Şok Elçiliklerimizde kozmik oda varmış!

Şok Elçiliklerimizde kozmik oda varmış!

Yurtdışındaki elçiliklerin Türk vatandaşlarını fişlediği, andıçladığı konusunda İsveç'te yaşayan Eski Federasyon başkanı Osman Özkanat'tan müthiş iddia

Türkiye'de ''Kozmik oda tartışmaları sürerken İsveç'ten müthiş bir iddia geldi. İsveç İşçi Federasyonları eski başkanı Osman Özkanat, kozmik odaların yurt dışıdaki elçiliklerde olduğunu idda ederek, bu iddiasının gerçek olduğuna dair elinde belgeler bulunduğunu belirtti.

İşte Osman Özkanat'ın gündeme bomba gibi düşecek yazısı...

Türkiye de son yıllarda kurumların siyasi iktidara karşı direnmesi her ne kadar birçok yurttaşımızın beyninde karmaşa yaratsa da, kimi zaman Ergenekon, kimi zaman kozmik odalar araştırması olarak nitelenen ve işin özünde devlet kaynaklarını babasının malı gibi kullanan bir eli yağda, bir eli balda olan bu Monşerlerin, devletin sahibinin sadece kendi vesayetlerinde olmasını istemelerinden kaynaklandığı açıkça görülmektedir. Bu eli sopalı bürokrasiden çok çekmiş olan Türk Milletinin bu çelişkiyi iyice algılanmış olması Ak partinin rakipsiz olarak iktidar olmalarının ve iktidarda kalmalarının en büyük nedenidir..."Bu cahil halk anlamaz, bilmez bu bidon kafalı karnını kaşıyan ayılar hatta yanlış seçim yapar." onların adına en iyi kararı biz veririz diyen zihniyetle, bu otoriter yapıda güçler dengesini önce yerli yerine oturtma çabasında olan AKP siyasi iktidarının kavgası olarak algılanmalıdır.
Türkiye’nin kaderini şimdiye kadar belirleyen vahşi sermayenin katkısıyla mekteb-i mülkiyeliler, Robert kolejliler ve harp okulluların oluşturduğun seçkin bir zümrenin ülkede kurduğu oligarşin bürokrasidir. Oyla gelen siyasi iktidarlar hiç bir şekilde bu oligarşin yapıya müdahaleler yapamamışlar ya kozmik odalara teslim olmuşlar yada ancak onlarla işbirliği yaparak ülkeyi yönetmişler ve, adına da sosyal hukuk devleti demişler. Türkiye tarihinde bir ilk yaşanıyor. Seksen yıldır eli sopalı oligarşin dokunulmazlığı olanlara dokunuluyor. Az önce sözünü ettiğim güçler dengelerine sınırları çizilmeye başlanıyor. Bu ülkenin demokratikleşmesi için bunların yapılması ve  "Beyaz Türk" iktidarının son bulması gerekmektedir.
12 Eylülün darbeci rejiminin korku, sindİrme ve baskıcı anlayışı Türkiye’den 5 bin km uzakta olan yaşadığım ülke İsveç’çe kadar uzanması ve yansıması hala belleklerimde. Türkiye’de tatilini geçirmeye giden, Türk topraklarına ayak basar basmaz, sevdikleri insanlarla daha görüşmeden ifadeye çekilen örgüt yöneticilerinin yaşadıkları. Düne kadar buralara yüksek maaşla gönderilen ve raporları kahvehane sohbetleri ve duyumlarına dayandırılan istihbaratçıların hazırladıkları, bu saçma sapan raporların belgeleri arşivimde ibret belgesi olarak saklanmaktadır.  
İşin en acı noktalarından birisi de yakın tarihimize kadar konsolosluklar" kozmik odaları" olan bir polis karakoluna çevrilmişti… İsveç Stockholm konsolosluğunda, bu ülkede yaşayan Türk vatandaşlarının her hangi bir suç islemiş- trafik suçlarda buna dâhil-kişilerin dosyaları kırmızıyla işaretlenerek andıçlanmıştı. Hatta daha da ileri gidilerek, Türk isçi Dernekleri federasyonuna 23 Nisan bayramını kutlama yasağı getirilmişti… Ne var ki o dönemin Federasyon yöneticileri, yine o dönemin ucube Büyükelçisi ve şürekâsına karşı dik durmuşlardı. Kozmik odalar sadece Genel Kurmayda yok... Yurtdışındaki konsolosluklarda da başka türlüleri oluşturulmuştu...

 O kadar sorunlar yaşadık ki; Stockholm her yeni gelen Büyük Elçi için "inşallah vicdanlı biri olur" demek zorunda kalmışımdır. Nerdeyse milletin yağmur duasına çıktığı gibi bizde ‘’İyi bir Büyük elçi duasına çıkacaktık.’’ Yöneticilik yaptığım dönem içinde bizleri anlayıp, çok baskıya mağdur kalmalarına rağmen bizlere adil davrananları da gördüm. Bunun tam tersine üstüne vazife olmayan konuları gündeme getiren bana "Aman Tanrım"   dedirten işgüzar Büyük Elçileri de...

Geçtiğimiz günlerde; Stockholm büyük elçisi olarak yeni atanan çiçeği burnunda ki Sayın Korutürk Büyük Elçimizle de ilgili ayni temenniler beynimden geçirmeye vakit bile bulamadan. Benim,  yine eyvah! demek zorunda kaldığım bir olayı, tesadüfen de olsa öğrenmek durumunda kalmış bulunuyorum.
Uzun yıllar benim de başkanlığını yaptığım İsveç Türk İsçi Dernekleri Federasyonu, bundan bir yıl kadar önce, Türkiye’ye Önemli bir proje başvurusunda bulunmuş. ,İsveç’te bir hafta Türk kültür haftası düzenlemek amacıyla,,,. Başvuru, yetkili bakanlık tarafından onaylanmış ve prosedür gereği de Stockholm Büyük Elçisinin onayına kalmıştı.

 Ne var ki görevine yeni başlayan Büyük elçimiz Sn.Zergür Korutürk, projeyi onaylamak yerine diğer örgütleri de toplayıp hep birlikte bu işe dahil olmalarını istemekte... Dışarıdan bakıldığında kulağa hoş gelebilir "Ne iyi işte! Birlik beraberlik için de çiçeği burnundaki büyük elçimiz önderliğinde bu iş yapılsın",diyebiliriz. Olayı bir devlet- sivil toplum ilişkileri açısından baktığımızda olayın vahametler içerdiğini anlamak o kadar da zor değil.

 Sn. Büyük elçinin bu projeyi onaylamaması,’’ İsveç Türk İşçi federasyonunun bu işe uygun mu değil mi anlamına gelmektedir.’’1979’ dan beri İsveç’teki çoğu kültür faaliyetlerini yapmış, her türlü kurum ilişkisine sahip olan bir örgütün bunu beceremeyeceği kanaatine varmak, Saygı değer Büyük Elçi için oldukça zor olmaması gerekir. Kendisini, ülkeye bunları ben yaptım, diye pazarlama amacının da olacağını da zannetmiyorum. Olsa olsa yine bizim bürokratların en doğal özelliği olan yukarıdan bakma, yönetme ve yönlendirme yetkisini bir türlü elinden bırakmayan elit oligarşin anlayışın etkisi olduğu yönünden başka bir açıklamada bulunmam oldukça zor.

İsveç Türk isçi Dernekleri Federasyonu iki ayrı federasyonun birleşmesiyle 1979 da kurulmuştur. İsveç sivil toplum örgütüdür. Tüm gelirlerini İsveç kurumlarından alır. Şimdiye kadar Türkiye’den ekonomik bir yardım dursun bir bayrak bile gelmemiştir. Üyelerde İsveç’te yaşayan Türklerin bir kısmıdır. Görev alanı ise İsveç’te yaşayan Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarının her türlü sorununu kapsar… Yapacağı faaliyet  alanıda bellidir. Kesinlikle bir Türkiye örgütü değildir. Ne yapıp yapmayacağı ve sorumluluk alanı kendi tüzüğünde belirtilmiştir. Her ne kadar Milli güvenlik kurulu sekreterleri bile,  değişik dönemlerde, bu örgütü demokratik olmayan yollarla kendi zihniyetleri doğrultusunda kullanmaya çalışmışlarsa da bunu başaramamışlardır. Bu da demokrasiyi içine sindirmiş Federasyonun övünç kaynağıdır….
Sn. Büyük elçiye şunu sormadan edemeyeceğim.’’Kökleri Türkiye’den gelen ve İsveç’te yaşayanların oluşturduğu bu örgütün kiminle neyi yapacağını siz mi karar vereceksiniz?’’  Yoksa federasyonun organları mI? Türk İsçi Dernekleri Federasyonu yöneticileri kendi üyelerine mi yoksa sizlere mi sorumlu? Tek parti döneminde valiler ayni zamanda parti il başkanlarıydı. Umarım öyle bir anlayışı benimsemiyorsunuzdur.

 Sn Büyük Elçinin bu konuda öneri getirme hakki bile yok. Ama; sn Büyük Elçi  bu projeyi onaylamama hakkı var gerekçesini yazmak koşuluyla. Unutmayın ki sivil toplum örgütlerinin yöneticileri  ne İsveç’in ne de Türkiye’nin memurlarıdır.Bunlar seçimle gelen gönüllü çalışma yapan insanlarımızdır.Onlara Türkiye de İsveç’ te teşekkür borçludur....

Bu zamana kadar yurttaşlar devlet için vardı. Değişen dünya dengeleri ve Türkiye’nin son dönemlerde yaptığı demokratik atılımlarla, Bundan sonra Ülkemizde Devlet yurttaşlar için var olacaktır. Devlet, yurttaşlarına hizmet veren bir organizasyon olmalıdır. Buna yurt dışındaki kurumlarda dâhildir. Modern demokrat devlet anlayışında bu vardır.
"Emret komutanım" dönemi bitmek zorundadır. Sopalı devlet yerine hizmet veren şefkatli devlet olmalıdır ve olmak zorundadır da...

Basından edindiğimiz bilgilere göre Yurt dışındaki Türklerle ilgilenecek bir yurt dışı başkanlığı oluşturmak isteniyor. Umarım zaman zaman başka niyetlerle kurulan, buna yakın ve sonrada işlevsiz kılınan yapılanmalar gibi olmaz. Eğer böyle bir çalışma varsa neden yurtdışındaki sorunlarla uğraşmış yapılanmaların haberi yok?
Devletin yurt dışıyla hala bir resmi politikası yok. Önce bu politika yurtdışındaki sivil toplum örgütlerinin katılımıyla oluşturulmalı ve bu politikayı hayata geçirecek yapılanma yapılmalıdır. Bu konuda 30 yıldır somut talepler getirilmiştir. İsveç Türk İsçi Dernekleri Federasyonun 30 yıldır bu konuda yaptığı öneri  paketleri partilerin bodrum arşivlerinde yatmaktadır.
T.C Devletinin ve yurtdışında yasayan özellikle Avrupa Türklerinin böyle bir politikaya ihtiyacı vardır. Ciddi bir politika ve yetenekli elamanlarla donatılmış bir yapı, yurtdışındaki Türklere de yeni dinamikler kazandıracak bir yol haritası çıkacaktır.

Kaynak:Haber Kaynağı

Etiketler :