Fethullah Gülen ziyaretini anlattılar

Fethullah Gülen ziyaretini anlattılar

Houston'daki "Türkçe Olimpiyatı"nın ardından bir grup gazeteci, Pensilvanya'da adeta bir sürgün hayatı yaşayan Fethullah Gülen'i ziyarete gittiler ve gördüklerini anlattılar:

Bugün Gazetesi yazarı Ahmet Taşgetiren, Genel Yayın Yönetmeni Erhan Başyurt ve Sabah yazarı Mahmut Övür, Muharrem Atlığ rehberliğinde ABD'nin Pensilvanya eyaletinde Fethullan Gülen'i ziyaret ettiler.

Mahmut Övür ve Ahmet Taşgetiren bugünkü köşe yazılarında bu ziyareti anlattı. Mahmut Övür, Fethullan Gülen'i gurbetin yaşlandırmış gösterdiğini belirtirken, Ammet Taşgetiren "Hocaefendi'nin hatıralar geçidinde, ilim - fikir dünyası, hizmet dünyası, siyaset dünyasına kadar uzanan gerçekten çok zengin bilgiler saklı" diyerek onunla Türkiye'nin geçmişten bugüne nasıl yaradığını konuştuklarını yazdı.

İşte her iki köşe yazarının köşe yazılarından birer kesit:

MAHMUT ÖVÜR'ün köşe yazısından

"Son on yıldır bizim ülke insanları için de önemli. Çünkü Fethullah Gülen orada adeta bir sürgün hayatı yaşıyor.
Bu nedenle Anadolu'dan, hatta dünyanın farklı coğrafyalarından binlerce insan Pensilvanya'ya akın ediyor.
Daha yola çıkarken oraya "kamp" denildiğini öğreniyorum. Belli ki çok sayıda insan geliyor, hatta orada kalıyor ki böyle niteleniyor.
Bir süre sonra namaz kılmak isteyen arkadaşlar için New Jersey'de ağırlıkla Türklerin yaşadığı bir semtteki "Ulu Cami" nin önünde duruyoruz.
Çevre ağırlıkla Türk işletmeleriyle dolu... İstanbul Market, Konya Etli Pide gibi... Biz de New Jersey'de Konya'nın etli pidesini yiyip yeniden yola çıkıyoruz.
Yaklaşık 1 saat sonra ormanlık bir yola sapıyoruz. Çok sürmeden rehberimiz "kampa yaklaşıyoruz" diyor.
Çevrede tek tek villa türü binalar ağırlıkta. Çok sürmeden de Saylorsburg yazan levha çıkıyor karşımıza...
"İşte geldik..." diyor rehberimiz.
Dikkatle çevreye bakıyorum. Önümüzde çift kanatlı elektronik bir demir kapı ve birkaç görevlinin olduğu bir kulübe var..."

"... Yaklaşık iki saat sonra Pensilvanya Eyaleti'nin her yanı ormanlık bölgesinde içinde Türkiyeli bir kanaat önderinin, bir sivil toplum liderinin veya küçümsenerek söylenen " Taşralı Bir İmam" ın ne derseniz deyin, sürgün hayatına mahkûm edildiği "kamp" tayız.
Doğru o geceyi geçireceğimiz villaya gidiyoruz. İçeri girdiğimde hiçbir şey yabancı gelmiyor bana. Ayakkabıların çıkartılıp konulduğu dolap, salon ve odalara konulan, yatak olmaya uygun kanepeler ve duvarlarda Fethullah Gülen sözleri...
Her şey Türkiye'yi hatırlatıyor..."

"... Biz de, kalabalık da Fethullah Gülen'in kahvaltıya inmesini bekliyoruz. Ve saat 8 civarında hoca bulunduğumuz alana doğru geliyor...
Yürümekte biraz zorlandığı hemen fark ediliyor.
Tam on yıl önce SabahAtv'nin İkitelli binasında yakından gördüğüm Fethullah Hoca'yı yıllar ve gurbet bir hayli yaşlandırmış...
Karşısındaki insana incelikle ilgi gösteren, mütevazılığıyla insanı etkileyen Gülen Hoca, tek tek elimizi sıktıktan sonra kahvaltı salonuna geçiyoruz.
Biz gazetecileri yakınına oturtuyor.
Ve kahvaltı başlıyor.
Derin bir sessizlik hâkim salona. Sadece çatal bıçak ve çay yetiştirmeye çalışan gençlerin ayak sesleri hissediliyor.
Bir süre hiç kimse konuşmadan kahvaltısını yapıyor.
Bu sessizliği Hoca'nın ilaçları ve çay üzerine söyledikleri bozuyor ve bizim merakla beklediğimiz sohbet başlıyor. ... "

AHMET TAŞGETİREN'in köşe yazısından

"... Yemekler sırasında Hocaefendi ile özel sahbetler yapma imkanımız oldu. Seçimlerden yola çıkıp, "Türkiye'de geçmişten bu güne kimler nasıl yürüyor?" kadar uzanan değerlendirmeler...

Hocaefendi'nin hatıralar geçidinde, ilim - fikir dünyası, hizmet dünyası, siyaset dünyasına kadar uzanan gerçekten çok zengin bilgiler saklı.
Yurt dışındaki hizmetler söz konusu olduğunda, devlette etkin görevlerde iken açık çek niteliğinde referanslar veren bir devlet adamının sonraki bir zamanda "Onlar çok tehlikeli" deme noktasına gelmesini hayretle ögreniyorsunuz.
"Arzu ederseniz sizin avukatlığınızı yapabilirim" diyen ve çok ünlü bir avukat olan bir siyasetçinin, sonraki dönüşümleri şaşırtıyor.
Hocaefendi rahmetli Sakıp Ağa için güzel şeyler söylüyor. Aydın Bolak'ı büyük muhabbetle anıyor. Peyami Safa öldüğünde, Edirne'de, iki kilometrelik yolu hıçkıra hıçkıra ağlayarak yürüdüğünü, o günlerde, müspet bir şeyler yazanlara karşı nasıl bir şükran duygusu taşıdığının örneği olarak ifade ediyor. Medyadaki alternatif sesin etkinliği Hocaefendi'nin de sevinç kaynağı.
Böyle kısa zamana sığan uzuuun sohbetler..."
...
...
"... Bugün, bir ikindi sohbetinden aldığım kısa notları sizlerle paylaşmak istiyorum.
Belki not defterinize geçeceğiniz kalıcı cümleler olur:
-Kimi telologlarımızın ağzı - gözü çok bozuldu. Rasulullah Efendimizden bahsederken müsteşrikler gibi konuşuyorlar.
-Oysa O (S.a.)'na sevgiliye hitap eder gibi "Sana kurban olayım ben" gibi coşkun bir muhabbetle hitap etmek lazım.
-Alaka (ilgi) ölçüsünde alaka (bağ) olur.
-Ninem, yanında "Muhammed" ismi geçtiğinde 24 saat ağlardı.
-Rasulullah Efendimiz, "Bir gün gelecek ismimiz güneşin doğduğu ve battığı yerlere ulaşacak" buyuruyor. Bu, O'nu sevenlerin önüne konmuş bir hedeftir aynı zamanda. Onun için her yere nam-ı celili Muhammediyi götürmeliyiz. Bunun için planlarımız olmalı.
-Demokrasi hali hazırda değerlendirilecek bir sistem. Ama demokrasinin 50 türü var. Demokrasiye derinlik kazandıracak bir şeyler eklenebilir.
-Ben hükümeti Ehven-i şer ekseninde değerlendirilmesini doğru bulmam. Belki hayrı kasir - hayrı kalil ekseninde değerlendirmek lazım.
-Öteden beri Türkiye, milletin niyetine göre devam ettirilebilse idi çok şey olurdu.
-Anadolu, her zaman kendine düşeni yapmıştır, yapmaktadır.
Bizler de mevcut şartlar içinde kendimizi üçe beşe nasıl katlarız, bunun gayreti içinde olmalıyız.
-Bir fırsat var ve geçerse bu telafi edilemez. Onun için "keşke" diyecek bir duruma gelmemek lazım.
-Fevt edilecek zaman yok.
-Bazı insanlar adanmışlık dinamizmini değerlendirir, dünyevi hesaba girmezlerse, Birkaç zaman içinde büyük fetihler olacak inşallah.
-Dönemi fetret dönemi olmaktan çıkarmak için çalışmak gerekir.
-Avrupa ve Amerika faikiyetini kaybedebilir. Türkiye önemli bir muvazene unsuru olabilir.
-Türkiye'ye öncülük düşüyor.
-Nereden bakılırsa bakılsın, her davranışımıza Allah'ın ve Rasulünün rızasının yansıması gerekir.
-Hizmetlerde Allah'ın sonsuz lütufları ile karşilaşiyoruz. Bunlar bizim planlarımızla olacak işler değil. Bir manada ilahi avanslar var. Yorulmayalım,yorgunluk hissine kapılmayalım, diye...
Bir saati bulan soru - cevap niteliğindeki sohbetten, aldığım cümlelerin bir kısmı böyle..."
...
...
Türkiye'ye dönüş konusuna gelince...
...
...
"... Sohbetlerin bir yerinde Türkiye'ye dönüşü sorduk.
"Giran geliyor bu gurbet", dedi, hüznünü ifade etti, ileride bir göl var, 9 yıllık sürede oraya ancak üç kere gittim, dedi, ama dönüş için zaman vermedi. Kimseyi sıkıntıya sokmak istemediğini söyledi. 9 koca yıl, gurbet, kolay değil. Ama sanki yaşanan ibadet iklimi, her şeyi daha kabullenilir kılıyor.
İkindi sohbetinin sonunda bir duada bulundu Hocaefendi, duanın birkaç kelimesi şöyleydi:
"Veşrah sudura ihvanina.... Kardeşlerimin göğsüne genişlik ver..."
...
...
***
...
...
Mahmut Övür'ün köşe yazısının tamamını okumak için bu linki kullanabilirsiniz

Ahmet Taşgetiren'in köşe yazısının tamamını okumak için bu linki kullanabilirsiniz

Etiketler :