Silah Sanayinde Aldatılan Halk

Silah Sanayinde Aldatılan Halk

Sıkıştığımız anlarda 'yerli heron'u üretiyoruz, yerli tankımız hazır' tarzı pompalanan haberlerle uyutulan komuoyu ve gerçekler....

Analiz - Yusuf Gezgin / Aktifhaber

 

USAK Genel Koordinatörü Doç. Dr. Sedat Laçiner: “Heronlar’ın görüntüleri yazılım nedeniyle İsrail’e gidiyor. İsrail, Heronları PKK saldırırken kapattı” demişti.

Vakit gazetesi, Havacı Teknisyen Halil Yılmaz’ın “Teknolojik olarak bu mümkün” şeklindeki açıklamasını manşete taşımış.  Teknisyen: “Uçaklarda yüksek frekans sistemi kullanılır. Üretici ya da modernize eden firma isterse bir üst frekansı kendisine saklar, böylece uçağın kontrolünü elinde tutabilir" diye konuştu.

Emekli Hava Yarbay Tevfik Diker de: “"Teknolojiyi üreten kim ise onun imkân ve kabiliyetlerini bilir, istediği anda istediği gibi yönlendirir. Yıllardır özellikle savunma sanayinde dışarıdan teknoloji alımında bazı bilgilerin verilmediği ifade edilir. Havacılıkta da bu kuşkular hep karşımıza çıktı. Bu konuda Genelkurmay Başkanlığı ve Milli Savunma Bakanlığı'nın toplumu tatmin edecek bir açıklama yapması şarttır” diyor.

Yıllardır silah sanayiin millileştirilmesinden bahsedilir. Bu konuda kamuoyunun gazını almak ve eleştirilerin TSK’ya ve onun kontrolündeki SAN’lara (ASELSAN, HAVELSAN, ROKETSAN vs.) yönelmemesini engellemek için “falan silahı şöyle geliştirdik!”; “ASELSAN şunu geliştirdi,  HAVELSAN bunu yaptı!” gibi medyatik açıklamalar yapılır. Ama kalumbağa yürüyüşü ile gidilse idi, bundan daha fazla mesafe alınırdı. Bu gün Türk Silahlı Kuvvetleri piyade tüfekleri ve birkaç telsiz ve roket hariç bütünüyle dışa, özellikle de İsrail ve ABD’ye bağımlıdır. Bırakın teknolojik parçları kendimizin üretmesini, ileri tekonoloji ve yazılım gerektiren parçalar ABD-İsrail’den blok halde gelmekte, blok halinde sökülerek yerine yenisi monte edilmektedir. “Bunun dışında bir işlem yapmayacağımıza ve parçaları da aynen İsrail-ABD’ye göndereceğimize” dair anlaşmalar vardır.

Kendi silah sanayimizi üretme konusunda atılan hemen bütün adımlar, ordu içine yerleşmiş Kripto Yahudiler tarafından “üretmek çok pahalı, satın almak daha ucuz, bunlarla niye uğraşıyoruz, İsrail’den alalım’ şeklinde sabote edilmiştir. Yerli silah sanayinin gelişmesine en büyük darbe Kripto Yahudilerin Orduda, yargıda, siyasette ve toplumda kendi lehlerine temizlik yaptıkları 28 Şubat sürecine rastlamıştır. Enteresandır, 28 Şubat’ta yeniden kurulan dengeler nedeniyle olsa gerek, son değişiklikler dahil günüzümüze kadar silahlı bürokrasinin başına hep Kripto vatandaşlar gelmiştir. İşte bu süreç zarfında daha önce başlayan “silah sanayiinde yerlileşme ve kendi techizatımızı üretme” meslesi piyada tüfeklerine, bota-postala, tekstil ürünlerine, birkaç rokete ve telsize mahsus kalmıştır. 

Turgut Özal F16 projesini başlattığında yıl 1986 idi. Aradan 24 yıl geçti ve biz hala F16’ların ve tankların uçakların üretimini yapmak bir tarafa, modernizasyonunu İsrail’e emanet ederiz. Bu modernizasyonlar nemenem şeyse üretmekten pahalıdır. Dahası 10 yıl önce verdiğimiz uçaklar ve tanklar piyasada yoktur. Eskisi bile teslim edilmemiştir.

Silah sanayiinde durumumuz perişandır. Kullandığımız tanklar uçaklar, helikopterler, hasılı yüksek teknoloji ve nitelikli yazılım gerektiren bütün savaş aletleri başkasının bloke etmesine, kilitlemesine açıktır ve bunu yapabileceklerini defaatla göstermişleridir.

Durum bu iken arada bir kamuoyunun gazının alınması, “falan silahı ürettik!”, “falan cihazı da yaptık1”, “yerli Heron üretimine başlıyoruz!. Yerli tankı yürütüyoruz!” vs gibi haberler kamuoyuna pompalanır. Ama şu ana kadar harcıalem işler hariç, hiç bir projenin bitirildiğine şahit olmadık. Dikkate alınır herhangi bir savaş makinesi -elektronik aksamı ve kritk parçaları dahil- ürettiğimiz vaki değildir. Son zamanlarda şahit olduğumuz üzere: “Yerli Heron (İHA) ürettik” tarzı ham haberler verilir, ama kamuoyu bunu takip etmediğinden ve balık hafızalı olduğumuzdan bunlar unutulur gider. Milletimizde askeri eleştirme cesareti gelişmediğinden, kimse; “ne oldu şu bizim yerli tanklar?”, “1986’da üretimine başladığımız F16’lar ne halde?” diye sormaz.

Silah sanayiinde yerli üretim İsrail firmalarına danışmanlık yapan, ABD silah sanayiinin Türkiye bayisi olan, orduyla irtibatı kuvvetli emeklilerin işine gelmez. Nasıl olsa bu alımları denetlemekle sorumlu SAYIŞTAY garnizonların nizamiye kapısından işini halledip çıkmakta, yetkisini kullanarak bir şey soramamaktadır. TBMM TSK bütçesini sorgulamadan onaylamaktadır. Savunma sanayi müsteşatrlığı güya sivillerin yönetimindedir; ama yönetim kurulları muvazzaf ve emekli askerlerle doludur. “Sivil memur”, “uzman” görünümündekiler de, bilmem hangi askerin oğlu, kızı, gelini, damadırdır.

Kendi silahımızı üretme kapasite ve kabiliyetimiz yokmu?

Elbette fazlasıyla var. Ama derin kanallara hükmedenler, memleketin sivil ve silahlı bürokrasinin kaymağını yemeye alışmış Kripto vatandaşlar müsaade etmiyorlar. Teşebbüs edenlerin başına ASELSAN mühandislerinin başına gelenler geliyor.

Kamuoyu ise arada bir pompalanan “falan üstün silahı ürettik!” türü asparagas, gaz almaya matuf haberlerle uyutuluyor….

Etiketler :