“Kur kapan (ma) sın A.Ş.”

“Kur kapan (ma) sın A.Ş.”

“Kur kapan (ma) sın A.Ş.”

Yıllarca başta ABD ve İsrail olmak üzere birçok ülkeden silah alımı yaparak milyar dolarlarını harcayan Türkiye, hala gelişmiş bir silah ve savunma sanayine sahip değil. İsrail’den alınarak terörle mücadelede kullanılan Heronlar (İHA) kısa bir süre önce Türkiye’de üretilmeye başlanılmış olması, iyi niyetli bir adım olarak kabul edilirken, Türkiye’nin savunma harcamaları hala milyar dolarları buluyor. 1990 - 2004 yılları arasında NATO istatistiklerine bakıldığı zaman en fazla savunma harcaması yapan ülkeler arasında Türkiye, ABD, Yunanistan ve Fransa’nın ardından dördüncü sırada yer alıyor. Buna rağmen Milli Bir Savunma Sanayinden bahsetmek oldukça zor. Yerli sanayi adı altında yürütülen projeler ise, yerli olmaktan çok uzak. Yürütülen projelerde yaşanan çarpıklar ise insanı hayrete düşürüyor. Bu projelerin başında ise Göktürk 1 ve Göktürk 2 uydu projeleri geliyor.

GERÇEKLERİ GÖZLER ÖNÜNE SEREN KİTAP

Savunma ekonomisi uzmanı Yakup Evirgen Çıra Yayınlarından çıkan “Kur kapan (ma) sın A.Ş.” kitabı ile savunma sanayimizin dünü, bugünü, gizlenen ve bilinmeyenlerine mercek tutarken acı gerçekleri de gözler önüne seriyor. İşte kitaptan şok bölümler:

YERLİ ADI ALTINDA YABANCI PROJE

Türkiye, hali hazırda Göktürk 1 ve Göktürk 2 adı altında iki adet uydu projesi yürütüyor. Göktürk 1 Projesi 2010 yılında bir Fransızlara verildi. 2011 yılında fırlatılması planlandı. Göktürk 2 Projesi ise 2007 yılında TAI’de başlatılmış ve 2012 yılında fırlatılması düşünülmüştü. Amaç başlangıçta Göktürk 1 projesini yurt dışında imal ettirmek ve bu uyduyu fırlatarak, uydu yer istasyonlarında, uydu kontrolü konusunda yeterli teknik personeli yetiştirdikten sonra Göktürk 2 projesine başlamaktı. Ama bu Göktürk 1 projesinde yaşanan olumsuzluklar, projeleri çarpık bir hale getirdi. İki uydu projesinde istenildiği gibi yürütülemiyor. Bu durum sıkıntılara yol açarken, riskleri de içinde barındırıyor.

MÜHENDİSLER TESİSLERE SOKULMUYOR

Göktürk 1 projesinin üretimi Fransız Thales firmasında. Üretim hala Thales’in Cannes şehrindeki tesislerinde devam ediyor. Göktürk 1 Projesinde TAI’den yaklaşık 15 kişilik bir proje ekibi Cannes şehrinde THALES firmasında çalışma yürütüyor. Ama ne yazık ki bu insanlar yürütülen projelere dâhil edilmiyor. Kendileri uydunun üretim tesislerinde değil, tesis dışında kurulan prefabrik bir binada çalışmaya mecbur tutuluyor. İzinsiz, içeri girmeleri dahi yasak. Burada yürütülen projede bilgi birikimi olması için gönderilen bu kişiler, teknik bilgi edinmekten ziyade proje sistem mühendisliği yapıyor. Daha da önemlisi kendilerinden beklenen uydu üretimi konusunda edinmeleri gereken bilgi ve tecrübenin Göktürk 2 projesinde kullanmalarıydı. Bunun mümkün olmayacağı anlaşıldığından TAI uyduya ait tüm ana sistemleri yurtdışından hazır olarak tedarik ediyor. Örnek olması açısından Milli olarak tanıtılan Göktürk 2 projesinde kullanılan ekipmanların üreticilerine ve ait oldukları ülkelere bakıldığı zaman her şey ortaya çıkıyor.

 

 

Proje incelendiğinde proje maliyetinin en fazla yüzde 25’i milli imkânlar ile yapıldığı anlaşılıyor. Proje maliyetinden personel maaşları ve cari harcamaları düşüldüğünde, ekipman malzeme olarak bu oran %10’lar seviyesine iniyor. Tamamen yerli uydu yapmakta olduğumuz iddiasında bulunanların iddiası böylelikle çürümüş oluyor.

İSRAİL’İ İZLEYEMEZSİN ŞARTI

Milli uydu projelerinde gelinen bu olumsuz noktadan daha vahimi de şu; Fransa Göktürk 1 projesini sözleşmeye aykırı olarak geciktirerek, Türk mühendislere gerekli bilgilerin verilmesini engelliyor. Ayrıca Fransa ile İsrail arasında bir anlaşma olduğu, Fransa’da üretilen uydunun İsrail topraklarını izleyemeyeceği söylenmektedir. Bu durum TAI içerisinde uzun zaman konuşulmasına karşın dışarıya yansıtılmamıştır. Tübitak Uzay 2002 yılında İngiltere SSTL firmasında Bilsat uydusunu yaptırmıştır. Yaklaşık 70 kg olan bu gözetleme uydusu 2003 yılında Rusya’dan fırlatılmıştır. Uydunun yer istasyonundan sorumlu Tubitak–Uzay (o zamanki adıyla Tübitak-Bilten) ekibi uyduyu sabitleyip tam kapasite devreye alamamıştır. Bunun sonucunda da uydu güneş panelleri güneşi karşısına tam olarak alamadığı için, gücü bataryalardan çekmiştir. Yaklaşık 1 ay sonrada bataryalar sıfırlandığından uydu işlevini yerine getiremez olmuştur. Bu olay uzun yıllar gizli tutulmuştur. Uyduyu üreten firmalar, uydunun fırlatma sonrası devreye alınmasına karışmamaktadırlar. Sadece personel eğitimi konusunda destek vermektedir. Çünkü en riskli aşama burasıdır. Göktürk 1 ve Göktürk 2 uyduları için de bu risk geçerlidir. 

Kaynak:Haber Kaynağı

Etiketler :
HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.