Müftüoğlu'na göre Zamanın Sınavı

Müftüoğlu'na göre Zamanın Sınavı

"Günümüzde emperyal iktidar İslamcılarla, Müslüman kitlelerin arasını açmak, taraflar arasında bir karşıtlık oluşturmak istiyor" diyen Atasoy Mütfüoğlu...

"Çocukluğundan itibaren Sebil ül Reşad, Büyük Doğu ve Millet gibi dergilerle tanışan Müftüoğlu'nun aileden gelen ilgiler nedeniyle hemen her eğilimle ilişkisi olur. Ancak bu ilişkiler hiçbir zaman organik bir ilişkiye dönüşmeyen, süreksiz ilişkilerdir.

Zamanla Büyük Doğu lehine bir lehine bir tercihte bulunur. Uzun yıllar bu tercihi heyecanlı ve bilinçli biçimde korur. Ancak zamanla bu çizgiye karşı ihtiyatla yaklaşmaya başlar. Çünkü kendi kuşağını hangi akım içerisinde olurlarsa olsunlar ulusalcı motiflerin egemen olduğu bir İslâmî duyarlılık içerinde görür. Müftüoğlu, sağlıklı bir anlayışa ve kavrayısa ancak, tüm dünyada etkisini hissettiren selefi düşünce akım­larıyla ulaşabileceğini düşünür.

Geldiği bu nokta onu, Büyük Doğu lehine yaptığı tercihi bir kez daha düşünmeye iter. Ve gerek ulu salcı düşünceleri, gerekse 'tek üstad' tavrından dolayı Necip Fazıl'a karşı mesafeli durmaya başlar.

O, öncelikle İslâm milletini 'bir millet' olarak görür ve milletin meselelerinin çözümünün de şura yoluyla, topyekun olarak çözülebileceğine inanır. Tek kitap ve tek üstad fikri yüzünden kimi kuşakların ve elbette kendisin de, bü­tün dünyadan, bütün Müslümanlardan uzak ve habersiz kaldığını düşünür. Dahası, saygıyla izlenilen kimi insanların İslâm milleti coğrafyasında cereyan eden her şeye karşı bir istiğna, bir kayıtsızlık hali içinde olmalarından rahatsızdır.

Ülkemizde daha çok şahıslar etrafında gelişen düşünsel harekedilik nedeniyle hiç kimse kendi başına bir yol tutturma imkanına sahip olamamaktadır. Hiç kimse kendi adına, çevresi adına bir hareket koyma, yani adına ve çevresine nispet ederek bir hareket koymaya yer bulamaz.

 Dirilişte, yazar olarak bulunmayan Müftüoğlu, Edebiyat'ta, uzun aralıklarla, Mavera'daysa kısa aralıklarla deneme yayınlar. Kendini hiçbir zaman edebiyatçı olarak görmez, Mavera dergisi çevresideki arkadaşlarının da kendisini edebiyatçı olarak görmediğini söy­ler"

Cemal Şakar geçtiğimiz günlerde yayınlanan Yazının Gizledikleri adlı eserindeki Vakti Kuşanma'nın sorunluğu adlı yazısında  Atasoy Müftüoğlu'nun yazar olarak portresini bu satırlarla çizmeye başlıyor...

Daha önceki kitapları Nehir Yayınları, İnsan yayınları, Fide Yayınları, Hece Yayınları ve Düşün Yayınevi gibi muhtelif yayınevlerinden neşeredilen Atasoy Müftüoğlu'nun son kitabı Zamanın Sınavından Geçmek Mana Yayınları arasında çıktı.

 

Mana Yayınları                  0212- 533 05 35

www.ilimyurdu.com

Yeni Yayıncısı Aksakallı Delikanlı olarak nitelendirdiği 65 yaşlarındaki Atasoy Mütftüoğlu'nun "uyaran adam" olarak tanımlıyor. Mütfüoğlu ise düşünsenin geldiği noktayı eserinde, "İslamcılık tarihsel sorumluğun adıdır. Ahlaki, sorumluluklar alarak, tarihsel sorumluluklar alarak, insan, hayvani alandan, insani alana geçer.  Kendi zamanımızın insanı olmak, kendi zamanımıza özgü sorumluluklar almamızı zorunlu kılar. Zamanın sınavından geçmeyi başaramayanlar, zamanın kölesi olurlar".

Kitaptan bir bölüm...

"İslam'ın siyasal bir programı ve sistemi de içermesi, emperyal diktatörlüğü derin bir kaygıya sürüklüyor. Bu nedenle, İslamcılığa ve İslamcılara özgürlük alanı tanımıyor, islam söz konusu olduğunda "farklılıklara karşı duyarlılık ve saygı söylemi" gündemden çıkıyor ve açık bir faşizm biçiminde karşıtlık dili sahneye konuluyor. Islami dünya söz konusu olduğunda birdenbire, fundamentalist bir Hıristiyanlığın söz sahibi olduğu Avrupa karşımıza çıkıyor.

İslam'a ve İslamcılığa ilişkin bütün yorumlar, Batılıların bilinçaltında yaşattıkları derin ırkçılığın etkisini taşıyor. İslam'ın tarihin içerisinde bir iradeye sahip olmasından, İslam'ın siyasal alanda yeni bir söylem, bilinç ve dil oluşturmasından kaygılanan Amerikan ideolojisine, fanatik, aşırı Hıristiyan mezhepleri yön veriyor. Fransisken ve dominiken milenarizmi Kudüs'ten bütün Müslümanların çıkarılması ve Kudüs'ün bütünüyle Hıristiyanlaştırılmasını gerektiğini iddia ediyor. Bu nedenledir ki; Amerika her durumda İsrail'i bağrına basıyor.

İslamcılık, Batı'nın çıkarlarına uygun olmadığı, daha doğrusu bu çıkarlara zarar verdiği için mahkûm ediliyor. Batı'nın çıkarlarıyla uyum içerisinde çalışabilecek, Batı'ya sadakat izhar edecek "hoşgörülü" İslam özellikle gündemde tutuluyor, takdir görüyor. İslamcılığın ne pahasına olursa olsun marjinalleştirilmesi, susturulması, bir şekilde ve her durumda etkisiz bir muhalefet hareketi konumuyla sınırlandırılması emperyalist bir projedir, bu proje halen İslam dünyası ülkeleri yönetimleri tarafından da içtenlikle paylaşılmaktadır.

Günümüzde emperyal iktidar İslamcılarla, Müslüman kitlelerin arasını açmak, taraflar arasında bir karşıtlık oluşturmak istiyor. İslamcı olmak farklı kültürlere, farklı uygarlıklara, farklı dünyalara kapalı olmak, hasım olmak anlamına gelmez, gelmemelidir. Bunun yanında İslamcılığı yalnızca bir söyleme indirgememek ve kuşatıcı bir program halinde insanlığa tanıtmak / sunmak icabeder..."

(Haber 7)

Kitapla ilgili teknik bilgiler ve internet üzerinden sipariş şartlarını görmek için bu linki kullanabilirsiniz

Etiketler :