İnsanlar neden evlenir?

İnsanlar neden evlenir?

Siz neden evlendiniz? Herkes evlendiği için mi? Aileniz istediği için mi? Beraber bir hayat yaşamak için mi?

Siz neden evlendiniz? Herkes evlendiği için mi? Aileniz istediği için mi? Beraber bir hayat yaşamak için mi? Ana-baba olmak için mi? Evet, neden evlendiniz? Bu sorunun cevabını kendi kendinize hiç sordunuz mu? Size göre bu sıraladığımız soruların hepsi birer sebep olabilir. Hepsine  "evet" de diyebilirsiniz.  Ancak gerçek cevap; gerçek amaç bunlar olabilir mi?

 

 Evlilikteki esas amacı öğrenmek her çiftin aslî görevidir. Yukarıda sıraladığımız nedenler evlilik için gerçek amaçlar olamaz. Evet, hepsi gerekli, hepsi evlilik için önemli. Ama bunlar gerçek amaçlar değildir. Amaçlarla araçları birbirlerinden ayrı değerlendirmek gerekiyor.

 

Evlilikte esas amaçlar üç tanedir, araçların sayısı ise çoktur. Eşler önce 'amaçları', ondan sonra da 'araçları' öğrenmeli ve kavramalı.

 

Evlilikte esas amaçlar nelerdir?

Evlilikte esas amaçları öğrenebilmek için önce insanın 'var olma' nedeni bilinmek zorunda... İnsan nasıl bir varlıktır? Neden evlenme ihtiyacı duyuyor? Evlilikle birlikte ne elde ediliyor? Evliliğin şahsa ve topluma kazandırdıkları nelerdir? İnsanı, evliliği enine boyuna düşünüp araştırdığınızda,  o zaman evliliğin esas amacı ortaya çıkacaktır.

 

İşte bu amaçların birincisi; aile kurumu, ikincisi; neslin devamı, üçüncüsü de; mutlu olmaktır.

 

İnsanlığın ve toplumun temeli bu üç amaç sayesinde varlığını koruyor. İki insanın ayrı ayrı hayat tarzlarından farklı bir hayatın ortaya çıkması, insan neslinin devamı için gerekli olan bir ihtiyaçtır. Bu ihtiyaç da evlilikle başlar, "aile kurumu" ile de amacına ulaşır.

 

Birlikte olmak, cinsel ihtiyacı gidermek, yalnızlığı gidermek gibi kavramlar evlilikte amaç değil, birer araçtır. Hem de tatlı ve zevkli bir araçtır.

 

İnsanoğlunun ruhsal ve bedensel ihtiyaçlarını karşılayan, hayatı yaşanır hale getiren, aileyi inşa eden evliliğin esas amaçlarının bu üç "amaç" olduğunu evlenenler veya evlenecekler bilmek zorundadır.

 

Aile çok mu önemli?

Evet, aile çok önemli, hem de tahminlerinizden çok daha fazla... Ailenin önemi, anlatmak ve yazmakla anlaşılmaz, yaşayarak anlaşılır.

 

Bu güne kadar ailenin yerini tutacak hiçbir kurum oluşturulamamıştır. Ailesiz hayat, yaşanmamış hayattır. Bir ömür boyu hayatı paylaştığınız, sevdiklerinizle saydıklarınızla bir arada yaşayıp mutluluğa erdiğiniz yer aile yuvasıdır.

 

Artık evlendiniz ve yeni bir aile oldunuz. Kendinize, eşinize ve akrabalarınıza karşı sorumluluklarınız vardır. Keyfî ve fevrî davranamazsınız. Oluşturduğunuz yeni ailenizi dış etkenlerden korumak ve yeni değerler kazandırabilmek için sürekli arayış içinde olmalısınız. Ne pahasına olursa olsun aile kurumunuzun kutsallığını korumaya mecbursunuz.

 

Bu bağlamda evlenen çiftler önce aile kavramını amaç olarak belirledikten sonra, diğer aile sorumluluklarının 'amaç' ve 'araç'larını sırasıyla yerine getirmenin gayreti içinde olmalıdır.

 

Uygun eve uygun aile

Karı-koca ev sahibi olabilmek için canla başla çalışmışlardı. Biriktirdikleri paralarla hayallerindeki evi almak istiyorlardı. Eşlerine, dostlarına, emlâkçılara bıraktıkları haberlerin yanında, gazete ilânlarından da devamlı satılık ev ilânlarını takip ediyorlardı. Lüks ev istemiyorlardı ama sakin bir semtte müstakil bir ev arzuluyorlardı. Bir sabah komşuları tam istedikleri gibi bir ev bulduğunu söylediğinde, karı-koca hemen gidip görmek istemişlerdi.

 

Şehrin kenarında, bahçe nizamı iki katlı bir kooperatif eviydi bu. Kooperatif üyelerinden biri işi gereği yurt dışında olduğundan evini satılığa çıkarmıştı. Kooperatif öyle kalabalık bir topluluk değildi. Otuz kişilik küçük bir aile topluluğu sayılırdı. Ev sahibi yetkiyi kooperatif başkanına verdiğinden, önce başkanla görüşmeleri gerekiyordu.

 

Başkan evin fiyatını ve şartlarını tek tek anlattı. Hem gönüllerine, hem bütçelerine uygun tam istedikleri gibi bir evdi. Bundan daha iyisi olamazdı. Karı-koca kapora verip hemen almak istediler. Başkan "olmaz" deyince şaşırdılar. "Siz yedinci ailesiniz. Sizden önce altı aile daha bu eve talip oldu. Ben aracıyım. Evi kime satıp satmayacağına ev sahibi karar verecek. Ev sahibi de bu hafta sonunda gelecek" dedi.

 

Başkanın bu sözleri karı-kocanın umutlarını suya düşürmüştü. Adamın morali iyice bozulmuştu. Hanımı ısrar ediyordu. Yedi de bir şansını sonuna kadar kullanmaya kararlıydı. Adını telefonunu yazdırdı. 'Ev sahibi geldiğinde muhakkak onunla da görüşmek isteriz' deyip ayrıldılar.

 

Karı-koca eve geldiklerinde adamın morali çok bozuktu. Kadın kocasına moral vermeye çalışıyordu. Sonuna kadar şanslarını kullanmaları gerektiğini savunuyordu. "Kısmetimiz ne ise o olur." diyordu. Hafta sonunda adamın telefonu çaldı. Kooperatif başkanı ev sahibinin yurt dışından geldiğini ve yemekli bir davet vereceğinden teşrif etmelerini istedi.

 

Karı-koca birlikte adamın davetine katıldılar. Onların haricinde daha başka ailelerde davetliydiler.

 

Davetlilerin bir kısmı kendileri gibi yabancıydı ama büyük bir kısmının birbirlerini gayet iyi tanıdıkları davranışlarından belli oluyordu. Karı-koca bu yemekli davetin ne amaçla yapıldığını bilmiyordu. Cesaret edip de soramıyorlardı. Konuşmalar ve ikramlardan sonra davet bitti.

 

Karı-koca bu güzel davetten sonra şaşkınlık içinde evlerine döndüler. Kafaları karma karışık olmuştu. Davette evden hiç bahsedilmemişti. Son bir şansları vardı. Ondan da bir şey çıkmadığından umutları iyice kırılmıştı.

 

Ertesi gün adamın telefonu tekrar çalmıştı. Arayan yine kooperatif başkanıydı. "Eve talip olan yedi aile içerisinden komşularımız en çok sizi beğendiler. Sizin gibi olgun bir aile ile komşuluk yapmak istediklerini bildirdiler. Bu yüzden ev sahibi de evi size satmayı uygun gördü. Güle güle oturun. İnşallah ömür boyu mutlu olursunuz.

Etiketler :