Putin'in Hindistan ziyareti ve küresel dengeler

Putin'in Hindistan ziyareti ve küresel dengeler

Hindistan için Moskova ile bağları derinleştirirken, Washington ile büyük anlaşmalar müzakere etmek riskli bir denge oyunu gibi. Ancak Hindistan, bu vazgeçilmez "salıncak devlet" rolünü sürdürme niyetinde görünüyor

Milli Savunma Üniversitesi Müşterek Harp Enstitüsü Öğretim Üyesi Dr. Hayati Ünlü, Putin'in Hindistan ziyaretinin perde arkasını ve iki ülke ilişkilerindeki dinamikleri AA Analiz için kaleme aldı.

***

Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in Yeni Delhi’ye gerçekleştirdiği iki günlük ziyaret, manşetlerin ötesinde küresel düzenin kayan dengeleri hakkında önemli ipuçları veriyor. Ziyaret, yalnızca bir protokol eylemi değil, aynı zamanda Moskova ile Yeni Delhi arasındaki derinleşen stratejik işbirliğinin altını çizen, sembolik ve maddi açıdan kritik bir gelişme olarak kabul ediliyor.

- Tarihi bağların kalıcı mirası

Hindistan ve Rusya arasındaki ilişkiler, Yeni Delhi’nin Bağlantısızlık Politikası izlediği Soğuk Savaş dönemine kadar uzanır. Bu dönemde dahi Hindistan, askeri donanım, teknolojik ve diplomatik destek için büyük ölçüde Sovyetler Birliği’ne yaslandı.

1971 Hint-Sovyet Barış, Dostluk ve İşbirliği Antlaşması, ilişkinin temelini oluşturdu. Moskova, özellikle Bangladeş Kurtuluş Savaşı sırasında Hindistan'ın en güçlü destekçisi oldu ve on yıllar boyunca Hindistan'ın en büyük silah tedarikçisi olarak Çin ile olan gerginliklerinde kritik bir rol oynadı. Rusya, Batılı hükümetlerin çekimser veya eleştirel olduğu zamanlarda bile Birleşmiş Milletler’de (BM) Hindistan’ı tartışmalı konularda defalarca destekledi.

Sovyetler Birliği’nin dağılmasından sonra bile bu miras devam etti. Rusya, Hindistan’ın uçak, tank, füze ve denizaltı dahil olmak üzere birincil silah ortağı olmaya devam etti. Bu köklü geçmiş, Washington veya Brüksel’den gelen baskılara rağmen, Hindistan’ın Rusya’dan neden kolayca yüz çevirmeyeceğini açıklıyor. Ziyaretteki kırmızı halı karşılaması, 21 pare top atışı ve Hindistan Başbakanı Narendra Modi’nin kişisel ilgisi, bu ilişkinin on yıllar boyunca nasıl inşa edildiğinin ve pragmatizm ile maddi çıkarların uluslararası ilişkilerdeki öneminin bir göstergesi.

- Ekonomik can damarı ve enerji güvenliği

2022’den bu yana Hindistan, Rusya’nın en önemli enerji müşterilerinden biri haline geldi. Geçen yıl Hindistan’ın ham petrolünün yüzde 36’sı Rusya’dan ithal edildi. İki ülke arasındaki ikili ticaret, pandemi öncesi seviyelerin altı katına çıkarak 68,7 milyar dolara ulaştı.

Ancak, özellikle Trump yönetimi altındaki ABD’nin uyguladığı yaptırımlar ve gümrük vergileri baskısı nedeniyle Hindistan son zamanlarda alımlarını azalttı. Bu bağlamda Putin’in ziyareti, kesintisiz enerji sevkiyatı konusunda güvence verme ve ekonomik ilişkileri sağlamlaştırma amacı taşıyordu. Hindistan için bu ziyaret, çeşitlendirilmiş enerji tedariki sağlamak ve iç enflasyonu yönetmek açısından büyük değer taşımaktadır. Modi’nin sivil nükleer enerji işbirliğini ön plana çıkarması, Washington’dan yükselebilecek rahatsızlıklara karşı bir ön alma çabasını yansıtıyor.

- Savunma ve teknolojik egemenlik

Rusya, bir zamanlar Hindistan'ın silahlarının yüzde 76’sını tedarik ederken, bugün bu oran yüzde 36’ya düşmüştür. Hindistan, tedarikçilerini Fransa, İsrail ve ABD ile çeşitlendirirken, aynı zamanda yerel kapasitesini de hızla artırmaktadır. Ancak Hindistan'ın Moskova ile yakın işbirliğini sürdürme nedeni, Batı’nın sunmayacağı tam teknolojik transfer teklifinde yatıyor. Ziyaret sırasında yayımlanan ortak bildiri de önemli bir değişimi doğruluyor. Gelişmiş savunma sistemlerinde ortak Ar-Ge ve ortak üretim. Buna ek olarak, bileşenlerin ortak imalatı ve üçüncü ülkelere potansiyel ihracat.

Bu işbirliğinin merkezinde, Hindistan’ın Rusya’dan nükleer enerjili bir saldırı denizaltısını kiralamak için 2 milyar dolarlık bir anlaşmayı tamamlaması yer alıyor. Nükleer denizaltılar, uzun süre su altında kalabilme ve büyük caydırıcılık avantajları sunma kapasitesiyle, sadece bir avuç ülkenin sahip olduğu hassas yeteneklerdir. Bu anlaşma, Washington’ın Hindistan’ı Rusya’dan tamamen uzaklaştırmaya çalıştığı bir dönemde savunma bağlarını perçinliyor.

- Çok kutuplu dünyada Hindistan'ın stratejik özerklik iddiası

Hindistan, Rus enerjisinden, yedek parçalarından ve nükleer işbirliğinden faydalanırken, aynı zamanda ABD pazarlarından, sermayesinden ve Çin’e karşı desteğinden de yararlanmaya çalışıyor. Yeni Delhi’nin dış politika dünya görüşü, tek bir ülkeye bağımlılık yerine birden fazla ortaklıkla istikrarın sağlanması esasına dayanıyor. Bu yaklaşım, Yeni Delhi stratejik özerklik iddiasının temelini teşkil ediyor, dış güçler, özellikle Batı, tarafından bağımsız dış politikasının nasıl yürütüleceği konusunda dikte edilmeyi reddetmek.

Bu kapsamda ziyaretin ardındaki daha büyük stratejik resim, üç temel trendi ortaya koyma çabasına karşılık geliyor:

Rusya izole değil: Rusya’nın dünyanın en kalabalık ülkelerinden biriyle bu tür büyük bir enerji ve savunma ilişkisini sürdürmesi ile Batı’nın aksine tamamen izole olmadığını göstermek.

Hindistan yükselen bir güç merkezi: Hindistan’ın “multi-vektör dış politika” olarak bilinen, birçok büyük gücün davranışlarını yansıtan bir yaklaşım inşa ederek, kendi başına bir güç merkezi haline geldiğini ispatlamak.

Çin'in gözlemi: Pekin, Hindistan’ın Rusya ile ilişkilerini sürdürmesinin Moskova’nın Çin’e fazla bağımlı olmasını engellemesinden rahatsız. Ayrıca Rusya’nın Hindistan’a hassas askeri sistemler vermesi ve Hindistan’ın ABD’ye yaklaşma ihtimali, Çin’in bölgedeki avantajını dengeleyebileceği için Pekin’in endişelerini artırıyor.

- Gelecekteki sınamalar

İlişkilerin geleceği, ABD ve Çin’i içeren üç temel sınamaya bağlı olacak gibi görünüyor. Gümrük vergisi artışları üzerinden Washington’ın cezalandırıcı yaklaşımını sürdürmesi, Hindistan’ı Moskova ile bağlarını daha da güçlendirmeye itebilir. Eğer ABD, Rusya’nın tekliflerini dengelemek için daha fazla piyasa erişimi, teknoloji ortaklıkları veya savunma ortak üretimi gibi teşvikler sunarsa, bir değişim görülebilir.

Öte yandan Rusların teknoloji transferi de önemli bir sınama. Özellikle denizcilik ve füze alanlarında işbirliğinin genişlemesi, Hint-Pasifik dengesi üzerinde büyük bir etkiye sahip olacaktır. Çin’in büyük bir endişeyle izleyeceği, ancak Hindistan’ın en çok genişletmek isteyeceği alan bu.

Diğer taraftan Hindistan’ın dengeleme kapasitesi de küresel dengeler açısında kritik. Dünya bloklara ayrılırken, Hindistan’ın tarihsel olarak ortaya koymaya çalıştığı “üçüncü yolun” mümkün olup olmadığı sorusu önemini koruyor. Moskova ile bağları derinleştirirken, Washington ile büyük anlaşmalar müzakere etmek riskli bir denge oyunu gibi. Ancak Hindistan, bu vazgeçilmez “salıncak devlet” rolünü sürdürme niyetinde görünüyor.

[Dr. Hayati Ünlü, Milli Savunma Üniversitesi Müşterek Harp Enstitüsü Öğretim Üyesidir.]

*Makalelerdeki fikirler yazarına aittir ve Anadolu Ajansının editoryal politikasını yansıtmayabilir.

Kaynak:Haber Kaynağı

Etiketler :
HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.