Vefatının 77. Yılında Abdülhakim Arvasi Hazretleri

Vefatının 77. Yılında Abdülhakim Arvasi Hazretleri

Bugün Necip Fazıl ismi her geçtiğinde “O’nun hayatındaki muazzam dönüşümün mimarı” Abdülhakim Arvasi Hazretlerinin 77. ölüm yıldönümü. Hazret 27 Kasım 1943’de Ankara’da vefat etmişti...

Gazeteci, şair, yazar, hatip ve fikir adamı olarak daha 30’lu yaşlara gelmeden tüm ülkede tanınan büyük aksiyon adamı Necip Fazıl’ın hayatında en önemli dönüm noktası Abdülhakim Arvâsî hazretleriyle tanışmasıdır. 

Tanışma yılı olan 1934 milattır. Necip Fazıl artık bambaşka bir Necip Fazıl ‘dır. Bu tanışma eserlerine de yansır. Necip Fazıl mürşidinin mânevî ekseni altında tasavvuf ağırlıklı eserler vermeye başlar.

İmân ve İslâm Atlası, Mümin Kâfir, Hz. Ali, Çöle İnen Nur, Peygamber Halkası, Son Devrin Din Mazlumları, Batı Tefekkürü ve İslâm Tasavvufu, Tanrı Kulundan Dinlediklerim, Velîler Ordusundan 333, O ve Ben gibi....

“O ve Ben” de hayatını Abdülhakim Arvâsî ile tanışmasını esas alarak üçe ayırmıştır: 

Tanıyıncaya Kadar (1904-1934),
Tanıdıktan Sonra (1934-1943),
O Günden Beri (1943’ten sonra),

Bugün Necip Fazıl ismi her geçtiğinde “O’nun hayatındaki muazzam dönüşümün mimarı” Abdülhakim Arvasi Hazretlerinin 77. ölüm yıldönümü. Hazret 27 Kasım 1943’de Ankara’da vefat etmişti...

Allah Rahmet eylesin. Şefaatlerine nail eylesin...

Abdülhakim Arvasi 
(1865-1943)
Nakşibendî-Hâlidî şeyhi.

(TDV İslam Ansiklopedisinden alıntı hayat hikayesi)

“Van’ın Başkale kazasında doğdu. Babası Seyyid Mustafa Efendi’dir. Soyu anne tarafından Abdülkādir-i Geylânî’ye ulaşır. Hülâgû Bağdat’ı istilâ ettiğinde (1258) Musul’a hicret eden ataları daha sonra Urfa ve Bitlis’e, oradan da Mısır’a gitmişlerdi. Ailenin büyük oğlu Molla Muhammed bir süre sonra Van’a gelip şehrin güneyinde yüksek dağlar arasında bir köy kurmuş, bu köyde büyük bir dergâh ve iki katlı bir cami inşa ederek oraya Arvas adını vermişti. Kādirî tarikatına mensup olarak faaliyet gösteren ve “Arvas seyyidleri” diye tanınan aile, altı yüz elli yıl varlığını devam ettirerek bugüne ulaşmıştır.

Abdülhakim Arvâsî, ibtidâî ve rüşdiyeyi Başkale’de okudu. Daha sonra Irak’ın çeşitli bölgelerindeki tanınmış âlimlerden icâzet alarak Başkale’ye döndü (1882). Kendisine miras kalan servetle bir medrese yaptırdı ve zengin bir kütüphane kurdu. Bu medresede yirmi yıla yakın ders okuttu. 1880 yılında intisap ettiği Hâlidiyye tarikatı şeyhlerinden Seyyid Fehim’den Nakşibendiyye, Kübreviyye, Sühreverdiyye, Kādiriyye ve Çiştiyye tarikatlarından hilâfet aldı (1889). Tarikat silsilesi Seyyid Fehim, Seyyid Tâhâ vasıtasıyla Nakşibendiyye’nin Hâlidiyye kolunun kurucusu Mevlânâ Hâlid el-Bağdâdî’ye ulaşır.

Abdülhakim Arvâsî, I. Dünya Savaşı’nın başlarında Ruslar’ın Başkale’yi istilâ etmesi ve Ermeniler’in silâhlanarak müslüman halkın mallarını yağmalamaya başlamaları üzerine, hükümetin emriyle, yüz elli kişilik ailesiyle birlikte daha emin bir yere göç etmek zorunda kaldı. Bağdat’a yerleşmek amacıyla yola çıkan aile, Revândiz-Erbil yoluyla Musul’a ulaştı. Burada iki yıla yakın bir süre kaldı. İngilizler Bağdat’ı işgal edince oraya gidemeyip ailesinden sağ kalan altmış altı kişiyle birlikte Adana’ya geldi. Adana’nın da düşman eline geçmesi ihtimaline karşı Eskişehir’e göç etti. Nisan 1919’da İstanbul’a geldi. Bir süre Evkaf Nezâreti’nce Eyüp’teki Yazılı Medrese’de misafir edildikten sonra yine Eyüp’teki Kâşgarî Dergâhı şeyhliğine tayin edildi (Ekim 1919). Medresetü’l-mütehassisîn’de tasavvuf tarihi dersi okuttu. Dergâh şeyhliğinin yanı sıra ayrıca Kâşgarî Camii’nin imamlık ve vâizlik görevi de kendisine verildi. Tekkeler kapatılana kadar bu görevlere devam etti. Daha sonra tarikat faaliyetlerini bırakarak eve dönüştürdüğü dergâh binasında tasavvufî sohbetlerle meşgul oldu. Menemen hadisesi (Aralık 1930) ile alâkalı görülerek tutuklandı ve Menemen’e gönderildi. Ancak olayla ilgisi olmadığı anlaşıldı. Soyadı kanunu kabul edilince Üçışık soyadını aldı. Beyoğlu Ağa Camii ve Beyazıt Camii’nde dersler verdi. Cumhuriyet döneminin önemli fikir ve sanat adamlarından Necip Fazıl Kısakürek’in kendisiyle tanışıp sohbetlerinde bulunması, aydın çevrelerde de tanınmasını sağladı. Eylül 1943’te sıkıyönetimin emriyle İzmir’e gönderildi. Bir süre sonra Ankara’ya gitmesine izin verildi. 27 Kasım 1943’te vefat etti. Kabri Ankara’da Bağlum Mezarlığı’ndadır.”


“Bana yakan gözlerle bir kerecik baktınız;
Ruhuma, büyük temel çivisini çaktınız!”(1940)

Gibi onlarca şiir yazdığı Mürşidi Abdülhakim Arvasi ve Necip Fazıl :

whatsapp-image-2020-11-27-at-02-02-52.jpeg

Kaynak:Haber Kaynağı

Etiketler :
HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.