'GANDAŞ' Operasyon Deşifre

'GANDAŞ' Operasyon Deşifre

Doğan Grubu "GANDAŞ" gazetelerin eş zamanlı pisikolojik harp haberlerindeki “operasyon”u Taraf deşifre etti...

Gazeteler bugün açığa alınan Emniyet Genel Müdür Yardımcısı Emin Arslan’ın açıklamalarıyla çalkalanıyor. 

Haber özellikle Doğan Grubu gazetelerinde geniş biçimde yeralmış. Taraf Gazetesi ise haberi tersten görmüş. 

Uyuşturucu kaçakçılarıyla işbirliği içinde olmak ve bilgi sızdırmak suçlamasıyla tutuklu bulunan Emin Arslanözetle diyor ki, “Hrant Dink olayındaki ihmalleri olan Emniyet mensuplarını bulmak üzereydim ki, bana komplo kurdular ve içeri düştüm” 

Bu teori medyada son dönemde oldukça tuttu. Hatta provası bile yapıldı. Emniyet İstihbarat Daire Başkanlığı koltuğundan olaylı biçimde ayrılmak zorunda kalan Sabri Uzun da aynı sözleri söylemişti. 

Milliyet Gazetesi muhabiri Nedim Şener’in yargılandığı davada, Sabri Uzun nerdeyse birebir aynı teoriyi tekrarlamış ve Hrant Dink suikastindeki ihmalleri bulacaktım şeklinde açıklamalar yapmıştı. 

Bu sözler de medyada geniş yer bulmuştu. 

Bilindiği gibi Emin Arslan’ın uyuşturucu işinde olan kişilerle fotoğrafları ve telefon kayıtları gazetelere yansımıştı. Kanıtlar gözle görülebilecek düzeyde olunca gazeteler hayli yüklenmişti. 

Uyuşturucu’dan köşeye sıkışan sanık Emin Arslan’ın işin içine Hrant Dink’i sokması yine tuttu. 

Emin Arslan, Dink suikastiyle ilgili sorumluları tam bulmak üzereyken, kendisine operasyon yapılıp içeriye alındığını söylüyor. Ama Taraf Gazetesi’ndeki habere göre; Emin Arslan, Dink suikastinden sonra tam 32 ay Emniyet’in 2 numaralı koltuğunda oturmuş. 

Bu 32 ay boyunca da konuyla ilgili soruşturmayı yürüten müfettişlere ve savcılara tek bir belge, tek bir bilgi vermemiş. 

32 ay boyunca vermediği gibi şimdi de yeni bilgi vermiyor. Oysa dünkü duruşmada birkaç yeni bilgi verebilse, birkaç belge sunsa söyledikleri bomba etkisi yaratırdı. Ama söylediği sadece “çözecektim komplo kuruldu” ifadesinden ibaret. Somut hiçbirşey yok. 

Emin Arslan’ın bu savunması, uyuşturucuyla ilgili “Ben uyuşturucu kaçakçısı olan Habip Kanat’ı muhbir olarak kullanıyordum” savunması gibi acayip. Oysa bırakın Genel Müdür Yardımcılarını şube müdürleri bile muhbirle muhatap olmaz. Şimdi de Dink Olayını çözeceğini söylüyor ama ne kendi görev alanı, ne de bundan ilgili müfettişlerin, dairenin, şubenin ve savcının haberi var. Arslan’ın önce Milliyet’in mobil santralinin olduğunu bilmediğini söyleyip sonra mobil santralin dinlendiğini söylemesi de başka bir acayiplik. 

İşin diğer ucunda ise Doğan Grubu’nun Nedim Şener üzerinden hayret uyandıracak derecede kullanılması… 

Terörle Mücadele Polisleri’nin kimliklerini deşifre etmekten yargılanan Nedim Şener, şahsi davasına ve “ekibine” bütün Doğan Grubu’nu alet etmiş durumda. 

Emin Arslan & Sabri Uzun & Hanefi Avcı’nın bir “EKİP” olduğu Ankara’da herkesin bildiği konu. Bu ekip Bürokrasi’de yükselmeyi ve kilit konumlara gelmeye çalışan bir yapıyı temsil ediyor. Ve kendilerine yakın bürokratları da etraflarında hareliyorlar. Bunun Medya Propaganda ayağında ise Nedim Şener var. 

Nedim Şener’e eskiden akan bilgi ve belgeler buradan servis ediliyor idi. 

Şuan Nedim Şener’in kendi davası dışında yeni hiçbirşey yazamıyor olmasının nedeni de bu ekibin artık etkili konumlarda bulunamıyor oluşu. 

Nedim Şener daha etkili olduğu Milliyet’i sonuna kadar kullanmış ve haberi devasa boyutlarda gördürmüş. Radikal Arslan’ın sözlerinin “hikaye” olduğunu bile bile verircesine “İlginç bir iddia” şeklinde girmiş. Hürriyet ise daha mesafeli ve temkinli vermiş haberi. 

Sonuçta boşanma davalarında tarafların birbiri hakkında ortaya attıkları acayip cinsel fantezi hikayelerine, yalan olduğunu bile bile gazetelerin 3. sayfalarının ilgi göstermesi gibi bir durum var ortada. 

Nedim Şener’in bütün Doğan Grubu’nu manipüle edecek derecede misyoner gibi etkili olması ilginç tabi. Ama Emin Arslan’ın uyuşturucu işi tescillendiğinde düşecekleri durum daha ilginç olabilir.

 

 

Kaynak: Postmedya

 

Etiketler :