MEHMET BARANSU'DAN ÇARPICI ÖYM İDDİASI !

MEHMET BARANSU'DAN ÇARPICI ÖYM İDDİASI !

"Düzenlemenin aslında niçin yapılmaya çalışıldığını anlayabiliyorum. Yangından mal kaçırmanın perde arkasında neler yapılmaya çalışıldığını da..."

Millete karşı oluşturulan çeteleri, cuntaları, planları ortaya çıkaran ÖYM'lerin kapatılması için 7 Şubat krizinden çok önce düğmeye basıldığını hatırlatan Taraf'tan Mehmet Baransu, değişiklikten milletvekillerinin hatta bakanların dahi haberdar olmadığına dikkat çektiği analizinde, "Davaların bir an önce kapatılması, “dalga dalga milleti boğmaması” amaç değil. Bunun tek bir nedeni var. " dedi ve 'Ekonomik suç'ları işaret etti. İşte Baransu'nun iddiaları:

ÖYM: Tamamen duygusal!

Ergenekon, Kafes, Sarıkız, Balyoz, Ayışığı, 28 Şubat, 12 Eylül, Poyrazköy, Casusluk, İrticayla Mücadele Eylem Planı ve daha nice dava ve soruşturma…

Hepsi, Özel Yetkili Mahkemeler tarafından soruşturulup hazırlanan iddianamelerle kamuoyunun gündemine taşındı. Kamuoyu millete karşı oluşturulan çeteleri, cuntaları, planları işte bu davalar sonucu öğrendi.

Bu davaların kamuoyuyla paylaşılması için yıllarca yargılanmayı göze alarak konuları haberleştirdim. Birileri tarafından hedefe de kondum. Ölüm listelerine alındım. Devlet yetkilileri tarafından “Sizi koruyamayabiliriz” cümlesini bile duydum. Bu cümlenin ne anlama geldiğini bilerek yaşadım. Doğru bildiğim yoldan hiç sapmadım.

İktidar zaman zaman zikzaklar çizmesine rağmen, yapılan soruşturmalara sonuna kadar destek verdi. Bu destek, siyaseten oy hesabı düşünülerek de verilmiş olabilirdi. İşin bu noktasını hiç düşünmedim. Yapılan demokrasi adına iyi şeylerdi. Asıl önemli olan ise milletin bu soruşturmalara sonuna kadar destek verip, kamuoyunun bu davaların arkasında olduğunu her an hissettirmeleriydi.

Bu girişi şunun için yaptım. Dün bu noktada duran iktidar ne oldu da bugün tam tersi bir yola girdi?

Düğmeye, 7 Şubat MİT krizinden sonra basıldığı iddia ediliyor. İddia edenler ise AK Partililer ve partiye çok yakın kalemler. Bazıları ise dünün azılı AK Parti ve başörtüsü düşmanları. Bugünün ise en canhıraş AK Parti savunucuları. Başbakanlık ve cumhurbaşkanlığı uçaklarının vazgeçilmez konukları.

Tüm kalemler, papağan gibi aynı cümleyi tekrarlıyorlar. “7 Şubat MİT krizi ÖYM’ler için dönüm noktası oldu ve düğmeye basıldı.”

Ancak AK Parti cenahından yapılan açıklamalar, bakanlar ve söyledikleri, gazetelere yansıyan haberler, bu sürece 7 Şubat 2011’den çok önce basıldığını gösteriyor. Ekim 2011’de başta Bekir Bozdağ olmak üzere Beşir Atalay’ın yaptığı açıklamalar 7 Şubat krizinden dört ay önce düğmeye basıldığını, hazırlıklara başlandığını gösteriyor.

O açıdan kimse kimseyi kandırmaya kalkmasın.

AK Partili kalemler de bizleri aptal yerine koymasın.

Gerçekler bu kadar ortadayken bu kalemlerin 7 Şubat MİT krizi demelerin, ısrarla bu yalanı söylemelerin bir nedeni olmalı?

Neden aslında çok basit. Başlıkta gizli.

AK Parti’nin ve kalemlerinin, bu doğru olmayan bilgiyi kamuoyuna pompalamaya çalışmalarının tek bir nedeni var: “Tamamen duygusal.”

Konu duygusal olunca, yangından mal kaçırır gibi düzenleme yapılıyor.

Henüz düzenlemenin içeriğinde neler olduğunu bilmiyoruz. Biz bilmediğimiz gibi AK Partili bakanlar, milletvekilleri de konudan bihaber.

Onlarca milletvekiliyle konuştum. Bazıları AK Parti’de üst düzey yönetici. Bazıları bakanlık yapmış isimler. Bir isim ise hâlihazırda bakanlık koltuğunda oturuyor.

Söyledikleri tek bir söz var; “AK Parti hata yapmaz, ayağına kurşun sıkmaz.”

Ak Parti hata yapmayacak ve ayağına kurşun sıkmayacaksa, bu acele neden?

Aldığım cevaplar derin bir sessizlik ve sonrasında; “İnanın biz de bilmiyoruz.”

Birileri şunu söyleyebilir; “Meclise geldiğinde görürsünüz.”

Bunu söyleyecek isimlere cevabım çok basit. Meclise gelmeden önce neden tartışamıyoruz, öğrenemiyoruz?

Kuvvetle muhtemel siz bu satırları okurken, önergenin içeriğinde neler olduğunu hep birlikte öğreneceğiz ve değişiklik de meclisten geçmiş olacak.

Sonrasında ne mi olacak?

Yasa meclisten geçtiği için söyleyeceklerimiz havanda su dövmekten öteye geçemeyecek. Eksiklikler tamamlanamayacak. Oldubittiyle, konu kapatılmaya çalışılacak.

Konuyu yakından takip eden biri olarak, düzenlemenin aslında niçin yapılmaya çalışıldığını anlayabiliyorum. Yangından mal kaçırmanın perde arkasında neler yapılmaya çalışıldığını da.

Davaların bir an önce kapatılması, “dalga dalga milleti boğmaması” amaç değil.

Bunun tek bir nedeni var.

Yapılacak düzenlemeyle yeni izin mekanizmaları getirilmek isteniyor. İzin mekanizmasının getirildiği en önemli suçlardan biri de ekonomik suçlar.

Peki, ekonomik suç ne?

İhalelerde yapılan yolsuzluklar artık izne tâbi olacak.

Bakınız, Sayıştay kanununda önceki gün yeni bir düzenleme yapıldı ve bu da meclisten geçti. Artık Sayıştay bağımsız denetim yapamayacak.

Belediyelerin ve kamu kurumlarının yaptığı yolsuzlukların soruşturulması üst bir makamın izniyle olacak. Bağımsız raporlara müdahale edilecek. Heyet oluşturulacak ve son kararı aslında bunlar verecek. Heyeti de iktidar oluşturacak.

Birileri 7 Şubat MİT krizi demesine rağmen düğmeye aslında çok önceden basıldı. Kamu İhale Kurumu’nun soruşturulması, belediyelerin yaptığı yolsuzlukların incelenmeye başlanması, Sayıştay tarafından incelenen bazı soruşturulmalar, ÖYM’ler açısından tam bir dönüm noktası oldu. Yoksa düzenlemeden vekiller gibi millet de aynı anda haberdar olurdu.

Son sözüm ise şu: Ne kadar yasa değiştirirseniz değiştirin, milletin bir kuruşunu yiyen her kimse bunun hesabını er ya da geç verecektir. Türkiye bu yoldadır.

Etiketler :
HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.