'Öcalan'a muhtaç ve mecburuz'
Güneydoğu sorunun çözümü için Abdullah Öcalan’ın muhatap alınması gerektiğini söyleyen Hanefi Avcı’nın kitabında bunun çok daha ötesinde düşünceleri olduğu ortaya çıktı
NTV’de katıldığı programda, Güneydoğu sorunun çözümü için Abdullah Öcalan’ın muhatap alınması gerektiğini söyleyen Hanefi Avcı’nın kitabında bunun çok daha ötesinde düşünceleri olduğu ortaya çıktı. Avcı, Öcalan muhatap alınmadan hiçbir sorunun çözülemeyeceğini, Öcalan’a muhtaç olunduğunu söyleyerek, kitabında şu ifadeleri kullanıyor: “Güneydoğu'da veya Kürtlerle ilgili bir adım atacak herkes, eninde sonunda bu kişiyi hesaba katmak mecburiyetindedir, hatta onun desteğini almaya da mecburdur. O'na muhtaçtır.”
ÖCALAN’A MUHTAÇ VE MECBURUZ
Avcı, Öcalan’ın şuanki durumunu anlatırken, kendisinden daha ılımlı mecrada olduklarını söyledi.
İşte Hanefi Avcı’nın kitabından konuyla ilgili bölüm:
“Aslında PKK ve Öcalan'ın bugünkü tavrı ve içinde bulunulan durum Türkiye için çok büyük bir şanstır. Türkiye bu nimetin farkında değildir. Bu savaşın bitmesi için bütün şartlar olgunlaşmış ve her şey hazırdır. Bu çok büyük bir fırsattır. 10-12 yıl öncesine göre örgütün bu hale gelmesi hayal bile edilemeyecek kadar zorken, şimdi hem örgüt hem de iç ve dış şartlar barış sürecine girmiştir, örgütün, devlet istese ve planlasa dahi öngöremeyeceği kadar iyi bir noktaya gelmiş ve çok iyi bir fırsat yakalanmış olmasına rağmen devlet hâlâ bu fırsatın farkında değildir.
Yalnızca Türkiye değil, îran, Irak ve Suriye'den alacağı topraklar üzerinde bağımsız bir devlet kurma amacıyla yola çıkan Marksist-Leninist PKK, bugün artık bağımsız devlet ya da federasyon talebini bir kenara bırakmış, hatta siyasi talepler yerine(öcalan'ın mahkeme konuşmaları) yalnızca kültürel talepleri olduğunu ifade etmeye başlamıştır. Geçmişte oluk oluk kan akarken, "Aksın! Ne kadar kan akarsa, o kadar temizlik olur" diyen örgüt artık barış ve demokrasi demektedir, Öcalan yakalandığı zaman bana "Sen Güneydoğu'da uzun süre çalıştın. PKK'yı bilirsin. Biz Öcalan'a benzer birini bulduk. Gelecekte bu örgütün ülkeye zarar vermemesi için; ilk olarak bu kişiye mahkemede vereceği bir ifade hazırla, ikinci olarak bu kişinin Türkiye'deki savaşın durması, barış ortamının tesis edilmesi için yapması gereken şeyleri ayarla," denseydi, ben bu kadarını söyleyemez, bu kadar kısa bir sürede beyanları bu kadar yumuşatamazdım. Katı Marksist-Leninist bir örgüt nasıl bu kadar yumuşayıp, barış yönünde ifadelerde bulunur şüphesini mutlaka birileri dile getirir diye beyanları daha ihtiyatlı yazardım. Ama PKK ve Öcalan bence benden daha ılımlı bir mecraya girmiştir...
Şimdi de Öcalan ve PKK ile görüşülemez deniyor. Peki kiminle görüşülecek? Sorun oradaki sıradan halk değil ki. Sorun davanın şahsında somutlaştığı Öcalan ve örgüttür. Onlarla görüşülmeden hangi sorun halledilebilir. Daha doğrusu onlardan başka konuşacak bir muhatap var mı ki?....
Bu açıdan muhatap Öcalan'dır. Öcalan muhatap alınmadan da hiçbir sorun halledilemez….
Öcalan, yarın da yine etkin olacak; Güneydoğu'da veya Kürtlerle ilgili bir adım atacak herkes, eninde sonunda bu kişiyi hesaba katmak mecburiyetindedir, hatta onun desteğini almaya da mecburdur. O'na muhtaçtır.”