Kanuni, Konstantin ve Kürdistan diyor

Kanuni, Konstantin ve Kürdistan diyor

483 yıl önce Kanuni'nin esir Fransa Kralı'na yazdığı mektup bugünkü tartışmaların yönünü değiştirecek.

Erhan Başyurt, Bugün gazetesinden yazdı...

Sultan Süleyman Bizans tekfuru mu?

Kürt açılımına en sert tepkiler MHP kanadından gelmeye devam ediyor.

MHP Genel Başkan Yardımcısı Oktay Vural'ın, Bitlis'in Güroymak ilçesinin ismini eski adı Norşin olarak telaffuz eden Cumhurbaşkanı Gül'e tepkisi halen tartışma konusu.

Cumhurbaşkanı Gül'e "Sen Bizans tekfuru musun" diye soran Vural şu çıkışı yapmıştı:

"Demokratik olduğunuzu göstermek için İstanbul'un adına da 'Konstantinopolis' diyelim. Böyle bir gaflet olmaz. Bir Cumhurbaşkanı kalkıyor Bizans'tan bahsediyor."

Bu sözler gerçekten ürkütücü.

Vural'ın tavrı 'körü körüne' muhalefet mi yoksa milliyetçilik mi?

İsterseniz bu soruyu "Muhteşem Süleyman" olarak da bilinen Kanuni Sultan Süleyman'ın esir Fransa Kralı'na yazdığı mektubu okuduktan sonra cevaplayalım.

14 Ocak 1526'da yazılan mektup, Fransız arşivlerinden bulunup yayınlandı.

Prof. Halil İnalcık son kitabı "Devlet-i 'Aliyye"de buna yer veriyor.

İşte o meşhur hitap:

" Ben ki, sultanu's selatin ve burhanu'l havakin tac-bahş-i husrevan-ı ruy-i zemin zillulllah fi'l-ardayn Akdeniz'in ve Karadeniz'in ve Rumeli'nin Anadolu'nun ve Karaman'ın ve Rum'un ve vilayet-i Zulkadriyye'nin ve Diyarbekr'in ve Kürdistan ve Azerbaycan'ın ve Şam'ın ve Haleb'in ve Mısır'ın ve Medine'nin ve Kudüs'ün ve külliyen diyar-ı Arab'ın ve Yemen'in ve dahi nice memleketlerin ki... sultanı ve padişahı sultan Beyazıd han oğlu sultan Selim Han oğlu Sultan Süleyman Hanım.

Sen ki, França vilayetinin Kıralı Françeşkosun..."

Tam 46 yıl tahtta kalan Sultan Süleyman, mektubuyla muhatabını adeta eziyor.

Üç kıtaya yayılan topraklarını tek tek sayıyor.

Burada ayrı ayrı yaptığı "Diyarbekr" ve "Kürdistan" vurgusu dikkat çekici.

Ama asıl sürpriz mektubun sonunda yer alıyor.

"Bi makam-ı daru's-saltanat-il 'aliyye el-Kostantiniyye el mahmiyye el mahruse."

Muhatabının durumunu dikkate alan "Cihan İmparatoru" ona saltanat makamı olarak "Kostantiniyye" ismini bildiriyor.

'İslambol' ya da 'İstanbul' demiyor.

Tarihi mektupta hem "Kürdistan" deniyor hem de "Konstantiniyye." Şimdi ne olacak?

Bu durumda Sultan Süleyman da "Bizans tekfuru" denilebilir mi?

Sultan Süleyman "Kürdistan", "Diyar-ı Arab" ya da "Rum" diyerek bölücülük yaptı denilebilir mi?

Tabii ki "hayır..." Hatta "kella..."

Hayal bile olunamaz.

Aksine Fransa Kralı'na "Söylediğiniz her şey, dünyayı idaresi altında tutan ayaklarıma arz olunmuştur. Gönlünüzü hoş tutup üzülmeyesiniz" diyor.

"Gece gündüz daima atımız eyerlenmiş ve kılıcımız belimizde kuşanmış bulunmaktadır" mesajı gönderiyor.

Prof. İnalcık, 1526 Mohaç seferine bu nedenle çıkıldığını ve Sultan Süleyman'ın "Doğu ve Batı imparatorluğunu İskenderi Kebir gibi şahsında birleştirme girişimi"nde bulunduğunu ve hatta "Kayser Tacı" giydiğini belirtiyor.

1529'da ünlü Viyana kuşatması bu amaçla gerçekleşiyor.

Kiliselerdeki "Türk çanı" da Avrupa'da bu dönemde Almanya içlerine kadar sefer düzenleyen Osmanlı akıncılarının seferlerine karşı uyarı için çıkarılıyor.

Saltanat makamına "Konstantiniyye" diyen "Halife" Sultan Süleyman'ın "Bizans tekfuru" olmadığı apaçık ortada.

Bunun milliyetçiliğin gereği olmadığı da ortada.

O halde "etnik" ve "bölgesel" isimler üzerinden körü körüne muhalefet yapmak niye?

"Tillolu" Oktay Vural'ın sözleri maksadını fazlasıyla aşıyor.

Sultan Süleyman beş asırlık mektubuyla böyle diyor.

Tabii anlayana...

Etiketler :