Zeki Alasya Mason çıktı

Zeki Alasya Mason çıktı

15 yıldır Mason olan Zeki Alasya, partneri Metin Akpınar'ı Mason yapamamaktan şikayet etti. İşte Zeki Alasya'nın ilginç açıklamaları...

Zeki Alasya, neden Mason olduğunu açıkladı. Star gazetesinden Murat Menteş'e konuşan Alasya, partneri Metin Akpınar'ı Mason yapamamaktan şikayet etti. İşte o röportajın ilgili bölümü...

Masonlukla bir ilginiz var mı?

Ben Masonum.

Masonların dünyayı yönettiği söyleniyor. Siz de yönetiyor musunuz?

Hayır, dünyayı yönetmiyorum. Masonluk bir ahlak ve kardeşlik sistemidir. Bir din değildir kesinlikle. İnsanların kardeş olması gerektiğini öne çıkaran bir yapıdır. Çok kötü tanınıyor. Ben Mason olmaya kalktığım günlerde ailem dehşete kapıldı.

Ne zaman Masonluğa geçtiniz?

15 sene oldu.

Metin Akpınar 'Zeki bana Mason olmayı önerdi, kabul etmedim' diye bir açıklama yapmıştı. Öyle mi sahiden?

E tabii, ben Mason olunca, Metin'in de Mason olmasını istedim. Fakat yanaşmadı.

Kimler Mason oluyor?

Mesleğinde ileri gitmiş kişiler kabul ediliyor. Zenginlerin toplandığı bir yer değildir. Ben Mason olduğumda kiralarımı ödemekte zorluk çekiyordum.

Kaç Mason var?

Dünyada 6 milyon, Türkiye'de de 15 bin. Masonluk ulusal bir kuruluştur. Sanıldığı gibi kökü dışarıda, Siyonist filan değildir. Ateistseniz Mason olamazsınız.

Hangi dinden olmak gerekiyor?

Belli bir dinden ziyade, Yaratıcıya inanmak gerekir. Yaratıcı'ya 'Evrenin Ulu Mimarı' diyoruz. Bence çok güzel bir tabir. Masonluğu vahşi ve aşağılık bir şey olarak anlatan kitaplar okumuştum. Halbuki ahilik, Bektaşilik, Mevlevilik gibi bir oluşum.

Masonluk size çok şey kattı mı?

Çok. Sabırlıydım, sabrım arttı. Paylaşmayı severdim, paylaşımcılığım arttı. Üç-beş kişi bir araya gelip saçma sapan şeyler konuşuyorduk. Futbol, para, kadınlar, dedikodu... Bir arayışa girmiştim. Masonlukta karar kıldım. Çok memnunum.

Çok ilginç... Masonlar genellikle Masonluklarını gizler.

Evet. Başlarına bir şey gelecek diye korkuyorlar. Mesela Devlet Tiyatrosu'nda çok Mason var, söylese işinden olacak.

Eklemek istediğiniz bir şey var mı üstadım?

Bu üstat lafını çok severim, biz Masonlar çok kullanırız... Hayatta her şey olur, para gelir, şöhret gelir, bilgi gelir... Hepsinden önemlisi iyi insan olmaktır.

Türk sinema ve tiyatrosunun en ünlü oyuncu ve yönetmenlerinden Zeki Alasya, Cem Yılmaz’a ne öneriyor? Şahan Gökbakar’a niçin sitem ediyor? Neden Mason oldu? Metin Akpınar’la birlikte hangi rekoru kırdı?

Zeki Alasya’nın evinin balkonunda oturuyoruz. Eşi Jülide Hanım limonata sunuyor. Alasya gayet dinç. Sohbeti çok güzel. Hem içten hem neşeli. ‘Zeki Alasya kravatı diye bir şey var...’ diyorum. Gülerek ‘Kocaman ve kısa’ diyor

• Sırrı Bey’in Öyküsü adlı bir film çekecektiniz.

O iş aksayacak gibi. Film şirketi, gerekli bütçeyi hazırlamakta gecikti. Biz de Akasya Durağı’nın yeni sezonuna başladık bu arda.

• Yeşilçam dönemi ile bugünü kıyaslayacak olsanız...

Yeşilçam dönemini sona erince, 1993’te Yavuz Turgul’un Eşkıya’sına kadar bir fetret devri yaşandı. Bu dönem olmasaydı, Yeşilçam’ın enerjisi bugün devam ettirilebilirdi. Teknik eksiklikler de artık halledildiği için, sinemamız daha ileride olurdu. Bunu fark edenlerin başında Çağan Irmak geliyor bence.

• 1960’larda, 70’lerde, insanların sinemayla kurduğu bağ farklı mıydı?

Bütün bir halk, Cüneyt Arkın’ı, Tarık Akan’ı, Ayhan Işık, Hülya Koçyiğit, Belgin Doruk’u... yani sinemada gördüğü kişileri canı gibi seviyordu. Bir akraba, arkadaş gibi benimsiyordu.

• Cem Yılmaz’ı neden eleştiriyorsunuz?

Cem Yılmaz çok güçlü bir adam. O bir moda. Biz bunu yaşadığımız için çok rahat söylüyorum. Çok da güzel şeyler yapabilecek bir beyni var. Stand-up’larında bu ülkenin insanını anlatıyor.

• İzlerken gülmüyor musunuz?

Ölüyorum gülmekten. Şovları harika. Halktan kopuk olduğunu düşünmüyorum. Bambaşka yerlere savrulacak biri değil. Fakat sinemada fantezi yapıyor. Uzay filmi, kovboy filmi çekiyor. Halbuki şovunda sunduğu insanı beyazperdeye taşıması gerekir. Bu, ona önemli bir sinemacı olmanın yolunu açar.

• Şahsen tanışıyor musunuz?

Yo, tanışmadık. Rastlaşmışlığımız var. Cem Yılmaz son derece kaliteli bir anlatıma sahip. Bu kesin...

ŞAHAN BENİM İÇİN BİTTİ

• Yılmaz Erdoğan’ı daha makul buluyor olmalısınız?

Yılmaz Erdoğan gayet kıvamlı işler yapıyor. İlk filmi Vizontele mesela sıcak bir filmdi. Sonradan yavaş yavaş uçukluklara yöneldi. Noel Baba’yı kattı işin içine. Sanırım o da etrafına bakıp ‘Biz geri kalmayalım’ diye düşünüyor.

• Sizin zamanınızda nasıldı?

Ertem Eğilmez’le yıllarca beraber çalıştık, hocamdır. Bizden sonra Şener Şenler, Yavuz Turgullar devam ettiler. Arzu Film bir okuldu. Cidden enikonu sinema, seyirci, toplum üzerine düşünür, etüt yapardık. Üç beş arkadaş bir araya gelip, ‘Şöyle uçuk bir fikir var, filmini çeksek kıyak olur’ demiyorduk yani.

• Şahan Gökbakar hakkındaki görüşünüz ne?

Şahan Gökbakar iyi bir oyuncuydu. Fakat benim nazarımda artık bitti. Seyircinin beğeni düzeyi düşük olabilir. Sen de ‘Hazır seyircinin beğenisi böyle düşükken, ben son derece kalitesiz filmler yapayım ki beni sevsin’ gibi bir mantık güdersen, büyük gişe yapabilirsin. Recep İvedik’le bunu yaptı. İnsan hiç değilse o parayı kazandıktan, o ilgiyi yakaladıktan sonra seyirciyi yukarı çekmeye yönelir.

• Sanatçının, seyirciyi yükseltmek gibi bir görevi var mı sahiden?

ABD’de olmayabilir, Türkiye’de var. Bunu devletten bekleyemezsin. Yeşilçam’da da böyle bayağı filmler çekenler vardı. O dönemde tutmuyordu. Bugün, Şahan Gökbakar, gençler tarafından sevildiğini düşünebilir. Fakat sanatçı olarak bu insanlara bir şey katmadığını da görmeli.

• Yeni kuşak komedyenlerle neden buluşmuyorsunuz, bu konuları etraflıca konuşsanız, iyi olmaz mı?

Ben demiyorum ki ‘Cem Yılmaz, Şahan Gökbakar, Yılmaz Erdoğan gelsinler biz de onlara akıl verelim.’ Ayrıca bizzat görüşmek de gerekmiyor. Filmlerimize, oyunlarımıza bakabilirler.

YERİM NİYE DOLMASIN?

• Bir filminizi, Cem Yılmaz ile Şahan Gökbakar yeniden çevirse, ne dersiniz?

1963’te oynadığımız Vatan Kurtaran Şaban’ı geçen sene Adana Belediye Tiyatrosu oynadı. Bizi de davet ettiler. Gittim. Ayakta alkışladım. Gazeteciler sordu, ‘Bizden daha iyi oynuyorlar’ dedim. ‘Geçmiş zaman olur ki hayali cihan değer’ lafı bana çok aptalca gelir. Durağanlığı, bugüne inanmamayı, ümitsizliği ifade eder. Bana ‘Siz başkasınız, yeriniz doldurulamıyor’ denmesinden de hiç hoşlanmıyorum. 70 milyonluk ülke. Neden doldurulamasın? Clark Gable’a, Robert Mitchum’a kimse böyle dememiştir. Çünkü 56 defa filan yeri doldurulmuştur.

Metin’i Mason yapamadım

• Masonlukla bir ilginiz var mı?

Ben Masonum.

• Masonların dünyayı yönettiği söyleniyor. Siz de yönetiyor musunuz?

Hayır, dünyayı yönetmiyorum. Masonluk bir ahlak ve kardeşlik sistemidir. Bir din değildir kesinlikle. İnsanların kardeş olması gerektiğini öne çıkaran bir yapıdır. Çok kötü tanınıyor. Ben Mason olmaya kalktığım günlerde ailem dehşete kapıldı.

• Ne zaman Masonluğa geçtiniz?

15 sene oldu.

• Metin Akpınar ‘Zeki bana Mason olmayı önerdi, kabul etmedim’ diye bir açıklama yapmıştı. Öyle mi sahiden?

E tabii, ben Mason olunca, Metin’in de Mason olmasını istedim. Fakat yanaşmadı.

• Kimler Mason oluyor?

Mesleğinde ileri gitmiş kişiler kabul ediliyor. Zenginlerin toplandığı bir yer değildir. Ben Mason olduğumda kiralarımı ödemekte zorluk çekiyordum.

• Kaç Mason var?

Dünyada 6 milyon, Türkiye’de de 15 bin. Masonluk ulusal bir kuruluştur. Sanıldığı gibi kökü dışarıda, Siyonist filan değildir. Ateistseniz Mason olamazsınız.

• Hangi dinden olmak gerekiyor?

Belli bir dinden ziyade, Yaratıcıya inanmak gerekir. Yaratıcı’ya ‘Evrenin Ulu Mimarı’ diyoruz. Bence çok güzel bir tabir. Masonluğu vahşi ve aşağılık bir şey olarak anlatan kitaplar okumuştum. Halbuki ahilik, Bektaşilik, Mevlevilik gibi bir oluşum.

• Masonluk size çok şey kattı mı?

Çok. Sabırlıydım, sabrım arttı. Paylaşmayı severdim, paylaşımcılığım arttı. Üç-beş kişi bir araya gelip saçma sapan şeyler konuşuyorduk. Futbol, para, kadınlar, dedikodu... Bir arayışa girmiştim. Masonlukta karar kıldım. Çok memnunum.

• Çok ilginç... Masonlar genellikle Masonluklarını gizler.

Evet. Başlarına bir şey gelecek diye korkuyorlar. Mesela Devlet Tiyatrosu’nda çok Mason var, söylese işinden olacak.

• Eklemek istediğiniz bir şey var mı üstadım?

Bu üstat lafını çok severim, biz Masonlar çok kullanırız... Hayatta her şey olur, para gelir, şöhret gelir, bilgi gelir... Hepsinden önemlisi iyi insan olmaktır.

Dünya rekoru bizde

• Metin Akpınar’la nasıl tanıştınız?

Birlik Tiyatrosu’nda oynarken Metin geldi. ‘Görür görmez kader bizi bağladı’ diyemem. Merhabamız oldu. Giderek yakınlaştık. Aynı tarihlerde profesyonel olduk. Metin, Ulvi Uraz’ın tiyatrosundaydı. Ben de 1965’te oraya geçtim. 36 sene beraber çalıştık.

• Sık sık görüşür müsünüz?

Pek değil. Biz ayrılmaz bir ikiliydik, gecemiz gündüzümüz beraber geçiyordu. Biri yolda beni görse ‘Metin Abi nerde?’ diyordu. Yapışık ikizler bile bu kadar beraber olmuyor. Metin ve ben aynı şeylerden hoşlanan insanlarken zamanla değiştik. İnsanın dünya görüşü, arkadaş çevresi, hissiyatı, ifade tarzı, birçok şeyi değişiyor. Tiyatro, sinema konularında bile farklı düşünür olduk. Bunu kimseye anlatamıyorsun fakat. ‘Demek ki siz kanlı bıçaklı oldunuz’ diyorlar. Hiç alakası yok. Gene dostuz, özleriz, buluşuruz, kucaklaşırız. Hiç küslük yok. Aksine çok güzel anılarımız var, ahbaplığımız sürüyor.

• Yani her şey yolunda?

Metin’le ben, daha Devekuşu Kabare Tiyatrosu’nda ikili olarak sahneye çıkmaya başladığımızda insanlar bize ‘Ayrılacağınız söyleniyor, doğru mu?’ diye sormaya başladı. Eee, Jerry Levis - Dean Martin, Laurel-Hardy gibi komedi çiftleri arasında dünya rekoru bizde. 37 sene. Venezuela’da bir komedi çifti 56 senedir beraberse onu bilemem.

• Metin Akpınar’la birlikte yeni bir projeniz var mı?

Önümüzdeki sene ortak bir proje yapacağız. Birbirini hem çok seven hem de fazlasıyla çekişen yaşlı iki adamın macerasını anlatacağız.

Buda’nın tipi bana benziyor

• Kızınız Zeynep Hanım bir röportajda ‘Babamın inanılmaz bir kütüphanesi vardı’ diyor. Öyle mi sahi?

Benimki, ortaokul yıllarımdan itibaren tek tek satın alınmış kitaplardan oluşan bir kütüphaneydi. Geçen sene, okumuş olduğum 3 bin kitabımı Beşiktaş Belediyesi aracılığıyla okullara dağıttım. Çok da mutlu oldum.

• Anılarınızı yazıyor musunuz sahiden?

Hayır. Çünkü önüne gelen kitap yazdı. Bu iş ayağa düştü. Zaten yazarsam da anılarımı yazmayacağım. Yaşadığım dönemin bir panoramasını çıkarmayı deneyeceğim.

• Buda bibloları koleksiyonunuz var. Nasıl temin ettiniz? Nerede satılıyor ki bunlar?

Gidersin, ararsın, bulursun, o seni bulur... Öyle bir anda olmuyor tabii.

• Kaç tane var burada?

Toplam bin 250’den fazla.

• Bilseydim gelirken bir tane de ben hediye getirirdim fakat sizde olmayanını bulmak da zordur herhalde?

Hediye edeceksen, ahşap olanını seç. Çünkü onlar elle yontuluyor ve hiçbiri diğeriyle tam aynı olmuyor.

• Nasıl başladınız toplamaya? Budizm’e mi meraklısınız?

Hayır, Buda’nın tipine meraklıyım. Kendime benzetiyorum

Etiketler :