Türkiye'de 'mahalle baskısı' yok

Türkiye'de 'mahalle baskısı' yok

Bahçeşehir Üniversitesi'nden Prof. Dr. Yılmaz Esmer başkanlığında 34 ilde bin 715 kişi üzerinde gerçekleştirilen araştırma, 'mahalle baskısı' söylemini boşa çıkardı.

Ankete katılanların yüzde 95'i dinî inançlarından dolayı toplumdan herhangi bir baskı görmediğini söyledi. Mezhebi sebebiyle baskıya uğradığını belirtenlerin oranı yüzde 4'te kaldı. Esmer'e göre araştırma 'Türkiye son yıllarda dindarlaşıyor' iddiasını yalanlıyor.

Türkiye'de son yıllarda gündeme getirilen 'mahalle baskısı' iddiaları boş çıktı. Bahçeşehir Üniversitesi'yle İngiltere Dışişleri Bakanlığı'nın ortaklaşa yaptığı ankette halkın yüzde 95'i toplumdan herhangi bir dinî baskı görmediğini söyledi. Prof. Dr. Yılmaz Esmer'in başkanlığında 34 ilde bin 755 kişi üzerinde gerçekleştirilen araştırma, ilginç sonuçlar ortaya koydu. Ankete katılanlardan sadece yüzde 4'ü mezhebi sebebiyle, yüzde 4'ü laikliği için, yüzde 5'i ise kadın olması nedeniyle toplumsal baskıya maruz kaldığını düşünüyor. Ayrı ayrı yöneltilen sorulara verilen cevaplar Prof. Dr. Binnaz Toprak'ın, 'Türkiye'de mahalle baskısı yaşandığı'nı iddia eden araştırmasının tam aksi bulgular içeriyor. Hoşgörü, etnik ve dinî çeşitliliğe karşı tutumların incelendiği araştırma 'etnik kimlik, baskı sebebi' iddialarının da doğru olmadığını gösterdi. Deneklerden yüzde 6'sı anadili sebebiyle devlet ve toplumdan baskı gördüğünü savunurken yüzde 94'ü etnik kimliğin baskı sebebi olmadığını söylüyor. PKK'nın ciddi bir tehdit görüldüğü araştırmada farklı din ve etnik kimliklere sahip insanlar ülkenin zenginliği olarak kabul ediliyor. Ancak bu kişilerle komşu olma konusunda negatif bir tutum takınılıyor. Ankette Türkiye'nin AB'ye üye olmasını isteyenlerin oranı yüzde 57'yi buluyor. Fakat deneklerin yüzde 76'sı AB'nin ülkeyi bölmek istediğini düşünüyor. Prof. Dr. Esmer, araştırmanın son 20 yılda Türkiye'nin dindarlaşmadığını gösterdiğine işaret ediyor. Esmer "Dindar olanlar birden dinsizleşmedi ya da dinsizler bir anda dindarlaşmadı. Pek çok şey aynı gidiyor." diyor. İngiltere Büyükelçiliği Müsteşarı Giles Portman ise ankette İngiltere'nin, sevilmeyen ülkeler arasında çıkmasını 'şaşırtıcı' buldu.

12 Nisan-3 Mayıs 2009 tarihleri arasında gerçekleştirilen araştırmada, inancı nedeniyle toplumda ayrımcılığa uğradığını düşünenlerin oranı sadece yüzde 10. Katılımcıların yüzde 7'si mezhebi nedeniyle toplumda 'ayrımcılığa' maruz kaldığını düşünüyor. Yüzde 8'i anadili nedeniyle devletten, yüzde 9'u etnik kimliği nedeniyle devletten, yüzde 6'sı laik olması nedeniyle hem devletten hem toplumdan, yüzde 9'u ise kadın olduğu için toplumdan kaynaklı ayrımcılık yaşadığını ifade ediyor.

Araştırmada, "Hepsi çok önemli ama sizin için hangisi birinci sırada gelir?" sorusuna verilen cevaplarda dindarlık yüzde 62 ile ilk sırada yer alıyor. Bunu yüzde 13 ile demokrasi, yüzde 16 ile laiklik izliyor. İnancı nedeniyle başını örten kadınların oranı ise yüzde 62. Ancak, dindarlığı önceleyen katılımcılar, aşırılık ve radikalizme de karşı çıkıyor. Araştırmaya katılanların yüzde 69'u aşırı İslami akımların Türkiye için bir tehdit olduğunu düşünüyor. Araştırmaya katılanların yüzde 66'sı dünya güvenliği için tehdit olduğunu söylerken, yüzde 92'si PKK'nın Türkiye için ciddi bir tehdit olduğunu ifade ediyor. Demokrasi karşıtı girişimlerin Türkiye için tehdit oluşturduğunu söyleyenlerin oranı ise yüzde 81. Araştırmada denekler dini ve etnik çeşitliliğin Türkiye için çeşitlilik olduğunu düşünüyor. "Kimi komşu olarak görmek istemezsiniz?" sorusuna verilen cevaplar arasında, yüzde 72 oranında içki içen komşu ilk sırada yer alıyor. Araştırmaya katılanların yüzde 52'si Hıristiyan, yüzde 26'sı başka bir ırk veya renkten, yüzde 64'ü Yahudi, yüzde 66'sı ise hiçbir dine inanmayanları komşu olarak istemiyor.

AB KONUSUNDA KAFALAR KARIŞIK

Araştırmada, AB ve ABD konusunda da benzer çelişki yaşanıyor. Araştırmaya katılanların yüzde 57'si Türkiye'nin AB'ye üyeliğini istiyor, yüzde 27'si ise karşı çıkıyor. Fakat, yüksek düzeydeki isteme oranına rağmen, araştırmaya katılanların yüzde 81'i AB'nin dünyada Hıristiyanlığı yaymayı hedeflediğini düşünüyor. Yüzde 76'sı Türkiye'yi bölmeyi hedeflediğine, yüzde 80'i ise İslam dünyasını bölmek ve zayıflatmak istediğine inanıyor. Türkiye'de en güvenilir kurum sorusunda, yüzde 72'yle ordu ilk sırada yer alıyor. Orduyu yüzde 60 ile sosyal güvenlik kurumları izliyor. En güvenilmeyen kurumlar arasında ise DTP yüzde 75 oranıyla ilk sırada geliyor. Onu yüzde 74 ile IMF, yüzde 49 ile BM, yüzde 48 ile AB, yüzde 44 ile CHP takip ediyor.

SONUÇLAR İNGİLİZLERİ BİLE ŞAŞIRTTI

Araştırmanın sonuçları İngiltere'yi de şaşırttı. İngiltere Büyükelçiliği Müsteşarı Giles Portman, sonuçları nasıl buldukları yönündeki bir soruya şöyle cevap verdi: "Müthiş ve ilginç. AB ile ilgili çelişkiler söz konusu. İngiltere'nin pek sevilmeyen bir ülke olduğu ortaya çıktı. Biraz sürpriz bu. Hayal kırıklığı yaşadım. Hemen British Council'deki arkadaşlarla neden böyle bir sonuç çıktı diye bir değerlendirme yaptık. İngiltere, Türkiye'nin AB üyeliğini en çok destekleyen ve bunu her platformda dile getiren bir ülkedir."

DİNDARLIK ARTMADI, SADECE BELİRGİNLEŞTİ

Araştırmayı yürüten Prof. Dr. Yılmaz Esmer ise araştırmadan Türkiye'de dindarlığın artmadığı sonucunun çıkarılabileceğini söyledi. AK Parti iktidarı döneminde dindarlığın arttığı görüşüne katılmayan Esmer, "Biraz daha belirginleşmiş olabilir ama benim tespitlerime göre dindarlık artmadı. Baskı gördüğünü söyleyenlerin oranları büyük çıkmadı. Yüzde 5, yüzde 3 gibi rakamlar. Önemli gibi görünmüyor ama 50 milyon insanın yüzde 5'i 2,5 milyon yapar. Bu da önemli bir rakamdır." dedi.

Etiketler :