Üç Aylar, Yeni Bir Manevi Hamle Devresi

Üç Aylar, Yeni Bir Manevi Hamle Devresi

“Hep beraber Allah’a tevbe ediniz, ey mü’minler, taki felah bulasınız.”

 

Üç Aylar, Yeni Bir Manevi Hamle Devresi

 

“Hep beraber Allah’a tevbe ediniz, ey mü’minler, taki felah bulasınız.[1]

 

3 Nisan 1984’te hicrî 1404 yılının Receb ayı hulul ediyor; “üç aylar” (Receb, Şaban, Ramazan) denilen bir nurlu devre, bir mânevî hayır ve bereket, feyiz ve fazilet mevsimi başlıyor.

Bizler bu yeni fırsatta kendimize yeniden çeki düzen vermeli; günden güne safileşip yüksele yüksele, Şaban’dan, Ramazan’a arifâne geçmeli; en sonunda da maddî, mânevî ve rûhî bakımdan gerçek bir bayrama ermeliyiz.

Abdülkâdir-i Geylânî (k.s.) (ö. 561/1166) Ğunyetü’t-tâlibîn adlı eserinde şöyle yazıyor:

“Receb tevbe; Şaban muhabbet; Ramazan da Hakk’a kurbiyet ve vuslat ayıdır.”[2]

“Receb, günahı, zulm ü cevri terk etme; Şaban, salih amel işleyip vefa gösterme; Ramazan ise sıdk u sefâya erme ayıdır.”

“Receb’de şevkle girişilen tevbe ve hasenât kabule mazhar olur; Şaban’da işlenmiş eski seyyiat, afv ü mağfiret kılınır; Ramazan’da ise kula, ilahî ihsan ve ikramlar bahşedilir.”

Bu sebepten, baş tacımız, göz nurumuz ve gönül sürurumuz, sevgili Peygamberimiz, bu üç aylar hakkında:

“Receb Allah’ın, Şaban benim, Ramazan da ümmetimin ayıdır.”[3] buyurmuş.

Zünnûn-ı Mısrî (ra.) (ö. 245/859) diyor ki:

“Receb ekme, Şaban sulama ve tımar, Ramazan ise hasat ve biçim ayıdır.”

“Sene bir ağaca benzetilse Receb, o ağacın yapraklanma; Şaban, çiçeklenip meyvelenme; Ramazan ise olgunlaşan mahsulün devşirilip toplanma zamanıdır.”

Hülasa, günahkâr, asi, mücrim, gafil kulların, eğriyi bırakıp doğruya, batılı bırakıp hakka, kötüyü bırakıp iyiye yönelmesi, yani tevbe-i nasûh eylemesi;

... Yaratılış gayesini sezip, görevini idrake başlaması, sorumluluğunu hissetmesi, aziz ve celil rabbimiz olan Allah’a mahbûb ve makbul kul olmaya yönelmesi...

... Numûne-i imtisâlimiz, rehberimiz, Resûlullah Efendimiz’e (sas.) has halis ümmet olmaya çalışması…

... İçin üç aylar her yıl tekerrür eden büyük bir imkân, kıymetli bir fırsat, uygun bir zaman ve vasattır.

Aziz kardeş! Bu büyük lütfun kadrini bil! Acaba bir dahaki tevbe mevsimine erebilecek misin? Fırsat geçirme, tembellik ve gafleti kov, gayrete gel, Hakk’a dön! O’nun engin rahmetine talip ol, yolunda kaim, zikrinde daim ol ki cümle felah bundadır.

Prof. Dr. Mahmud Es'ad Coşan (rh.a) Başmakaleler 1- S.37-38

 


 

* Nisan 1984.

[1] 24/Nûr, 31.

[2] Alî el-Müttakî, Ebû’l-Feth b. Ebî’l-Fevâris’in Emâlî’sinde Hasan-ı Basrî’den mürsel olarak nakledildiğini belirtir. Bk. Kenzu’l-ummâl, XII, 556, hadis no: 35164.

[3] Beyhakî, Şu’abü’l-Îmân, III, 374; Münâvî, Feyzü’l-kadîr, IV, 162-166.

 

 

zinde.info

Etiketler :