Bahçeli Batum'a adeta kükredi

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, CHP Genel Başkan Yardımcısı Süheyl Batum'un TSK'ya yönelik "kağıttan kaplan" şeklindeki sözlerini "Talihsiz olduğu kadar, şuurunu kaybeden bir siyasetçinin hezeyanlarından başka bir anlama gelmemektedir" şeklinde değerlen

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, CHP Genel Başkan Yardımcısı Süheyl Batum'un TSK'ya yönelik "kağıttan kaplan" şeklindeki sözlerini "Talihsiz olduğu kadar, şuurunu kaybeden bir siyasetçinin hezeyanlarından başka bir anlama gelmemektedir" şeklinde değerlendirdi. -Bahçeli, "Tavsiyemiz bu CHP'li yöneticinin askerden ne beklediğini açıklıkla ortaya koyması; demokrasinin ve sandığın erdemine inanmıyorsa bundan sonra siyaset yapıp yapmama konusunda kendisini bir kez daha gözden geçirmesidir" dedi.

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, CHP Genel Başkan Yardımcısı Süheyl Batum'un TSK'ya yönelik "kağıttan kaplan" şeklindeki sözlerini "Talihsiz olduğu kadar, şuurunu kaybeden bir siyasetçinin hezeyanlarından başka bir anlama gelmemektedir" şeklinde değerlendirdi. Bahçeli "Tavsiyemiz bu CHP'li yöneticinin askerden ne beklediğini açıklıkla ortaya koyması; demokrasinin ve sandığın erdemine inanmıyorsa bundan sonra siyaset yapıp yapmama konusunda kendisini bir kez daha gözden geçirmesidir" dedi.
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli partisinin Meclis grup toplantısında gündemdeki konuları değerlendirdi. OSTİM'de geçen hafta yaşanan patlamalarda yaşamını yitirenlere Allah'tan rahmet, yaralananlara acil şifalar dileyen Bahçeli, işyeri denetimlerindeki açmazları yalnızca denetim elemanı eksikliğine bağlamanın sorumluluktan kaçmak olduğunu söyledi. Bahçeli OSTİM ve İvedik'teki kazaların nedenlerinin detaylı bir şekilde araştırılarak milletin bilgilendirilmesi, bu tür faciaların bir daha yaşanmaması için acilen önlemler alınması gerektiğini kaydetti.
Grup konuşmasında Ortadoğu ve Kuzey Afrika ülkelerindeki gelişmeleri de değerlendiren Bahçeli, yakın coğrafyalardaki halkların, otoriter yönetimlerden kurtulayım derken yeni vesayetlere ve baskılara maruz kalma riskinin gün geçtikçe belirginlik kazandığını söyledi. Tunus'tan Mısır'a uzanan halk hareketlerinin öncelikle yolsuzluğa, işsizliğe, yoksulluğa ve baskıya duyulan tepki olduğunu, bu yönüyle de saygıdeğer olduğunu ifade eden Bahçeli
"Ne var ki demokrasiye duyulan özlemlerin yeni otoriter yönetimlerin kurulmasına enerji ikmali yapma ihtimali, bölgeyi daha büyük dengesizlik sarmalına ve belirsizlik ağına sokabilecektir. Gelişmelerin seyri bize bu olumsuzluğun ortaya çıkabileceğini de göstermektedir. Mesele yalnızca bir kişinin ya da yönetimin görevini bırakması değildir" diye konuştu. Mısır'daki gelişmeleri AKP iktidarının yanlış değerlendirdiğini ifade eden Bahçeli, "tribünden seyretmeyeceğiz' diyerek pozisyon olmaya çalışan Başbakan Erdoğan'ın ABD'nin beklenti ve isteklerini yansıtmaktan başka bir şey yapmadığını söyledi.

-"MISIR KONUSUNDA ABD'DEN HİÇ Mİ AYRI POLİTİKANIZ YOK?"-

AKP'nin bir kez daha taşeronluk görevini yerine getirdiğini, ABD politikalarının hayata geçmesi için üzerine düşen sorumluluğu eksiksiz uyguladığını belirten Bahçeli, Başbakan Erdoğan'a "Türkiye Cumhuriyeti Devletinin Mısır konusunda ABD'den hiç mi ayrı ve farklı politikası yoktur" sorusunu yöneltti. Başbakan Erdoğan'ın "BOP eş başkanlığı'nın hakkını verdiğini ve küresel kanlı projelerin servisini yaptığını savunan Bahçeli, "Başbakan'ın Müslüman ülkeleri hedefine alan küresel projelere yardım etmesinin nedeni en başta sorumlu ve işbirlikçi siyasi duruşudur. Son derecek tehlikeli olan bu küresel oyunun çekim alanına kapılan AKP iktidarı aklını başına almalı, Ortadoğu ateşinin alevlerinin sınırlarımıza geçmesine neden olacak eğilim ve politikalardan bir an önce uzaklaşmalıdır" diye konuştu.

-"BÖLÜCÜLER MISIR'DAKİNE BENZER EYLEMLERE HAZIRLIK YAPIYOR"-

Bulaşıcı etkisini sık sık gündeme getirmeye çalıştıkları toplumsal hareketlenmelerin bölücü çevrelerin de gündemine girdiğini ifade eden Bahçeli "İmralı canisi bir yanda AKP ile yaptığı pazarlıklara devam ederken, diğer tarafta da Diyarbakır merkezli olmak üzere Mısır örneğini göstererek ayaklanma ve isyan teşvikinde bulunmaktadır. Bölücülüğün 15 Şubat'tan itibaren Mısır'dakine benzer kitlesel eylemlerle, hain planlarına ivme vereceği bir aşamaya geçmek için hazırlık yaptığı anlaşılmaktadır" dedi. Bahçeli şunları söyledi:
"Başbakan Erdoğan başka ülkelerin nasıl ve ne şekilde bir yönetime sahip olmasıyla ilgili değerlendirmelerine bir an önce son vermeli. Hükümetin müzakerelerle İmralı canisinin dayatmalarına boyun eğer bir hale gelmesi ve Türk milletine cezaevinden gözdağı vermesine sessiz kalması bir rezalettir ve tükenmişliğin acı da olsa ispatıdır. İmralı'yla görüşmelerin açığa çıkmazsıyla şeref ve haysiyet konusunda yerin dibine batan iktidar zihniyetinin, Hüsnü Mübarek'le iktidar oyunu oynarken kendi vatanımızda ayaklanma hazırlıkları yapanları görmezden gelmesi, küresel senaryolara figüran olmak için sıraya girmesi ihanetle eşdeğer bir kendini bilmezliktir."

-"SAHADAN MAĞLUP ÇIKAN TAKIMIN KAPTANI OLABİLİRSİN"-

Bahçeli, ABD merkezli Büyük Ortadoğu Projesi'nin son olaylarla birlikte yeni bir aşamaya geçtiğini ve ABD tarafından yönlendirilen "Genişletilmiş Ortadoğu ve Kuzey Afrika Girişimi'nin kapsadığı alan ve hedef aldığı ülkelerin çok geniş bir coğrafyaya yayıldığını söyledi. Hedef ülke olmaktan kurtulan Türkiye'nin "demokratik ve ılımlı İslam ülkesi' olduğu savıyla "model ülke' bazına oturtulduğunu şimdi ise model ülke söyleminden vazgeçilerek "demokratik ortak' ifadesinin kullanılmaya başlandığını kaydeden Bahçeli, "Asıl dikkat edilmesi gereken nokta BOP kapsamında sıranın Türkiye'yi gelip gelmeyeceğinin kestirilmesi hususudur. Bugün sokağa haklı veya haksız dökülmüş eylemciler için düne kadar destekçisi olduğu Mısır hükümetine "sokağa kulak verme' çağrısı yapan küresel gücün, yarın AKP hükümetine de isyancı PKK ile bir şiddet eylemi sonrasında fütursuzca "el sıkışma çağrısı' yapmayacağının bir garantisi yoktur. Ateşle oynadığını idrak etmesi gereken Başbakan'ın ABD'den aferin almak adına ve bu ülkenin politikalarını sahiplenerek güç elde etmek uğruna bekamızı tehlikeye atacak her adımdan kaçınması gerekmektedir. Aksi takdirde "tribünden izlemeyiz' derken, girdiği sahadan mağlup, yılgın ve her tarafı yara bere içinde çıkan bir takımın kaptanı olmaktan kurtulamayacağını unutmaması hayrına olacaktır" diye konuştu.

-ERDOĞAN'A "BESLEME" TEPKİSİ: "ŞİDDETLE TELİN EDİYORUM"-

Bahçeli grup toplantısında Başbakan Erdoğan'ın KKTC'ye yönelik "besleme' sözünü de değerlendirdi. Başbakan Erdoğan'ın "hakaretamiz' ve "hoşgörüsüz kaba üslubuyla' Kıbrıslı soydaşları rencide ettiğini ve töhmet altında bıraktığını ifade eden Bahçeli, "Düne kadar Başbakan'ın koruyucu kanatları altında beslenen ve başı okşanarak cesaretlendirilen Kıbrıs'taki bazı mahfiller ne gariptir ki, bugün Türkiye'ye çek git demektedir. Başbakan Erdoğan'ın daha önce ittifak kurduğu, emel ve amaç birliği içinde olduğu bu çevrelere gösterdiği tepkiler ise danışıklı dövüşten ibarettir. Netice olarak bir zamanlar AKP'yle kol kola olanların gerçekleştirdiği protesto eyleminin çok fazla ciddiye alınması ve önem atfedilmesi de yersizdir ve anlamsızdır" diye konuştu.

-"BESLEME ARIYORSA ÇEVRESİNE BAKSIN"-

Başbakan'ın Kıbrıslı soydaşları suçlayıcı ifadeler kullanmasının asıl niyetini deşifre etmesi açısından kayda değer olduğunu söyleyen Bahçeli, "Kıbrıslı kardeşlerimize besleme diyerek hakaret eden ve orada seçimle işbaşına gelen yönetimi küçültücü beyanlarda bulunan Başbakan'ın sözlerini şiddetle telin ettiğimizi duyuruyorum. Başbakan Erdoğan ille de bir besleme örneği ve siması arıyorsa çevresine bakması yeterlidir ve devletin kaynaklarını hortumlayan yandaşlarının tam da bu sıfata layık olduğunu açıklıkla görebilecektir" diye konuştu. Kıbrıs'ın milli dava olduğunu ifade eden Bahçeli, "Herkes bilmelidir ki; AKP'ye rağmen Kıbrıs Türk'tür ve inşallah sonsuza kadar Türk kalacaktır. Kuzey Kıbrıs, Türk vatanının ayrılmaz bir parçası olarak varlığını sürdürecektir ve oradaki soydaşlarımızın aldıkları her yardım analarının ak sütü gibi helalleridir ve bunu da sorgulamaya siyasi taşeronların hiçbir şekilde gücü yetmeyecektir. Yunanistan'a gelince dostum, kardeşim diye hitap eden; ancak sıra Kıbrıslı kardeşlerimize gelince besleme diyerek hakları olan yardımı çok gören AKP zihniyetinin Türklüğün alevinde yanıp kül olması inşallah yakındır" diye konuştu.

-CHP'Lİ BATUM'A "KAĞITTAN KAPLAN" TEPKİSİ-

Bahçeli grup konuşmasında CHP Genel Başkanı Süheyl Batum'un TSK'ya yönelik "kağıttan kaplan' sözüne de tepki gösterdi. Bahçeli şöyle konuştu:
"Bir tarafta Türk Silahlı Kuvvetleri'ni hakir gören ve darbeci yaftasını vuran AKP zihniyeti varken, öbür tarafta demokratik sürece askeri dahil etmeye çalışan ve siyaseti yönlendirmesini arzulayan bir Ana Muhalefet anlayışı yer almıştır. Türk siyaseti bu iki seviye yoksunu ve istismarcı partiden yorulmuştur ve oynanan karşılıklı oyundan dolayı tahrip olmuştur. En son olarak Ana Muhalefet Partisi CHP'nin bir genel başkan yardımcısının sözleri bu çerçevede son örneği teşkil etmiştir. Söz konusu CHP yöneticisinin sözleri talihsiz olduğu kadar, şuurunu kaybeden bir siyasetçinin hezeyanlarından başka bir anlama gelmemektedir. Tavsiyemiz, bu CHP'li yöneticinin askerden ne beklediğini açıklıkla ortaya koyması; demokrasinin ve sandığın erdemine inanmıyorsa bundan sonra siyaset yapıp yapmama konusunda kendisini bir kez daha gözden geçirmesidir."

-"HEM CHP HEM AKP TSK'DAN ELİNİ ÇEKMELİ"-

TSK'nın kağıttan kaplan değil binlerce yıllık geçmişiyle Türk milletinin en güçlü kudretlerinden birisi olduğunu dile getiren Bahçeli, "Beklentimiz hem CHP'nin hem de AKP'nin elini Türk Silahlı Kuvvetlerinden bir an önce çekmeleri ve siyasetin içine sokmaktan vazgeçmeleridir" dedi.

-HAŞİM KILIÇ'A TEPKİ-

Bahçeli, Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç'ın sözlerine de tepki gösterdi. Bahçeli, "Biz demokrasi ahlakının nasıl olacağını ve içeriğinin nelerden oluşacağını Anayasa Mahkemesi Başkanı'ndan öğrenecek ve duyacak değiliz. AKP'nin değirmenine su taşıyayım derken adalete darbe vurduğunu görmesi ve anlaması lazımdır.Anayasa Mahkemesi Başkanı'nın tarafsızlığında ve bağımsız duruşunda uzun zamandır gedikler açıldığı hepimizin malumudur. Bununla beraber AKP'nin sözde yargı reformlarını meşrulaştırmaya çalışmak ve bunu övmek Anayasa Mahkemesi Başkanı'na düşen bir görev değildir ve olmamalıdır. Unutulmasın ki, yargıyı kendi emellerine alet etmek isteyenlerden mutlaka ama mutlaka yine adaletin verdiği imkânlarla hesap soracağız" diye konuştu.(ANKA)
 

Perde Arkası Haberleri