Türkiye rüzgarı tersine çevirdi

Türkiye rüzgarı tersine çevirdi

Belçika'nın en genç milletvekili Mahinur Özdemir, Brüksel'de etkili çevrelerin Türkiye'nin son dönemdeki etkili dış siyasetinin farkında olduklarını ve önemsediklerini söylüyor.

Avrupa'da pekişen ve yükselen korkular var. Bunda siyasilerin de medyanın da büyük rolü var. Özellikle İslamofobia son dönemde daha da yükselişte. Bu artık bilinen bir gerçek. İsviçre'de minarelerle ilgili referandum da İslamofobia ile bağlantılı. İnsan haklarıyla ilgili bir meselede, azınlıkların haklarının söz konusu olduğu bir durumda nasıl referanduma gidebilirsiniz. Bunu bir tek ben değil, Avrupa'nın sağcı ve liberal politikacıları da savunuyor.

Avrupalı Müslümanların bu korkunun pekişmesinde payı var mı?

Avrupa'da 20 milyona yakın Müslüman var ama Müslümanların da görevlerini yeterince yerine getirmediklerini düşünüyorum. Müslümanlar kendilerini doğru tanıtma ihtiyacı duymadılar.

Sen de başörtülü bir milletvekili olarak Belçikalıların parlamentosundasın. Bu korkuları pekiştiriyor mu?

Tabi ki. Benim seçilmem oradaki bazı korkuları pekiştirdi. Gündeme getirdi.

Keşke seçilmeseydim, keşke başörtülü aday olmasaydım dediğin oldu mu?

Asla olmadı... Kendimi doğru ifade ettiğim sürece, 'ben kendi inançlarımı, siyasi görüşümü hayata geçirmek için değil, tüm topluma hizmet etmek adına buradayım' mesajını doğru verdiğim sürece bu önyargıların önüne geçebileceğime inanıyorum. Benim siyaset anlayışımı tanıdıkça farklı kesimlerden beni destekleyenler artıyor.

Medya çok üzerine geldi. Hala tepki alıyor musun?

Elbette. Sadece benim seçilme sürecimde değil, medya her fırsatta yanlı yayınlar yaptı. İnsanların tepkisinde medyanın da rolü vardı.

Partin yeterince destek oldu mu?

Seçildiğimde partide üyelik kartlarını iade edenler oldu. Ancak genel başkanım her aşamada bana çok destek verdi.

BİZİM KUŞAĞIMIZIN ÖNEMLİ BİR MİSYONU VAR

Senin siyasi misyonun nedir?

Ben toplumun gerçek sorunlarıyla ilgileniyorum. Uzmanlaştığım bir çok alan var. Enerji, çevre, şehir planlaması gibi. Bu konularla ilgili politikalar üretiyorum. Bunun haricinde Avrupa'da kendinin farkına varan yabancı kökenli üçüncü kuşağın toplumda daha fazla yer almak gibi bir misyonu olmalı. Ben de elimden geldiği kadar bu misyonu yerine getirmeye çalışıyorum.

Ne zamandan beri başörtülüsün?

14 yaşından itibaren taktığımı hatırlıyorum. Üniversiteyi başörtülü olarak okudum.

Aile baskısıyla mı?

Tamamen benim kişisel tercihim. Hatta ailem biraz erken değil mi dedi. Bu nedenle başörtüsü konusunda zorlayıcı tavrı olmadı. Hatta kızkardeşim 22 yaşında ve başörtülü değil.

Avrupa'daki bir çok Türk gencine göre şanslısın.

Vizyonu geniş bir ailede büyümüş olmak büyük bir şans. Babamın sürekli gözetiminde olduk. Okulda neler yaptığımızı hep sordu, takip etti, yardımcı oldu. Bunu asla hesap sorar gibi yapmıyordu. Sadece bizim dünyamızı daha iyi anlamak adına soruyordu. Bize verdiği tavsiyelerle yol gösterdi.

TÜRKİYE'DEKİ SİYASİ ÜSLUP BİRAZ ERKEKSİ

Türkiye'da yaşamayı düşünmüyor musun?

Seçilmeseydim buraya gelip organik gıda üzerine bir lokanta açmayı düşünüyordum açıkçası. Bunu belki ilerde de yaparım. Herşeyin bir zamanı var.

Türkiye'de siyaset yapmak geçiyor mu aklından?

Hayır. Ben Belçika siyasetçisiyim. Türkiye'de yeterince donanımlı gençler var. Seçilme yaşı 25'e indi. Bazı ailevi meselelerin de mecliste bu düzeyde dile getirilmesi rahatsız edici bir şey. Bu Belçika'da yok ve bundan dolayı çok huzurluyum.

Türkiye'de bu yok mu?

Türkiye'den bazı siyasilerle zaman zaman görüşme fırsatım oluyor. Malesef özellikle bayan siyasetçilere karşı acımasız eleştirilerde bulunabiliyorlar. Ancak Erdoğan'ın kadın siyasetçilere çok daha yakın ve sıcak davrandığını söyleyebilirim.

Anladığım kadarıyla Türk erkeğinin genel maço tavrı siyasette de geçerli. Bunu hissettirenler mi oldu?

Bunu hissettirmediklerini düşünüyorlar. Ama cümle aralarına bu tavrın gizlendiğini okuyabiliyorsunuz.

Dünyada örnek aldığın bir siyasetçi var mı?

Bu konuda hep Obama aklıma geliyor. Martin Luther King ile Rosa Park gibi isimlerle meşalesi yakılan mücadelenin sonucunda Obama'nın başkan olması benim için büyük bir heyecan kaynağı. Aynı şekilde Margaret Thatcher de öyle. Onun gibi bir bayanın o kadar güçlü bir seviyeye gelmesi düşünülemezdi. Onun yanında tabii ki genel başkanımız da benim için bir lider. Dört çocuk annesi bir bayan, hem parti başkanı hem de başbakan yardımcısı. Onunla çalışıyor olmak benim için bir şans.

Brüksel'de AB gibi konularda Türkiye'nin temsilcisi olarak da görülüyor musun?

Parlamontadaki tüm Türk kökenli milletvekilleri için de geçerlidir. Diğer parlamenterler Türkiye ile ilgili düşüncelerini bizimle paylaşırlar, istişare ederler. Bize temsilci gözüyle bakılamaz. Belçika milletvekiliyiz sonuçta.

AB süreciyle ilgili ne düşünüyorsun? Türkiye'deki 'askıya alındı' algısı bir yanılgı mı?

Bir mesafe katedildi bu konuda ve süreç devam ediyor. Ama ben başka bir şey söylemek isterim. Brüksel'de Türkiye konusunda estirilen hava eskisine göre çok farklı. Önemli gazeteciler, siyasetçiler Türkiye'nin Ortadoğu'dan Akdeniz'e kadar olan bölgedeki etkinliğinin arttığına vurgu yapıyor.

Türkiye'nin artık AB'ye ihtiyacı kalmadı mı deniliyor?

Türkiye'nin çevresindeki ülkelerle çok daha etkin bir ilişki biçimi geliştirmesi de çok daha önemli. Olmasa da olur artık deseniz de AB'yi asla gözardı etmemek lazım. Katedilen bir mesafe var bu konuda.

Yusuf Kaplan'ın makalelerinden istifade ettim

2006'dan bu yana ne değişti hayatında?

İstanbul'a 2006'da geldiğimde Meclis Üyeliği adaylık sürecim devam ediyordu. 8 Ekim 2006'da Brüksel'in en büyük belediyesi olan Schaerbeek Belediyesi'nin en genç meclis üyesi oldum. Genel Başkanımız Joelle Milquet partide kadrolu danışmanı olmamı istedi. Siyasette pek çok şeyi oradan öğrendim diyebilirim. Bu vizyona ulaşmamda çok büyük katkısı oldu. Haziran 2009'dan bu yana da Brüksel Milletvekiliyim.

Bu sürede siyasette neler öğrendin?

İnsanlarla iletişimim iyiydi ama siyasetin dilini yeterince bilmiyordum. Siyasette sadece tek bir kesime hitap etmiyorsunuz, herkesi kuşatacak bir dil yakalamanız gerekiyor. Gençlerin ve kadınların yeterince temsil edilmediğini düşündüğüm için siyasete girdim fakat tabi ki herkes için siyaset yapıyoruz.

Başörtülü olmanın bu vizyona katkısı oldu mu?

Parti bana 2006'da belediye seçimlerinde aday olmamı teklif ettiğinde tereddüte düşmüştüm. Beni sadece Müslümanların oyunu almak için istediklerini geçirdim aklımdan ve bu çekincemi de parti yetkilileriyle paylaştım... Beni fikirlerim için aday gösterdiklerini söylediler. Eskiden çekincelerim daha fazlaydı. Mahalle kalıbından çıkamamıştım. Belçikalı, Türk, Avrupalı, Müslüman, Schaerbeek... Şu anda bütün bu kimliklerin karşılığını bulabildim kendimde. Siyasetin de buna katkısı oldu. İstanbul'daki o toplantının bir etkisi var mıydı? Senin için oldukça verimli olduğunu gözlemlemiştim..

İstanbul'daki toplantıyı (Fransa Merkezli, Uluslararası Karma Kültür Gençlik Konseyi) düzenlemişti. COJEP, siyaset vizyonumu artıran kurumdur. Bu yüzden COJEP'e özel minnetim var. O zamanlar çok gençtim, 21 yaşındaydım. Orada aldığım eğitimlerden çok değerli katkılar aldım. Özellikle Avrupa toplumundaki yerimi pekiştirmek açısından çok önemliydi. Toplantıdan sonraki dönemlerde Yusuf Kaplan'ın makalelerinden çok faydalandım.

Üniversiteye ziyaretçi olarak almamışlardı

Başörtüsü gibi çözümsüz meselelerin siyasi platformda çözülebilmesi adına senin bir önerin var mı?

Başörtüsü bir insan hakkıdır. Her insan istediği şekilde düşünme, giyinme ve bunu dışarıya yansıtma her insanın en doğal hakkıdır. Bu şekilde eğitim görmek de insan hakkıdır. Bir de insan dışgörünüşü, kılıf kıyafetinden dolayı değerlendiriliyorsa burada bir sorun olduğunun belirtisidir. Meseleye böyle bakmalıyız. Başka çözümü olamaz. Bir kaç yıl önce öğrenciyken Türkiye'de bir üniversiteye bir hoca ile görüşmek için gelmiştim. Herkesi almadıkları gibi beni de almamışlardı. Çok tuhaf karşılamıştım. Sonuçta bir ziyaretçi olarak oradaydım.

Avrupalı Türklerin kızlarına bakışına senin bir katkın oldu mu?

Türklerin bir kısmı yakın dönemlere kadar içine çok fazla kapanıyordu, kızlarını korumak amacıyla. Aynı düşünceyle Türkiye'den akraba evlilikleri yapılıyordu zorla. Ancak son yıllarda bu oranın azaldığını söyleyebilirim. Aileler artık kızlarını okumak için teşvik ediyor.

 yeni şafak

Etiketler :