"Bir Şehzadeye Kurulan Tuzak: İtibar Suikastının Adı Sahte Diploma"

Abdülhamid Kayıhan Osmanoğlu...
(@osmanoglu_79 )
Tarihle bağı sadece kitap sayfalarından ibaret olmayan bir isim. Dedesi Abdülhamid Han gibi vakur, dik duruşlu ve inandığı değerlerden ödün vermeyen biri. O konuştuğunda sadece tarih değil; milletin sesi de yankılanıyor. İşte tam da bu yüzden bazıları rahatsız!

Ne zaman ki Osmanlı’yı, ecdadı ve hakikati anlatmaya başlasa; bir yerlerde alarm çalıyor. Çünkü o, unutturulmaya çalışılan bir geçmişin canlı temsilcisi. O sustukça tarihin üzeri örtülüyor; konuştukça karanlık perdenin arkasındaki gerçekler aydınlanıyor.

Ve şimdi…

Şehzadeye karşı organize bir saldırı başlatıldı: İtibar suikastı!

Sözde bir iddianame, uydurulmuş bir "sahte diploma" hikâyesiyle onu karalamaya çalışıyorlar. Ellerinde belge yok, kanıt yok, şeffaflık sıfır! Ama maksat belli: Algı yaratmak. Çünkü susturmak istiyorlar. Çünkü onun varlığı bile bir mesaj taşıyor: "Osmanlı hâlâ yaşıyor ve unutturulamaz!"

Oysa biliyoruz, bu milletin mayasında ecdadına saygı vardır. Bu millet; tarihiyle barışık olanı bağrına basar, inkâr edenin foyasını da er geç ortaya çıkarır. Şimdi sormak gerekir:

Nerede bu belge? Nerede bu iddianın temeli?

Sadece dedikodu, iftira ve karalama… Çünkü cesaret edemiyorlar hakikatle yüzleşmeye. Kendi içlerinde susturamadıkları korkuyu, yalanlarla bastırmaya çalışıyorlar. Ama nafile! Millet, kimin ne olduğunu görüyor. Şehzadeye yöneltilen bu saldırı sadece onun şahsına değil, geçmişimize, köklerimize ve kimliğimize yöneliktir.

Bu millet tarihiyle gurur duyuyor. Ve unutmuyor:

"Kim ki ecdadını inkâr ederse, geleceği karanlıktır."

Şimdi daha gür sesle söylüyoruz: Bu itibar suikastına karşı dimdik duracağız. Algılar değil, hakikat kazanacak. Abdülhamid Kayıhan Osmanoğlu yalnız değildir.

Çünkü biz bu oyunu çok gördük.
Ve artık yemiyoruz!