızı atarmısınız ?
 
Üstad’ın son zamanlarına yetişebildim. Allah rahmet etsin idealist hareketin öncülerinden bir simaydı. Facebookla ilgilenmiyorum. 
 
 
 
 
Doğruhaber Gazetesi Yazari Mehmet Göktaş ;  Bugünden sonra yeryüzünde Hak ve bâtıl mücadelesi, örtünme ve çıplaklık üzerinden olacak, hayâ ve terbiyesizlik üzerinden olacak ve bu mücadele asla bitmeyecek, taraflardan hiç birisi pes etmeyecektir." görüşüne katılıyor musunuz ?
 
hak ve batıl mücadelesini tekil bir anlama indirgemek istediğini sanmıyorum Göktaş’ın. Aksi taktirde bu bir tür sınırlama ve tahdid olur Hak kavramı için… Bununla birlikte, hak elbette haya ile kavranabilecek bir husus. Hak, kulluk bilinci, emanete riayet gibi daha geniş bir perspektiften ele alındığında, Göktaş’ın işaret ettiği gerçekleri de elbette içerecektir. Ama mesela Suudi arabistan’da, iran’da herkes örtülü kadın erkek herkes azami tesettür riayetinde… Hak batıl mücadelesi orada bitmiş tamamlanmış bir şey mi? Kerbela’da bombalar patlarken, Kabil’de insanlar kurşuna dizilirken ümmet mezhep ve meşrep kavgalarıyla parçalanırken, bunu salt örtü ve çıplaklık üzerinden izah edebilir miyiz? Tarikatler cemaatler birbirine selam vermezken, komşusu açken tok yatarken, nasıl bir hak batıl mücadelesinden söz açacağız…   
 
 
 
 
Sibel hanım, Görüşlerinizi bizimle paylaştığınız için GenclikGeliyor Mail Grubu ailesi olarak teşekur ederiz. Son olarak buradan 'GenclikGeliyor'a neler söylemek istersiniz ?
 
gençlik, sevgili efendimizn (sav) en çok üzerinde durduğu hayat işaretidir. Onun davetine ilk evvel gençlerdi yetişenler. Geçlik geliyor dendiğinde ben kapıya gelip dayanmış ashabı suffeyi göreceğim diye heyecanlanıyorum. Gençlik deyince ehli beyt’in bahadırları Haseneyn geliyor aklıma.Hz.isa ve genç havariler, Ashabı Kehf, Ashabı Uhdud geliyor aklıma, mavi Maramara’da şehit düşen sevgili yavrumuz Furkan geliyor aklıma… selam ile… genç olanlara ve genç hissedenlere, selam ile.

Etiketler :