Frekanslarda parazit giderilemiyor

Frekanslarda parazit giderilemiyor

Türkiye'de özel televizyon yayıncılığının başladığı tarihten bu yana frekans sorunu çözülemiyor.

Özel televizyonların yayın hayatına başlamasıyla birlikte gündeme gelen frekans sorunu 16 yıldır çözülemiyor. 1994 yılında kurulan RTÜK'ün temel görevlerinden biri televizyonların frekans ve lisanslarını düzenlemekti. Ancak RTÜK antenlerle ilgili düzenlemeyi yapmadığı çin adeta bir “verici terörü” yaşanmaya başlandı. RTÜK'ün 1997 yılında yapmayı planladığı ihale dönemin Başbakanı Mesut Yılmaz hükümeti tarafından iptal ettirildi. RTÜK bu kez 2001 yılında yeniden ihaleye çıktı. Bazı yayıncı kuruluşların itirazı üzerine ihale Danıştay tarafından durduruldu. Frekans sorunu ve anten kirliliği yine çözümsüz kaldı.
ANTEN A.Ş. DE OLMADI

2002 yılında kanunda yapılan değişiklikle ihale yapma yetkisi bu kez Telekomünikasyon Kurumu'na verildi. Dünyada analog sistemden dijital sisteme geçişler bahane edilerek bu süreçte de yeni ihaleler yapılmadı. Dağınık haldeki televizyon vericilerinin tek kulede toplanması için başlatılan çalışmalar neticesinde TRT bünyesinde Anten A.Ş. kurulmasına karar verildi. Ancak, Anten A.Ş'de kendisinden beklenen görevleri yerine getirmeyince şirket lağvedildi.

RTÜK YATIYOR, DOĞAN KAZANIYOR

RTÜK'ün görevini hakkıyla yapmaması üzerine 2008 yılında Meclis'te kabul edilen Haberleşme Kanunu ile daha önce Haberleşme Yüksek Kurulu'na verilen frekans ihalesi yetkisi iptal edildi. Bu nedenle yeni bir yasal boşluk doğmuş oldu. Telekomünikasyon Kurumu, frekans planlamasını tamamlayıp RTÜK'e gönderdi. Yasal sıkıntıların giderilmesi durumunda RTÜK, yeni frekans ihalesi yapabilecek. Telekomünikasyon Kurumu ayrıca, verici kirliliğini gidermek için şehirlerdeki en uygun emisyon yerlerini tespit etti. İstanbul ve Ankara başta olmak üzere antenlerin tek merkezde toplanması, frekansların parazit yapmadan izleyiciye hizmet sunabilmesi için 989 noktayı RTÜK'e bildirdi. RTÜK bu veriler doğrultusunda vericilerin kirliliğini ortadan kaldırmak için gerekli çalışmayı hâlâ başlatmadı. Frekans ihalesi ve ulusal yayın hakkına sahip televizyon kanallarının vericileri ilgili düzenlemeyi geciktiren yetkililer, hem devleti, hem de milleti milyarlarca lira zarara soktu. Bundan da en çok, elinde 26 televizyon kanalı ve 3 radyosu bulunan Doğan Grubu kazançlı çıktı.

TV'LERE HEDİYE

Gazi Üniversitesi İletişim Fakültesi öğretim üyesi Prof. Dr. Nurettin Güz, frekans ihalesi yapılmadığı için kamunun hakkının televizyoncu ve radyoculara hediye edildiğini belirterek, bu haksızlığın 15 yıldan beri sürdüğünü söyledi. Bu konuda neden kimsenin bir şeyler yapmadığına dikkat çeken Güz, "İktidar ile televizyon ve radyo sahipleri arasında zimni bir anlaşma var. Son 20 yıldır medya kuruluşları gelen iktidara ağam gidene paşam diyor. İktidarların lehine yayın yapıyorlar. İktidarlar bunu tehdit olarak kullanıyor. Yayın kuruluşları da bu haksız kazancı kullanıyor. Peki bu durumdan kim kazançlı çıktı. Burada siyasi iktidar, medya kuruluşları kazandı, vatandaş kaybetti" dedi. Frekans ihalesi yapılmadığı için bu sektöre yeni girenlerin yayın hakkı elde edemediğini belirten Güz, "İhale yapılmalıdır. Böylece burada hem kamu kazançlı çıkar hem de bu frekansları bugüne kadar bedava kullananların bu haksız kazançları ellerinde alınır" diye konuştu.


Kamu zararı 20 milyar Türk Lirası

RTÜK eski Başkanı Nuri Kayış, karasal yayın ihalesi yapılamadığı için kamunun bugüne kadar uğradığı zararın 20 milyar liraya ulaştığını söyledi. İhale yapılmadığı için büyük bir haksız rekabet oluştuğunu söyleyen Kayış, "İhale yapılması gerekir. İhalenin her 5 yılda bir tekrarlanması gerekiyor. Böylece bu sektöre yeni girenlerin de karasal yayın yapma hakkı olur. Eğer bu ihale yapılırsa devlet bu işten büyük yarar sağlar" dedi. Kayış, frekans ihalesi yapılmadığı için devletin cebine girmesi gereken paraların bu ihaleyi iptal eden yayıncıların cebine girdiğini söyledi.



Etiketler :