İşte Tuncay Güney'i ihbar mektubu

İşte Tuncay Güney'i ihbar mektubu

3 Temmuz 2002'de kendisini polis olarak tanıtan bir kişi MİT'e posta kanalıyla isimsiz ve imzasız bir ihbar mektubu ile birlikte 6 adet CD gönderdi. Tuncay Güney'le ilgili mektup da var...

Bu ihbar mektubunu ve CD'leri alan MİT, içeriğinde geçen iddialarla ilgili Başbakanlık ve Genelkurmay Başkanlığı'na bilgi vermişti.

Ergenekon Davası'nın görüldüğü İstanbul 13'üncü Ağır Ceza Mahkemesi, söz konusu mektup ve CD'leri talep etmiş MİT ise mektup ve CD'leri iade edilmek üzere mahkemeye göndermişti.

Mahkemeye ulaştıktan sonra avukatlara da dağıtılan ihbar mektubunun içeriği şöyle:

"Bu mektubu yazmadan önce çok düşündüm. Yaptığımın doğru olup olmadığı konusunda da çok emin değildim. Ancak sonucu itibariyle devletin menfaati söz konusu olduğundan yapılmasında bir sakınca görmedim.

Sizler hala bizim gibi üzerinde oynanan menfaatleri doğrultusundan zaman mefhumu olmaksızın her ah her yerde görev almak zorunda bırakılmıyorsunuz.

Neyse kendi sıkıntılarımızı bir kenara bırakalım. Son dönemlerde meydana gelen olaylar hakkında konuşalım. Burada Ahmet şöyle yapmış, Mehmet bunu demiş demeyeceğim.

Ülke geleceğine şekil vermek isteyen ve bunu ülke ve millet menfaati için yaptığını iddia eden, bunu istemeyen millet mensupları varsa onları da cahillikle suçlayarak bu insanların kendileri için iyi olanı seçemeyecekleri gibi bir sav ile kısacası "Benim için ama bana rağmen" hareket eden bir zihniyet var.

Bu zihniyet, asker kimliğini de kullanarak kendi etrafında belli sivil menfaat odakları oluşturmuşlar, bu çerçevede devlet için millet için diyerek birbirlerini besliyorlar.

Bunlar açısından birinci nokta Türk olmak. İlginç bir yapılanmaları var. Alevi kesim ile ciddi temas halindeler. Bir tarafında Veli Küçük, diğer tarafında Sedat Peker. Bir tarafta Deniz Kuvvetleri ile ciddi diyaloglar var, diğer taraftan Jandarmanın organize ettiği siteyi Sedat Peker sahipleniyor.

Vatan millet sakarya diyenlerden hukukun ve adalet sisteminin karşısına bu bahanelerle çıkanlardan kurtulmak, memleketi kurtarmak demektir. Ne hikmetse biraz düzgün çalış, birilerinin değil kanunun dediği ile hareket etmeye kalk, fazla ömrün olmuyor.

Yazmaya başlayınca yazacak şeylerin fazlalaştığını gördüm, uzatmak istemiyorum. Daha önce Tuncay denen herifin gözaltına alındığında elde edilen bilgisayar yedeklerinin CD'sini almıştım. Ergenekon diye bir şeyden bahsediyor. Ama ne hikmetse kimse bu mesele ile uğraşamıyor. Adam memlekette anayasal düzeni yıkmak gibi bir faaliyetin içinde devlet gibi diğer Türki Cumhuriyetlerde de haltlar karıştırıyor.

Sonunda cebin para ile doldurmanın derdinde ve devlet bu insanlara maaş ödüyor.

Çok düşündüm bu işin içinden çıkamadım. Bu itiraf ve belgeler, ifadeler, bizlerin elinde ancak polis olarak bir şey yapamıyoruz, yapmıyorlar, yapılmıyor.

Uzun zamandan beri birinin bu işin önemini anlayacağını düşündüm ancak nafile. Bu nedenle sizlere bu CD yedeklerini gönderiyorum. İfade kasetlerini de alabilirsem göndereceğim. İnanın, PKK, DHKP veya Hizbullah'tan hiçbir farkları yok.

Bu mektubun altına adımı koymak isterdim ancak, resmi kimliğim, bu işte teşkilatımı suçlar gibi bir hava sezilebilir.

Ne zaman ki insanlar yalnızca kendi görevlerini tam olarak yerine getirirler o zaman memleket kurtulur.

Yoksa fedakarlık yapanlarla, fazla çalışanlarla vatanını ve milletini çok sevenlerle değil, ancak ve ancak sorumluluğunun öngördüğü cesaret ve elini taşın altına koyma, yalnızca görev ölçüsünde.

Şimdi insanları öyle korkutmuş ve sindirmişiz ki görevinin gereğini yapmıyor, hesap soramıyoruz. Çünkü hukuk, kural hiçe sayılıyor. Herkes yönetebileceği yönetici istiyor. Kimse akıllı insanlarla uğraşmak istemiyor. Yani herkes yönetici olmuş, iş yapacak adam bulamıyoruz.

Lütfen bu mektupla beraber gönderdiğim CD'leri çok iyi inceleyin.

Saygılar."



Kaynak:Haber Kaynağı

Etiketler :