TİHEK, "Kriz Dönemlerinde İnsan Haklarının Yeniden İnşası Zirvesi"ni düzenledi
AA Yönetim Kurulu Başkanı ve Genel Müdürü Serdar Karagöz:- "AA olarak biz, Gazze içeriklerini yaklaşık 120 kişilik özel bir ekiple şekillendiriyoruz. Bunun 40'ı, 7 Ekim'den bu yana Gazze'de faaliyet gösteren arkadaşlarımızdır."
ANKARA (AA) - Anadolu Ajansı (AA) Yönetim Kurulu Başkanı ve Genel Müdürü Serdar Karagöz, "AA olarak biz, Gazze içeriklerini yaklaşık 120 kişilik özel bir ekiple şekillendiriyoruz. Bunun 40'ı, 7 Ekim'den bu yana Gazze'de faaliyet gösteren arkadaşlarımızdır. Şehidimiz de oldu, yaralılarımız oldu ama alnımız dik ve ak bir şekilde yürümemizi sağlayan pek çok faaliyete de imza attık." dedi.
Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumu (TİHEK) tarafından Cumhurbaşkanlığı Millet Kütüphanesi Konferans Salonu'nda "Kriz Dönemlerinde İnsan Haklarının Yeniden İnşası Zirvesi" kapsamında "Gazze'de İnsanlık Cephesi Kurulurken" başlıklı oturum düzenlendi.
Moderatörlüğünü Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Saadet Oruç'un yaptığı oturumda konuşan Karagöz, Türkiye'nin, hem uluslararası platformdaki etkinliğiyle hem de kurum-kuruluşları ve medyasıyla 7 Ekim'den bu yana yaşanan gerçek bir soykırımın dünyadaki sesi olduğunu vurguladı.
Karagöz, AA başta olmak üzere TRT ve Türkiye'nin güçlü medya ekosisteminin Gazze konusunda gerçekten de gurur duyulacak bir sınav verdiğinin altını çizdi.
Uluslararası medyanın pek çok alanda bu konuyu görmezden geldiğini, Türk medyasının muhabirleri, foto muhabirleri, editörleri ve içerikleriyle bu konuyu dünyanın gündemine ısrarla getirmeye devam ettiğini belirten Karagöz, "AA olarak biz, Gazze içeriklerini yaklaşık 120 kişilik özel bir ekiple şekillendiriyoruz. Bunun 40'ı, 7 Ekim'den bu yana Gazze'de faaliyet gösteren arkadaşlarımızdır. Şehidimiz de oldu, yaralılarımız oldu ama alnımız dik ve ak bir şekilde yürümemizi sağlayan pek çok faaliyete de imza attık." diye konuştu.

- "Bu görseller İsrail'in peşini bırakmayacak"
Karagöz, Gazze'deki habercilik faaliyetleri sırasında Filistinlilere yönelik soykırımla karşılaştıklarını ve bunun üzerine yaşanılanları daha stratejik bir boyutta ele alma kararı aldıklarını anlattı.
Bununla ilgili çalışmaların kalıcı bir etkisi olmasını istediklerini dile getiren Karagöz, "Yüzyıllar boyunca da bu soykırımı yapanlar, bizim yapmış olduğumuz bu habercilikten rahatsız olsunlar, torunları rahatsız olsun. O yüzden soykırımı en stratejik bir şekilde kayda geçirmenin çalışmasını yaptık. Bir üçleme yaptık AA olarak. Öncelikle savaş suçu olarak değerlendirilen bütün görselleri 'Kanıt' isimli bir kitapta topladık." dedi.
Ajansın Gazze'de yaşananlara ilişkin yayımladığı "Kanıt" kitabının stratejik iletişim çerçevesinde ele alındığını, her bir görselin Uluslararası Ceza Mahkemesi tarafından delil olarak kabul edildiğini bildiren Karagöz, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Bu kitabı Lahey'e Uluslararası Ceza Mahkemesine gönderdiğimiz zaman 'Biz böyle bir çalışmayı yapmayı planlıyorduk. Çok teşekkür ederiz. Bu fotoğraflarla, bu belgelerle, bu delillerle İsrail'i biz savaş suçlusu olarak yargılayabiliriz ve hüküm de verebiliriz' dediler. Bu bir medya kuruluşu için, soykırıma denk gelmiş bir medya kuruluşu için yapılabilecek en güzel şeydi. Kitabımız sadece görselleri ele almıyor. Hukukçularla birlikte hazırlandı. Hangi görselin, hangi uluslararası ceza hukuku bakımından savaş suçu olarak değerlendirildiğini, ne çerçevede ele alınması gerektiğini ifade ediyor."
Karagöz, "Kanıt" kitabının kapak fotoğrafını göstererek, "Bize bunu Lahey'de çok net söylediler, fosfor bombasını gösteriyor. Fosfor bombasının şehirlere atılması uluslararası ceza hukuku çerçevesinde bir savaş suçudur." ifadelerini kullandı.
Kitabın içeriğinde fosfor bombasından etkilenmiş sivillerin, çocukların, kadınların da fotoğrafları olduğunu vurgulayan Karagöz, "Biz burada bu fotoğrafı yakaladığımız an savaş suçunu belgeledik. Sadece bu fotoğrafı biz savaş suçunun delili olarak ortaya koymuyoruz. Aynı zamanda bunu yükleyen, bunun mermisini yükleyen o platformun da görselini AA ekipleri fotoğrafladı. İkisiyle birlikte İsrail'in savaş suçu işlediğinin en büyük kanıtlarından birisi bu. Kitabı incelediğimizde görsellerin hangi lokasyonda, hangi dakikada ve hatta hangi saniyede çekildiği, kim tarafından çekildiği burada fotoğrafın künyesinde var. Savaş suçu olarak değerlendirilen bu görseller İsrail'in peşini on yıllar boyunca bırakmayacak." değerlendirmesinde bulundu.
- "Soykırımı hiçbir zaman unutturmamak için yapıyoruz"
Karagöz, kitabı, kağıdı bozulmayacak şekilde ambalajladıklarını, beton bir kalıbın içerisine koyup, dünyanın değişik yerlerinde 5-6 metre derinliğe gömeceklerini belirtti.
Bunu neden yaptıklarını da anlatan Karagöz, şunları kaydetti:
"Olur ki dünya bir gün çok büyük bir felaketle karşı karşıya kalır, bütün dijital veriler yok olur, kütüphaneler yanar, arşivler yok olur, insanlık belki sıfırdan tekrardan başlamak zorunda kalır... İşte o zaman tekrar arkeoloji bilimi faaliyete başlarsa, yerin 5-6 metre altında, beton tabletlerin içerisinde böyle bir kitap bulsunlar. Kaç yıl sonra? Belki 200, belki 300, belki 1000, belki 5 bin, fark etmez... Ama devrin bir anında böyle bir soykırım dünyada yaşanmış ve bu soykırım kayda geçirilmiş, bunlar da belgeleridir şeklinde insanlık 100 yıl sonra, 200 yıl sonra, 1000 yıl sonra bir kayda ulaşsın diye bunu beton tabletlerin içerisinde dünyanın değişik bölgelerinde 15 noktaya gömme kararı aldık. Bunu niye yapıyoruz? Soykırımı hiçbir zaman, tarih de geçse, barış da olsa, unutturmamak için yapıyoruz."
"Tanık" kitabı ile insani yardım görevlilerinin, doktorların, gazetecilerin tanıklıklarını da kayda geçirdiklerini aktaran Karagöz, "Sanık" kitabı ile de soykırım talimatını veren ve bizzat uygulayan çekirdek kadroyu ele aldıklarını söyledi.
Sanık kitabının İngilizce, Türkçe ve Arapça olmak üzere 3 dilde yayıma hazırlandığını dile getiren Karagöz, "Kanıt, Tanık, Sanık üçlemesi, Sanık'ın genişlemesiyle devam edecek. Çekirdek kadroyu ele aldık ama Sanık'ın ikinci, üçüncü, dördüncü ve hatta onuncu edisyonlarında bu soykırıma destek veren, bu soykırımı cesaretlendiren ve ilerleyen edisyonlarında da bu soykırımı izleyenleri ele alacağız." diye konuştu.
Karagöz, soykırımı izlemenin, kayıtsız kalmanın da soykırıma destek olmak, onun bir parçası olmak anlamına geldiğine işaret etti.
Uluslararası medyanın Gazze'deki yaşanılanları nasıl ele aldığına da değinen Karagöz, İsrail anlatısının uluslararası medyada hala etkinliğinin olduğunu ancak toplumları etkileme gücünün yavaş yavaş azaldığını ifade etti.
Karagöz, AA olarak insanlığın ve vicdanın sesi olmaya, Gazze özelinde devam edeceklerini vurguladı.
Kaynak:
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.