Uğur Dündar'ın 'öldüren haber'i

Uğur Dündar'ın 'öldüren haber'i

Uğur Dündar'ın ekrandaki isyanını izlemiş Memduh Bayraktaroğlu.. Yanında eşi.. Bakın ne düşünmüş!

Uğur Dündar'ın ağlamaklı halini Star Haber'de izleyen Memduh Bayraktaroğlu, gerilere çok gerilere gitmiş... Yanında eşi, geçmişler ekranın başına ve yıllar yıllar önce uğradıkları iftiraları hatırlamışlar:

"Uğur Dündar'ı izledik karımla birlikte Kanal D'de..
Ağlayacak gibiydi...
Ergenekon Dosyasında yer alan bazı bölümlerde kendisine ve ailesine iftira
atıldığından şikâyetle isyan ediyordu...
Karım ve ben ise onun ağlamaklı gözlerine baktıkça Allah'ın büyüklüğüne bir
kez daha inanıyor, "İlahi Adalet"in önünde sonunda tecelli edeceğine olan
inancımızı pekiştiriyorduk...
Neden mi?..
Söyleyeyim...
Bu gün kendisine ve ailesine "İftira" atıldığı için ağlayan Uğur (ki iftira
ise o iftirayı atanları da kınıyorum), bundan 12 yıl önce bana ve aileme
iftiranın katmerlisini atarken hiç vicdan azabı çekmiyordu.."

Peki ne olmuştu?

Ne olduğunu Bayraktaroğlu'nun "ÇİLLERLİ YILLARIM" isimli anı kitabının 243, 244,245 ve 246. sayfalarından okuyoruz:

-*Gazetecilik buysa eğer...*

* *

Bir gün, TV'lerde haberlerin sunulduğu saatlerde, eşimle birlikte
otomobilimizle Beyoğlu'nda bir barda arkadaşlarımızla buluşmaya gidiyorduk.
Tam Fatih köprüsüne girmek üzereyim cep telefonum çaldı. Arayan Mehmet Ali
Ilıcak'tı.

*"Patron neredesin?.."*

*"Arabadayım..."*

*"Yok ya?.."*

*"Neden hayret ettin?"*

*"Yahu biraz evvel Kanal D Haber'de seni hapse girerken gösterdiler..."*

*"Ne?.."*

*"Hapse giriyordun... Üstüne demir kapıların kapandığını da gösterdiler..."*

Bu kez şaka yaptığını zannedip basıyorum kahkahayı:

*"Arabamdayım ve yanımda da eşim var, bara gidiyoruz..."*

*"Şaka yapmıyorum valla... Gerçi seni arkadan gösterdi ama haberde de
tutuklandığın ve hapse girdiğin söylendi..."*

*"Boş ver... Arabamdayım ve bara gidiyorum.."*

*"Kendine iyi bak"* dedi ve telefonları karşılıklı kapattık...

Bir süre sonra telefonum bir kez daha çaldı.

Kız kardeşim Bahar, Kırklareli'nden arıyordu:

*"Abi sen hapiste değil misin?.."*

*"Ya, nereden çıkıyor bu hapis muhabbeti?. Bomba gibiyim ve arabamdayım..."*

*"Ama biraz önce seni Kanal D'de hapse girerken gördük..."*

*"Yahu Bahar'cığım. Ben hapse girsem sen benimle cep telefonu görüşmesi
yapabilir misin?"*

*"......"*

*"Bahar sesimi duyuyor musun?.."*

*"Şükürler olsun abi ama sana söylemek zorundayım..."*

*"Neyi?.."*

*"Abi biz hastanedeyiz..."*

*"Hayrola?"*

Bahar başladı ağlamaya.

*"Babam televizyonda seni hapse girerken görünce bayıldı... Hemen hastaneye
getirdik..."*

*"Babam şimdi nasıl"*

*"Oksijene bağladılar..."*

*"Hemen geliyorum..."*

*"........"*

Beş veya on dakika sonra yine cep telefonum çaldı...

*"Abi... Gelme... Babam gelmeni istemiyor... Kendine geldi... Söyledik diye
bize kızdı... Şimdi daha iyi..."*

*"Emin misiniz?"*

*"Eminiz abiciğim... Ona haberin yalan olduğunu söyledik... Rahatladı..."*

*"Telefonu götür sesimi duysun"*

Telefon babacığıma gidiyor:

*"Babacığımmmm..." *diye üstüne basa basa sesleniyorum her zaman olduğu
gibi...

O da yine her zamanki gibi ama bu kez daha cılız bir ses tonuyla:**

*"Oğlummmmmm" *diyor en sondaki *"m"* harfinin üstüne basa basa...**

*"Ne oldu sana babammmm?.."*

*"Yok bir şey be oğlummmm... Yok bi şey... Şimdi daha iyiyim..."*

*"Babacağım... Ben bomba gibiyim ve şu anda İncilây'la birlikte
arkadaşlarımızla eğlenmeye gidiyoruz ama hemen gelebilirim zaten şu anda
İkitelli'ye yakınım..."*

*"Dön geri be oğlum! Hiç bi şeyim yok... Git arkadaşlarınla eğlen, hem de iyi
eğlen... Bir kaç kadeh de benim için iç..."*

Ve yoldan dönüp Beyoğlu'daki Sanatçılar barına gittik ve oradan da
Meyhane'ye...

Şarkılar söyledim, eğlendim...

*****

Kimilerinin gazetecilik anlayışları buydu...

Bir oyuncu buluyorlar ve onu demir parmaklıkların arkasına girerken
çekiyorlardı.

Arkadan çektikleri resmin üstüne o kişinin Memduh Bayraktaroğlu olduğunu
söyleyince en yakınları bile Bayraktaroğlu'nun hapse atıldığını
sanıyorlardı..

Ertesi gün, Uğur Dündar'ın yönetimindeki Kanal D'ye tekzip mektubu
gönderdim.

Şimdi lütfen sıkı durun...

Tekzip mektubum o geceden tam 1 yıl sonra yayınlandı ama ne yayınlanmak.
Tekzibimi okuyan sunucu, teravih namazı kıldıran jet imamları bile
kıskandıracak kadar hızlı okuyordu tekzibimi. Alt yazı ise öyle bir akıyordu
ki ekrandan, bir kelime okuyabilene aşk olsun.

Böyle olur çelebi, bizde tekzip dediğin...

Ve sevgili okur.

Bu olay olduğunda Mart ayının sonları olsa gerek.

Babacığım beni *"canlandırma"* olarak yayımlanan haberde cezaevine girerken
görünce hastaneye yatırılmıştı ya...

Bir daha hemen, hemen hiç çıkmadı hastanelerden...

Ve yaklaşık 2.5 ay sonra da doğrudan Kırklareli kabristanındaki ebedi
ikametgâhına götürüp yatırdık onu.

*****

Ben,* "Babamı, Uğur Dündar yönetimindeki Kanal D haber öldürdü" *demiyorum
ama babam hasta değildi. Aslan gibiydi..

Kan değerleri benden bile iyiydi ve henüz 67 yaşındaydı.

Yani, Uğur Dündar'ın baba olduğu yaştan birkaç yaş daha büyüktü sadece.

Canım babacığım... Babammmmm benim...

Seni çok seviyorum...

Bil ki başıma ne geldiyse sana benzediğim için geldi...

Senin oğlun olmakla hep övündüm...

Hep onur duydum...

Hep dik durdum...

Tıpkı senin her zaman ve her yerde dik duruşun gibi...

Kimse bana diz çöktüremedi...

İşsiz kaldım...

Bulduğum işlerden (elbette medyadaki işlerimden) çok geçmeden güçlülerin
emirleri üzerine koparıldım ama yine kimsenin karşısında diz çökmedim...

Bundan sonra da çökmeyeceğim...
Armut dibine düşermiş...

*****

Tuncay Özkan ile Uğur Dündar ilerleyen günlerde tüm Türkiye'nin gözleri
önünde öyle bir kavgaya tutuştular ki...

Ve o kavga, Uğur Dündar'ın KANAL D'den ayrılması, yerine Tuncay Özkan'ın
geçmesiyle son buldu.

Benim tekzibimi jet hızıyla okuyan ve sadece görevini yapan sunucu arkadaş
ise genç yaşta bir trafik kazasında öldü... Allah sorumlusu olduğu ve olmadığı
bütün günahlarını affetsin. Yattığı yer nur olsun. Benim (eğer kalmışsa)
üzerindeki bütün haklarım helâl olsun...

GAZETECİLER.COM

Etiketler :