Perinçek'ten Başbuğ'a Yazıcıoğlu sitemi

Perinçek'ten Başbuğ'a Yazıcıoğlu sitemi

Genelkurmay Başkanı Başbuğ ve Orgeneral Iğsız’ın, BBP lideri Muhsin Yazıcıoğlu’nun cenaze namazına katılmasına Bayan Perinçek böyle tepki gösterdi.


Kenan KIRAN'ın haberi

Genelkurmay Başkanı Orgeneral İlker Başbuğ ve Genelkurmay İkinci Başkanı Orgeneral Hasan Iğsız’ın, Büyük Birlik Partisi (BBP) Genel Başkanı Muhsin Yazıcıoğlu’nun cenaze namazına katılması, Ergenekon Terör Örgütü sanıklarını rahatsız etti.

Ergenekon Terör Örgütü yöneticisi olduğu iddiasıyla tutuklanan İşçi Partisi (İP) Genel Başkanı Doğu Perinçek’in eşi Şule Perinçek, Genelkurmay Başkanı Orgeneral İlker Başbuğ’a mektup yazdı ve Orgeneral Hasan Iğsız’la Muhsin Yazıcıoğlu’nun cenaze namazına katılmasını eleştirdi.

Şule Perinçek mektubunda; “Benim Genelkurmay Başkanımın, ABD güdümlü tarikat çığlıklarının atıldığı o fotoğrafta yer almasına, selam durmasına nasıl tahammül edeyim? Benden canımı isteyin, gözümü kırpmadan veririm. Canımızdan çok sakındığımız dört evladımızı isteyin, vatanları için feda olsun. Ama bunu istemeyin” dedi. Şule Perinçek mektubunda, İlker Başbuğ’un, Ergenekon Terör Örgütü davasından yargılanan sanıklara sahip çıkmadığını belirterek, “Vatansever aydınlarımızı tanımazdan geldiniz” diye konuştu.

İŞTE O MEKTUP

Şule Perinçek, İlker Başbuğ’a açık mektubunda şunları söyledi:

“Sayın Genelkurmay Başkanım,
31 Mart 2009 günü televizyon ekranlarında sizi ve Genelkurmay İkinci Başkanımız Org. Hasan Iğsız’ı izledim. Bir cenazeye selam durmuştunuz. Sizin bu görüntülerinizle birlikte haber okunuyordu: “Muhsin Yazıcıoğlu, Nakşibendi tarikatının Taceddin Dergahı’nda toprağa verilecek...”
Alperen Ocakları’na bağlı grupların tekbir sesleri geliyordu.
Kimdir onlar?

Adı Türkiye’nin siyasi yaşamına değerli gazetecimiz Abdi İpekçi, Maden İş Sendikası Genel Başkanı Kemal Türkler, yurtsever Adana Emniyet Müdürü Cevat Yurdakul, yiğit savcı Doğan Öz, yazar Ümit Kaftancıoğlu’nun ölüm emrini vermekle geçen, Gladyo’nun has elemanları Abdullah Çatlı, Mehmet Eymür’ün yol arkadaşı olarak tanınan, Rahip Santarro, Hrant Dink, Danıştay cinayetlerinden; Bahçelievler, Balgat, Maraş, Çorum, Sivas’tan Malatya katliamlarına kadar ülkemizi karanlıklara sürükleme girişimleriyle birlikte anılan kişi ve siyasi kurumlar. Kimilerinden bizzat yargılanıp mahkûm olmuşlar, ya da hâlâ yargılanıyorlar.
Onlarla birlikte sizi, Silahlı Kuvvetlerimizin en üst düzey iki komutanını omuz omuza saf tutarken görmek beni de birçok vatandaş gibi derinden sarstı.

“VATANSEVER AYDINLARIMIZI TANIMAZDAN GELDİNİZ”
Siz ki, hastalıklı bir kuklanın düzmece raporlarıyla, MİT başkanının bile deli saçması diye nitelendirdiği şemalar bahane edilerek, başka devletlerin başkanlık ofislerinde verilen tertip emirleriyle tutuklanan, gözaltına alınan “terör örgütü yöneticisi ve üyesi” sıfatı takılan kuvvet komutanlarımızı, ordu komutanlarımızı, milli güvenliğimizi emanet ettiğimiz komutanlarımızı, parti başkanlarımızı, rektörlerimizi, gazete başyazarlarımızı, üstün hizmet ödüllü Silahlı Kuvvetler mensuplarımızı, vatansever aydınlarımızı tanımazdan geldiniz.
Kuvvet komutanlıklarının iç ve dış güvenlik başta olmak üzere çeşitli konularda yazdığı raporlar, milli güvenlik konularını içeren gizli belgeler “suç unsuru” tanımıyla iddianamelere alınıyor. Vatansever genelkurmay başkanlarımıza dil uzatılıyor.
(…)
Benim Genelkurmay Başkanımın, ABD güdümlü tarikat çığlıklarının atıldığı o fotoğrafta yer almasına, selam durmasına nasıl tahammül edeyim?
Benden canımı isteyin, gözümü kırpmadan veririm.
Canımızdan çok sakındığımız dört evladımızı isteyin.
Vatanları için feda olsun.
Ama bunu istemeyin... Saygılarımla arz ederim.”


(Vakit)

Kaynak:Haber Kaynağı

Etiketler :