"Öldürdü öldürdü ama kendisi ölemiyor!"

"Öldürdü öldürdü ama kendisi ölemiyor!"

Nuh Gönültaş, İsrail'in eski lideri Ariel Şaron'u yazdı...

Ölüm, insanoğlunun en kişisel, en gizemli tecrübesi.

İskoç bilim adamları ölüm anında insanın neler hissettiklerini araştırmışlar. Ölüm, insanoğlunun en kişisel, en gizemli tecrübesi. Bu yüzden ölümle ilgili her şey insanı hem meraklandırıyor hem de korkutuyor.

Bilim adamları ölüm türlerine göre bir sınıflama yapmış.

Mesela boğulmada kişi önce büyük bir panik yaşıyor, nefesini tutuyormuş. Ardından su ciğerlere dolunca bir yanma ve yırtılma hissi oluyormuş. Son olarak hissettiği şey ise sakinlik ve dinginlik oluyormuş.

Çünkü beyne oksijen gitmediği için bilinç kapanıyormuş ve kişi ölüyormuş.

Liste uzun.

Yanarak ölenler, kafası koparak ölenler, elektrik çarpanlar, kan kaybedenler, kalp krizi geçirenler, asılarak ölenler...

Bu yaşıma kadar birkaç defa çeşitli şekillerde ölüm ile burun buruna gelmiş birisiyim.

Şükür hayattayım.

Belki araştırmalara bir katkısı olur diye yazıyorum: Yirmili yaşlarımda bir boğulma tecrübesi yaşadım. Beni son anda kurtardılar.

Hatırladığım şuydu: Hani derler ya bütün hayatım gözümün önünden bir film şeridi gibi geçti, işte aynen öyle oldu.

O ana kadar ne varsa yaşadığım hepsini bir an içinde gördüm. Ama o görüntülerden hatırladıklarım bazı dönüm noktalarıydı, mesela üniversiteyi kazandığım gün gibi...

Ölen insanın ne hissettiği yine de tam olarak bilinemez.

Ya öldürenler ne hisseder?

Ya da binlerce insanın ölümüne yol açanlar?

Savaş suçluları?

Katliam yaptıkları halde ülkelerinde başbakan olabilenler? Yandaşları tarafından kahraman ilan edilenler?

Ya onlar? Onlar ne hissediyor acaba?

Ya binlerce masumun kanına girdikten sonra bir türlü ölemeyenler ne hissediyor?

Beyrut Kasabı olarak anıldığı halde yaptıklarından hiç pişmanlık duymayan Ariel Şaron ne hissediyor? 4 Ocak 2006'da beyin kanaması geçirdikten sonra hastaneye kaldırılmıştı Şaron.

Beyrut Kasabı tam 4 yıldır komada.

Doktorlar, beyninin çok yavaş çalışmasına rağmen Şaron'un yakınlarının seslerine tepki gösterdiğini söylüyorlar. Ölüm döşeğinde bitmeyen dört yıl...

Ölüm emrini verdiği binlerce masumun yüzleri geçiyor mudur acaba Şaron'un rüyalarından?

Gazeteler diyor ki: "İsrail halkı fikirlerinden hoşlanmasa da yine de Şaron'u özlüyor."

Gazeteler Filistin halkının ne düşündüğünü sormamış.

Çünkü cevabı bilinen sorular sorulmaz.

4 yıl, sağlıklı bir insan için kısa bir süre. Ama sürekli komadaki bir insan için çok ama çok uzun olmalı...

Şaron'un beyin ölümü gerçekleşmiş olabilir. Ama eminim vicdanı sapasağlam. O şimdi 81 yıllık hayatının ve günahlarının hesabını veriyor komada. Vicdanıyla hesaplaşıyor.

4 yıldır ölümle değil yaşamla pençeleşiyor Şaron.

Belki ölmek istiyor, ölemiyor.

Ölemeyecek de...

Bekleyecek... Ölüm meleği canını alana kadar.

İşte o zaman anlayacak...

Filistin'in kaç bucak olduğunu...

Şaron ile ilgili yeni haber:

Artık hastane masrafları karşılanamadığı için hayat destek üniteleri kapatılacak...

Fişini çekecekler yani...

Demek ki neymiş, nasıl yaşarsan öyle ölürmüşsün.

Etiketler :