Hilmi Özkök'ü paramparça edeceklerdi

Hilmi Özkök'ü paramparça edeceklerdi

"Geçen yıl eğer ben ona karşı Çetin Doğan ile birlikte olsaydım onu paramparça edeceklerdi. Ama ben öyle yapmadım...”

Darbe Günlükleri'nde yer alan Balyoz darbe planına dair bilgileri göz önüne çıkaran ve Balyoz'a yönelik iddialara cevap veren Taraf'tan Alper Görmüş, Özden Örnek'in Özkök ve Aytaç notlarına dikkat çekti.
 
Görmüş, Aytaç Yalman’ın 2003’te Birinci Ordu merkezli bir darbeyi önlediğine dair Günlükler’deki imalarının, Yalman'ın Küçükkaya’ya 'Darbeyi Özkök önledi' sözleri sebebiyle yönelttiği “Hilmi Paşa’nın kaç tane tankı tüfeği vardı” sorusu ve darbeyi kendisinin önlediğini söylemesiyle kesinlik kazandığını belirtti.
 
Alper Görmüş, Yalman’ın aslında darbenin bir parçası olduğu ve sonradan “oyunbozanlık” ettiği iddialarını sorguladı.
 
İşte Görmüş'ün tespitleri:
 
Geçen yazıda Darbe Günlükleri’nde 2003’teki Balyoz darbe girişimine dair neler var neler yok bahsine girmiş, ilk olarak 27 Şubat 2003 tarihli nota bakmıştık...
 
Nottan, Tümgeneral Can Teller’in o gün Donanma Komutanı Özden Örnek’i ziyaret ettiğini, anlattıklarından, Birinci Ordu Komutanı Çetin Doğan’la Ege Ordu Komutanı Hurşit Tolon’un, “dinci iktidara karşı bir şey yapmayan” Genelkurmay Başkanı Hilmi Özkök’e karşı “kendi aralarında bir şeyler yapmakta” olduklarını öğrenmiştik.
 
Hatırlayacaksınız, Özden Örnek, bir tümgeneralin, TSK’nın komutanını, donanma komutanının karşısında böylesine çekiştirmesine çok şaşırdığını da ilave etmişti notlarına.
 
Ziyarette iletilen “içerik” önemliydi ama, onun kadar önemli bir başka nokta da, ziyaretin Birinci Ordu’daki meşhur plan seminerine (5-7 Mart 2003) birkaç gün kala gerçekleşmesiydi.
 
Şimdi dönüp baktığımızda, ortaya konan “tümgeneral cüreti”nin “yaydan çıkmış bir ok”un enerjisini yansıttığına ve “okçu”nun da çok büyük bir özgüvenle hareket ettiğine kanaat getirebiliyoruz. Baksanıza, yoklanan donanma komutanının, duyduklarını “yukarılara” iletme ihtimali akla bile getirilmemektedir... Ya da getirilmektedir de, “keyfi bilir, isterse iletsin” pervasızlığıyla hareket edilmektedir.
 
Tabii, ortaya konan “cüret”in bir bölümünü de “okçu”nun daha sonra yakın arkadaşları tarafından dile getirilecek ve ileride bu yazıda da örneklenecek olan dillere destan “boşboğazlığı”yla açıklayabiliriz...
 
15 Kasım 2003: “Onu (Hilmi Özkök’ü A.G.) paramparça edeceklerdi”
 
2003’te Birinci Ordu’da Çetin Doğan’ın liderliğinde bir darbe planlandığına delalet eden ve Darbe Günlükleri’nde yer alan ikinci işaret 15 Kasım 2003 tarihli bölümde yer alıyor. (O tarihten 3,5 ay önce Çetin Doğan emekli olmuştur (30 Ağustos 2003), Hurşit Tolon ise Ege Ordu Komutanlığı görevini sürdürmektedir. Tolon 2004 ağustosunda birinci ordu komutanı olacak, 2005 ağustosunda da emekliye sevk edilecektir.)
 
Günlükler’in bu bölümünde, Özden Örnek, Genelkurmay Başkanı Hilmi Özkök’le tartışan Kara Kuvvetleri Komutanı Aytaç Yalman’ın kendisine anlattıklarını not ediyor...
 
Tartışmayı, Özkök’ün şu serzenişinin başlattığı anlaşılıyor:
 
“Cuma akşamı sizleri aradığımda hepinizi benden habersiz olarak senin orada toplanmış bir durumda buldum. Benden habersiz toplanmanıza da üzüldüm.”
 
Yalman’ın cevabı da şöyleydi:
 
“Eğer size karşı bir hareket içinde olduğumuzu zannediyorsanız yanılıyorsunuz. Zira böyle bir iş herhalde resmî dairelerde olmaz. Onun için de endişenizi anlamadım.”
 
Özkök’ün ima ettiği, Yalman’ın da inkâr ettiği “iş”in ne olduğunu anlamışsınızdır... Her neyse, tartışma büyür, sonunda da Yalman’ın şu surette patlamasıyla sonuçlanır:
 
“Size söylemek istemezdim ama geçen yıl size en fazla desteği kim verdi. Şöyle bir düşünün.”
 
Özden Örnek, Yalman’ın kendisine anlattıklarını böylece kaydettikten sonra, onun, bu son cümleyle neyi kast ettiğini de yine Yalman’ın kendi sözleriyle şöyle aktarır:
 
“Son sözleri söylememin gayesi, geçen yıl eğer ben ona karşı Çetin Doğan ile birlikte olsaydım onu paramparça edeceklerdi. Ama ben öyle yapmadım.”
 
16 Ekim 2004: “Sizin darbeyi önlediğiniz, sonra da...”
 
Günlükler’in 10 Ekim 2004 tarihli bölümünde, Özden Örnek, 30 Ağustos 2004’te Kara Kuvvetleri Komutanlığı’ndan emekli olmuş Aytaç Yalman’la arasında geçen bir telefon görüşmesinden söz ediyor... Aytaç Yalman, kendisi hakkında arkasından dedikodu yapılıp yapılmadığını sorduğunda, Örnek, bir konunun olduğunu fakat bunu telefonda söylemek istemediğini belirtiyor. Örnek, o görüşmeyi günlüğüne şöyle kaydediyor:
 
“Söylemek istemediğim konu, Tuncer Kılınç’ın dedikodusu üzerine, Hurşit’in Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Aytaç Yalman için ikiyüzlü olduğunu, ben böyle olduğunu bilmiyordum diye bağırarak konuşmasını anlatacağım...”
 
Örnek, telefonda anlatmak istemediği konuyu, altı gün sonra yüz yüze geldiklerinde anlatacaktır. Onu da, Günlükler’in 16 Ekim 2004 tarihli bölümünden okuyalım:
 
“Sonra benim ona telefonda imalı bir yolla söylediğim konuyu sordu. ‘Kara Kuvvetleri’nde sizin yapılacak olan bir darbeyi önlediğinize ve son anda oyunbozanlık yaparak vazgeçtiğinize ve ikili oynadığınıza dair söylentiler var’ dedim.”
 
“Kılınç’ın dedikodusu” neydi?
 
Günlükler’in 10 ve 16 ekim tarihli bölümlerinde anlatılan ve epeyce kapalı olan bu bilgiler, geçtiğimiz aylarda, Balyoz davasında generalleri karşı karşıya getiren itiraf-suçlama sarmalıyla birlikte bütün açıklığıyla önümüze seriliverdi...
 
Sırayla gidelim...
 
Önce Balyoz davasının tutuklu sanıklarından, emekli Orgeneral Ergin Saygun savunmasını yaparken, 2003’teki “plan semineri”nin kasetlerinin, seminerden kısa bir süre sonra Başbakan Erdoğan tarafından Aytaç Yalman’a verildiğini, bu bilgiyi bizzat Aytaç Yalman’dan duyduğunu öne sürdü. Aynı iddia, bir süre sonra da eski Deniz Kuvvetleri Komutanı Özden Örnek’in savunması sırasında tekrarlandı.
 
Aytaç Yalman, Örnek’in ifadesinin ardından Hürriyet’in (2 Eylül 2012) manşetinden yayımlanan bir açıklamada bulundu ve iddiaları yalanladı. Yalman, evet, kasetlerden haberdardı fakat bu bilgiyi Başbakan’dan değil Genelkurmay Başkanı’ndan almıştı. Ayrıca kasetler kendisine verilmemiş, sadece bilgilendirilmişti.
 
Sanırım bu bilgiler, Günlükler’de geçen, Tuncer Kılınç’ın 2004’te ortaya attığı ve Hurşit Tolon’un Aytaç Yalman’ın “ikiyüzlülüğü”nün kanıtı olarak gösterdiği “dedikodu”nun ne olduğunu gözlerimizin önüne seriyor...
 
Belli ki o günlerde Aytaç Yalman, “Hilmi Özkök’e karşı bir şeyler yapan” Çetin Doğan ve Hurşit Tolon’un hiç hoşlanmayacağı bir rol oynamış, onların Hilmi Özkök’ü “parçalamalarını” engellemiş, sonunda da onların gazaplarını üzerine çekmiştir.
 
Aytaç Yalman’ın 2003’te Birinci Ordu merkezli bir darbeyi önlediğine dair Günlükler’deki imalar, Yalman’ın geçtiğimiz ay Akşam Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni İsmail Küçükkaya’ya söylediği sözlerle kesinlik kazandı zaten.
 
Hatırlayın: Yalman, NTV televizyonunda Küçükkaya’nın “darbeyi Hilmi Özkök önledi” şeklindeki sözlerini dinledikten sonra Küçükkaya’yı arayıp “sitem” etmiş, “Hilmi Paşa’nın kaç tane tankı tüfeği vardı” diye sormuş ve darbeyi kendisinin önlediğini söylemişti. (Akşam, 26 Eylül 2012).
 
Yalman-Doğan başlangıçta birlikte miydi?
 
Tam bu noktada bana şu soruyu yöneltenler tamamen haklı: “Kara Kuvvetleri Komutanı açıkça astlarım darbeye kalkıştı, ben de önledim diyor, sen artık neyi ispat etmeye çalışıyorsun?”
 
Haklısınız, fakat benim lafım size değil. Benim lafım, gözleri “zamanlama çelişkileri”nden başka bir şey görmeyen ve “Balyoz komplosu” üzerine yazıp duran meslektaşlarıma... Bu arada siz de bilgilerinizi tazeleyiverin...
 
O nedenle, izninizle devam ediyorum...
 
Peki, tamam, şurası kesin: Aytaç Yalman Balyoz darbesini önleyen komutandır... Tamam da, Yalman’ın aslında darbenin bir parçası olduğuna ve sonradan “oyunbozanlık” ettiği iddialarına delalet edebilecek bir şeyler var mı?.. Var. Davanın delil klasörlerinde yer alan bir belge, Aytaç Yalman’ın başlangıçta Çetin Doğan’la birlikte hareket ettiğine dair önemli bir karine niteliğinde...
 
Belge, yalnız buna değil, 2003’te Birinci Ordu’da bir darbe planlandığına dair de önemli bir işaret niteliğinde... Darbe Günlükleri’yle bir ilgisi olmadığı için, belgeyi burada değil, “Balyoz’a işaret eden başka bilgiler” faslında ele alacağız. 

Etiketler :
HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.