Stratcom Afet İletişim Forumu'nda "Acil Durumlara Karşı Dirençli İletişim Ekosisteminin İnşası" paneli

Stratcom Afet İletişim Forumu'nda "Acil Durumlara Karşı Dirençli İletişim Ekosisteminin İnşası" paneli

AA Genel Müdürü Serdar Karagöz:- "Bu deprem bize gösterdi ki çok etkileşim sahibi sosyal medya hesapları kriz ortamlarında asla haber kaynağı olamaz"- AFAD Deprem ve Risk Azaltma Genel Müdürü Orhan Tatar:- "Kentlerimizi afetlere...

ANKARA (AA) - Anadolu Ajansı (AA) Yönetim Kurulu Başkanı ve Genel Müdürü Serdar Karagöz, Kahramanmaraş merkezli depremlerin çok etkileşim sahibi sosyal medya hesaplarının kriz ortamlarında haber kaynağı olamayacağını gösterdiğini söyledi.

İletişim Başkanlığı Konferans Salonunda düzenlenen "Stratcom Panel-2: Acil Durumlara Karşı Dirençli İletişim Ekosisteminin İnşası" panelinde konuşan Karagöz, 6 Şubat saat 04.17'de yaşanan depremin ardından saat 05.00'e gelmeden Anadolu Ajansının Ankara ve İstanbul bürolarından ekiplerin bölgeye gitmek üzere hazırlıklara başladığını anlattı.

Oluşturulan kriz masasında "bölgedeki gazetecilerin durumu" ve "bölgenin durumu" şeklinde çalışmaya başladıklarını ifade eden Karagöz, AA Antakya muhabiri Burak Milli'nin ailesiyle enkazda kalarak hayatını kaybettiğini hatırlattı, Milli ve ailesine Allah'tan rahmet diledi.

Bölgede çalışan diğer muhabirlerden de duruma ilişkin bilgi almanın pek mümkün olmadığını belirten Karagöz, diğer illerdeki yaklaşık 400 çalışanın bölgeye intikal ettirildiği bilgisini paylaşarak, "Bu atmosferde yaklaşık 90 bin içerik ürettik ve içeriklerimiz tüm dünyada kullanıldı." dedi.

- "Disiplinsiz bir iletişimci bir anda ortamdaki algıyı kötüye sevk edebiliyor"

İletişim araçlarının herkes tarafından erişilebilir olmasıyla bu alanda çok kolay bir noktaya gelindiğini ifade eden Karagöz, bu durumun normsuz, standartsız ve sorumsuz bir iletişimi ortaya çıkardığını söyledi.

Buna vatandaş gazeteciliği dendiğini dile getiren Karagöz, bunun da normal zamanda çok faydalanılan bir şey olarak adlandırılırken böyle hassas dönemlerde zararının faydasından çok olabildiğine işaret etti.

Karagöz, "Üretilen panik havası, gerçeklerin saptırılması, değiştirilmesi, yalanların üretilmesi, kötü niyetli insanların vatandaş gazeteciliği konsepti çerçevesinde hızlıca mobilize olması ortamı hızlıca panik havasına sürüklüyor. Burada kurumlarımız AFAD, Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı, Sağlık Bakanlığı, enkaz başında canla başla çalışırken sorumsuz, normsuz, standartsız, disiplinsiz bir iletişimci bir anda ortamdaki algıyı kötüye sevk edebiliyor." diye konuştu.

Kriz gelişiminde en önemli hususun hemen iyiyi ortaya koymak değil, daha kötüye gitmesini engellemek olduğunu ifade eden Karagöz, yaşanan krizde Türkiye'nin bütün kurumlarıyla her gün bir önceki günden daha iyiye gittiğini söyledi.

- "Krizi hep birlikte göğüsledik ve yönetmeye çalıştık"

AA'nın 17 farklı noktada aynı anda enkazdan canlı kurtarma hikayelerini verdiğini kaydeden Karagöz, şöyle devam etti:

"Enkazdan çıkan her can sadece o kişiyi ve o kişinin yakınlarını ilgilendirmiyor. O kişinin esasında sembolize ettiği şey topyekun krizle mücadeledir. 17 ayrı noktadan sürekli yayın yaparak kurtarma hikayelerini vermeye çalışmamız, sağlık ekiplerimize de, diğer kurtarma faaliyeti yürüten ekiplere de, dünyanın her yerinden gelip bu işin bir parçası olmak isteyen insanlara da moral oldu. Yani krizi hep birlikte göğüsledik ve yönetmeye çalıştık."

Böyle durumlarda dezenformasyonla mücadele için AA'da Teyit Hattı kurulduğunu, İletişim Başkanlığı bünyesinde de Dezenformasyonla Mücadele Biriminin çalıştığını aktaran Karagöz, "Bu deprem bize gösterdi ki çok etkileşim sahibi sosyal medya hesapları kriz ortamlarında asla haber kaynağı olamaz." dedi.

Milyonlarca takipçisi olan hesapların dezenformasyon ve yalan haber yayarak yüksek etkileşim alabildiğini ifade eden Karagöz, gerçekler ortaya çıkınca bazen özürle geçiştirildiğini bazense özür bile dilenmediğini söyledi.

TRT ve AA gibi kurumların İletişim Başkanlığı koordinasyonunda bölgeyi olduğu gibi Türkiye'ye ve dünyaya anlatmak ve bölgedeki arama kurtarma çalışmalarına katkı sağlamak için haber yaptığını dile getiren Karagöz, şunları kaydetti:

"6 Şubat depremlerinin iletişim çalıştayını yaparak bir kriz iletişim kültürünün sadece TRT, AA, İletişim Başkanlığı gibi kurumlarda değil, özel medya kurum ve kuruluşlarında da oluşmasını sağlamak zorundayız. Kriz durumlarındaki bu iletişim kültürü, sadece o kurumlarda da değil, ayrıca sosyal medya fenomeni olarak ifade edilen kişiler tarafından da sahiplenilmeli."

- "Elimizdeki her şeyi kullandık"

Panelde konuşan Sağlık Bakan Yardımcısı Şuayip Birinci de yaşanan deprem felaketinin ilk saatlerinden itibaren bakanlık olarak aldıkları tedbirleri, yaptıkları çalışmaları anlattı.

Deprem bölgesindeki hastaların tahliyeleri, hastaların takibinin sağlanması ve sahra hastanelerinin kurulmasına ilişkin verileri paylaşan Birinci, mobil eczaneler kurulduğunu ve salgın ile yeni acil durumların ortaya çıkmasını önlemek için tedbir aldıklarını dile getirdi.

"Elimizdeki her şeyi kullandık" diyen Birinci, "Yatak kapasitemizin yüzde 21'i kullanılamaz hale geldi deprem bölgesinde. Yüzde 43'ünü psikolojik sebeplerle kullanamadık. Bina sağlam olduğu halde çatlaklar personelimizi tedirgin etti artçı sarsıntılar sırasında. Afetzedelere 2,5 milyon muayene yaptık. Sadece 89 bin hastayı evinde ziyaret ettik köylerde." dedi.

- "İnşa faaliyetleri eş zamanlı devam ediyor"

Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakan Yardımcısı Fatma Varank da depremlerin ardından 7 binin üzerinde mühendis ve mimarla 11 ilde hasar tespiti yaptıklarını belirtti.

Bu kapsamda 2 milyon 193 bin 209 binanın 311 bin 196'sının acil yıkılacak ve ağır hasarlı olduğunun tespit edildiğini aktaran Varank, Ulusal Risk Kalkanı Modeli'yle deprem bölgesinin yeniden inşası ve ihyası için çalışıldığını söyledi.

Varank, depremden etkilenen 11 ilde yapılacak ilk konutların temelinin atıldığını ve inşası tamamlanan köy evlerinin hak sahiplerine Ramazan Bayramı'nın ikinci günü teslim edildiğini hatırlatarak, "Diğerleri de belli süreçlerde devam ediyor. Önümüzdeki Kurban Bayramı'nda temelini attığımız birçok evi bitirmiş olacağız. Şu anda sahada 14 bin köy konutunun inşa faaliyetleri eş zamanlı devam ediyor." dedi.

- Çekiçle hasar tespit çalışması yapılması

Kahramanmaraş merkezli depremlerin ardından sosyal medyada, "çekiçle hasar tespit yapılması"na ilişkin videonun paylaşıldığını anımsatan Varank, şu ifadeleri kullandı:

"Çekiç deprem hasarında, hasar tespiti yaparken kullanılan tek alet aslında. Ulusal literatürde de deprem hasarı bu şekilde tespit ediliyor. Bu çekiç, duvardan ses gelmesi için vurulan bir alet değil. Depremdeki hasarların şekilleri var. Bir kiriş-kolon birleşmesindeki çatlağın nereden ve nasıl olduğu, bu hasarın derecesiyle ilgili bir kanaati var. Elleriyle yapamayacakları için ve çok büyük bir aleti de yanlarında taşıyamayacakları için bu, dünyanın her yerinde kullanılan basit bir çekiç ama işe yarıyor. Siz oradaki sıvaları ya da kaplamayı kaldırarak, sökerek, kirişteki ya da kolondaki çatlağın yerini, büyüklüğünü tespit etmiş oluyorsunuz. Bu tespit ettiğiniz büyüklük, o binanın ağır hasarlı, az hasarlı ya da orta hasarlı olduğunu gösterir. Mühendisler gittiğinde bunları tespit ediyor, fotoğraflıyor."

- "Vatandaşlar afet anında sağlıklı ve doğru bilgiye ihtiyaç duyuyor"

AFAD Deprem ve Risk Azaltma Genel Müdürü Orhan Tatar da 6 Şubat'ta 9 saat arayla yaşanan iki büyük depremin yaklaşık 450 kilometre uzunluğunda yüzey kırığı meydana getirdiğini, 120 bin kilometre alanı ve yaklaşık 15 milyon kişiyi etkilediğini söyledi.

Türkiye Afet Müdahale Planı'nın (TAMP) çok önemli olduğunu ve bu kapsamda depremin ardından AFAD Koordinasyon Merkezi'nde büyük bir dayanışmanın sergilendiğini aktaran Tatar, arama kurtarma ekiplerinin yaklaşık 38 bin civarındaki enkazda eş zamanlı faaliyet yürüttüğünü ve 3 milyonun üzerinde kişinin deprem bölgesinden tahliye edildiğini söyledi.

Tatar, "Kentlerimizi muhakkak afetlere karşı dirençli hale getirmek zorundayız. Bir deprem olduğunda, bunun bir afete dönüşmeden binalarımızın ayakta kalabilmesini sağlamak durumundayız. Bunun için de binaları dönüştürmek durumundayız." ifadelerini kullandı.

Depremlerin ardından kendilerini en çok zorlayan konuların başında dezenformasyon ve bilgi kirliliğinin geldiğini bildiren Tatar, şunları kaydetti:

"Vatandaşın bu tür afet anlarında en çok ihtiyaç duyduğu şey sağlıklı ve doğru bir bilgi. Bu bilgiyi alabildiği takdirde rahatlıyor. Bunu çok net görebildik. Ama ne yazık ki yanardağ patlamasından tutun barajların patlamasına birçok şeyle de biz uğraştık. Bunlarla ilgili sürekli kamuoyuna doğru bilgi vermek durumunda kaldık. Bu anlamda iletişim son derece büyük önem taşıyor. TAMP'ın en önemli paydaşlarından biri olan İletişim Başkanlığı ve Başkanlığın elemanlarına teşekkür ediyorum."

Kaynak:Haber Kaynağı

Etiketler :
HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.