M.Gazete Yazarı Tarım'dan Uyarı

M.Gazete Yazarı Tarım'dan Uyarı

Ramazan ayında yapılması gereken hayır hasenatın engellenmesi, fakir-fukara ve garibanların mağdur edilmesi demektir. Buna hakkımız var mı?

Milli Gazete Yazarı Şakir Tarım Ramazan öncesi medyaya hatırlatmalar yaptı. Tarım, geçen Ramazan yaşanan ve halkı hayır kurumlarına yardım etmekten soğutan olaylarla ilgili uyarılarda bulundu:

Ramazan ayı mübarek bir ay. On bir ayın sultanı. Kur'an-ı Kerim, o ayda yeryüzünü aydınlatmaya başladı. İçinde bin aydan daha hayırlı olan Kadir gecesi var. Yüce Rasülümüz (s.a.v) buyuruyor: "Eğer kullar Ramazan ayında ne büyük ecir ve mükafat olduğunu bilselerdi, bütün senenin Ramazan ayı olmasını arzu ederlerdi." Bu yüzden Müslümanlar Ramazan ayına özel bir önem verirler. İslami hayat Ramazan ayında daha canlı ve yoğun bir şekilde yaşanır.

Geçtiğimiz senelerde gördük ki, bazı medya kuruluşları, bu mübarek ayın kutsiyetine gölge düşürmeye çalışıyorlar. Uç ve kimseyi ilgilendirmeyen garip konularla halkın kafasını karıştırmaya gayret ediyorlar. Raiting adına konuları çarpıtıyorlar. Halbuki din bir raiting alanı olarak görülemez.

Dini konular, işin ehli olmayan, hatta bazan dinin karşısında olan kişilere soruluyor ve halkın kafasında tereddütler meydana getiriliyor. Uygunsuz sorunun manasız cevabı ile meşgul olunuyor. İnsan, bu tür medya kuruluşlarının amacı ne, kime hizmet ediyorlar, diye sormadan edemiyor.

Samimiyet ve iyi niyetle İslam dinini anlatmayı amaçlayan medya kuruluşlarının çabaları her türlü takdirin üstünde. Onlara teşekkür ediyorum.

Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Ali Bardakoğlu raiting amaçlı programlara çıkan hocalar konusunda şöyle uyarıyor: "Caminin içi de, dışı da din hizmeti için önemlidir. Fakat, raiting amaçlı konuşan hocalara itibar etmeyin." (11.10.2008)

İslam dini, kullarının iyiliği, huzur ve mutluluğu için Allah'ın koyduğu hükümlerdir. Kaynağı ilahidir. Onun hakikatı imanla anlaşılır. Kuru akıl, yüce hakikatlerin izahından aciz kalır. O yüzden, İslam dini hakkında konuşurken çok dikkatli olunmalıdır. Cahillik ve laubalilikle din anlaşılmaz. TV'lerde program yapıp gazetelerde yazıp çizenler, din konusunda gerekli olan asgari bilgiye sahip olmalıdır. DİB Başkan Yardımcısı, Doç. Halil Altıntaş şöyle diyor: "Medya mensupları, ortalama bir vatandaş kadar dini bilgiye sahip olmalı, dini danışman bulundurmalıdırlar. Zaman zaman din konusunda hoşgörüsüz tutum sergiliyorlar."
(19.07.2008)

2008 Ramazan'ında Türkiye iki konuya kilitlendi. Daha doğrusu böyle bir noktaya itildi: Birincisi, Deniz Feneri Derneği davası, ikincisi Başbakan ile Aydın Doğan arasında yaşanan söz düellosu. Geçen Ramazan'da bu çekişmelerin en büyük zararı, halkı hayır kurumlarına yardım etmekten soğutmak olmuştur. Bu da, Ramazan ayında yapılması gereken hayır hasenatın engellenmesi, fakir-fukara ve garibanların mağdur edilmesi demektir. Buna hakkımız var mı? Ayrıca, Başbakan özel kuruluşların sahiplerine karşı, muhalefet partisi liderine gösterdiği tavırla hareket etmemelidir. İşin bu tarafını devletin ilgili kuruluşlarına bırakmalı, onları görevlerini yapmaya davet etmelidir. Basın da böyle gerilimli konularda itidalli davranmalı, tarafları kurallara uymaya davet etmeli, halkın menfaatini gözetmelidir. Yangına körükle gitmemelidir. Hukuk devletinde yapılacak iş ve uyulacak yöntem bellidir.

Türkiye halkı müslümandır. Mübarek Ramazan ayını doya doya yaşamak istemektedir. Hiçbir kuruluşun buna gölge düşürmesine razı değildir. Bu yüzden haberleri halka ulaştırma görevini üzerinde bulunduran medya kuruluşlarının daha dikkatli bir üslup kullanmasına ihtiyaç vardır.

Medya bu ülkenin sesi olmalı, halkın inançlarına muhalefet etmemelidir. Sezai Karakoç, Çağ ve İlham adlı eserinde ayağı kaymış bir toplumdaki basın panoramasını şöyle çizer: "Böyle bir toplumda basın, ahlaksızlık propagandası, cehalet reklamcılığı, kendi ülkesinin öz değerlerine hakaret, yabancı ve düşman kültürlerin salgıladığı kalitesizliğin ifrazat bataklığına saplanıp kalmaktadır. Böyle bir toplumda basın, şanlı dördüncü kuvvet değil, süfli beşinci koldur." (Sh.13)

Beşinci kol faaliyeti yapar bir üslupla yayın yapan bir medya istemiyoruz. Şanlı dördüncü kuvvet olarak görevini ve yerini bilmesinden yanayız.

Milletimizin sakin, huzurlu ve huşu içinde bir Ramazan ayı geçirmesi için herkes üzerine düşen görevi yapmalıdır. Ramazan ayında üzerimize yağan rahmet deryasından azami derecede faydalanmasını bilmeliyiz. Bunda ülkemiz için feyiz ve bereket vardır. (Milli Gazete, 09.08.2009)

Etiketler :