habername.com Yazarının Ayşe Arman röportajı

habername.com Yazarının Ayşe Arman röportajı

Uluslararası Ekonomik ve Kültürel ilişkiler birliği Genel Başkanı ve Habername.com yazarı İbrahim DANACILAR'ın Hürriyet yazarı Ayşe Arman'a verdiği röportaj...

Uluslararası Ekonomik ve Kültürel ilişkiler birliği Genel Başkanı ve Habername yazarı İbrahim DANACILAR'ın Hürriyet yazarı Ayşe Arman'a verdiği röportaj... 

 

Merve Kavakçı benim adıma konuşmaz..!

 

Geçen hafta bir aksilik oldu, iş adamı İbrahim Danacılar röportajını “Eski Mahallenin Yeni Yüzleri” dizisine yetiştiremedim. Kendisi benim yeni yüzler listemdeydi. Gerçi konuşunca öyle olmadığını anladım. Görüştüğüm erkek ve kadınlar içinde en modern görünümlü olmasına rağmen, en muhafazakar olan ve erkek mahallesini savunan oydu. Muhalif görüşleri yayınlayıp, iktidarı savunanları yayınlamamak içime sinmedi. İtiraz ettiğim bir sürü şey olmasına rağmen, bugün de size kendi camiasındaki muhaliflere muhalefet eden İbrahim Danacılar’ın görüşlerini sunuyorum…

Nerede, nasıl başlıyor hikayeniz?

- İstanbul Fatih’de. Ailem daha önceleri sol görüşlüydü…

Siz nasıl muhafazakar çizgiye kaydınız?

Büyük bir cemaatin faaliyetlerini arkadaşlarım aracılığı ile takip ediyordum çok etkilenmiştim. Tabiri caizse islami bilgiye susamış bir haldeydim. İstediğim ve aradığım herşeyi orada buldum hatta kafamda tüm soru işaretlerinede, ve sonunda peygamber efendimizi rüyamda gördüm hayatıma yeni bir pencere açılıyordu.. Ondan sonra da İstanbul İmam Hatip’e yazılma kararı aldım.

Aileniz hiç itiraz etmedi mi?

- Ne yapacaklardı ki? Kabul etmek zorunda kaldılar. Onlar kararımı desteklediler zaten ciddi anlamda islama muhalif insanlar değildi. Orada dini eğitim aldım. İmam Hatip’te okuyorsanız, bir şekilde siyasetle de tanışıyorsunuz. İki cephe vardı, Ülkücüler ve Milli Görüşçüler. Ben önce Milli Görüşü benimsedim. Ama sonra sayın başbakanımızın gösterdiği yeni çizginin felsefeme daha çok uyduğunu fark ettim.

Anneniz…

- Modern bir kadındı. Dini bilgisi fazla yoktu, ilk eğitimlerini ben’de verdim. Tesettüre girdi. İçinde yaşadığı huzursuzluğu, sıkıntları, Allah’a yaklaşarak yenmesi gerektiğini, öğrendi. Ne var ki, 36 yaşında akciğer kanserinden vefat etti.

Allah vahmet eylesin. Anneniz gibi, dini eğitim verdiğiniz başkaları oldu mu?

- Tabii tabii. İnanç esaslarına aykırı yaşayan pek çok dostum vardı, onların kazanılması doğrultusunda da emek harcadım. İçlerinde toplum suçları işlemiş olanlar da vardı. Kimini aldım Hacca götürdüm. Bir çoğu toplum içerisinde ve hayatında gerçek huzuru buldu. ben 23 yaşında hacca gittim. Öncelere çevremden tepki aldım ne işin var bu yaşta hac’da diye ben hayata ve inaçlarıma mantık çerçevesinde bakmayı benimsiyorum. Bu bana farzdı yapmam gerekiyordu yaptım çünki 1 sene daha uzun yaşayacağımı bilememki?

Siz kimliğinizi nasıl ifade ediyorsunuz?

- Muhazafkarım ve demokratım.

Fikren savunduğunuz şeyleri hayata geçiriyor musunuz?

- Tabii, tabii. Şu anda oluşturmuş olduğumuz kurum, bunun en büyük göstergesi. Uluslararası ekonomik ilişkilerle uğraşıyorum. Bir birlik kurdum 46 ülkede karşıt koordinatörlük oluşturdum. Türk lobilerinin, uluslar arası arenada daha aktif olması en büyük arzum. Müslüman Türk’ün başarısını dünya görmeli k&oqml;klü bir ecdadın torunuyum..!  Türk diasporasının dünya arenasında güçlenmesi. Bu anlamda, iç ve dış yatırımcıları bir araya getirmeye çalışıyorum. Ülkemizin istihdam ve istikrarına katkıda bulunuyorum.

ABİCİM ATMIŞ

BUNLAR AMA TUTMAMIŞ

Baş örtülü kadınların, Müslüman erkeklerden şikayeti var, meydanlarda, “Başörtüsüne özgürlük!” diye bağırıp, sosyal hayatta onları yalnız bırakmakla suçluyorlar…

- Bazı erkekler böyle davranmış olabilir ama genelleyemeyiz. Ben katılmıyorum. Çünki inanan bir erkek eşini üzmekten sakınır.

Eşiniz başörtülü mü?

- Evet, tabii. Hayatını kesinlikle kısıtlamam. Bir sosyal hayatı tabii ki var. Olması gerektiği yerlere birlikte gideriz. Bundan rahatsızlık duymam. Ama duyanlar var. Teki ya onları kendilerine niye eş yaparlar anlamıyorum..?

Niye rahatsızlık duyuyorlar? Eşleri, onları deşifre ediyor diye mi? O yüzden mi eşlerini yanlarına almıyorlar…

- Ruhi kabullenmemekten ileri gelen bir takım şeyleri var…

Kompleks yani.

- Evet. Bir ‘de gözleri dışarda tabii.. Tabii eşleri ile ilgili kişisel problemler’de olabilir.

Bir iş yerine giriyorsunuz, sizi mini etekli bir kadın karşılıyor, arkada kapalı kadınlar çalışıyor. Ne hissediyorsunuz?

- Hiçbir şey hissetmiyorum. Türkiye’yi görüyorum. Bakın, “siyasal simge” diye adlandırdılar başörtüsünü, ısıtıp ısıtıp gündeme getiriyorlar. Kaygıyla izliyorum. En çok da Canan Arıtman’ı. Türbanlı kızları, ağza alınmayacak kelimelerle küçük düşürüyor. Oysa, bu ülkede kimsenin birbiriyle problemi yok. Bunların amacı türbandan siyaset buda artık demode kaldı

Ama sizin kadınlarınızın sizin kesimin bazı erkekleriyle problemi var.

- Öyle şey olmaz! İnanan bir insan eşine zülüm etmez ama edeneler vardır elbet bunlarda kişisel durumlar genelliyemeyiz. Şiddete bu din karşı bunu tüm inanlar bilir. Kadın erkeğe Allahın emanetidir. Emanete hiyanet edilirmi hiç…! Edende pasif insandır.

E ben bu röportajları “Türbanlı Erkekler” kitabından yola çıkarak yapıyorum. Bakın, Ayşe Böhürler, Merve Kavakçı, Sibel Eraslan. Hepsi bu konuda röportajlar vermiş…

- Bence abartmışlar! Genelleme yapılırken çoğunluk baz alınır onlar neyi baz almışlar anlamadım şimdi onlar böyle konuşuyor diye bütün türbanlu kadınlar böyle diyemeyiz…

Eşiniz çalışıyor mu?

- Bilgisayar programcılığı eğitimi aldı. Çocuğumuz küçük olduğu için onun bakımıyla uğraşıyor, çalışmıyor. Ama ileride, benim de onaylayabileceğim bir yerde elbette çalışmasın izin veririm, neden olmasın?

Erkeklerin birden fazla eşi olmasını nasıl değerlendiriyorsunuz?

- Günümüz toplumuyla bakacaksam farklı cevap vereceğim, İslam senteziyle bakarsam farklı. İslam buna, antipatik bakmıyor. İslamda, ikinciyi, üçüncüyü, hatta dördüncü eşi almak mübah. Herhangi bir spekülasyon söz konusu değil. Ama günümüz toplumunda yadırganıyor. İslam kurallarını Ahmet Mehmet yazmıyor, Allah yazıyor. Allah, Kuranı Kerim’de, helal kıldıysa, ben haram diyemem ki. Ama siz yapar mısınız derseniz, yapmam. Nedenmi Peygamber efendimiz bir hadisnde derki tek eşli olmak en hayırlısıdır.

Kadın, bacak bacak üstüne atmaz, pantolon tunik giymez, aşırı makyaj yapmaz, erkeklerde dip dipe çalışmaz…

- Örf, adet denilen bir şey var. Tabii ki kadının ince tightlar giymesi, bütün uzuvlarının belli olması, tarafımızdan hoş karşılanmaz. Ya da aile büyükleri arasında bacak bacak üstünü atması… Ahlak değerlerimiz var…

Eşiniz, bacak bacak üstüne atıp oturamaz mı?

- Aile büyüklerimizin yanında hayır. Kendi ortamında oturur. Fakat benim de eleştirdiğim bir takım şeyler var: Başına türban takıyor, altına dar pantolon giyiyor veya mini etek ve erkeklerle çok yakın temas halinde oluyorlar. Böyle şeyleri onaylamıyorum. Ama bakın beni yanlış anlamayın, insanlar hata yapabilirler, örneğin birisiyle yatıp kalkabilirler. Hatalar insanlar için. O kadın, bunu bir hata olarak kabul edip tövbe ederse, tamamdır. O şartlar içinde, ben bir hayat kadınıyla bile evlenebilirim. Benim dinim bana, “Kesinlikle hayat kadını alamazsın!” demiyor. Onu topluma kazandırmak adına, nikahını üzerime alıp, kendime eş yapabilirim. Üstelik bu Allah katında erdemli bir duruş ve yükseliştir.

28 Şubat’tan sonrasında muhafazakar kadınlar, kendilerini muhafazakar erkeklerden daha fazla geliştirdiler. Böyle bir iddia var, siz ne diyorsunuz?

- Yok canım. O kitapta mı yazıyor bunlar? Kadın kendini her dönem geliştirmeli bunu destekleriz birde şunu göz ardı etmemek lazım biz kadının kendini her platformda ahlak çerçevesi içerisinde geliştirmesini destekleriz canım.. Biz yam yam zihniyetten gelmiyor bilakis medeniyeti dünyaya öğreten bir zihniyetten bu günlere gelmiş insanlarız..

Ama sizin camianızın ileri gelen kadınları söylüyor…

Şimdi camiamızın ileri gelen kadınlarının bence hayatını incelemek lazım kişisel yaşantılarından ruhi bunalımlarını paylaşırken bu camiiada kadınlara haksızlık yapıyor diyemeyiz. Veya onların söylemleri ile genellemede yapamayız. Bu din kadınları baş üstüne koymuştur. Bakın dün 8 mart dünya kadınlar günüydü ben bir muhafazakar erkek olarak bu camia içerisinden biryim kurum adına ve şahsım etkinlik yapmış ve bu günü kadınlarımızla kutlamıştır.

Başörtülü kızlar artık “makbul eş adayı” değil mi?

- Ne münasabet. Bu kitap abartılı. Bizim camia öyle değil. Merve Hanım’ı böyle şeyler söylemişse ben katılmıyor bazda almıyor inanıyorumki bir çok insanda böyle düşünüyor olsun. Ayşe Abla’ya bu kitaptaki bir çok söylemlerine kesinlikle katılmıyorum.. Ya da bunların erkekleriyle alakalı kişisel sorunları var demek ki. Mutlu olamıyorlar. Bütün bu toplumu da mutlu olamamış gösteriyorlar. Sorun burada. Bu incelenmeli.. Bir çok eşi ile alakalı mutlu yaşayan muhafazakar aileler var niçin onlarıda mutsuz hüsran bir evlilik yaşadığı anlatılıyor şaşırıyorum. Bunları gündeme bu şekilde getirmek oldukça yanlış ve düşündürücü birileri ben aykırı muhafazakarım diye çıkıyor muhafazakarlıkla alakası yok islamı eleştiriyor hatta islamın en temel kaidelerine dil uzatma cürreti gösteriyor hiçbir islamı kaideyi yerine getirmeden yaşıyor birde gazatelerde ben muhafazakarım diyor bu ne ya? Bunlar aykırı muhafazakar değil, inaç esaslarını kaybetmiş boşluk içerisinde ne dediğini bilmeyej birlerinden aferin alıcaklar diye konuşan basiretsiz yaşayan insanlardır. Bir örnek istiyorsanız oda gazatenizde bu yazı dizisindeki ilk ropörtajı yaptığınız Ahmet SAVAŞ’tan başkası değildir. O tür kişiler değil muhafazakarlığın yanından bile geçemezler…

Ben aykırı muhafazakarım nasılmı? İslamı tek çerçeve içerisine sokup evrenselliğini yok edenlere aykırıyım. ‘’Ne olursan ol gel’’ düşüncesini benimsemiyenlere aykırıyım. İslamı kendine ekonomik rant haline getirip para tuzağı görenlere aykırıyım. Dışa kapalı içe açık düşenceye aykırıyım, Benim dinim okadar büyüktür ki samimi yaklaşan herkese kapısı açık ve merhametin zirvesini her alanında yaşatan toplum içerisinde huzur ve refahın olması gerektiğini amaçlayan bir dindir. Üç beş kendini bilmezin güya marjinal sözleri çerçevesinde sınırlanacak bir din değildir…

Böyle yazayım mı?

- Lütfen yazın. Kesinlikle katılmıyorum. Şiddetle kınıyorum bu söylenenleri… 

Etiketler :