Cumhurbaşkanı Erdoğan, NATO Zirvesi'ni değerlendirdi

"NATO'yu askeri bakımdan daha muhkem hale getirirken siyasi boyutunu da tahkim edecek adımların atılması yönünde kararlar aldık"- "Küresel istikrarın muhafazasında NATO'nun hem belirleyiciliği hem de üstlenmesi gereken sorumluluklar artmıştır"

BRÜKSEL (AA) - Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, NATO Zirvesi'nde ittifakı askeri bakımdan daha muhkem hale getirirken siyasi boyutunu da tahkim edecek adımların atılması yönünde kararlar aldıklarını bildirdi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, NATO Zirvesi'nin ardından düzenlediği basın toplantısında, bugün yapılan görüşmelerin ülkeler başta olmak üzere tüm insanlık için hayırlara vesile olmasını diledi.

Küresel ekonomi ve güvenlik mimarisinde köklü değişimlerin yaşandığı bir dönemden geçildiğini belirten Erdoğan, bölgesel aktörlerin karar alma süreçlerindeki etkisi ve ağırlığının günden güne arttığını söyledi. Son 1,5 yıldır insanlığın gündemini belirleyen koronavirüs salgınının bu değişim sürecini daha da hızlandırdığını dile getiren Erdoğan, yüzyılın en büyük sağlık krizi olarak nitelenen salgının, küresel sistemdeki açıkları ve yapısal sorunları bir kez daha gözler önüne serdiğini vurguladı.

Erdoğan, salgının yansımalarını hayatın hemen her alanında görmenin mümkün olduğunu ifade ederek, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Ekonomiden ticarete, toplumsal hareketlerden kamu güvenliğine kadar çok geniş bir yelpazede salgının artçı sarsıntılarına şahit oluyoruz. Salgınla beraber istikrarsızlığın, İslam ve yabancı karşıtı ırkçı akımların dünyanın farklı köşelerinde yaygınlaştığını görüyoruz. Demokrasi ve demokratik değerler yara alırken sorun çözme mekanizmaları işlerliklerini kaybediyor. Uluslararası toplum tarafından terk edilmiş olma düşüncesi bilhassa sistemin çeperinde yer alan yoksul ülkeleri içe kapanmaya sürüklüyor. Salgınla beraber ekonomileri iyice kötüleşen az gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelere yönelik yardımların şarta bağlanması, adalete ve hakkaniyete olan inancı da aşındırıyor. Küresel ekonominin toparlanma ihtiyacı en üst safhadayken özellikle gelişmiş ülkelerin korumacı tedbirlere başvurması salgın kaynaklı ekonomik sorunların derinleşmesine sebep oluyor."

- "Hem belirleyiciliği hem üstlenmesi gereken sorumluluklar artmıştır"

"Herkes güvende olana kadar hiç kimsenin güvende olamayacağı" gerçeğiyle bir kez daha yüzleşildiğini dile getiren Erdoğan, şöyle devam etti:

"Dünyanın içinde bulunduğu bu manzara bize NATO'nun da üzerine inşa edildiği ittifak ve dayanışma ruhunun önemini göstermiştir. Küresel istikrarın muhafazasında NATO'nun hem belirleyiciliği hem de üstlenmesi gereken sorumluluklar artmıştır. Üye devletler kurucu ilkelerine sahip çıkmalı ve ittifakı güçlendirmelidir. Akdeniz'den Karadeniz'e, Avrupa'dan Asya'ya kadar NATO'nun sağladığı güvenlik şemsiyesine ihtiyaç duyulan her yerde ittifak aktif rol üstlenmelidir. Dönem, sorumluluktan kaçma değil elini taşın altına koyma dönemidir. Bilhassa NATO'nun küresel sınamalar karşısında daha etkin inisiyatifler üstlenmesi gerekmektedir."

Erdoğan, zirve vesilesiyle Amerika Birleşik Devletleri Başkanı Joe Biden ile az evvel bir araya geldiklerini belirterek, "NATO Brüksel Zirvesi'ni küresel ölçekte kritik hadiselerin yaşandığı işte böyle bir atmosferde gerçekleştirdik. İttifakın önümüzdeki 10 yıllık yol haritasını teşkil edecek NATO 2030 sürecine ilişkin önemli kararların alındığı Zirvemizi tamamladık. Zirve toplantımızda NATO'nun güvenliğine yönelik tehdit ve meydan okumalar hakkında stratejik düzeyde görüş alışverişinde bulunduk." diye konuştu.

"NATO'yu askeri bakımdan daha muhkem hale getirirken siyasi boyutunu da tahkim edecek adımların atılması yönünde kararlar aldık." ifadesini kullanan Erdoğan, stratejik konseptin günün şartlarına uygun olarak güncellenmesi sürecini başlatan kararı da onayladıklarını bildirdi.

- "İyi terörist, kötü terörist sınıflamasına giden çarpık anlayış mevcudiyetini koruyor"

İttifakın yeni tehditlere mukavemet edebilmek amacıyla kendisini adapte ederken güvenliğin bölünmezliği, dayanışma ve beraberlik başta olmak üzere temel ilkelerinden taviz vermemesi gerektiğini vurguladıklarını dile getiren Erdoğan, "Terörle mücadele başta olmak üzere Türkiye'nin önceliklerini, hassasiyetlerini ve haklı beklentilerini müttefiklerimizin dikkatine sunduk ancak burada üzülerek bir hususun altını çizmek istiyorum, terör meselesinde örgütler arasında ayrım yapan, iyi terörist, kötü terörist sınıflamasına giden çarpık anlayış mevcudiyetini ne yazık ki koruyor. Böyle ikircikli bir tavrın terörü yok edemeyeceği, bilakis terör örgütlerine cesaret vereceği açıktır." diye konuştu.

Erdoğan, bir terör örgütünün eliyle diğerinin yok edilemeyeceğinin ortaya çıktığını, DEAŞ tehdidinin yeni isimler altında varlığını sürdürmesinin, terörle mücadelede rehavet ve çifte standardın yeri olmadığını gösterdiğini vurguladı.

Türkiye'nin DEAŞ'a karşı göğüs göğüse mücadele ettiğine, Suriye'nin kuzeyinden bu örgütün sökülüp atılmasını sağlamış tek NATO müttefiki olduğuna işaret eden Erdoğan, "Sınır ötesi operasyonlarımız sayesinde 8 bin 200 kilometrekareden fazla alanı terörden arındırdık. İdlib'de tesis ettiğimiz güven atmosferiyle yeni bir insani trajedinin ve büyük bir göç dalgasının önüne geçtik. Son günlerde İdlib'e yönelik hem rejim hem PKK/YPG kaynaklı saldırıların yoğunlaşması bu bölgeyi tekrar kaosa sürüklemeyi amaçlamaktadır." dedi.

Erdoğan, cumartesi günü Afrin'deki Şifa Hastanesini hedef alan YPG/PYD terör örgütünün 14 masumu katlettiğini, 32 sivili de yaraladığını anımsatarak, şöyle konuştu:

"Sadece bu terör eylemi bile müttefik silahlarıyla donatılan, yöneticileri kimi ülkelerde kırmızı halılarda ağırlanan bu örgütün kanlı, kirli ve çirkin yüzünü göstermeye kafidir. Gerek zirve hitabımızda gerekse ikili görüşmelerimizde PKK/PYD'ye verilen desteğin artık sonlandırılması gerektiğini açıkça dile getirdik. Terör örgütleriyle mücadelemizin yanı sıra Suriye'nin bir terörist yetiştirme kampına dönüşmesinin de önüne geçmeye çalıştık. Bugüne kadar 9 bine yakın yabancı terörist savaşçı yakaladık ve ülkelerine geri gönderdik. Ayrıca çatışma bölgeleriyle bağlantılı olduğu tespit edilen 100 bini aşkın terörist şüphelisine ülkemize giriş yasağı koyduk."

Türkiye tarafından yakalanıp kaynak ülkelere teslim edilen teröristlerin bugün hiçbir tahkikata uğramadan ellerini kollarını sallayarak serbestçe dolaşabilmesinin, hatta kimi ülkelerde terör eylemi yapabilmesinin büyük bir zafiyet olduğunun altını çizen Erdoğan, şunları kaydetti:

"Türkiye, sadece PKK/PYD, FETÖ ve DEAŞ ile mücadelesinde değil yabancı terörist savaşçıların engellenmesine yönelik çabalarında da tek başına bırakılmıştır. Daha vahimi ülkemiz Suriye mahreçli düzensiz göç yükünün neredeyse hepsini yalnız başına omuzlamak mecburiyetinde bırakılmıştır. Yaklaşık 10 yıldır 3,6 milyon Suriyeliye sahip çıkan Türkiye'ye verilen taahhütlerin çoğu yerine getirilmemiştir. Libya ve Suriye başta olmak üzere ittifakın inisiyatif almakta geç kaldığı tüm bölgelerde muhasımların etkinliğini artırdığı bir gerçektir. Meşru hükümetin daveti üzerine sağladığımız eğitim ve danışmanlık desteği hem Libya'nın uzun süreli bir iç savaşa sürüklenmesini engelledi hem de BM öncülüğündeki siyasi sürecin önünü açtı."

(Sürecek)

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

Gündem Haberleri