Türkiye Ortadoğu'ya yön verici rüzgârların dışında kalmaz

Türkiye Ortadoğu'ya yön verici rüzgârların dışında kalmaz

Çünkü kasırganın tam ortasında...

KCK tümörünü metastaz olmadan bünyeden kesip atabilen bir Türkiye'nin İran, Esed, Rusya, İsrail ve Batılı aktörlere en ağır cevabı vermiş olacağına dikkat çeken Bugün'den Gültekin Avcı, Türkiye'nin 'İkide bir durup "konuşalım" fantezilerine kapılmadan.' son hamle fırsatını değerlendirmesi gerektiğini ifade ederek 30 yıldır terörle uğraşan bir ülkenin çoktan yapmış olması gereken uygulamaları sıraladı. İşte Avcı'nın yazısı:

Türkiye için son hamle fırsatı

Ortadoğu, programlandığı belirsiz bir istikbale doğru sürükleniyor.

Türkiye ise öncelikle kendi selametini garanti etmek zorunda.

Bu sefer Türkiye'nin Ortadoğu'ya yön verici rüzgârların dışında kalma lüksü yok.

Çünkü kasırganın tam ortasında.

KCK motifli Ortadoğu programının merkez üssünde.

Türkiye'nin üstüne kara büyü üfleyen bölgesel aktörler, artık kendilerini gizleme lüzumu da hissetmeden fütursuzca meydana çıktılar.

Bu parçalayıcı anafordan çıkabilmesi, öncelikle vücuduna zerk edilen PKK zehrini atabilmesine ve panzehiri bulabilmesine bağlı.

İşin tedirgin edici yanı, bu kasırganın tahmin edilenden çok daha hızlı yakıp yıkması.

Yıllara değil belki aylara sâri bir anafor.

KCK tümörünü metastaz olmadan bünyeden kesip atabilen bir Türkiye, açıkça tehditler savuran İran'a, 1200 PKK'lıyı cezaevlerinden serbest bırakan ve PKK'ya ağır silah yardımı yapan Esed'e, her daim dönem menfaatlerini durumun gereğine göre PKK'da arayan Rusya, İsrail ve Batılı aktörlere en ağır cevabı vermiş olacaktır.

Bu cevap stratejik olduğu kadar aynı zamanda askeri bir cevap hüviyetindedir.

Ve bu son hamleyi yaparken ikide bir durup "konuşalım" fantezilerine kapılmadan.
Bunun Türkiye'nin terör karşısında ilk ve son kararlı hamlesi olacağını not etmeliyim.

Çünkü Türkiye'nin beklentilerini karşılayacak başka bir hamle fırsatı olmayacak ki bunu iyi görmek gerekiyor.

İsabetli hamle, zamanında yapılan hamledir.

Bugün haklılıkla karşılanabilecek hamleleriniz, yarın sonu gelmez savaşların sebebi olabilir.

Terör karşısındaki güvenlik konsepti, terörist gibi düşünüp devlet gibi hareket etmek zorundadır.

"Barzani Türkiye'yle beraber PKK'yı vuracak" haberlerinin boş olduğunu veya Barzani'nin samimiyetsizliğini pek yakında göreceğiz.

Yine de umarım ben mahcup olurum

Manzaranın doğurduğu sorulara bakalım.

1- Kandil'i kontrol ettiğinizde Kürt sorunu bitecek mi?

Terörle silahlı mücadelenin gayesi Kürt sorununu değil terörü bitirmektir.

Kuruluşunda, bayrağında orak-çekiç olan Marksist PKK, Kürt hakları sloganıyla yola çıkmamıştır.

Zaman içerisinde stratejik bir terör aklıyla kendine "meşru bir taban" aramış, Kürt sorununun üstüne oturmuştur.

Mesele gerçekten Kürt sorunu olsaydı, BDP oy oranının Kürtler'in en fazla dörtte birini ifade eden %6 bandından çok yukarılarda olması gerekirdi.

AK Parti ise rakipsiz en büyük Kürt partisi.

Kemal Burkay, Muhsin Kızılkaya, Orhan Miroğlu, İbrahim Güçlü gibi Kürt aydınları da Kürt sorunundan bahsediyor ama silah kullanmıyorlar, PKK yandaşlığı da yapmıyorlar, bilakis muhalifler PKK'ya.

Demek ki mesele başka.

2- Sınır karakolları ve terörün teknolojik takibinde seviye yükseltilince sorun çözülecek mi?

Sınırlarımızdaki karakol bile denemeyecek yapıların, modern ve dayanıklı kalekollar haline dönüştürülmesi, hatta her halükarda sabit hedef teşkil ettiği için kalekollardan da çok sınırın daimi teknolojik takip altında bulundurulması...

Aynı anda pek çok sınır hattını tarassut altında bulunduracak silahlı İHA'ların sahaya süratle intikali...

Kontrolü zor geçiş bölgelerinde sızmayı engellemek için askeri yasak bölge uygulaması...

Profesyonel ordunun hayata geçirilmesi...

Teröristlerin karayollarını rahatlıkla kullanarak kaçışının engellenmesinde güvenlik kuvvetlerinin haklı yol kontrolleri üzerindeki kısıtlamaların kaldırılması...

Ülke içi terör odaklarına JÖH ve PÖH'lerle asla aralık verilmeksizin nokta operasyonları yapılması, böylece PKK'nın daimi surette savunma refleksine mahkûm edilmesi...

30 yıldır terör belasıyla uğraşan bir ülkenin çoktan yapmış olması gereken en elzem uygulamalardı.

Ama gereğine ancak şimdilerde tevessül ediliyor ve geçen süreç içerisinde şehitlerimiz geçit resmi yapmaya devam ediyor.

Peki, bunlar tamamlandığında teröre karşı tam bir kalkan kurmuş olacak mıyız?
Maalesef hayır.

Çünkü sınırın hemen ötesindeki kamplardan, avcı kolu halinde, şarkı söyleyerek, bazen katırların sırtında taşıdıkları doçka'larla durup güle oynaya piknik yaparak, bazen durup hep birlikte halay çekerek hatta bu anların videolarını çekerek, zamanı geldiğinde kendilerince emin noktalardan askeri birliklerimizi ateş altına alarak gelen bir terör örgütü var.

Kurduğunuz muhteşem kalelere giden yollar hür ve güvenliyse, ipini koparan her PKK'lı sınırınızda soluğu alıyorsa sadece terör örgütünün gayesine ulaşması zorlaşmış olur.

Ama imkânsızlaşmaz.

Eskiden bir seferde başardıklarını bu defa 3-5 seferde başaracaklardır.

Yukarıdaki tedbirler tamamlandığında şehit sayımızın azalacağı kesindir.

Ama biteceğini söylemek ütopyadır.

Etiketler :
HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.