YAZARIMIZ Ibrahim DANACILAR GG'A Cevap verdi

YAZARIMIZ Ibrahim DANACILAR GG'A Cevap verdi

GenclikGeliyor SORDU... İbrahim Danacılar CEVAPLADI...

İbrahim bey, röportajımıza dilerseniz sizi tanıyarak başlayalım. İbrahim Danacılar kimdir ? 

İbrahim DANACILAR İstanbul doğumludur. Siyasi çalışmalar ve araştırmacı yazarlıkla genç yaşta tanışmış, Eğitimini Uluslararası ilişkiler siyaset bilimi alanlarında devam ettirmiş ve halen sürdürmektedir. Dış ilişkiler bazında birtakım Stk.'lar kurmuş ülkemizin uluslararası ilişkilerinin daha da güçlenmesi anlamında ülke bütünlüğü ve Türk islam birliği birlikteliğinin güçlenmesi alanında kendi çapında çeşitli hizmetler etmiştir.

Sırasıyla Türkiye Suudi Arabistan Ticaret konseyini kurup, başkanlık görevi, Ortadoğu ülkeleri ticaret konseyi başkanlık görevi, Avrupa ülkeleri ticaret konseyleri Başkanlık görevlerini sürdürmüş, 2006 Yılında Uluslararası ekonomik ve Kültürel ilişkiler Federasyonu'nu kurmuş Genel Başkanlık görevini devam etmiştir. Son olarak Federasyonu'nun statüsünü artırarak Uluslararası Ekonomik ve Kültürel İlişkiler Birliği'ni kurmuş halen genel başkanlık görevini sürdürmektedir. Yapmış olduğu başarılı çalışmalar çeşitli kurumlar tarafından, plaket, şilt ve takdirnameler ile ödüllendirilmiştir.

Ayrıca birçok uluslararası kurumda üyelik ve delegasyonluğu mevcuttur.

Sürekli ifade ettiği yaşam mantalitesi ‘’Haksız davada zirve olmaktansa haklı bir davada zerre olmayı tercih ederim.’’ İfadesinde açıktır. Aslında…

Uluslararası Ekonomik Ve Kültürel İlişkiler Birliği Federasyonu, ne işe yarar ?

Kurumumuz önemle uluslararası ilişkiler ile igilenmektedir. Ülkemiz ve ülkelere arasında ekonomik ve kültürel ilişkilerin pozitif anlamda artması adına faaliyet gösterir. Uluslararası ilişkiler; Devletlerin birbirleriyle olan siyasi-askeri-ekonomik-kültürel ve ticari ilişkilerinin uluslararası kabul gören yöntemlerle yürütülmesi ve ihtilaflarının da karşılıklı yarar temelinde, adalet ve hakkaniyete uygun ve barışçı yollarla çözülmesi olarak tanımlanabilir. Biz bu tanımı ecdadımız’dan öğrenmiş bulunmaktayız. Tarihe altın harflerle giren ecdadımız bu değerlere dikkat’le önem vermiş dünya’da ciddi bir güç olmuştur. Bildiğiniz üzere siyaset ve uluslararası ilişkiler bugünün karşılıklı bağımlılık içerisindeki çalkantılı dünyasının tam merkezinde yer almaktadır. Bu bakımdan siyaset ve uluslararası ilişkileri kapsamlı ve sistemli bir şekilde anlayabilmek pek çok çalışma ve iş alanı için hayati önem arz etmektedir.

Küreselleşme sürecinin süregelen etkisinden, Ortadoğu’daki çatışmalara; siyasi ve ekonomik eğitsizliklerden, Dünya Ticaret Örgütü’nün düzenlemelerinin etkilerine; Uluslararası Para Fonu (IMF)’nin işleyişinden, uluslararası hukukun etkinliğine, anayasal düzenlemelerin gelişiminden çatışma sonrası toplumlarda ‘hakikat

komisyonlarının’ kurulmasına, terörizmin değişen karakterinden yeni dinamikleriyle kitlesel göç hareketlerine; sermayenin küresel gücünden emeğin küresel örgütlenmesine; fikri mülkiyetin anlamından dinsel ve seküler toplumlardaki dönüşümlere, kamu politikalarının etkin uygulanımından çevreyi korumaya yönelik önlemlere kadar bütün bu unsurları dikkatle izliyor ve çalışma programımıza alıyor, bu doğrultuda hedeflerimizi yapılandırmaktayız.

Türkiye, Batı merkezli izolasyonist dış politikasını terk etmiş ve bölgesinde etkisini arttırma arayışı içerisinde yeni dış politika aktivizmi geliştirmiştir. Bu nokta da vurgulanması gereken budur. Biz bu kapsamda siyaset ve uluslararası ilişkilerin konuları bizlerin olduğu kadar tüm insanların gündelik hayatlarını doğrudan ilgilendirdiğine inanıyoruz.

Uluslararası Ekonomik ve Kültürel İlişkiler Birliğimiz bu hassasiyetleri göz önünde bulundurarak, çeşitli uluslararası örgütlerle iş birlikleri yapmış, ve yapmaya devam etmektedir.

ARAP BAHARINA DESTEK VERMEK ECDADIMIZA İHANETTİR.

Bir araştırmacı olarak "Arap Baharı" nı nasıl buluyorsunuz ? Bu ayaklanmalar halkın kendi iradesiylemi gerçekleşiyor yoksa bazı mihraklar tarafından organize bir şekilde halk yönlendiriliyor mu ?

Arap baharı bana göre bir savsata ve güçlü bir senaryodur. İşin aslı ise, David Rockefeller'in kanlı büyük Ortadoğu planı, körfez ülkelerini konjektörüne alarak, karşı çıkanlara da demokrasi getirerek başlamıştır... Bizden bu oyuna göz göre göre alet olmamızı bekleyen, hiçbir güç ve ideoloji olmaz... Bu basiretsizler, Rockefeller; ''Yani küresel elit güç'' Bunlar 3.binyılda tek devlet, tek ordu, tek din, tek dil ve tek medya gücü'nü yaratma hayalindedirler... Bunların hayali asla gerçekleşmeyecektir... Allah’ında bir hesabı olduğunu kimse unutmamalı! Biz; Esaret bağında yapay gül olmaktansa, hürriyet dağında diken olmayı tercih ederiz... Unutmayın ki, Fırtına çıktı diye, martı sevdiği limanı asla terk etmez...! Müslüman’ım diyenler sesleniyorum; Korkuyu öldürürseniz, ölümden korkmazsınız...! Muttaki bir müminin ölümü adeta onun düğün gecesidir... Her misyon savaşmayı bilmez.! Korkusuz bir savaş ruhu mertlik, yiğitlik, ister... Bu kriterlere uymayan, bu zevat'ta maalesef kendilerini mert zanneder, fakat onlar namerttir...! Bunu bilmezler..! Gençlere ikazım ve tavsiyem şudur: Merak duygusu ve kavrayışınızı, akıl ve vicdanınızı geri kazanmak için, Siyonist tezgahlardan kurtulmalısınız. Sorgulayan aklın sahibi olmak için, tek başınıza kalmaktan korkmayın... Muttaki dindar olun, çürütücü düşüncelerden ve muhitlerinden kopun, ayrılın... Bu gibi stratejik meseleleri iyi tahlil edip, çok düşünüp öyle karar verin. Bugünün gençleri bizler, yarının büyükleriyiz. Neslimize layık olalım... Ortadoğu’da dış destekli darbe yanlıları, bölgeyi 109 yıl sonra tasfiye edip, adeta rövanş alıyor... Bunun adı da ileri demokrasi.. Vay be... :) Son gündemde ise, Türkiye'nin Suriye'ye saldırmasına göz yumması kuşkusuz ve şüphesiz, İsrail'in stratejik umududur...

Türkiye Suriye sınırında dikilmeye memur, mecbur ve mahkum edilen 7 bin insan, Suriye'yi işgal senaryosunun dekorundan ibarettir... Yazık...! Siyonizm konseyinin onursal başkanı ''David Rockefeller'' Siyaset, Finans ve Medyayı yeni düzenleri için, ortadoğu'ya odaklandırmıştır...

Bunu göremeyen düşünür ve siyasetçi olamaz! Bunlara destek vermek ise ecdadımıza bilakis ihanettir!.. 

ABD KEMALİZM İLE YAPAMADIĞINI MUHAFAZAKARLIK İLE YAPIYOR

Milli Gazete yazarı Mahmut Toptaş, bir makalesinde amerikanın ırak'ı işgaliyle ilgili :"ABD Irak'a girdiğinde ilk olarak Saddam'ın heykelini ilk gün deviren Iraklı gencin ailesinin tamamını bir bomba ile yok ediverdi." iddiasında bulundu. Bugün ortadoğuda yaşanan ayaklanmaların tümü abd ve batı tarafından desteklendiği bariz. Sizce bugün ortadoğuda ki ayaklanmaları gerçekleştiren gençlerin sonu Irak'lı genç gibi olmayacağı garantisi var mı ?

Elbette bir garantisi yok tabii.. Zaten kuşkusuz öyle olacak! Bilakis ABD. Yıllarca üzerimizde kemalizm ile yapamadığını, şimdi ne yazık ki, muhafazakarlık ile başarı ile yapıyor…

"KOMŞULARLA SIFIR PROPLEM POLİTİKASI" OLDUKÇA KOMİK!

Uluslararası Kültürel bir araştırma biriminin Genel Başkanı olarak, Hükümetin özellikle de dışişleri bakanımız Ahmet Davutoğlu'nun "Komşularla Sıfır Proplem" politikasını başarılı buluyormusunuz ? Hükümetin Suriye ile ilgili tavrı her iki ülkenin kültür bağını zedelemiyor mu ?

Komşu ile sıfır politikamı? Oldukça komik! Biz sıfır değil %100 problemlere şu aralar zemin hazırlıyoruz. Suriye ile oldukça uzun bir sınara sahibiz. Sınırımız yıllardır tehdit altına girmedi. Abd. olası müdahalesinde sınıra odaklandığında sınırımız nasıl tehdit altında olmuyacak anlayamıyorum? Emparyaliz bizim için yeni değil çok eski bir tehdittir. Kaldı ki, Çanakkale yi ne çabuk unuttuk?!

Sizce TÜRKİYE ve SURİYE arasında bir savaş olabilir mi ?

Bunu zaman gösterecek tabii… Ama müneccim olmaya gerek yok böyle giderse aramızda savaş neden olmasın ki.. Emperyalizm bunu istiyor bizde yapacağız gibi görünüyor!

HÜSNÜ MAHALLİ'YE KULAK VERİLMELİ

Suriye asıllı gazeteci Hüsnü Mahalli, Suriye de ayaklanan gençler için "Provakatör" diyor. Bunun için neler söylemek istersiniz ?

Sevgili mahalli ile geçenlerde bir araya gelerek bölgenin son durumunu değerlendirdik… Oldukça mantık açıklmalar yaptığını düşünüyorum. Sn. Mahalli ye kulak verilmeli…

KAFATASI ŞUURUNDA BİR MİLLİYETÇİ DEĞİLİM

Habername.com sitesinde ki makaleleriniz de çoğu zaman "Alperenlik" ve "Türklük" vurgusu yapıyorsunuz. Milliyetçi misiniz ?

Kafatası şuurunda bir milliyetçi değilim tabii.. Dinimin izin verdiği kadar milliyetçiyim denilebilir… Milliyetçilikte Gerçek Alperen ideolojisini benimsiyorum doğrusu… Çünkü Alperen düşüncesinin ilk fatihi Ahmed Yesevi’dir. İslâmiyet öncesi Türk’ün alp’ine erenlik özelliği kazandıran ve Türk’ü İslâmiyet le kaynaştıran hamur onun eseridir. O yeni bir renk kazandırıp alp’ın ruh ikliminde fırtınalar estirmiştir… Hoca Ahmet Yesevi, Yunus’un da Hz. Mevlâna’nın da Hacı Bektaş Veli’nin de Ahi Evran’ında Piri’dir. Bakın Ahmet Yesevi hakkında Yahya Kemal, Fuad Köprülü’ye neler söylüyor; “Şu Ahmet Yesevi kim? Bir araştırın, göreceksiniz, bizim milliyetimizin temellerini asıl onda bulacaksınız.” Hoca Ahmet Yesevi, büyük bir Türk-İslâm mutasavvıfı ve aynı zamanda Türkler arasında İslâmiyet’in yaygınlaşmasında emeği olan yüce bir şahsiyettir. Anadolu’nun, Rumeli’nin ve Kuzey Türklüğünün İslâmi uyanışında dergâhında yetiştirdiği alperenlerin ve takipçilerinin büyük hizmeti olmuştur. Bu büyük manevi sultanların insan sevgisine dayalı din anlayışına dün olduğu gibi bugün de insanlığın ihtiyacı vardır. Bu düşünceyi yaymak insanlığa hizmet olacaktır elbet...

 

 Bir makalenizde "Ötekileri kaybetmeyelim derken, adeta bizimkileri kaybediyoruz... Maksadımız ötekiler gibi olmak ise, bu kadar telaş, çaba, kavgamız, bu uğurda verdiğimiz acı neferler niyeydi?.." ve "Birileri, bizim bazı siyasilerin, bazı belediyecilerin, bazı bürokratların bazı hoca diye geçinenlerin ve bazı sermaye sahiplerinin yakasından tutup hikaye tarzında bilip günümüzde unuttukları ahireti hatırlatmalı onlara…" diye serzenişte bulunuyorsunuz. Sanki burada isim vermeden bir kesimi hedef alıyorsunuz. Bu kesim kimler acaba ?

Aslında o yazımdaki muhatab olanlar kendilerini bilirler… Şimdi onları burada isim isim ifşa etmeye gerek yok değilmi payını alan aldı o yazımda…

KİMSENİN BİRBİRİNDEN HABERİ YOKKEN  "BÜYÜK ORTADOĞU PROJESİNİ" KONUŞURDUK. ERBAKAN MUTHİŞ BİR LİDERDİ...

Prf.Dr. Necmeddin ERBAKAN, Türkiye'nin 40 yılına damgasını vurdu, bugün o'nun yetiştirdiği öğrenciler ülkenin en tepe noktasında. Sizce Erbakan hocaya karşı öğrencileri gereken vefa'yı gösterdiler mi ? Bir başka ülke'de olsaydı böylesine önemli bir şahsiyet hakkında belgeseller,kitaplar vs... hazırlanırdı. Sizce bir vefasızlık var mı ?

Ülkemizin siyasal yaşamının 45 yılında bir düşüncenin bir haklı iddianın mücadelesi ile ömrünü geçiren ve milyonlarca insanı bu haklı davaya inandıran, 54. Hükümetin Başbakan'ı ve Saadet Partisi Genel Başkanı Sayın Necmettin ERBAKAN müthiş bir liderdi bence…

Ben prof. Dr. Necmettin ERBAKAN hocamızı henüz ortaokul yıllarında iken tanıma fırsatı yakaladım adeta onun felsefesi beni adeta büyülüyordu. Görüşleri yaşam mantalitem haline gelmişti. Gençlik yıllarımdı milli görüş felsefesinin çeşitli kademelerinde görev yapma fırsatını da yakalamıştım. Biz küçük yaşlarda kimsenin birbirinden haberi yokken büyük Ortadoğu projesini konuşurduk. O dönemlerde hoca'ya bazı kitleler gülerlerdi. Ne büyük Ortadoğu projesi diye? Şimdi günümüzde büyük Ortadoğu projesini hepimiz konuşuyoruz. Yani hoca ileriyi gören bir adamdı bunu kimse inkâr edemez...

Bir küçük anım var; Hoca Aliye izzet Begoviç'i çok severdi Bosna savaşı dönemleriydi. Erbakan hocanın misafiri olarak İstanbul’a gelmişti ve Gülhane parkında büyük bir miting düzenlendi. İkisi de o mitingde konuşuyordu... Bende kendisinin yanındaydım bana ilgi göstermişti. Aliye İzzet Begoviç ile Erbakan hocamın arasına oturdum ikisininde elini öpmek nasip olmuştu.. O an benim için unutulmaz bir gündü tabii yaşım daha küçüktü... Sonrasında pek tabii daha çok anılarımız oldu.

Ülkemize ve milletimize çeşitli alanlarda hakkıyla hizmet etmiş olan bu büyük devlet ve dava adamı çok başarılı takdire şayan hizmetlere imza atmıştır. Halkının gönlünde büyük bir sevgi elde etmiştir. Prof. Dr. Necmettin ERBAKAN’IN Milli görüş felsefesi bir dönem ciddi başarılara imza atmış, halkımızı başarılı hizmetlerle tanışmasına da bu şekilde vesile olmuştur.

Milletimiz içerisinde bir dönem kaybolan birlik ve beraberlik ruhunun İslam şuuru ile pekinleştirilmesini sağlayan ve bu ruhun her farklı kesime dağılmasına vesile olan bu müthiş devlet adamı, yeni yetişen bireylerin Türk İslam şuuru ile tanışmasına öncülük yapması ayrıca göz ardı edilemeyecek kadar büyük, takdir edilmesi gereken bir durumdur. Çok önemli bir konuya temas etmek istiyorum Erbakan hocanın birlik ve beraberlik konusunda hassasiyeti olmasaydı, Türkiye o dönemlerde bir Mısır bir Libya gibi karışıklığa sürüklenebilirindi. Hoca'nın kıvrak ve başarılı zekâsı bunu bu ülke'de engelledi. Maalesef kendisinin önü her daim kesildi buna rağmen son anına kadar mücadeleden vazgeçmedi Bence hocada müthiş akıl almaz bir liderlik vasfı vardı. O kâmil bir Müslüman dı. O ilim ve irfan adamıydı. Ne kadar önü kesilmişse de o görüş iki Cumhurbaşkanı dört başbakan çıkarttı ve çeşitli bürokratik, diplomatik kademelere bu görüşün mensupları geldi. Aslında buda hoca'nın görünmeyen bir zaferiydi...

Vefasızlık konusuna gerince ben bu sorunun muhatabı değilim… Vefasızlar kendini bilirler… Yazık oldu hocaya son günlerini vefasızlıkla geçiridi… Diyorum ya O zaferi aslında elde etmiş bir liderdi…

Yeni hazırladığınız, basıma girecek olan, ‘’Bu kitap derindir boğulursun’’ Adlı kitabınızda okuyucularınıza ne vermeyi planlıyorsunuz?

Yanılgılarımızın çoğu, düşüneceğimiz yerde duygulanmak ve duygulanacağımız yerde düşünmekten meydana gelmiştir ne yazık ki…

Diyor ya; Edmund Burke: Kötülüğün zaferi için gereken tek şey, iyilerin hiçbir şey yapmamasıdır. Aslında ne kadar açık bir söz değil mi? Belki de tarihin ve değerlerimizin sinsi güç odakları tarafından yok edilmeye çalışılan bir dönemde, yazmak kötü ve sinsi düşüncelere vurulacak en büyük darbedir!.

 

Alışkanlık demirden adeleleriyle bizi kavrayıp günbegün peşinden sürüklüyor…

Bize empoze edilen, gereksiz ama gerekli gözüken ideolojilere bağımlı olmuş ve olmaya zorlanmışız adeta…

Tadına bakılacak kitap vardır, bir lokmada yutulacak kitaplar vardır, bir de iyice çiğnenip sindirilmesi gereken kitaplar vardır ya; işte bu kitapta sindirilecek bir kitap oldu.

Aslında "fikir" hizmetçidir; İnsan fikriyle hizmet eder, endişe etmek ise, korku ve üzüntünün kanıdır, onu besler ve içinde büyütür... Şu kısa hayatta zamanı iyi kullanmalıyız. Çünkü mücevherler vakitle alınabilir ama, ne yazık ki, vakitler mücevherle alınamaz.. Bu vakti iyi kullanmak adına yazılmış bu eseri iyi tahlil etmeniz önemle ricamdır. Mutlaka kendinizi burada bulacaksınız!

Uğruna canlar feda edilen, benimsediğim ideolojimi, misyonumu ve yaşam felsefemi bulacaksınız bu kitapta…

Seçme makalelerimde ise, bu kitap sizleri bir an geçmişin içerisinde tozlu raflara kaldırılarak gizlenmiş gerçeklere, bir an günümüzde ki anlamsız tartışmalara, belki de neden, niçin ve nasıl yaşamanız gerçeğine götürecek… Kim bilir?

Şimdiden bu kitabı okuyarak, ders alarak ve her daim anlayarak anlatacak tüm okuyucularıma en kalbi duygularımla minnet ve teşekkürlerimi sunuyorum.

 

ÖYLE BİR GENÇ OLMALISINIZ Kİ...

İbrahim bey,'Gençlik Geliyor' mail grubu olarak bize vakit ayırdığınız için tüm üyelerimiz adına teşekkür ederiz. Son olarak neler söylemek istersiniz ?

Ben teşekkür ediyorum. Son olarak sizlere tavsiyem; Öyle bir genç olmalısınız, olmayız ki, Şu dönemde; Kapitalist rejime "Allah buyruğunu ve Resul emrini kalbinin ve kasanın kapısına kazımadıkça serbest nefes bile alamazsın! Hissiyatını taşıyacak, Kökü ezelde ve dalı ebed’de ayrıca bir misyonun aşkına, estetiğine, irfanına, idrakine sahip bir gençlik…

İki asırdır türlü oyunlar içinde yanıp kavrulan ve bunca mücadelelerine rağmen başlarını adeta yarasalar gibi taştan taşa vuracak, kurtuluşunu arayan Siyonist rejimin bulamadığı, mübarek var oluş sırrını, İslâm’da olduğunu gösterecek ve bu tavırla yurduna, İslâm âlemine ve bütün insanlığa örnek model teşkil edecek bir gençlik…

Kim var denildiğinde ise, sağına ve soluna bakmadan her platform’da "ben varım!" cevabını cesurca verici, benim olmadığım yerde kimse yoktur cesaretine sahip fikrini besleyici bir dâva ahlakına hakim ve’de canı uğrunda can vermeyi, kendine minnet sayacak kadar gözü kara ve uhuvveti İslamiye selameti bekası stratejisine uygun bir gençlik…

Gerçek Müslüman olsaydınız bu hallerden hiçbiri başımıza gelmezdi diyecek ve gerçek Müslümanlığın her haliyle nasıl yaşanılması gerektiğini gösterecek olgunluğa sahip, tek kelime ile Allah’ın, alemleri hürmetine yarattığı Sevgilisinin bütün getirdiklerine tüm

kalbi ile yapışacak, O'ndan başka hiçbir tutacak, dayanak ve kendine sığınak tanımayacak ve O'nun düşmanlarını hayvanlardan dahi daha aşağılık ve’de lâyık olucak bir muameleye tâbi tutacak bir gençlik…

Röportaj için çok teşekkür ediyor, tüm gurubunuza selam ve sevgilerimi sunuyorum…

Sağlıcakla kalın…

İlginiz ve alakanıza teşekkür ediyoruz İbrahim bey…

GençlikGeliyor Mail Grup / ÖZEL RÖPORTAJ
 

Etiketler :
HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.