İnançsız bir bayanla evlenebilir miyim?

İnançsız bir bayanla evlenebilir miyim?

Ben bir bayanla uzunca bir süredir görüşüyorum. Birbirimizi seviyoruz ama inançlı biri değil. Ailesiyle de tanıştım. Müslüman bir erkek, inançsız bir bayanla evlenebilir mi?

Mehmet Paksu'nun yazısı

Ben bir bayanla uzunca bir süredir görüşüyorum. Birbirimizi seviyoruz ama inançlı biri değil. Ailesiyle de tanıştım. Müslüman bir erkek, inançsız bir bayanla evlenebilir mi? (Rumuz: Hakan)

"İnançsız" birisinden kastınız, hiçbir şeye inanmayan, İslâm'ı reddeden, Allah'ı tanımayan, ateist birisinden söz ediyorsanız, böyle bir evliliğe Kur'ân izin vermiyor. İnançsız bir bayanın ancak inançsız bir erkekle evlenebileceğine müsaade ediyor.

Bu konudaki âyetler gayet açık. Zaten inançsız birisiyle kıyılacak nikâh da geçersizdir. Nikâh geçerli olmayınca evlilik bağı da kurulmaz.

Fakat "inançsız" derken kendisini Müslüman olarak tanımlayan birisi olmasına rağmen dini hayatı olmayan, namazdan niyazdan uzak duran birisinden söz ediyorsanız, bu ayrı bir durumdur. Böyle bir bayanla evlilik yapılabilir. Ancak ileride nasıl bir sorunla karşılaşırsınız, o ayrı bir mesele, onu da göze alacaksınız.

Çünkü evlilikte inanç ve düşünce birliği başta gelir. Sizin de böyle bir hassasiyetiniz ve ölçünüz varsa, uzun süreli bir aile hayatı kurmanız gerçekçi olmaz.

Ama "Ben konuşurum, ona İslâm'ı anlatırım, bilgilendiririm, kabul etmesini sağlarım, inançlı olması için gayret sarf ederim" derseniz, bu da bir yoldur, denemekte fayda vardır. Böylece belki bir insanın dinle, maneviyatla tanışmasına, buluşmasına, ileride de yaşamasına vesile olursunuz.

Böyle bir şey elinizden gelmiyorsa veya karşı tarafta bir değişikliğin olacağından emin değilseniz, ona göre karar verirsiniz, kendinize bir başka "gelin adayı" düşünürsünüz.

Aile yükünü taşımaktan yoruldum

Benim eşim evine karşı çok sorumsuz, sürekli tatile gidiyor. Üç tane çocuğumuz var. Ben çalışıyorum, evin bütün yükün benim sırtımda, artık taşımaktan yoruldum, iyice daraldım. Bunlar boşanma sebebi olabilir mi? Bir de bana, "Senin yaptığın ibadetlerin sevabı bana geliyor" diyor. Bu sözün anlamı nedir? (Rumuz: Nilgün)

Hem annelik yapıyorsunuz hem de baba görevi üstünüzde kalmış. Bir de çalışan bir insansınız. Bu kadar ağır bir yükü bir insanın kaldırması çok zor. Uzun süre gidemediği için artık "pes etmek" üzeresiniz.

Bu yükten kurtulmanın iki yolu var.

Birincisi ve en kolayı bir an önce eşinize sorumluluğunu hatırlatmak ve onu yükün altına çekmektir.

Hiç zaman geçirmeden oturun, konuşun, kesin kararınızı verin. Evine ve çocuklarına sahip çıkmasını söyleyin. Bir aile reisi olarak görev başına çağırın.

Çünkü fedakârlığınızı istismar etmiş, gayretinizi idrak edememiş, aileye kol kanat germenizi pek anlayamamış. Bu arada bir de ibadetlerinizin sevabına talip oluyor.

İyi güzel, ailede her şey müşterektir, maddi ve manevi her güzellik paylaşılır, ancak hisseler ortak olunca, herkes üzerine düşen görevi yapınca ve o da ibadetlerine dikkat edince...

Katlandığınız bu ağırlıklar, çektiğiniz bu çileli hayat sürgit olmayacak, bir yerde duraklayacak ve artık "bu kadarmış" diyecek bir hal alacaktır. Zaten öyle de olmuş...

Bir yerde "Merhamet maraz doğurmuş", "iyi niyetinizi" bir zayıflık olarak görmüş.


Bu yapıdaki bir insanı kendi haline bırakmayın, keyfi hareketlerine bir dur deyin.

İkincisi, bir ölçüde zor olanı da alışkanlıklarından vazgeçmiyor, "Burnundan kıl aldırmıyor", "kendine dokunulmazlık hakkı veriyorsa" dokunacaksınız, dokunaklı konuşacak, ailenin bu şekilde gitmesine izin vermeyeceğinizi, aksi halde kendi başınızın çaresine bakacağınızı ifade edeceksiniz.

Gerekirse hukuki yollara başvuracağınızı, problemi mahkeme salonuna kadar götürebileceğinizi söyleyin. Belki böylece olayın ciddiyetini anlar rahatını bozar, yurduna, yuvasına döner.

Bugün gazetesi

Etiketler :