İlker Başbuğ'a zehir zemberek yazı

İlker Başbuğ'a zehir zemberek yazı

Bu belgeleri kendiniz inceleyin suçluları ortaya çıkarın. Böylesi utanç verici yalan söylemekten çok daha iyidir.

 

Balyoz darbe planıyla Türkiye gündemini değiştiren Taraf gazetesinden Genelkurmay'a sert bir çok sert bir yazı geldi.. Gazetenin başyazarı Ahmet Altan Org. İlker Başbuğ'a yazdığı yazısında Genelkurmay'ın "Balyoz açıklaması"nı genelkurmay yalanı olarak niteledi ve Başbuğ'a sordu: Halkınıza yalan söyleme hakkını nereden buluyorsunuz? Hiç mi yüzünüz kızarmıyor.. İşte o yazı..

GENELKURMAY YOKTUR DEMİYOR
Bizim Genelkurmay'ın "Balyoz Darbe Planı"yla ilgili yaptığı açıklamayı okudum. Bu açıklamayı yapan Genelkurmay, bizim belgelerini yayımladığımız "seminerin" varlığını kabul ediyor. Ve bu seminerde hazırlanan planları sahipleniyor. "Balyoz Darbe Planı yoktur" demiyor, "öyle planlar yapılmadı" da demiyor ama "öyle planlar yokmuş" izlenimi yaratacak bir üslup kullanıyor.

DEMEK Kİ BAŞBUĞ BU BELGELERİ OKUDU
Şöyle diyor: "Bu plan seminerine ilişkin olarak ortaya atılan iddiaları, aklı ve vicdanı olan hiçbir kimsenin kabul etmesi mümkün değildir." Kilit kelime "iddialar" kelimesi. Yani ortada bizim yayımladığımız belgeler, krokiler, timler, planlar yok, sadece "iddialar" var. Genelkurmay Başkanı Orgeneral İlker Başbuğ, böyle bir açıklama yayınlayıp bizim yazdıklarımıza "iddialar" dediğine göre demek ki binlerce sayfalık bu metinleri okudu.

O SUÇLARI SAHİPLENDİĞİNİZİN FARKINDA MISINIZ
Okuduktan sonra da orada gördüklerine "ordu" adına sahip çıkması gerektiğine karar verdi. Şimdi Başbuğ'a sormak istiyorum o binlerce sayfalık seminer belgelerini okudunuz mu?  Okuduktan sonra mı savunmaya karar verdiniz? Savunduğunuz o belgeleri sahiplenerek, o seminerde işlenen suçları da sahiplendiğinizin farkında mısınız?

BİLGİLERİ BİR SUBAY ULAŞTIRDI
Farkında olmalısınız. Bu açıklamanızla birlikte artık sizi de "kapsayan" bu "iddiaları" bir konuşalım o zaman. Birinci Ordu'da "dış tehditler" konulu seminerde bir "darbe planı" hazırlandı, bunun belgelerini yayımlıyoruz. Bu belgeleri bize o dönemde Birinci Ordu'da görev yapmış bir subay ulaştırdı. Bizim yayımladığımız belgelerin orijinal metinlerinin hazırlandığı "bilgisayarların" kimlere ait olduğunu gösteren bilgisayar bilgileri de o CD'lerde kayıtlı. Biz bu belgeleri ve CD'leri savcılığa da teslim ettik. Emirlerin üstünde "tarihleri, numaraları, emri verenlerin imzaları" var.

ÜSTÜNÜ ÖRTMEYE NASIL CÜRET EDİYORSUNUZ
Sizin "aklı ve vicdanı olan kimsenin kabul edemeyeceğini" söylediğiniz o hazırlıklar gerçekten de akla ve vicdana aykırı işler. Zaten soru da bu. Akla ve vicdana aykırı işleri planlayan insanları neden orgeneralliğe kadar yükseltiyor ve bu eylemlere daha sonra sahip çıkabiliyorsunuz? Neden bu belgelerin varlığını kesin bir şekilde yalanlamadan, "yalanmış izlenimi" yaratacak ifadeler kullanıyorsunuz? Neden gerçekleri saklıyorsunuz? Halkınıza yalan söyleme hakkını nereden buluyorsunuz?  Bu kadar ciddi bir olayı "hemen soruşturmak" için harekete geçeceğinize, bunlara "iddia" deyip üstünü örtmeye nasıl cüret edebiliyorsunuz?

BUNA NE DİYECEKSİNİZ
Ordunun işlediği bütün suçların üstünün örtülmesine alışkın olduğunuzdan, karşılaştığınız bu "yeni" durumu algılamakta zorlanıyorsunuz sanırım. Durumu daha "net ve açık" olarak anlamanıza yardımcı olabilmek için "camileri bombalamak" görevini alan "timleri" bugün isim isim açıklıyoruz.  "Camileri bombalama" görevini veren, görevi tarifeden, timleri oluşturan subayların adları emirlerin altında yer alıyor, emirler de onların "bilgisayarlarında" yazılmış zaten. Buna ne diyeceksiniz?

HİÇ Mİ YÜZÜNÜZ KIZARMIYOR
Cami bombalamak, bizim ordunun "dış tehdide" karşı aldığı bir önlem mi? Sizin göreviniz, halkı "düşmana" karşı korumak mı yoksa düşmana hiç ihtiyaç bırakmadan kendi halkınızın gittiği camileri bombalamak mı? Yönettiğiniz orduda hazırlanan böyle bir emir hiç mi yüzünüzü kızartmıyor?

BÖYLE ORDU OLUR MU
Neye sahip çıkıyor, neyi savunuyorsunuz? Neden bunları araştırmak yerine, bu hazırlıklara "iddia" deyip geçiştirmeye uğraşıyorsunuz? "Ordunun işlediği suçlar, suç sayılmaz" anlayışından kurtulamayacak mısınız? "Kendi jetimizi düşürmeyi" öngören planın, o "seminer" kapsamında Hava Harp Akademisi'nde hazırlandığını, bu planın hazırlandığı "bilgisayarın" kaydının bulunduğunu gerçekten bilmiyor musunuz? Bir ordu kendi jetini düşürmeyi planlar mı? Böyle ordu olur mu? Bakın general, sizinle anlaştığımız tek nokta var, o da, bunların "akla ve vicdana" aykırı olduğu. Size tavsiyem, akılsız ve vicdansız planları sahiplenmeyin. Bu belgeleri kendiniz inceleyin, suçluları ortaya çıkartın. Böylesi, utanç verici yalanlar söylemekten daha iyidir.

 

 

Etiketler :