Kılıçdaroğlu, Hatay'da Muhtarlar ve Apartman Görevlileri Buluşması'nda konuştu

Kılıçdaroğlu, Hatay'da Muhtarlar ve Apartman Görevlileri Buluşması'nda konuştu

"Apartman görevlisi arkadaşlarım unutmasınlar, onların hakkını ve hukukunu sonuna kadar arayacağım"- "Demokraside hiçbir güç bağımsız ve denetimin dışında değildir. Her güç mutlaka denetlenir çünkü kontrolsüz güç, güç değildir, felakettir"

HATAY (AA) - CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, apartman görevlilerinin hakkını ve hukukunu sonuna kadar arayacağını söyledi.

Kılıçdaroğlu, Hatay'da bir otelde düzenlenen Muhtarlar ve Apartman Görevlileri Buluşması'nda kadim bir kent olan Hatay'da çalışmanın, Hataylılara hizmet vermenin özellikle muhtarlar için son derece önemli olduğunu belirtti.

Muhtarların, apartman görevlilerinin, işçilerin, milletvekillerinin, devlet memurlarının ve ev kadınlarının birer sosyal kimlik olduğunu ifade eden Kılıçdaroğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Dolayısıyla belli bir sosyal kimliğe sahip olanların sorunlarını oturup düşünmemiz ve tartışmamız lazım çünkü o kimlik içerisinde herkes var. İşsiz dediğiniz, sadece muhtarların çocuğu işsiz değil ki her partiden insanların çocukları işsiz. Sanayici dediğimiz de hepsi bir partili değil ki. Çok farklı siyasi görüşte olan sanayicilerimiz, çiftçilerimiz, üreticilerimiz var. Dolayısıyla politikamızı sosyal kimlikler üzerine inşa edip o sosyal kimlikte yaşayanların ya da olanların sorunlarını çözmeye çalışıyoruz."

Kılıçdaroğlu, apartman görevlilerinin apartman sakinlerinin hemen hemen her gün gördüğü kişiler olduğunu ancak bunun farkında olunmadığını söyledi.

Yeni tip koronavirüs (Kovid-19) sürecinde herkes evinde otururken alışverişi apartman görevlilerinin yaptığını belirten Kılıçdaroğlu, şunları dile getirdi:

"Maskesi var mıydı? Önce ona aşı yapıldı mı? Madem sokağa çıkıyor, geliyor, bizimle muhatap oluyor. Acaba ona gerekli önemi verdik mi? Açıkça söyleyeyim, vermedik. Defalarca söyledik, aşıyı önce apartman görevlisinin olması lazım. Sokağa çıkıyor, geliyor, bizimle muhatap oluyor, çoluk çocuğumuzla muhatap oluyor, ailemizin bir parçası aynı zamanda. Acaba düşündük mü onun sosyal güvenliği yeteri kadar sağlanmış mı? Onların yeteri kadar sorunları çözülmüş mü? Genelde apartmanların en altında yaşarlar, bodrum katlarında. Onların güneş görmeye hakları yok mu? Onların ağaç görmeye hakları yok mu? Onlar bizim bir parçamız değil mi?"

Kılıçdaroğlu, apartman görevlilerinin oturacağı yerin insani koşullarda olması gerektiğini belirterek, gerekli güvenceleri sosyal devletin sağlaması gerektiğini, fakirin, fukaranın yanında olan devlete "sosyal devlet" dediklerini söyledi.

Sosyal devletin hiçbir çocuğun yatağa aç girmediği bir devlet olduğunu ifade eden Kılıçdaroğlu, şunları kaydetti:

"Bunu yapabilir miyiz? Elbette yapabiliriz, inançla yapabiliriz. Az önce çiftçilerimiz vardı. Bereketli bir ovanız var. Amik Ovası, faizlerden, elektrik, gübre fiyatlarından şikayet ediyorlar. Haklılar mı? Haklılar. Bir çiftçi ekecek, biçecek, sonra zarar edecek, peki nasıl geçinecek? Banka borçları olacak. Yüksek faizler olacak. Hayat bir zincir gibi bizi bağlamış. Her birimizin farklı görevleri, işlevleri var. Gönlümüzde yatan, bu zincirin içinde kim varsa hepimiz mutlu olalım. Hepimiz görevlerimizi yapalım, hepimiz bir şekliyle yaşamımızı doğru dürüst sürdürelim. Apartman görevlisi arkadaşlarım unutmasınlar, onların hakkını ve hukukunu sonuna kadar arayacağım. Taşeron işçilerine kadro vermiyorlardı. 1 milyonun üstünde taşeron işçisi, kadrosu yok, hiçbir güvencesi yoktu. Yıllar yılı dile getirdim, 'Sizin haklarınızı savunacağım.' diye. Sendikalar sahip çıkmadı, ben sahip çıktım. Önce onlara dernek kurdurdum, Erzurum'dan başladı, ilk toplantıyı Erzurum'da yaptım. Şimdi 1 milyona yakını kadro aldı. Demek ki mücadele olursa başarıya ulaşabiliriz."

Apartman görevlilerinin insani koşullarda yaşayacağını, sosyal güvencelerinin olacağını vurgulayan Kılıçdaroğlu, bunu beraber yapacaklarını söyledi.

Hiç kimsenin aç ve açıkta kalmaması gerektiğini dile getiren Kılıçdaroğlu, "Eğer bir kişi bu coğrafyada aç ve açıkta kalıyorsa sorumlusu sadece siyaset kurumudur, başka kimse değildir çünkü devleti yöneten siyaset kurumudur. Birisini aç, işsiz, açıkta bırakıyorsan siyasetin ayıbıdır, insanlığın değil. Dolayısıyla siyasetin de bu bağlamda yeni şeyler söylemesi lazım. Yeni bir ufuk açması lazım, bunu yapmamız gerekiyor." diye konuştu.

"Demokrasi, güçler ayrılığı ilkesi demektir aynı zamanda. Meclis hata yapabilir, 600 milletvekili hata yapabilir, yanlış bir kanun çıkarabilir. Kim denetleyecek? Anayasa Mahkemesi denetleyecek." ifadelerini kullanan Kılıçdaroğlu, şu değerlendirmelerde bulundu:

"Diyecek ki '600 kişi bir araya geldiniz, kanun çıkardınız, bu kanun yanlıştır, düzeltin.' diyecek ve düzelteceğiz. Yürütme organı, bir karar alır, bakanı, başbakanı, cumhurbaşkanı karar alır. Kararlar yanlışsa gidersiniz mahkemeye, 'Hakkımı teslim edin, bu karar yanlıştır.' dersiniz. Yargı onu düzeltir, hatayı düzeltir. Dolayısıyla demokraside hiçbir güç bağımsız ve denetimin dışında değildir. Her güç mutlaka denetlenir çünkü kontrolsüz güç, güç değildir, felakettir. Felaketten kaçınmak istiyorsanız her gücün denetlenmesi lazım. O nedenle deriz 'İşi ehline vereceksiniz.' diye. İşi ehline vermek, o işi bilene işi teslim edeceksin. Dolayısıyla işi ehline vermek bir anlamda liyakat demektir, adalet demektir. Bunu yapmamız lazım."

Demokrasinin temel taşının muhtarlar olduğunu ifade eden Kılıçdaroğlu, muhtarlar için bir kanun çıkarılması gerektiğini savundu.

Kılıçdaroğlu, konuşmasına şöyle devam etti:

"Belediye başkanları için var, milletvekilleri, cumhurbaşkanı için var, herkes için var, e siz de seçimle geliyorsunuz, onları seçen millet sizi de seçiyor ama sizin bağımsız bir kanununuz yok, isteyin, bağımsız bir kanun. Bu kardeşiniz onu hazırladı. Bütün muhtar derneklerine gönderdik. Dedik ki 'Biz bunu hazırladık ama eksiğimiz olabilir, yanlışımız da olabilir, siz işin içindesiniz, alın bir bakın bakalım, burada eksik, yanlış varsa tamamlayalım'. Aldık ve tamamladık. Başka siyasi partiler yaptı mı? Hayır, yapmadılar. Demokrasiye aşığız biz. Demokrasi olmazsa biz kucaklaşamayız. Demokrasi olmazsa farklılıklarımızı zenginlik kabul edemeyiz."

Muhtarlık seçimiyle belediye başkanlığı seçiminin ayrılmasıyla ilgili bir konunun konuşulduğunu dile getiren Kılıçdaroğlu, buna itiraz edeceklerini söyledi ve muhtarlardan da buna karşı çıkmalarını istedi.

Kılıçdaroğlu, bazı muhtarların kirada ve barakalarda oturduğunu gördüğünü ifade ederek, Türkiye'de tek tip muhtarlık evi olması gerektiğini söyledi.

"Muhtarlara yardımcı personel verilsin" dediği zaman kıyamet koptuğunu, itiraz edildiğini anlatan Kılıçdaroğlu, "Vay efendim muhtara yardımcı personel, özel kalem müdürünü nasıl verirsin? Niye vermeyeyim? Vereceğim, hiç endişem de yok. Bir sürü işsiz üniversite mezunu genç var, kardeşim, KPSS'ye girmiş, muhtarının yanında bir tane yardımcı olacak, geldiği zaman notunu alacak, muhtar bir yere gittiği zaman da kapıyı kapatıp gitmeyecek, orada bir kişi olacak. Bilgisayarı, dosyaları olacak. İcradan bir sürü dosya geliyor, onları düzene koyacak bir kişi olması lazım. Vay efendim bunu nasıl vereceksin? Niye vermeyeceğiz, adam gibi vereceğiz, gidecek, çalışacak." diye konuştu.

(Sürecek)

Kaynak:Haber Kaynağı

Etiketler :
HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.