28 STK’dan diyalog çağrısı

28 sivil toplum kuruluşunun temsilcileri son günlerde artan terör olaylarına ilişkin ortak açıklama yaptı.

 

Şırnak Barosu, Şırnak Ticaret Ve Sanayi Odası, Şırnak Esnaf Ve Sanatkar Odaları Birliği, KESK, Kadın Merkezi (KAMER), Şırnak Kültür Derneği ile Şırnak Gazeteciler Cemiyeti’nin de aralarında bulunduğu 28 sivil toplum kuruluşunun temsilcileri son günlerde artan terör olaylarına ilişkin ortak açıklama yaparak, operasyonların durdurulması ve PKK'nın eylemsizlik kararı alması çağrısında bulundu.

Son dönemde artan Terör olaylarının durması, Kürt Sorununun Demokratik Ve Barışçıl çözümü için bir araya gelen Şırnak’taki 28 Sivil Toplum Kuruluşu, ortak açıklama yaptı.Cumhuriyet Meydanında yapılan basın açıklamasını STK’lar adına Şırnak Baro Başkanı Nuşerivan Elçi yaptı. Kürt sorunun çözümü için herkesin sorumluluk alması gerektiğini ifade eden Elçi, “Bugün ülkemizin içinde bulunduğu şartlar her kesimin elini taşın altına koymayı zorunlu hale getirmiştir. Bu çabanın içerisine girerken herkesin iyi niyetli ve çözüm odaklı bir düşünceye sahip olması gerekir. Türkiye uzun yıllardır aynı kısır döngü içerisinde Kürt sorununu tartışmaktadır. Cumhuriyetin kuruluşu ertesi Kürtlerin toptan inkârı ile başlayan sorunlar zaman içerisinde Kürt varlığının kabulüne ve son olarak da hükümetin açıkladığı Kürt açılımı’na gelip dayanmıştır. Açıklama yapıldığı ilk anda ülkedeki sağduyulu her kesimde umutla karşılanmış, ancak statükocular kendilerini atılan her adımda hissettirmiştir. Tuzu kuru olanlar ve sorumluluk duygusu taşımayanlar, duygu selinden günlük çıkarlar elde etme peşinde koşabilirler. Ancak geleceği düşünen ve sorumluluk duygusu taşıyanlar, ateşe körükle gitmezler. Türkiye'nin kalıcı bir demokrasiye ulaşması için Kürt sorununun çözülmesi gerektiği bugün her kesimce dile getirilmektedir. Soruna ilişkin çözüm yolları farklı olsa da sorunun çözümüne olan inanç çerçevesinde birleşmesi gerekmektedir." ifadelerini kullandı.

Meclisteki tüm partileri, tüm sivil toplum örgütlerini, bilim insanlarını, kanaat önderlerini, aydınlar ve entelektüel çevreleri çözüm için bir araya gelmeye çağırdıklarını aktaran Elçi, "Askeri çözüm yolunda denenmemiş bir metot kalmamıştır. Bölgede 4000–4500 köy boşaltılmış, yıllarca sıkıyönetim ve olağanüstü hal uygulanmış ve 1990'dan itibaren gayri resmi bir savaş yürütülmüştür. Net rakam bilinmemekle birlikte 17 bin civarında faili meçhul bulunmaktadır. Yine somut rakam olmamakla birlikte 50 bin kişinin hayatını kaybettiği belirtilmektedir. Ortaya çıkan durum bu çözüm yolunun bir çözüm olmadığını yıllar içerisinde hepimize kanıtlamıştır. Bu durumda siyaseten ve diyalog yoluyla sorunun çözümü dışında herhangi bir çözüm yolu mevcut değildir."dedi.

Elçi, STK'lar ve bölge insanı olarak önerilerini şöyle sıraladı:

-Askeri operasyonlar durdurulsun

-PKK eylemsizlik kararı alsın-

-Kürt sorunu ile ilgili her türlü görüşü ifade edebilmenin önündeki tüm engeller kaldırılarak soruşturmalar ve kovuşturmalar açılmayacağının yasal güvencesi sağlansın.

-Hükümet siyasi sorumluluk almalıdır. Süreç elbette zorlu ve sancılı bir süreçtir, ancak sonuçlanması imkânsız değildir.

-Genel af başta olmak üzere barışa katkısı olacak her formül tartışılabilmelidir.

-Eve geri dönüşlerin onur kırıcı olmayan hukuksal araçları yaratılmalıdır.

-Altyapısı hazırlanmayan geri dönüşlerde sorunlar yaşandığı açıktır. Geri dönenlerin ilk fırsatta tutuklanması geri dönüşlerin önünü tıkamaktadır. Bölgenin seçilmiş siyasetçileri ile TMK mağduru çocukların derhal serbest bırakılması için yasal düzenlemeler yapılmalıdır. -Anayasal düzenleme ile vatandaşlık tanımı bir etnik kimliğin ifadesi olmaktan çıkarılmalıdır. İnsan haklarını temel alan, toplumsal değerleri karşılayan, halk mutabakatını arkasına almış çağdaş, demokratik sivil anayasa hazırlanmalıdır.

-Demokrasinin askeri vesayet altında ezilmesinin önüne geçilmelidir. Bu da ancak anayasa değişikliği ile mümkün olacaktır. Türkiye Cumhuriyetinin kurucu gücü millettir. Yargı kendini kurucu güç yerine koymaktan vazgeçmelidir.

-Yasal düzenlemeler yapılarak resmi dil dışındaki dillerde yayın hakkı, siyasi propaganda hakkı, resmi kurumlarda kendi dili ile hizmet talep etme hakkı gibi haklar hukuki güvenceye kavuşturulmalıdır.

-Bu bağlamda anadili öğrenim hakkı ve ülkenin mevcut eğitim dili olan Türkçenin yanı sıra anadilde eğitim hakkı aşamalı olarak yaşama geçirilmelidir.

-Eğitim müfredatından ve uygulamalarından bir etnik veya dini kimliği yücelten ifadeler ayıklanmalı eğitim sistemi, bu topraklarda yaşayan bütün farklı kimlikler arası eşitlik, adalet ve barış kavramları doğrultusunda iyileştirilmeli ve yenilenmelidir. Merkezi idarenin yarattığı hantal yönetim anlayışı aşılmalı, yerel yönetimler güçlendirilmelidir

Sorunun çözümünde siyasi sorumluluk hükümet ile birlikte mecliste bulunan siyasi partiler ve milletvekillerinde olduğunu anlatan Elçi, " Türkiye toplumu bu soruna sırtını dönenleri unutmayacak ve daha önce olduğu gibi tarihin tozlu raflarına kaldıracaktır. Biz Şırnak'ta bulunan sivil toplum kuruluşları önerilerimizin dikkate alınması için çalışacağımızı ve sorunun çözümünde üzerimize düşen her türlü sorumluluğa hazır olduğumuzu tüm kamuoyuna duyuruyor, daha fazla canımızdan olmadan herkesimi göreve davet ediyoruz.” diye konuştu.


CİHAN

Yerel Haberleri