Vakit fena yakaladı...

Vakit fena yakaladı...

Anayasa Mahkemesi'nde raportör olan Alparslan Altan'ın Anayasa Mahkemesi'ne yedek üye olarak atanmasına tepki gösteren Kılıçdaroğlu ve YARSAV Başkanı Tarhan; 1995'te Fulya Kantarcıoğlu'nun da benzer şekilde atanmış olmasına ne diyecek?

Ali İhsan Karahasanoğlu'nun yazısı...

Dürüstseniz, Fulya Hanımı istifa ettirin!

Anayasa Mahkemesi Raportörü Alparslan Altan, önce Denizcilik Müsteşarlığı Yardımcılığı’na, oradan da Cumhurbaşkanı Abdullah Gül tarafından Anayasa Mahkemesi yedek üyeliğine atandı.
Bu atamayı, bakın CHP Grup Başkanvekili Kemal Kılıçdaroğlu nasıl yorumlamış: “Gerçekten yargı tarihimizin en ilginç haberlerinden birisi olsa gerek. Rüşvet dediğimiz olay, sadece parayla tanımlanacak bir alan değil.”

Demek ki ne imiş?

Bir raportörün, önce yüksek bürokrat kadrosuna atanıp, oradan da Anayasa Mahkemesi yedek üyeliğine getirilmesi, yargı tarihimizde geçecek bir olaymış. Bir anlamda rüşvet imiş..
Peki niçin böyle imiş?

“Yarın; kendisine müsteşar yardımcılığı koltuğunu ikram eden Sayın Binali Yıldırım’ın davası geldiğinde nasıl tarafsız kalabilecektir?”
Evet, dürüst politikacımız Kılıçdaroğlu’nun ikinci tesbiti de bu.

Peki ne yapılmalı imiş?

Kılıçdaroğlu onu da söylüyor: “Bu sayın üyenin yapması gereken tek şey, eğer onur ve ayıp denilen iki kavramı biliyorsa, bu kavramların gereği olarak görevinden derhal çekilmektir!”
Bu arada, her çorbaya limon sıkan YARSAV Başkanı Emine ablanın, aynı konudaki yorumunu da verelim: “Bu bir dolanma kültürünün sonucudur. Yargıyı ele geçirme kararlılığının çok açık göstergesidir!”

Tamam mıyız? Tamamız.

Atışlar yapıldı.. Görüşler alındı. Tesbitler yapıldı. Şimdi tarihten örnekler..
Eleştirilen Alparslan Bey hangi görevde idi? Anayasa Mahkemesi Raportörlüğü görevinde idi.
Tesadüf bu ya; 1993’te de bir Anayasa Mahkemesi Raportörümüz vardı. O da, müsteşar yardımcılığı görevine atanıyordu!

Kimdi bu raportör?

Cumhuriyet tarihinde, adalet kadrolarında en büyük kadrolaşmayı gerçekleştiren CHP’li Adalet Bakanı Seyfi Oktay’ın müsteşar yardımcılığına getirdiği Fulya Kantarcıoğlu..
Sonra ne olmuştu? Sonra da, Sayın Kantarcıoğlu, yüksek bürokrat kadrosundan, Anayasa Mahkemesi üyeliğine getirilmişti.

Yani? Yanisi şu... Alparslan Altan’ın Anayasa Mahkemesi üyeliğine gelmesinin hemen hemen tıpatıp aynısı, 16 sene önce, CHP’nin koalisyon ortaklığında, CHP’li Adalet Bakanı döneminde yaşanmıştı.
Şimdi soru şu: “Sayın Kılıçdaroğlu, Fulya Hanıma da, aynı teklifi götürecek mi? Fulya Hanımın da istifasını isteyecek mi? Raportörlükten müsteşar yardımcılığına, oradan da mahkeme üyeliğine geçiş, rüşvettir” diyebilecek mi?

Dahası, “kendisine müsteşar yardımcılığı veren Adalet Bakanı Seyfi Oktay, Anayasa Mahkemesi’nde yargılanacağı zaman, Fulya Hanım nasıl tarafsız kalabilir” diyecek mi?
Yine benzer şekilde, YARSAV’ın politikaya soyunan, ancak acemiliği sebebi ile böyle açık durumlara düşen Emine Hanıma da soralım: “Fulya Hanımı, Anayasa Mahkemesi üyeliğine getiren CHP için de, “Bu bir dolanma kültürünün sonucudur” diyecek misiniz?

Yine devamla, “Yargıyı ele geçirme kararlılığının çok açık göstergesidir” diyecek misiniz?
Üstelik Alparslan Bey’in, görevi süresinde nasıl hareket edeceğine, tarafsız kalıp kalamayacağı konusunda elimizde somut bir bilgi yok. Daha yeni yedek üye oldu, çünkü..

Ama Fulya Hanım?

Sağolsun Fulya Hanım, CHP döneminde Anayasa Mahkemesi üyeliğine getirilmesini,, kendisini oraya getirenin 28 yıl CHP’de aralıksız görev yapan Yekta Güngör Özden olduğu gerçeğini ispatlarcasına, bu partinin her istediği talebi, üyeliği döneminde kabul etti.

Rakip partilerden RP’nin kapatılması istendi. Fulya Hanım “Tabii” dedi..

Rakip partiler, FP’nin kapatılmasını istedi.. Fulya Hanım “Hemen” dedi.
CHP başörtüsü yasağı istedi.. Fulya Hanım “Aynen” dedi.

Tayyip Erdoğan’ın yasaklı olması ve AK Parti Genel Başkanlığı’ndan ayrılması konusunda istekte bulunuldu. Fulya Hanım “Tabi... tabi çok doğru...” dedi..

Tüm bu siyasi tercihlerden sonra, Kılıçdaroğlu, bugün hâlâ Anayasa Mahkemesi Üyeliğine devam eden Fulya Hanıma da bir çağrıda bulunacaktır mutlaka: “İstifa edin!”
Bekliyoruz. Umuyoruz.

Yoksa dürüstlük, sınıfta kalır! Sözde kalır..

Etiketler :