Trendeki Hacı Mehmet
Ehli Sünnet Alimler Birliği Başkanı Prof. Dr. Orhan Çeker, unutulmaz hatıralarını paylaşmaya devam ediyor.
BİR HATIRA 13: Konya/Cihanbeyli/Günyüzü beldesinden Hasan Sarıtaş abinin ilginç mi ilginç İNTİSABI:
Şimdi rahmetli olan Hasan abi Hollandada işçi imiş. 1974 yazında tatile köye gelmiş ve bir ev yapmaya başlamış. İnşaat, paraları bitirince Hollandaya dönüş ucuz olsun diye trenle gitmeye karar vermiş. İstanbul Sirkeciden binmek üzere bileti almış. Çok kısa anlatayım (ayrıntılı şeklini daha önce İskenderpaşa.com'da yazmıştım).
Trenin kompartımanında sarıklı cübbeli tebliğ cemaati mensupları var. Hasan abinin henüz dinî çevre ile irtibatı yok. Bir de iki divan arasında yere minderde oturan aksakallı nur yüzlü bir hacı amca oturuyor. Tebliğciler sohbet vs konuşuyorlar, Hasan abi dinliyor, yolculuk devam ediyor. Yerde oturan o hacı amca hiç konuşmuyor, sadece sessiz sessiz oturuyor. Yolculuk iki gün sürdü. Herkes indi. O hacı amca da inerken bizim Hasan abi sormuş; Yahu hacı amca sen kimsin, necisin hiç konuşmuyorsun deyince o amca 'Bana Hacı Mehmet derler, İstanbula geldiğinde görüşürüz' demiş. Hasan abi de hayret ve itiraz üslubuyla 'o hooo bir sürü Hacı Mehmet var, biz nasıl görüşeceğiz de' demiş. O amca görüşürüz görüşürüz' diye cevap vermiş ve ayrılmışlar.
Aradan zaman geçmiş. Hasan abi yerli dönüş yapmış. Konyada bir cemaate dahil olmak istemiş... Kendisine gıyaben Merhum M Zahid hocamızın ders tarifini yapmışlar. Hoca Efendi ile henüz yüzyüze görüşme yok. Tesbihata devam. Hasan abi Ankarada Hollandadan makine ithalatı ile uğraşırken Konyadaki yeni 'çevresi' denk gelmiş, 'haydi istanbula Hoca Efendiyi ziyarete gidiyoruz' deyince Hasan abi, 'siz gidin, ben saat 5'e kadar işleri bitireyim öyle geleyim' demiş. Arkadaşlar ayrılmışlar. Sonra Hasan abi, adres vs almadığı için kara kara düşünmeye başlamış. İstanbul ama neresi? Adres yok. Neyse işleri bi bitireyim ALLAH Kerim demiş.
İkindiden sonra istanbula bilet almış, yola revan olmuş. Eskiden garaj, avrupa yakasında Topkapıda idi. Hasan abi orada ineceğine anadolu yakasında Haremde inmiş. Gece Saat 2 belki de 3. Kimse yok, adres yok. Derken kumral bir genç koşa koşa gelmiş 'amca nereye' diye sormuş. Hasan abi 'oraya' diyebilmiş. Genç, 'Orası neresi' demeden 'tamam tamam gel benimle' demiş. Hasan abi vapur biletim de yok deyince o genç 'gel gel bende var' demiş. Vapurla karşıya geçilecek ama o Saat vapur saati filan da değil. O saatte vapur olmaz. Hasan abi bakmış ki vapur hazır. İçinde kimse yok, bir taksi ve şoförü var. O genç de vapur da taksi de sanki Hasan abi için özel gelmiş. İlginç. Hasan abi ve o genç binmişler. Öte tarafta inmişler. Genç kaybolmuş. Hasan abi şaşkın şaşkın ortada kalmış. Vapurdaki taksici Hasan abiye nereye diye sormuş. Hasan abi yine 'oraya' demiş. Taksici orası neresi diye sormadan 'gel bin' demiş. Taksici doğruca çarşamba camiine götürmüş. Hasan abi 'Burası benim adres değil ama bakalım' demiş. Cemaat işrak namazını kılmış, yavaş yavaş çıkıyorlarmış. Hepsi sarıklı cübbeli, orada yalnız Hasan abi farklı kıyafette. En son biri çıkıyorken Hasan abiye selam vermiş ve 'ALLAH işini rast getirsin demiş. (Meğer o Merhum Mahmut Ef imiş). Herkes gitmiş, Hasan abi yine ortada kalmış. Derken biri gelmiş, amca nereye diye sormuş. Hasan abi yine 'oraya' demiş. O kişi de 'gel gel' demiş. Hasan abiyi İskender Paşa camiine kadar götürmüş. Bakmış ki takım arkadaşları camiden çıkmışlar, abdest alıyorlar, ziyarete gireceklermiş. 'yahu adres vermedik, sen nasıl geldin' deyince Hasan abi ilginç gelişi anlatmış. Olayın ilginç mi ilginç tarafı ortaya çıkmış.
Ziyarete girmişler. Misafir odasına Hoca Efendinin gelmesini bekliyorlar. Hoca Efendi içeri girince Hasan abi bakmış ki trendeki o hacı amca!!! Hemen ayağa kalkmış, Hocaefendinin yanına varmış ve 'Hoca Efendi beni tanıdın mı, hatırladın mı' demiş ve Hocaefendiyi kucaklamış. Hoca Efendi usulce 'sus' işareti yapmış. Hasan abi rahmetli 'O sırada adab vs bilmiyordum, böyle kaba davrandım' deyip bu hareketini kınıyordu. Meğer trendeki 'İstanbula geldiğinde görüşürüz' diyen Hacı amca Merhum M Zahid Hoca Efendi imiş. Çok iyi hatırlıyorum, o yaz Hoca Efendi avrupaya gitmedi. Hem gitse öyle trenle yalnız gitmez, yanında mutlaka refakatçi olurdu. Bu olay olsa olsa Tayy-i mekân olabilir.
Hasan abi bir ara biçerdöver ithalatı da yapıyorken müşterilerin parasını almış, Hollandada biçerleri Türkiyeye yüklemiş, hasat zamanı gelmiş, müşteriler biçer bekler, biçerler gümrüklerde yok oğlu yok. Ankara, İstanbul..Yok yok. Hasan abi daralmış, mahcup mahcup. İstanbulda namaza İskender Paşaya gitmiş. İşrak namazından sonra Hoca Efendinin elini öpüp ayrılacağında Hoca Efendi onun kulağına eğilip 'Biçerler geldi' demiş. Hasan abi gümrüğe tekrar gitmiş, onlara başka gümrük nerede var diye sormuş, Edirne cevabını alınca doğru Edirneye varmış, bakmış ki biçerler orada. Almış gelmiş. Hasan abi, biz camide işrak vaktini beklerken 'bazen Merhum Hoca Efendi bana geliyor ve Vakit geldi kalk işrakı kıl diyor' diye bana söylemişti. Ben de vakti takip ediyordum. 'Benim söylediğim vakit denk geliyor mu' diye sordum. Denk geldiğini söylemişti.
Hocamızın vefatından sonra başka cemaatler gel bize katıl diye Hasan abiye tekliflerde bulunmuşlar. Hasan abinin cevabına bakın: "Ben başka KOCA'ya varmam'". ALLAH rahmet eylesin.
Bugün de böyle olsun. Dua ve selam ile. O ÇEKER
Kaynak:
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.