Seni kördüğüm gibi seviyorum Aişe

Seni kördüğüm gibi seviyorum Aişe

Efendimiz, eşine ayrı bir kıymet veriyor, eşleri birbirine kenetleyen sevgi sözcüklerini hanımından esirgemiyordu. Eşine olan sevgisini yüreğine hapsetmiyor, onu dillendiriyordu...

Her haliyle bize örnek olan Peygamber Efendimiz, eşine ayrı bir kıymet veriyor, eşleri birbirine kenetleyen sevgi sözcüklerini hanımından esirgemiyor, aşkı sadece yüreğine hapsetmiyor onu dillendiriyordu. Gelin şu baş döndürücü hadiseyi beraberce okuyalım: "Ben, Allah’ın sevgilisinin sevgilisiyim" diye kendisiyle iftihar eden, Efendimiz’in zarif eşleri Hz Aişe annemiz, bir gün Peygamberimiz’e her kadının zaman zaman eşine sorduğu şu soruyu sorar:

- Ey Allah’ın Resulü, beni seviyor musun? Allah Resulü, "Bu ne biçim soru, sevmesem yanında olur muydum" türünden cevaplar yerine, şöyle der:

- Evet ya Aişe, elbette seni seviyorum! Bu cevap Aişe annemizi ihtimal tatmin etmez. Sevgisinin ölçüsünü merak eder ve ardından ikinci sorusunu sorar:

- Beni ne kadar seviyorsun ya Resulallah? Bunun üzerine Efendimiz, hem Hz. Aişe’nin hem de bizim yüreğimizin derinliklerini titreten şu içten, samimi ve bir o kadar da edebi ifadeyle şöyle cevap verir:

- Kördüğüm gibi. Şu eşe olan sevgiye ve bağlılığa bakar mısınız...

Efendimiz, eşini asla açılmayan, çözülmeyen, kördüğüm gibi bir sevgiyle sevdiğini söylüyordu. Bu, açılmayan, bitmeyen sırlı bir sevgi demekti. Eşinden duyacağı sevgi sözcükleri bir kadının gıdasıdır. Hz Aişe annemiz aldığı bu cevap karşısında elbette çok memnun kalmıştı.

İLK GÜNKÜ GİBİ...

O, bu memnuniyetini tekrar tekrar yaşama adına zaman zaman Efendimiz’e aynı soruyu soruyor ve; "- Ey Allah’ın Resulü kördüğüm ne alemde?" diyordu. Allah Resulü de her defasında Aişe annemizi memnun edecek cevabı veriyordu: - İlk günkü gibi ya Aişe...

Evet, işte Peygamber Efendimiz, belki de çoğumuzun söylemekten kaçındığı o iki sihirli kelimeyi (seni seviyorum) eşine söylemekten çekinmiyor, eşine böylesine kıymet veriyordu. İşte size başka bir misal daha: Peygamberimizin güzel et yemeği yapan bir komşusu vardı. Bir gün de Efendimiz için yemek yaptı. Sonra da Peygamberimizi davete geldi. Peygamberimiz sordu:

- Sadece beni mi çağırıyorsun? Aişe’yi davet etmiyor musun?

AİŞE’Yİ DE ÇAĞIRIYOR MUSUN?

Aslında adamın öyle bir düşüncesi yoktu. Sadece Allah Resulü’nü davet ediyordu. O yüzden, "Hayır, sadece sizi davet ediyorum" dedi. Peygamberimiz de bu "hayır"a karşı "hayır" cevabını verdi. Evet, Allah Resulü hanımı olmadan bir davete katılmıyor ve bu tavrıyla aile kurumuna verdiği değeri gösteriyordu. Adeta "Aişe’nin olmadığı bir davette ben de yokum" diyordu.

İhtimal, adam bu inceliği kavramış olacak ki neden sonra Peygamberimizi tekrar davet etti. Efendimiz yine aynı soruyu sordu:

- Aişe’yi de çağırıyor musun? Adam, bu defa "evet, o da davetlimdir" deyince Efendimiz, eşi Hz. Aişe annemizle davete katıldı. Evet, gördüğünüz gibi sevgili okurlar, Peygamber Efendimiz eşine bu denli kıymet veriyor ve bizlere aile olma şuurunu kendi hayatıyla göstermiş oluyordu.

Risalehaber

Etiketler :